6 Mayıs 2021 Perşembe

0 Özlem Çoban ile Röportajımız



Merhabalar Özlem Hanım, her ay bir yazarımızla yaptığım röportaj etkinliğimde bana vakit ayırdığınız için öncelikle teşekkür ederim. Şimdiden söylemeliyim ki kurgularınız bu şekilde devam ederse çok severek takip ettiğim Türk yazarlardan biri olacaksınız. :) Cidden polisiye konusunda oldukça yetenekli olduğunuzu düşünüyorum. 

Eğer hazırsanız röportaj sorularıma geçmek istiyorum.  

Öncelikle Özlem Çoban kimdir? Okurlarınıza kendinizi anlatmanızı istesem, neler anlatırsınız? Özlem Çoban ne yer ne içer? Neleri okumaktan, izlemekten hoşlanır? Boş zamanlarında neler yapar anlatır mısınız?

Ben, şu kendini devamlı bir şey yapmak zorunda hisseden insanlardanım. Yazarım, çizerim, okurum, gezerim… Mutlaka günün sonunda kafamdaki bir şeyleri tamamlamış olurum. Polisiye tarzda yazmayı sevsem de asıl ilgim fantastik olan her şeydir.  Yağlı boya resim yapmaya bayılırım ve tablolarımın çoğu animeler üzerinedir. Büyük bir Harry Potter hayranıyım. Filmlerini kaç kez izledim, kitaplarını kaç kez kurcaladım bilemiyorum. Ve tabi tam bir kitap kurduyum. Öyle ki beni yakından tanıyan insanların hediye olarak ilk tercihleri mutlaka kitap olur. “Kıyafetlerimi bile paylaşırım ama kitaplarımı asla.” Mottosuyla hareket ediyorum.


Kitabınızı yazmaya nasıl karar verdiniz? Kurgu nasıl gelişti? 

Kitabıma tam olarak şu düşünceyle başladım. “Mutsuz bir anne, kendinden daha mutsuz bir çocuk yetiştirecektir.

2019 yılı benim için çok yıpratıcı ve zor geçti. “Ölümden döndüm.” dedikleri durumu yakından yaşamış oldum. Sonrasında bir süre kendim için hiçbir şey yapamadan zaman geçirdim. Bir şeyin içine sıkışmış gibi hissettim. Ben özgürlüğüne düşkün bir kadınım. Orada ki kabuğu kırmak için yazmaya başladım. Hasat “Katil Doğan” kurgusu benim ilgi alanlarım, bunlardan bir psikoloji, üzerine gelişti.


Kitabınızı basmaya karar verdiğiniz de ilk destekçiniz kim oldu? Yakın çevreniz yazar olmanıza nasıl tepki verdi? Bir de aileniz kitaplarınızı okuyor mu? Neler söylüyorlar? Nasıl tepkiler veriyorlar? 

Eşim ve kız kardeşim beni her daim desteklediler. Onlar iyi ki varlar. Yakın çevrem tarafından oldukça övgü dolu cümleler aldığım bir gerçek.  Yoğun bir döngünün içinde yazmaya çalıştığımı biliyorlardı.

Kitabımı ailemden her birey okudu. Onları en çok şaşırtan şey; korku bölümleri oldu. Hepsi mutlaka bir kez “Bunu nasıl yazdın?” diye sormuştur.



Hayalinizde yazar olmak var mıydı? Yoksa anlık gelişen bir durum muydu? Kitaplarınızın böylesine sevileceğini düşünmüş müydünüz? 

Radyo-Sinema-Televizyon mezunuyum. Senaryo üzerine çalışmalarım oldu. Ama aklımda bahsettiğim zamana kadar yazar olmak diye bir düşünce yoktu. Sanırım koşullar nedeniyle anlık gelişti denilebilir. 

Kitabımın sevilmesi, benimsenmesi benim için çok kıymetli. Çünkü polisiye genel olarak çok tercih edilen bir tür değil. Haliyle böyle sevilebileceğini düşünmemiştim



Kitabı elinize aldığınızda neler hissettiniz? Çevrenizde, ailenizde okuyanlar nasıl tepki verdiler?  

Kitabımı elime aldığımda, kendimi denemek için çıktığım bu yolculuğun ne kadar güzel yerlere uzandığını düşündüm. Ve itiraf etmeliyim ki; ben güzel şeyleri hayal olmaktan ötesine taşıdığımda kendime hediye alırım. Reklam olmasın ama  Kendime büyük boy bir Ece çikolata aldım. :)



Hasat – Katil Doğan bir seri ve ilk kitabı Theseus Yayınevi’nden çıktı. Seri kaç kitap olacak ve 2. Kitap da basılacak mı? Basılacaksa ne zaman çıkacak? Yanılmıyorsam şu anda yazım aşamasında ve Wattpad’de yayınlanıyor? (itiraf ediyorum takipteyim ve okuyorum)

Hasat bir seri olarak devam edecek. İkinci kitabı “Şafak Vakti” adıyla yazıyorum. Wattpad’de bonitasinatra kullanıcı adıyla yazmaya devam ediyorum. Basılır mı? Bilemiyorum. Onu zaman gösterecektir. Öncelikle ilk kitap daha Mart ayında satışa çıktı. Önce insanların “Katil Doğan”ı tanımaları gerek diye düşünüyorum. Ayrıca seriyi üç kitap olarak planlıyorum. Bir yerde her kitap, karakterlerin nasıl geliştiğini ve evrildiğini anlatıyor. Bu yüzden onları sona getirecek olay zinciri üçte bitiyor.  

 


Kitabınıza okurların tepkileri nasıl oluyor? Karakterlere, olay döngüsüne veya duygulara dair yorumlar, tepkiler, eleştiriler neler oluyor? 

Okurlarımdan şuana kadar hiç olumsuz bir tepki almadım. Karakterleri oldukça benimsemiş haldeler. Olay döngüsüne karşı da hep bir şaşkınlık ve merak içinde oldular. Özellikle “Katil kim?” sorusunda hep bir şüphede kaldıklarını gördüm.



Şimdiye kadar aldığınız en hoşunuza giden yorum ve en sert dediğiniz eleştiriyi hatırlıyor musunuz?

Yazım şeklimi ve anlatımımı, Ahmet Ümit’e benzetildiği bir yorum vardı. Bu benim için çok kıymetliydi.

Bana yönelik hiç sert bir eleştiri almadım. Ama Özge ve Ferit’e ait bir sahne için bazı okurlarım, karakterlere yönelik hoş olmayan cümleler kurmuşlardı. 



Kitabınızı tekrardan okuduğunuz oldu mu? Okuduğunuzda da keşke burayı farklı yazsaydım dediğiniz oldu mu?  

Hayır okumadım. Yazmak devamlı kendini geliştirebilen bir durum. Haliyle okusaydım kesin derdim. :)



Bir kitabı yazmaya başladığınızda tıkandığınız oluyor mu? Öyle durumlarda ne yapıyorsunuz?  

Oldu. Bir hikâyeye başlamıştım ama sonra onu yazmak için doğru zamanda olmadığımı fark ettim. Devamını getirmekte bir isteksizlik doğdu. Böyle durumlarda hikâyeye ara veririm.



Nasıl ortamlarda yazmayı seviyorsunuz? Sessiz mi olmalı yoksa gürültülü de olsa ilhamınız geldiğinde size hiçbir şey engel olmaz mı?

Odaklanabilmek ve bölünmemek için sessiz ortamları tercih ederim. 


Bir yazar olarak severek takip ettiğiniz yerli ya da yabancı yazarlar var mı?

J. K. Rowling, Tess Gerritsen, Josh Malerman, Azra Kohen ve Zülfü Livaneli. 



Hasat Katil Doğan kitabında çoklu kişilik bozukluğu kurgusu vardı ve açıkçası bu tür kurguları seven biri olarak, bu tür bir kurgu nasıl oluştu? Yazmaya başladığınızda aklınızda bu var mıydı yoksa sonradan gelişen bir durum muydu?

Psikoloji benim ilgi alanlarımdan biridir. Psikanaliz üzerin okumayı ve konuşmayı severim. Kurgumu oluştururken de bunun üzerine yönelmek istedim.

 


Kitabınızı yazarken nasıl araştırmalara girdiniz? Hem Asil hem de Özge’nin durumu psikolojik olarak oldukça güçlü bir şekilde kaleme alınmış bunu yazabilmek içinde bir donanım gerekli diye düşünüyorum. Nasıl araştırmalar yaptınız?

Öncelikle Asil’de başlangıç olarak Freud’un kitaplarından yararlandım. Cinsel kimlik gelişimi, anne ve çocuk üzerine yazılmış kitaplarını okudum.  Psikanaliz üzerine yazılmış makaleleri inceledim. Çoklu kişilik bozukluğu yaşayan kişilerin belgesellerini izleyip notlar aldım. Diğer karakterlerin psikolojik gelişimleri de gözlem ve araştırmayla oluştu. Yazarken “Ben olsaydım.” diye düşündüğünüz de bir çok kapı kendiliğinden açılıyor ve ona göre düşünüp araştırıyorsunuz. En azından ben öyle yaptım. :)



Kitabınızın arka planında Özge ve Ferit’in aşkı da vardı. Böylesine polisiye bir kurguya aşkı harmanlamak nasıl oluştu? Aşkı ön plana çıkarmak yerine polisiye tarafı ön planda yazmak nasıl bir serüvendi? Ah bir de aşktan asla şikayetçi değilim çok sevdim bu çifti. 

Karakterleri olabildiğince gerçekçi kılmaya çalışmıştım. Haliyle yalnız insanlar birbirini çeker. İnsanoğlu tamamlanmak üzerine kurulmuş bir varlık. 

Ferit ve Özge’nin aşık olmaları da bu durumda gayet normaldi.  Ama daha önce de dediğim gibi her kitap bir evreyi anlatıyor. Bu yüzden aşkları arka planda kaldı. Çünkü çok yeniydiler, henüz birbirlerini tanımıyorlardı. Gerçek hayatta da böyle değil mi? 

İkinci kitapta birbirlerini daha yakından tanımaya başlıyorlar. Aralarındaki bağ güçlendiği için, arka plan da kalmıyorlar. 



Hasat-Katil Doğan kitabında beni özellikle etkileyen sahnelerden biri cenaze töreniydi. O sahnede gözlerimin dolduğunu itiraf etmeliyim. Gülcan’ın cenazesi oldukça etkileyiciydi. O sahneyi yazmak zor muydu? Nasıl yazdınız? Neler hissettiniz?

Bence yazarlar, hayatlarından bir köşeyi ya da kişiliklerinden bir parçayı kitaba bırakıyorlar. Cenaze benim için çok özel bir sahneydi. On iki yaşımdaydım ve çok sevdiğim birinin tabutuna bakıyordum. Sanırım hiç unutmayacağım bir hatırayı, kalıcı hale getirmek istedim. 



Asil’in cinayetleri işleme tarzı oldukça vahşiydi. O sahneleri yazarken neler hissettiniz? Şahsen ben vahşice işlenen cinayet kurgularını severek okurum, siz yazarken neler hissettiniz? 

Sahneleri yazmadan önce kafamda defalarca kez kurguluyorum. Nasıl olmalı? Nasıl hissetmeli? Böyle soruları cevaplayarak yazıyorum. Korku sahnelerini yazarken, önce ben ürpermeliyim diyorum. Kendimi korkutmadan okurlarımı korkutmuyorum. :) 



Kitapta onca vahşiliğin ve psikolojik durumların arasında Asil ve Charles’ın bir duş sahnesi vardı. Orada iki kişiliğin birbiri ile çekişmesini okuduk ve Özge hakkındaki düşüncelerini… Onları kurgulamak nasıl oluştu? Okurken vay canına dediğim sahnelerden biriydi. 

Ben kurgunun ilk üç bölümünü yazdıktan sonra finaline kadar her olay sıralamasını belirlerim. O sahne aslında sonraki sahneler için bir hazırlık evresiydi. Charles’ın olaydaki önemine dair ipuçları denilebilirdi. Oradaki amaç, Asil’in hâkimiyetini bazen kaybedebildiğini göstermekti.



Kitapta en çok yazmakta zorlandığınız sahne neresiydi?  

Gülcan’ın ölümü.



Yayınlamayı planladığınız başka kitaplarınız var mı?  Yoksa Hasat Serisi ile devam edip bittikten sonra mı yeni kurgulara başlayacaksınız? 

Wattpad’de yayınladığım hikayelerim var. Aksiyon türü üzerine deniyorum diyelim. Ama devam etmeleri için Şafak Vakti’nin büyük bir kısmını bitirmeyi bekliyorum.


Bu kadar sorunun ardından kısa, eğlenceli sorularıma geçiyorum :)

# Çay mı kahve mi?    

Çay 

#  En sevdiğiniz karakteriniz?   

Özge

# En sevdiğiniz mevsim?      

İlkbahar

# İlk okuduğunuz seri?   

Azra Kohen Fi – Çi – Pi 

# Ciltli kitap mı karton kapak mı?  

Ciltli

# Dizi izlemek mi film izlemek mi? 

Film

# Tiyatro mu sinema mı?    

Sinema

# Kitap arasına ayraç mı yoksa rastgele bir şey mi?   

Ayraç

# Şu an okuduğunuz kitap?

Gece Yarısından Sonra- Tess Gerritsen

# En son okuduğunuz kitap?   

Kehanet- Jennifer L. Armentrout

# En son izlediğiniz film / dizi?  

Kemik ve Gölge

#  En sevdiğiniz çizgi film?   

Ay Savaşçısı

# En sevdiğiniz film?      

Harry Potter ve Melez Prens

# En sevdiğiniz dizi?     

Sherlock (BBC)

# En sevdiğiniz masal karakteri?   

Gretel (Hansel ve Gretel)

# En çok gitmeyi istediğiniz üç yer?      

Amerika-İngiltere-Norveç

# En çok sevdiğiniz müzik türü?          

Rock

# En sevdiğiniz hayvan?                     

Kedi


Son olarak da yeni yazar adaylarına vereceğiniz tavsiye ne olurdu?

Güzel ya da kötü yazmak diye bir şey yok. Yazdıkça gelişiyor insan. Sadece kaleminiz de değil. Kişiliğiniz, bakış açınız, arkadaşlıklarınız… İçinizde tuttuğunuz her duygununun ve düşüncenin kalıbını kırın ve onları yazın. Kendinizi deneyin. Bazen en güzel yollara kendinizi keşfederek başlarsınız.


Bana vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. :)





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın