29 Ekim 2023 Pazar

1 CUMHURİYET'İMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN!



29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

100. YILIMIZ KUTLU OLSUN. 


Bu sefer bambaşka bir yazıyla karşınızdayım. 

CUMHURİYET'imizin 100. yılı kutlamaları yapıldı. Yapılıyordu... Muhtemelen bu yazı paylaşıldığı sıra ben Ankara'da Anıtkabir'in önünde Ata'mızın huzuruna çıkmayı bekliyor olacağım. Ama olsun önden... önceden... ya da müsait olamadım diyerek sonradan paylaşmak yerine saat tam 09:05'e programladım bu yazıyı. 

   Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

   Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

   Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.




Bizim yaşadığımız bu yılın, bu çağın ve daha da önemlisi şu an nefes alan hiç kimse bir sonraki 100 yıl kutlamasına tanık olamayacak ama hepimiz imkanlarımız dahilinde çok güzel kutladık. 

Şunu söylemeliyim ki Atatürk öyle müthiş bir ülke, öyle müthiş bir vatan ve millet oluşturmuş ki biz kenetlendiğimiz de çok güzeliz. 

Yazıyı evet sonradan düzenledim çünkü Anıtkabir'den geldikten sonra çektiğim resmi, yazının ilk resmi yapmak istedim. Sonrasında o kalabalığı da eklemek istedim. Belki ben ölüp gidince birileri burada bu yazıyı okur ve ilk 100 yılın görüntülerinin sadece benim çektiğim birkaç tanesini görür. Ya da deneyimimi okur... Biraz geleceğe bırakılan not gibi olacak... Ama olsun. 


Çok ani bir kararla Anıtkabir'e gitme kararı aldık. 29 Ekim saat 02:00'de yola çıktık ve yaklaşık olarak 6:30 gibi Anıtkabir'in önündeydik. Bizim gibi şehir dışından gelenler çok vardı. Hatta öyle ki yurt dışından gelen vatandaşlarımız da vardı. Hepimiz orada protokolün ve devlet erkanının seremonisinin bitmesini bekledik. 11:30'a kadar içeriye de alınamadık. Aşırı bir kalabalık vardı ve sanki herkes birbirini her daim tanıyormuş gibi sohbetler, yardımlaşmalar yapılıyordu. Polisimizle de çok güzel eğlendik. Sohbet ettik, konuştuk hatta şakalaştık. Onlarda biz bekleyenlere yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptı. Askerimizi görünce coşkuyla onlara tezahüratlar yapıldı. Her şeye herkese inat kaldırılan ANDIMIZ onlarca kez okundu. Kimi zaman genç lise öğrencilerinden veya yetişkinlerden kimi zaman henüz okula başlamamış koca yürekli çocuklara eşlik ettik. Hatta biri internete de düşmüş, o küçük babasının kucağındaki koca yürekli küçük delikanlı bizim iki-üç sıra arkamızdaydı ve  onunla Andımız'ı okumak büyük bir onurdu. Biz protokolden sonra ilk giren kişilerdik ve başta kalabalık değildi rahatlıkla girişimizi yaptık ama çok çok kısa sürede muazzam bir kalabalık oldu içerisi ve kelimenin tam anlamıyla iğne atsanız yere düşmezdi. Solo Türk gösterisi de izledik. O dehşet verici gürültüyü yakından duymak ama gösterinin muhteşemliği çok güzeldi. Herkesin ıslıkları ve takdirleri ile o gösteri de inanılmaz insanı duygulandırıyordu. Anıtkabir'de içeride mozoleyi de ziyaret ettik ve merdivenleri çıkmamız içeriye girmemiz kalabalıkta rahat bir saatimizi aldı. Zaten içerideki ziyaretlerimiz ilk girenler olduğumuz için bir tık daha kolaydı. Evet çok bekledik, çok üşüdük çünkü İstanbul'un 27 derece sıcağından Ankara'nın 8 derece sabah soğuğuna gittik. Sonrasında da Ankara'nın 24 derece sıcağını 30 derece hissettik. Aç kaldık, sabahın yedisinden öğlenin dördüne kadar aç da kaldık içtiğimiz tek şey suydu. Çünkü neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk ve hazırlıksızdık, o kalabalıkta sıradan çıkmaya da cesaret demedik. Çok yorulduk, ayakta bekledik birkaç dakikalık oturmalarla kaldırımlara ya da Anıtkabir'in merdivenlerine oturduk. Ancak... HER BİR SANİYESİNE DEĞERDİ. 

Bir kere daha anlamamı sağladı bizi bize düşman edebilirler.... kardeşler her daim kavga eder... ama... MEVZU BAHİS VATANSA... CİDDEN GERİSİ TEFERRUAT! 

"Şu Çılgın Türkler!" deniyor ya bize. İşte o "ÇILGIN" kelimesinin anlamıydı 100. yıl kutlamaları. Çünkü herkes orada kendi özgür iradesiyle, hiçbir beklentisi olmadan kutlamasını yaptı. 

Bir de askerimize duyulan saygı çok güzeldi. Biz içeriye girmeyi beklerken yanımızdan subaylar geçti onları üniformalarıyla görmek öylesine güzeldi ki ve daha da güzeli halkın onları selamlama ve tezahürat yapma şekilleriydi. Her zaman dediğimiz gibi... "EN BÜYÜK ASKER BİZİM ASKER" Aynısını polisimize de yapıldı. Polisin halkına saygısı, halkın polisine saygısı muhteşemdi.. 


Dün Anıtkabir, Atatürk'ün adıyla, Andımız'la, Askerimizle, 10. Yıl Marşıyla ve İzmir Marşıyla inledi. En güzeli de İstiklal Marşımızın on kıtası ezbere okundu... Atamızın huzurunda on kıta da ezberden okundu. 👏

Daha az kalabalıkların hatta belki de onda biri olan kalabalıkların olduğu yer de kavga gürültü ve tartışmalar olurken onca kalabalık bir alanda kavga olmuyordu. Hatta biz çıkarken içeriye girmeye çalışırken itişme falan oluyor, polisler insanları durdurmaya çalışıyor, değişik bir şekilde halk da onlara yardımcı olma modundaydı. Söz konusu cidden Atatürk, Cumhuriyet ve Türkiye olduğunda çok güzel kenetlenmesini biliyoruz. 

Şunu söylemeliyim ki her Türk'ün hayatında bir kere böyle bir anı kutlamaları görmeli. İster 29 Ekim, ister, 19 Mayıs, ister 23 Nisan, ister 30 Ağustos olsun isterseniz anmak için 10 Kasım'da gidin... ama böylesine bir günde mutlaka Anıtkabir'e gidin... o atmosferi yaşamak için. 

Ancak bir de sakin bir zamanda gidin ki rahatlıkla da gezebilin. 


29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.

100. YILIMIZ KUTLU OLSUN. 


 



1 yorum :

  1. Bir kez daha anlaşıldı ki, bu ülkenin farklı renkteki tuğlaları arasında Atatürk sevgisi bir çimentodur. Geçmişte öyleydi, gelecekte de öyle kalacak. Kutlu olsun... 🌺💐

    YanıtlaSil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın