9 Temmuz 2020 Perşembe

0 Rövşen Abdullaoğlu - Bu Şehirde Kimse Yok mu?


~~~*~~~
"İnsan gözünü kapalı kapılara dikip açık kapıları görmeyen bir varlıktır."
~~~*~~~


Bu ay hep okuduğum türlerin dışına çıkan bir türle karşınızdayım. Normalde pek tarzım olmadığını bilirsiniz ki genelde de okumam ama bu  Psikolojik bir kitabın yorumuyla sefer sizlerin karşısına çıkıyorum

Azerbaycanlı bir yazar olan  Rövşen Abdullaoğlu'nun psikoloji türündeki kitabı olan Bu Şehirde Kimse Yok mu? okunup bitti ve benim için diğer okuduğum türlerden sonra hoş bir değişiklik olduğunu itiraf etmeliyim. 

Kitap, her ne kadar bir kurgu üzerinde ilerliyor gibi görünse de aslında olaylar karşısındaki psikolojik irdelemeler, alıntılar kitabı farklı bir havaya sokmuş. 

Kitabın konusundan bahsetmek gerekirse; Willy bir zamanlar başarılı bir futbolcuyken ailesi ile yaşadığı sıkıntılar sonrasında çizdiği yolda kendi içinde yaşayan, çevresine dair hiçbir şeye karışmayan ama kendi iç dünyasında bazı kırgınlıklar, affedememeler, büyük bir mutsuzlukla yaşayan ve bir hastanede çalışan temizlik görevlisidir. Çalıştığı hastaneye gelen Wisman, hastalığında artık hiçbir çıkışı kalmamış ve ölümü kabullenmiş, geçmişte yaşadıklarından dolayı Willy'den bambaşka tecrübelere sahip ve farklı bir bakış açısına sahip olması ikili arasındaki arkadaşlığı ilerletirken Wisman'ın tecrübeleri ve yol göstericiliği Willy'nin hayatında büyük değişikliklere yol açar.


~~~*~~~
"Şunu unutma, istekler eyleme döküldüğünde hayaller gerçekleşir."
~~~*~~~


Öncelikle her ne kadar benim üzerimde öyle bir etkisi olmasa da Willy gibi düşünen ya da onun düşünce çizgisi etrafında dolanan kişiler için çok faydalı olacak bir kitap olduğunu söylemeliyim çünkü psikolojik analizleri ve yönlendirmeleri çok iyiydi. Benim için değil dememin sebebi de birçok nokta da Wisman gibi düşündüğümden olmasıdır çünkü benim hayata dair bakış açım tamamen aynı olmasa da Wisman'ınkiyle benzer doğrultuda olduğunu söylemeliyim. 

Bir kurgu üzerinden ilerlemesine rağmen içerisindeki psikolojik analizler ve anlatımlar kitaba benim nazarımda oldukça değişiklik katmıştı çünkü beni takip edenler bilir ki ben kurgu okumayı severim ve bu kitaptaki kurgu kısımlarına da bayıldığımı söyleyebilirim. Psikolojik kısımlarında ise bazen çok iyi desem de bazen sıkıldığımı hissettiğimi itiraf etmek istiyorum. Bu tür kitaplar sanırım benim tarzım değil ki zaten okuduğum ilk psikoloji kitabı sanırım. 

Kitabın kurgu kısmı ise... muhteşemdi. Willy'nin yaşadıkları, sonrasında kendi aile yaşantısı ve Wisman'ın yardımıyla kendi mutsuz aile hayatını düzene sokması çok güzeldi. Wisman'ın geçmişi, yaşadıkları ve buna rağmen hastanede yaptıkları ise harikaydı. 
Aslında eğer, psikolojik kısımlar işin içine girmeseydi ve tamamen Willy'nin ve Wisman'ın hayatına dair detayları daha duygu yoğunluğuyla yazılsaydı kitap kesinlikle muhteşem ötesi olurdu ama bu büyüyü ne yazık ki o analizler bozmuştu. En azından benim fikrim bu yönde. 

Kitaptaki maneviyata yönelik alıntılar, sözler, fikirler kitaptaki sanki duygu yoğunluğunu bozmuş gibiydi. Ben Wisman'ın babası ile ilgili olan kısımlarda tüylerim diken diken olup gözlerim dolacak hale gelebilirdim ya da Willy'nin ailesiyle yaşadıklarında içim sızlayabilirdi ama analitik bir şekilde düşünülmesi ve buna göre kurgulanması bence orada bir kopukluk yapmış gibiydi. 


~~~*~~~
"Bizi bu hale zaman getirdi. İnsanı değiştiren tek şey zamandır!"
~~~*~~~


Tekrar söylüyorum ben psikolojik kitapları pek okumam çünkü tarzım değildir ama bu kitabı değerlendirmem rica edildiğinde de Wisman'ın kanser hastası olması beni en zayıf noktamdan vurdu çünkü henüz 20 yaşındayken kanserden üniversite birincisi olan arkadaşımı kaybettim ve neredeyse 3 senedir de annemin kanser olmasıyla uğraşırken bu tür bir kurgu beni tam kalbimden yakaladı ve okumak, denemek istedim. İlk psikoloji türündeki kitap deneyimimde böylelikle olmuş oldu. Ne beklemem gerektiğini ya da hep böyle mi olur bu türler bir bilgim yok ama bildiğim bir şey vardı ki bu kitap benim hüngür hüngür ağlayacağım yüreğimde bir yer edinecek kitap olabilirdi analitik ve maviyat düzeyindeki kısımlar olmasaydı. 

Bunun haricinde kitabın bölüm başlarındaki alıntıları çok sevdim hatta bazen öyle cümleler vardı ki kitapta inanılmaz hoşuma gitti. Bazılarını da yorumda aralara ekleyeceğim. 

Bu türü seven bir okursanız bir şans verin derim eğer ki bu türü benim gibi hiç okumadıysanız tercihi size bırakıyorum. Herkesin severek okuyacağı bir tür değil Psikoloji Kitapları dolayısıyla okuyup da gereksiz yere eleştirilmemeli,, seviyorsanız okumalısınız. 

Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim kitabın orijinal kapağı çok daha güzel keşke o kapak kullanılsaydı. 


~~~*~~~
"Aciz insan sevilmeyen insandır. Ondan acizi de sevdiği kişiyi kaybedendir."
~~~*~~~


Kitabın adı     : Bu Şehirde Kimse Yok mu?
Orijinal adı     : Bu Şəhərdə Kimsə Yoxdur
Yazarı              : Rövşen Abdullaoğlu
Çevirmen        : Aynur Sultanova Kahraman
Yayınevi           : Destek Yayınları
Sayfa sayısı      : 280

Kitabın tanıtım yazısı: 

Eskiden başarılı bir sporcuydu Willy... Şimdilerdeyse köşesine çekilmiş bir temizlik görevlisi... Ölümcül bir hastalıkla mücadele etmekte olan Lübnanlı bir göçmenle tanışır çalıştığı yerde... Günden güne ölüme bir adım daha yaklaşan Wisman’ın her şeye rağmen yaşama sımsıkı ve sevgiyle tutunmayı başarabiliyor olması, etrafındaki herkesi, hayatı ve ölümü yeniden sorgulamaya iter.

Willy ve Wisman arasındaki arkadaşlık, insanın anlam arayışına yepyeni bir pencere açacaktır.

Azerbaycan’da iki yıl boyunca çok satanlar listesinde yer bulan BU ŞEHİRDE KİMSE YOK MU? umuda, hayata ve anlama dair nahif ama güçlü bir hikâye..



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın