25 Nisan 2020 Cumartesi

0 Monica McCarty - Asi (MacLeods of Skye Trilogy #1)


~~~*~~~
Aşkları düşündüğü kadar kırılgan değildi, onları bir araya getiren değişken kaderin taşlarına ve oklarına karşı direnecek kadar güçlüydü. 
~~~*~~~


Aslında ilk basımını okuduğum ama şimdi farklı yayınevinden yeni baskısını okuyarak bir kez daha bayıldığım bir kitabın yorumuyla karışınızdayım. 

Monica McCarty'nin kitaplarını çok seviyorum, kadının kurguları öyle vıcık vıcık bir aşk değil derinden hissedilen bir aşkı anlatıyor olmasının yanında tarihi olayları kurgulaştırarak okurlarına hem bir romans kitabı okurken hem de tarihe dokunuşlar yaparak İskoç tarihine dair bilgi veriyor. Bu yüzden türlerinden ayrı bir şekilde beğeniyorum yazarın kitaplarını. 
Ayrıca okuru sıkmayan, gereksiz yere uzatmayan, her şeyi dozunda bırakan, akıcı, sürükleyici, merak uyandırıcı aşk, savaş, arkadaşlık ve aile ilişkileriyle süslenen kurguları kaleme alan bir yazar. Zaten bu kitapta da bunu çok görüyoruz. 

Kitabın kısaca konusuna değinerek bir özet geçmeyeceğim bu sefer çünkü kitabın arka kapak sayısı bariz bir şekilde özet geçmiş bu yüzden bir daha ben yazmayacağım. Aşağıda kitabın tanıtım yazısında bulabilirsiniz konusunu :)


~~~*~~~
Rory MacLeod pek çok açıdan hep bir gün aşık olup evleneceği gururlu ve yakışıklı adamı özetliyordu. Ancak şanssızdı. İlgisini gerçekten çekebilen ilk adam da asla sahip olamayacağı kişiydi. 
~~~*~~~


Öncelikle bu kitabı ikinci kez okuyuşum olduğunu söylemiştim. İlki Koridor Yayınları'ndan çıkan baskısıydı şimdi Nemesis Kitap baskısından okudum. İkisini kıyaslamayacağım ama şunu söylemek istiyorum ilk baskıda ve normalde İskoç kitaplarında Klan Beyi tabiri kullanılır ancak bu kitapta Şef tabiri kullanılması biraz olmamış gibi geldi. Normalde alıştığımız tabir o olunca başkası biraz tuhaf geldi sanırım. Ama ilk okuyan tabi ki farkı anlamayacaktır. Ama keşke Klan Beyi ya da MacLeod'ların Beyi olarak geçseydi dedim. 

Bunun haricinde eleştirebileceğim hiçbir şey yok kitapta. Zaten mükemmel bir kitaptı benim için :) Aynı zamanda yazarın ilk okuduğum kitabı olduğu için hem Rory'nin hem Isabel'in hem de yazarın bendeki yeri ayrıdır :) 

Isabel ve Rory arasındaki ilişkiyi çok severek okuduğumu kabul etmeliyim. Her ne kadar bir yıl nişanlı kalacak olsalar da ve bir evlilik öncesi ilişki yaşanması beklense de Rory'nin planları, aslında klan beyi olarak görevleri için planları Isabel'e karısı gözüyle bakmasına engel olması ve ona göre onurlu davranması muhteşemdi. Kendini ne kadar Isabel'den uzak tutsa da kadının gücü dedirtircesine Isabel, Rory'nin kalbine, bedenine ve aklına sahip olmanın yolunu buldu :D

Her ne kadar başlardaki tavırları da çok tatlı olsa da her ikisi de birbirlerine olan çekimi kabullenip de ona göre sanki birbirlerini sevdiklerini ve asla ayrılmayacaklarmış gibi bir tavır içerisinde ilişkilerini yaşamalarından sonrası çok güzeldi. Rory'nin flörtöz halleri, özgürce Isabel'e gülümsemesi, onunla bir şeyler paylaşması, dokunması, öpmesi, sohbet etmesi her şey çok güzeldi. Aynı şey tabi ki Isabel için de geçerli.


~~~*~~~
Başkalarının nezaketsizliğinin, hayatını bir amaçla yaşamana engel olmasına izin verme.
~~~*~~~


Margaret ve Alex'in Isabel'i kabullenmeleri falan çok güzeldi. Isabel bir şekilde Rory'nin kardeşlerini anlayıp, çözüp Rory'nin yapması gerekenler konusunda ipucu verse de Rory'de Isabel'in ağabeyleri hakkında gözlem yapması siz nasıl da güzel bir çiftsiniz dedirtti. 

MacKenzie ile olan saldırılar, ani savaşlar falan çok güzel anlatılmıştı. Yani bir klan ne kadar güçlü olursa olsun ya da ne kadar iyi savaşçıları olursa olsun ani baskınlarda yaralanabilmeli, kayıp verebilmeli ki gerçekliği hissedilsin. Bunda da öyleydi. İlk saldırıda Alex'in yaralanması... ikinci saldırıda iki adamlarının ölmesi ve Rory'nin yaralanması... her şey çok güzeldi. 

Isabel'in Rory'nin yanına gelme amacı ve her ne kadar Rory'e ihanet edemeyeceğini anlayıp ona göre plan yapsa da Rory'e yakalanması ve sonrasında oluşan ayrılık kısmının çok uzunca anlatılmasındansa kısa sürmesi çok güzeldi. Ama en güzeli de barışmalarıydı. O sahneyi her okuyuşumda yüzümde mutlu bir gülümseme olduğunu itiraf etmeliyim. 

Çok uzatmadan yorumumu bitireceğim ve şunu söylemeliyim ben bu yazarın kitaplarını çok seviyorum. Sizlere de eğer historical romans türünü seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim. Hazır Nemesis Kitap yeniden çıkarmaya başlamışken okumadan geçmeyin bence :)

Ahh bu arada demezsem içimde kalırdı ben bu kitapların kapaklarını cidden pek sevmiyorum, keşke türüne daha uygun kapak tasarımları olsaydı ya da orijinal kapaklarını kullansalardı. 


~~~*~~~
MacLeodların ilkesi 'sımsıkı tutun' değil miydi? Tanrım, Isabel'e sımsıkı tutunabilirdi. Isabel ona aitti, onu alacaktı. Hem görevini yerine getirebilir hem de sevdiği kadına sahip olabilirdi. 
~~~*~~~




MacLeods of Skye Trilogy 


Kitabın adı      : Asi
Orijinal adı     : Highlander Untamed
Yazarı              : Monica McCarty
Çevirmen        : Aslıhan Sevimli
Seri bilgisi       : MacLeods of Skye Trilogy  #1
Yayınevi           : Nemesis Kitap
Sayfa sayısı      : 368

Kitabın tanıtım yazısı: 

Dostlarını yakın tut, düşmanlarını daha da yakın...

İskoçya’nın en güçlü klanlarından birinin lideri olan Rory MacLeod için görevi her şeyden önde gelir. Klanı için yapamayacağı şey yoktur. Bu nedenle kral, ezeli düşmanının kızı Isabel MacDonald ile nişanlanmasını emrettiğinde ona karşı gelemez. Rory nişanın yalnızca bir yıl sürmesine karar verir, bir yılın sonundaysa Isabel’i ailesine teslim etmeyi ve çıkarlarına uygun başka bir kadınla evlenmeyi planlar. Ancak planları umduğu şekilde ilerlemez: Isabel’in baştan çıkarıcı güzelliğini ve ona meydan okuyan inatçı karakterini hesaba katmamıştır…

Onu kendine âşık etmek için yalnızca bir yılı vardı…

Isabel MacDonald, klanlar arasındaki amansız kavgaya son vermek için en büyük düşmanı olan Rory MacLeod ile evlenmeyi kabul eder. Asıl hedefi ise düşmanın kalbine sızmak ve sırlarını öğrenerek onları kendi klanının çıkarları için kullanmaktır. Ancak Isabel bugüne kadar yaşadığı en büyük mutluluğu düşmanında bulacağını, Rory’nin cazibesi ve cesur tavırlarıyla kalbini fethedeceğini tahmin edemez. Zaman daralırken Isabel bir karar vermek zorundadır: Sadakat mi, yoksa mutluluk mu?.”



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın