13 Mayıs 2014 Salı

1 Eylül'de Ayaz - Giriş



Herkesin beklediği bir şeyler vardır. Ayaz, yalnızca bu günü beklemişti… Birilerini tehdit ederken adını kullanmaktan son derece hoşlandığı Azrail ile tanışacağı günü. İşte o gün, bu gündü. Evinin bahçesinde, karlar içinde yatarken hafif bir şekilde gülümsedi. Şimdi çok üşüyordu ama cehennemde fazlasıyla ısınacağından emindi.

Boğazındaki yanma son derece rahatsız ediciydi. Azrail onu fazla bekletmese iyi olacaktı çünkü hissettiği şeyden giderek daha fazla nefret
ediyordu. Yarın öldüğünü duyduğunda mahallelilerin ne kadar sevinecekleri geçti aklından. Elinde olsa birkaç saniyeliğine hortlayıp bir kaçını yanında götürmek isterdi aslında…

İç çekmek istedi ama aldığı küçük nefesler bile göğsünü son derece ağrıtıyordu. Adamlardan birisi göğsünü sağlam tekmelemişti. Kaburgalarının kırıldığını garanti edebilirdi.

Nerede kalmıştı bu Azrail? Belki de Ayaz’ın donmasını bekliyordu. Çünkü başlarda sırtını donduran kar, giderek sıcak bir yatak gibi gelmeye başlamıştı. Muhtemelen donmaya başlamıştı. Küfretmek istedi ama beceremedi. Beyni de mi donuyordu acaba?

Ayak sesleri… Karı ezerek kendisine doğru yaklaşan kararsız ayak seslerini duyabiliyordu. Azrail yürüyerek mi geliyordu? Ne fark ederdi ki? Bir an önce gelmesi iyi olurdu. Bekledi, bekledi. Biraz sonra sıcak bir el yanağına belli belirsiz dokunduğunda hafifçe irkildi. Neler oluyordu?

Kendini elinden geldiğince zorlayarak gözlerini açtı. Kendisine bakan bir çift yeşil gözün kocaman açılışını neredeyse aynı anda görmüştü. Hafifçe kaşlarını çattı. Azrail ona kesinlikle bu kadar güzel görünemezdi. Elinden gelenin en iyisini yapıp odaklanmaya çalıştığında o yeşil gözlerin soğuktan kızaran beyaz bir ten ve kızılımsı kahverengi saçları olan bir kıza ait olduğunu fark etti. Ona bir şeyler söylemeye çalışan bir kıza… Birisi ona yardım etmeye mi çalışıyordu? Hem de tüm sakinlerinin Ayaz’ın geberip gitmesi için dua ettiği bu Allah’ın belası mahallede?

İşte bu gerçekten komikti. Eğer ölmüyor olsaydı, saatlerce kahkaha atabilirdi. Ama bunun yerine perişan bir şekilde gülümsedi ve genç kızın gözlerine baktı. Bu yüzü tanıyordu.


Sonrası ise… yoktu

***

Hadi bakalım, başlıyoruz :) Eğer okumaya karar verirseniz lütfen yorum yaparak bana burada olduğunuzu gösterin. Böylece daha çok motive olabilirim... :)

1 yorum :

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın