Senatör... MacGregor'ların avukatlık yaptıklarını sanırdım hep ama bu sefer karşıma Senatör olarak çıktı. Gerçi hukuk okumuş Alan ama Senatör ve başkanlığa oynuyor... Alan, düzenli, planlı programlı çalışan takımı elbiseli bir adam... Shelby ise aykırı, asi, kendine göre yaşayan ve plansız disiplinsiz bir kadın... Hani derler ya zıt kutuplar birbirini çeker diye bunu bu kitapta görüyoruz.
Alan'ın Shelby'e gönderdiği hediyelere bayıldım. Eee karşındaki kadın diğerlerinden farklıysa, farklı olan hediyeleri hak ediyor demektir. Ama kabul bir sepet çileğe bende tav olabilirdim :)
İlk beraber olduklarında, Alan hediye ettiği dondurulmuş domuzun adını öğrenince kahkaha attım. Güya Shelby'nin yatağına girecek tek MacGregor o dondurulmuş domuzdu. Bu arada domuzun adını MacGregor koymuştu Shelby.
Shelby'nin yaşlı korsan Daniel MacGregor'la tanışmaları harikaydı. Özellikle MacGregor evinde geçirdiği zaman da okumaya değerdi. Tipik İskoç klanlarının tavırları. Her ne kadar geçmişte kalmış olsa da günümüze yansıtıyorlar. Küçük bir bilgi olsun Shelby, Campbell kabilesinden Alan ise MacGregor... Bir yerde düşman kabilelerdenler. O satırlar harikaydı.
Okuduğum üçüncü Nora kitabıydı ve kadının yazımını gerçekten çok sevdim. Vıcık vıcık bir aşk yazmıyor, ayırıp barıştırmalara girmiyor, sadece aşk üzerine kurulu bir kitapta yazmıyor... Aile bağlarını, kardeş ilişkilerini de işlemesine bayılıyorum. Ana karakterlerindeki ilişkiler de tamamen günlük hayatta karşımıza çıkacak sorunlar olması da daha keyifle okunur hale getiriyor kitaplarını... Ben seviyorum Nora'yı ve okumayanlara da tavsiye ediyorum okuyun. Özellikle MacGregor ailesi okumaya başlamak için harika bir seri.
Kitabın konusunu sizlerle paylaşıyorum:
"Shelby bir an durdu. “Sen İrlandalı olamazsın, değil mi?”
Alan başını hafifçe salladı. “İskoçyalıyım.”
“Yüce Tanrım! Ben de öyle...”
Bu kez şaşırma sırası Alan’daydı. Kadehini ona doğru kaldırarak “Eski düşmanlıklara o zaman…” dedi. “Hiç şüphem yok ki atalarımız birbirlerini gayda ağıtlarıyla boğazlamışlardır. Ben MacGregor klanındanım.”
Shelby'in yüzü aniden soldu “Sana vakit ayırdığımı büyükbabam Campbell bir bilse... Lânet olası, çılgın MacGregor’lar… Sen, sen Alan MacGregor, Massachusetts Senatörü değil mi?"
Çok eski yıllara dayanan aileler arası düşmanlık bile gerçek aşkın karşısında duramazdı. Alan MacGregor bunu Shelby Campbell’e ispatlamaya kararlıydı.
Shelby, yakışıklı Senatör MacGregor’a yoğun bir ilgi duyduğunu kabul ediyordu ancak ona âşık olma riskini göze alamıyordu. Çocukluğunda yaşadığı korkunç travma nedeniyle Shelby, kendi babasının ayak izlerini takip etmeye niyetli olan bir politikacıya âşık olamaz ve onunla asla evlenemezdi."
tesekkurler
YanıtlaSil