31 Mayıs 2021 Pazartesi

0 ALINTILAR // Erin Watt - Paramparça Prens (The Royals #2)

Kağıt Prenses bir çırpıda bitmişti ve ben hemen Paramparça Prens'e başlamıştım. Şimdi de Paramparça Prens kitabından birkaç alıntı ile geldim. Ben bu kitabı da çok sevdim, genç yetişkin kesime hitap eden, yediden yetmişe herkesin okuyabileceği bir kitap-seri. 

Bu arada heyecanla üçüncü kitabı hevesle bekliyorum çünkü çok fena bitti kitap. Umarım çok beklemeyiz. 

Bu arada sizlere seri bilgisini de verip alıntılara geçeceğim ama öncesinde bu seriyi romans severlere tavsiye ediyorum. 

Bu arada seri 5 kitapta ve 1 novelladan oluşuyor. Sizler sıralamayı verip alıntılara geçeceğim. 


The Royals


Şimdi alıntılarda sıra :) 




"Ortalıkta sanki Ella senin için hiçbir şey ifade etmiyormuş gibi dolanıyordun. Sen taştan yapılmış olabilirsin ama ben Ella'yı seviyorum. O... o bize çok iyi geliyordu." Kederi neredeyse elle tutuluyordu. 

"Biliyorum." Kelime ağzımdan zorla çıkmıştı. "Biliyorum, kahretsin." Boğazımda canımı acıtan bir yumru oluştu. "Ama... biz onun için iyi değildik."

Büyük ağabeyimiz Gideon daha en başından bana bunu söylemeye çalışmıştı. Ondan uzak dur. Ella'nın bizimki gibi bir drama ihtiyacı yok. Onu mahvetme, tıpkı benim... 

"O ne demek oluyor?"

"Kulağa nasıl geliyorsa o demek oluyor. Biz zehiriz, East. Her birimiz. Annemize bir pislik gibi davrandığı için babamdan intikam almak amacıyla kız arkadaşıyla yattım. İkizler bilmek dahi istemediğim bir boka bulaşmışlar. Senin kumar mevzun var kontrolden çıkmış durumda. Gideon desen..." Duraksadım. Gid şuanda kendi cehennemini yaşıyordu ancak bunu Easton'un bilmesine gerek yoktu. "Hepimiz kafadan çatlağız, oğlum. Belki de bizden uzaklaşması onun için daha iyidir."      



*****



"Ella gittiğinde bu seni korkuttu, biliyorum. Seni incitti." Başımı çevirip gergin yüzünü inceledim ve aklıma gelen düşünceyle ben de gerildim. "Onu seviyor musun?" diye sordum boğuk bir sesle. 

Başı hızla bana doğru döndü. "Hayır."

"Bundan emin misin?"

"Onu seviyorum ama senin sevdiğin şekilde değil."

Biraz olsun rahatladım. "Yine de ona değer veriyorsun."

Tabi ki verecekti. O hepimiz için değerliydi çünkü o kız evimize bir yıldırım gibi düşmüş ve her şeye yeniden can vermişti. Bizim için demiri ve ateşi keşfetmişti. Bizi tekrar güldürmüştü. Bize bir amaç vermişti - öncesinde ona karşı bizdik. Sonra bu onun yanında durmamıza dönmüştü. Onu korumaya. Sevmeye. 



*****



Reed'in kaslı yapısına ve sert hatlarına baktığımda bazen onun da benimki kadar kırılgan bir kalbi olduğunu unutuyordum. Ama erkekler duygusal olmamaları gerektiğini düşünerek hislerini ciddiyetle, duygusal olmamaları gerektiğini düşünerek hislerini ciddiyetle, zalimlikle ya da pislik gibi davranarak maskeliyordu. "Gerçekten affettim."

"Pisliğin teki olsam bile mi?"

"Bana pislik yapmayı bıraktın mı?" Saçını gereğinden daha sert çektim. 

Bunu hak ettim dercesine başını eğdi. "Pislik yapmayı uzun zaman önce bırakmıştım. İlk öpüşmemizden hemen sonra. Seninle tanıştığımdan beri tek  kıza bile bakmadım, Ella."

"İyi. Bana hak ettiğim üzere bir tanrıça gibi davranır ve beni aldatmazsan sorun yok demektir."

"Ben zaman zaman zor olabilirim."

Yani çok derinden sevdiğini ima ediyordu ve benim toplanım gitmemden korktuğunu - daha önce yaptığım gibi, annesinin temelli gittiği gibi. "Evet... ama ben zoru severim," diye fısıldadım. 



*****



"Bir şeyler vaat ettiğim tek kız sensin," dedim sertçe. 

"Şimdi bana bir söz ver o zaman."

"Ne istersen."

"Bana karşı hep dürüst olacağına söz ver. Benimle olduğuna pişman olsan bile bunu bana söyleyeceksin. 

Onu sırtüstü çevirip ellerini başının üstünde hapsettim. "Sana şu sözü verebilirim - birlikte geçirdiğimiz tek bir saniyeden bile asla pişmanlık duymayacağım."





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın