İskoçyalı'nın Gelini, aslında benim çok önceden okuduğum bir kitaptı. Ama o zamanlar çok fazla okuyor oluşumdan olsa gerek son zamanlarda kitabı gerçek manası ile unutmuştum. O yüzden bugün yeniden okudum ve unutarak aslında kitaba haksızlık ettiğimi anladım.
Kitabın, Julie Garwood kitaplarına benzetildiğini öğrendim ancak bunun yazara haksızlık olduğunu düşünüyorum. En azından yazarın hikayesinin ve anlatımının Garwood'a çekilmesi haksızlık. Çünkü Garwood'un bütün kitaplarını okuyan birisi olarak kitaplar arasında kendimi zorlayınca ancak bağlantı kurabiliyorum ki onlarda şu şekilde;
Laurel'in inatçı ve mücadelecei tavrı ve kaleyi düzene sokuşu...
Bunları düşününce içimden "Aman ne benzerlik," demekten kendimi alamıyorum açıkçası. Çünkü bunlar hemen hemen İskoç'ların anlatıldığı tüm romanlarda var olan bir durum. Hele ki Laurel'in mücadeleci tavrı, neredeyse tüm tarihi romanlarda mevcut. O yüzden bu benzetme beni kızdırıyor, çünkü haksız yere yazarın özgünlüğünün lekelendiğini düşünüyorum.
Bu noktayı geçip kitaba gelecek olursak söyleyeceğim ilk şey kesinlikle okunmaya değer olduğu olur.
Aslında kitabın ilk elli-altmış sayfasının duygusal anlamda biraz hızlı ilerlediğini düşündüm. Ama bunu bana düşündüren yanlızca bir iki paragraf. Bu noktada sonra ise kitap tam anlamıyla rayına oturuyor ve akıp gidiyor. Öyle ki bitirene kadar başında oturmanıza neden olacak kadar.
Yine de bir kaç eleştirim var: Özellikle son kısımlarda Keith karakterinin başına gelenleri gerçek anlamda okumak isterdim. En azından Laurel'e yaptıklarının cezasını tam anlamıyla çektiğini bilmek... Hele ki ortaya çıkıp Laurel'in onun karısı olduğunu iddia ettikten sonra. Bunun sonrasında bir kaç gün içinde gerçekleşen olaylarda, Laurel kısmı ne kadar güzel anlatılmışsa Conor kısmı bir o kadar kısa idi. O günlerde yaşanan şeyleri, Conor'ın tam anlamı ile ne yaptığını vs. daha detaylı okumak isterdim.
Bu ve bunun gibi bir kaç detay kitabı çok daha iyi yapabilirdi ancak bu haliyle de okunmaya değer olduğunu ve özellikler bazı kısımlarının benim açımdan tekrar tekrar okunabilecek kısımlar olduğunu belirtmek isterim. Buyurun kitabın konusu;
"İskoçyalı Lord Conor McTiernay ebedi aşkın varlığına inanır ama kendisini unvanı ve toprakları için isteyen kadınlar, evliliğe sonsuza dek tövbe etmesine neden olmuştur.
Ve bir gün adamları kaybolmuş bir İngiliz kızı bulup onun huzuruna getirir. İœstü başı dağılmış ve kir içinde olsa bile Laurel Cordell bir peri kadar güzeldir. Gerçekte bir gönülçelen mi yoksa Conorun uğruna tüm dünyayı feda edecek kadar çok seveceği bir kadın mı olduğunu ise zaman gösterecektir.
TUTKUYLA BAĞLANMAYA HAZIR
Laurel, İskoç Lordunun onu, zulmünden ancak kaçarak kurtulabildiği lorddan koruyacağına inanmıştır. Gri gözlerinin derinliklerinde hem bir savaşçı hem de tutkulu bir adam gördüğünü hissettiği ilk andan itibaren hem de. Onlar ihtiraslarını keşfederken, kapılıp gittikleri bu yeni aşk Laurelin geçmişiyle tehdit edilir..."
Hatun ama o Garwood esintilerine bende denk geldim. Birkaç sahne ve söz bana Garwood'u anımsattı açıkçası :) Ama tabi ki benimde sevdiğim kitaplardan biri. Zevk alarak okuduklarımdan. Unutmuşum ve şöyle bir iki sayfaya bakınca hatırladım kitabı :)
YanıtlaSilTavsiye edeceğim İskoç kitaplarından biri şahsen :)
Bilmiyorum ya, olsa direk söylerim ama bana hiç çağrıştırmadı ki Garwood fanatikliğimi sen bilirsin :D Bilmiyorum yazara haksızlık etmek gibi geliyor bu yorum bana. Çünkü kabul etmek gerek ki bu türdeki tüm romanlar olay örgüleri farklı olsa da aynı paralelde ilerliyor :)
YanıtlaSilOrası doğru, çok değişik olma olasılıkları yok yani sonuçta oradaki yaşamda aynı neyini değiştireceksin ama ne bileyim bazı izler var gibi geldi bana belki de ikisini peş peşe okuyunca öyle çağrıştırdı bana emin değilim :)
YanıtlaSilYok işte ulen yok! :P Heheh :D Şaka bir yana doğrudur hatun sözüm yok da. Yine de "Fikrim sabit" :D
YanıtlaSilTamam yok be aaa niye kızıyorsun ki hem :( :P Uzun zaman oldu okuyalı bir ara yeniden okumam lazım :) onu fark ettim :)
YanıtlaSilEvet, oku mutlaka. Yeni bir kitap okumuş kadar oldum heheh :D
YanıtlaSil