25 Eylül 2018 Salı

0 Pınar Gencal - Roma, Ben Geldim!


~~~*~~~
Roma ben geldim, lütfen bana nazik ol. İstanbul beni incitti. Umarım burada her şeyi yoluna koyabilirim. 
~~~*~~~

Ve bir Türk yazarın kitabıyla daha karşınızdayım. Roma Ben Geldim, kitabını uzun zamandır merak ediyordum, çünkü çok fazla alıntı ve yorum okumuştum dolayısıyla da fazlasıyla merak etmiştim. Şimdi okudum bitti ve yorumuyla karşınızdayım.

Pınar Gencal, akıcı, sürükleyici, okuru eğlendiren, tasvirleri ve yer betimlemeleriyle oldukça iyi bir şekilde kaleme almış kurgusunu. Ancak yine de eksikleri vardı açıkçası. 

~~~*~~~
Domenico Marchi'de farklı olan bir şey vardı. Daha önce hiçbir erkekte hissetmediğim ama beni etkisi altına alan farklı bir şey... Güven duygusu ve aidiyet. Sanki ona aittim, o da bana. İkimiz bir yapbozun eksik parçalarıydık ve şimdi her şey tastamamdı.
~~~*~~~

Öncelikle kısaca konusuna değinmek istiyorum; Çiçek Türkiye'de yaşadığı sorunlardan kaçarak Roma'ya gider. Yabancı dil eğitimi İtalyanca olduğu için orada sıkıntı çekmeyeceğini düşür. Gittiği zaman taşındığı apartmanda tanıştığı Silvia ile arkadaş olmasıyla hayatı değişmeye başlar. Başına gelen olaylar, Silvia'nın arkadaşlığı, onun tavsiyesiyle çalışmaya başladığı restoran Çiçek'in hayatını oldukça değiştirir. Restoranın sahibi Dom, Çiçek'in kalbinde yer edinirken büyük aşklar kavgayla başlar sözünü doğru çıkarıp başlarda birbiriyle kapışan Dom ve Çiçek, zamanla birbirlerine karşı olan çekime yenilirler. Aşkları ilerlerken araya giren 3. şahıslar ikilinin arasını bozmayı başarır. Sonunda ise Dom ve Çiçek'in uğruna savaşacak bir aşkı kalacak mı onu okuyoruz.

Öncelikle kitabı başlarda okurken hep bir ekşın olsun diye beklerken oldukça iyi gidiyordu. Ama Dom ile tanıştıktan sonraki sayfalar ve olaylar bazen yavanlaşsa da ara ara gülümseten diyaloglar da oluşturuyordu. 

Dom'u sevdiğimi söylemeliyim, her ne kadar suratsız halleri bazı okurları sinir etse de şu kitapta bence en düzgün karakter Dom'du.

Çiçek ise... bazen sinir olduğum bazen de şapşallıklarına güldüğüm bir kadındı. 

~~~*~~~
O kadar şirin görünüyorlardı ki, sanki dünyada gerçekten aşk diye bir şey varmış gibi hissettiriyorlardı. Belki de aşk vardı. Marco ve Elisa gibi bazı şanslı çiftler bunu yaşıyordu. Benim gibi büyük bir şanssız kesim ise, artık bunun gerçekliğinden kuşku duymaya başlamış, hatta inkar edip aşkı aramaktan vazgeçmişti.
~~~*~~~

Çiçek ve Dom'un arasındaki aik bence çok yavan kalmıştı. Çok yüzeysel geçmişti. Başta birbirlerine tahammül edemeyen ikili bir akşam ortamın değişmesiyle öpüşür ve Çiçek o andan itibaren aşk tereddütüne düşer... ya bana bu ikili arasındaki ilişkinin doğuşu ve gidişatı biraz Türk filmi kıvamında geldi. Daha yoğun duygularla yazılabilirdi.

Ahh, evet! Kitapta duygu eksikliği vardı bence. Ve olayların döngüsünde de özellikle son kısımlar çok hızlı geçiştirilmişti. Yani Dom ve Çiçek'in ilişkisi, Çiçek'in Türkiye'ye dönmesi falan ne bileyim jet hızındaydı o kısımlar ki bence aşk acısı söz konusuyken biz pek onu okuyamadık. :(

Kitaba dair yorumu pek uzatmayacağım. Çok aşırı büyük beklenti ile okumazsanız sevebilirsiniz kitabı. Çok muhteşem değildi ortalama bir şeydi. Yani 5 üzerinden 3,5 lüktü. 

~~~*~~~
"Gerçekten aşık olduğunda, onu hem kalbinde hem de vücudunda hissetmek istersin."
~~~*~~~



Kitabın adı    : Roma, Ben Geldim!
Yazarı           : Pınar Gencal
Yayınevi        : Ephesus Yayınları
Sayfa sayısı    : 400

Kitabın tanıtım yazısı: 

Patronum acımasız bir cadı olsa da iyi bir işim, beni seven yakışıklı bir sevgilim vardı. Her şey yolundaydı yani… Ta ki sevgilimin bana söylemeyi unuttuğu küçük bir detayı öğrenene kadar. Nişanlıymış! Başkasıyla evlenecekmiş! Belki bu acıyla yaşayabilirdim, sevgilim patronumun oğlu olmasaydı… Ve ailem işe karışıp tehditler savurarak şirketi basmasaydı…

Hayatım bir anda altüst olmuştu. Ben de kaçtım. Roma'ya… Hayallerimin şehrine. Yeni bir başlangıç yapacak, her şeye sıfırdan başlayacaktım. Ama hiçbir şey umduğum gibi olmadı.

Roma'da hayat yeterince zorken, bir de asabi, kendini beğenmiş, suratsız patronuma tutuldum. Ah, ama ne tutulma!

Anı yaşayan bir İtalyan erkeği ile DNA'sına gelenek görenekler kodlanmış bir Türk kızı birlikte olabilir miydi? Yoksa yine mi hayal kuruyordum?

“Aşkın ve komedinin iç içe geçtiği, sımsıcak bir kaçış öyküsü...”

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın