18 Kasım 2023 Cumartesi

0 Heather B. Moore - Çamurda Açan Nilüferler



~~~*~~~
"Nilüfer bana seni hatırlatıyor, çiçeğim. Şimdi çamurun içine batmış gibi görünüyor olabilir ama çok yakında çiçek açacaktır."
~~~*~~~

 

Vee bir historical fiction yorumuyla karşınızdayım. Uzun zamandır bu türü okumuyordum daha da önemlisi uzun zamandır Arkadya kitabı okumuyordum. Arkadya'nın yürek burkan kitaplar çıkarmasına bayılıyorum sanırım tek vazgeçemeyeceğim yayınevi kendileri. Şimdiye kadar beni beklenti yönünden karşılamayan hiç kitap çıkarmadılar. Hep mi beklentimi karşılar bir yayınevi, işte Arkadya öyle. Zaten historical fiction seviyorsanız mutlaka bu yayınevinden kitap alın. 

Çamurda Açan Nilüferler kitabı da Amerika'daki Çin Mahallesi'ndeki köle-fuhuş ticaretini ve ona karşı çıkan insanların hikayesini anlatıyor. Yürek burkan bir hikayesi vardı. 

Tam da yaralı ruhların yaralarını saran bir kurgusu var. 


~~~*~~~
Hayatta bazen böyle şeyler olurdu. Birinin en mutlu anı, başka birinin acı dolu hatırasına dönüşürdü.
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusunu anlatmak gerekirse; iyi bir aile kızı olan, nişanı bozulduktan sonra da hayatına devam eden ama ailesindeki herkesin de evlenmesini beklediği Donaldina Cameron ya da kızların ona dediği isimle Dolly, kendisine bir kız yurdundan öğretmenlik teklifi gelir. Yalnızca 1 senelik öğretmenlik yapacağını düşünerek bu işi kabul ederek ailesinin yanından ayrılan Dolly gittiği yurttaki kızların küçük Çinli kızlar olduğunu, özellikle de çoğu istismara uğramış, ailelerinden koparılmış küçük kızlar, t*cavüze uğraşmış, f*huşa zorlanmış satılmış, kullanılmış, köle olarak hırpalanmış, dövülmüş, aç bırakılmış kızlar-kadınlar olduğunu görünce Dolly yaptığı işin ciddiyetini anlat. Bir de yurt müdiresine gelen mesajlarla yardıma ihtiyacı olan kızları kölelikten kurtarmalarını da görünce Dolly hayatta bir amacı olduğunu düşünerek yurtta kalır. Oradaki kızların eğitimine, güvenliğine, sağlığına ve yeni hayatlarına alışmalarına olanak sağlarken burada yıllarını geçirmeye başlar. Bir de her kurtardığı kızın iyileşmelerine, büyümelerine tanık olmak genç kadın için bir hayat amacı haline gelir. Okul müdiresi de öldükten sonra kurtarmalara devam eden Dolly, kız yurdu için amaçlarını büyütür ve her şekilde savaşmaya başlar. Oradaki kızlar da genç kadını anne olarak anmaya başladıklarında ve ona güvendiklerinde daha da inançla yaptıklarına devam eden Dolly bir gün yine Çin'den annesinin yanından varlıklı bir adamla evlenecek vaadiyle kaçırılıp getirilen henüz 15 yaşındaki Mei Lien ile yolları kesişir. Genç kız köle olarak satılmış, annesine verilen paranın geri isteneceği ve annesine zarar verileceği korkusuyla kendisine söyleneni yapan genç kız ona aşık olan bir genç adamın aracılığıyla Dolly'nin yanına gider. Orada kendi korkularıyla, hayatın gerçekleriyle ve yaralarıyla benzer şeyleri yaşamış kızlarla arkadaş olmaya başlayınca kendine bir hayat bulmayı çabalar. Dolly ise her yardımı isteyen genç kızla, her yaralı genç kızla yurdun kapılarını açarak onlara güvenli bir ev sıcaklığı sunmaya devam eder. Bütün tehditlere, tehlikelere, savaşlara rağmen... 

Öncelikle kitabın en etkileyici kısmı, son sözdeki detaylardı. Çünkü hikaye gerçekte yaşanmış bir hikaye ve bunu bilerek okumak, bunu bilerek kitabın kapağını kapatmak resmen kitabı arşa çıkardı gözümde. Çünkü Dolly'nin yaptığı şeyler kolay şeyler değildi ve daha da önemlisi verdiği savaş o döneme göre oldukça büyük bir savaştı. Bu yönden hem genç kadını  tebrik ettim hem de kurtardığı her bir kız için ona şükrettim. Çünkü küçük bir dokunuş büyük iyiliklere yol açabiliyordu. Dolly'den önce açılan yol Dolly ile devam etti ve ondan sonra da devam edecekti. Bunun bilincinde olunması çok güzeldi. 


~~~*~~~
Özgürlükler ülkesinde yaşıyor olmamıza rağmen toplumumuzda kölelik devam ettiği sürece hiçbirimiz özgür olmayacağız.
~~~*~~~


Genç kızların yaşadıkları, hiç kolay değil. Küçücük yaşlarına rağmen katlandıkları şeyler, yaşadıkları travmalar, korkuları, çaresizlikleri çok yürek burkuyordu.

Dolly'nin her kız için pes etmeden savaşması, çabalaması, her kızı kendi kızı gibi görüp sahiplenmesi çok güzel anlatılmıştı. Çoğu zaman bende verir miydim bu savaşı diye sorarken buldum kendimi. Açıkçası verirdim, öleceğimi, son nefesim olduğunu bilsem bile verirdim dedim hep kendime. Çünkü kurtardığın her hayat belki başkalarının hayatının da kurtarılmasına vesile olabilirdi. 

Dolly'nin evlenme serüveni tam bir trajedi... yani düşünsenize önünüze iki seçenek oluyor. Aşık olduğunuz adamla yeni bir şehirde bir hayat mı yoksa kız yurdu ve aşksız bir hayat mı? Sanırım o küçük kızları bende yarı yolda bırakamazdım ki Dolly'de öyle yaptı. Ancak sonrasında bile kısmet değilmiş evlilik genç kadın için. 

Dolly'nin attığı her adım ve verdiği her savaşta bir şekilde desteklenmesi süper bir değişimdi. Özellikle küçük bir kızı kurtarmak için mahkemede verdiği o savaş ve üniversiteli öğrencilerin destekleri bir atılımdı. Sonrasında ise Çin halkının ve diğer insanların attığı diğer adımlar... Bir farkındalık gerekiyordu ve bu farkındalık için birinin savaşması... o savaşı başlatan da Dolly ve onun öncesinde adım atanlar oldu. 

Tien ise... küçüklüğünden ve büyüdükçe oluştuğu kadından ben bile okurken gurur duydum. Çünkü içindeki savaşçı küçüklüğünde de kendisini gösterirken yaşadığı ve gördüğü her şeyi analiz eden o küçücük varlığıyla büyüdüğünde nasıl bir kadın olacağını gösterdi. 


~~~*~~~
"İki rakip çete üyesi bir kız için kavga ediyor. Şu an pazarlık aşamasındalar. Kim kazanırsa kazansın kaybeden kız olacak."
~~~*~~~



Mei Lien ise... kitaptaki onca kıza rağmen bir tek onun hikayesini daha detaylı okuduk ve diğer kızlarında benzer hikayeleri olduğunu gördük. Ancak Mei Lien'in ki diğerlerine nazaran bir tık daha iyiydi çünkü en azından aşık olduğu ve onu korumaya çalışan bir adam vardı. Huan Sun ise... Mei Lien'in en büyük şansıydı bence. Zaten o da yurt için elinden geleni yaptı sonrasında. 

Cidden kitaptaki küçük alıntı gibi... "Ne kadar harap olmuş olursa olsun, her ruh kurtarılmaya değerdir." 
Bu kitap bunu bize bir kere daha gösterdi. 

Bu kitaba dair çok fazla şey söylemeyeceğim zaten kitabın değeri ve içeriği belli. Ancak bazı satırlarda gözlerimi doldurduğunu da söylemeliyim. Tıpkı bazı satırlarda yüreğimi ısıttığı gibi... 

Ben çook sevdim kitabı ve favori Arkadya'larımın yanında yerini alacak. Size de bu tür kitapları seviyorsanız mutlaka okuyun derim. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 5 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟🌟


~~~*~~~
Eski sırlar, çaresizliği, kayıp ruhları saklayan yeni Çin Mahallesi boyunca yürüdü. Ancak bu sefer ışık kazanmış ve karanlığı bertaraf etmişti.  Çin halkı artık, dünyanın her köşesinde zehirleyen bu yozlaşmaya karşı tavrını koyuyordu.

İşte o an Dolly, kölelik sisteminin bir gün sona ereceğini anladı. 

O gün ya da o yıl değildi belki ama mutlaka bir gün olacaktı. 
~~~*~~~



Kitabın adı    : Çamurda Açan Nilüferler
Orijinal adı    : The Paper Daughters of Chinatown
Yazarı           : Heather B. Moore
Çevirmen       : Oğuz Barış
Yayınevi        : Arkadya
Sayfa sayısı   : 392

Kitabın tanıtım yazısı: 

Ne kadar harap olmuş olursa olsun, her ruh kurtarılmaya değerdir…

1800’lü yılların sonunda Çin’i kasıp kavuran iç ve dış savaşların getirdiği yıkımdan nasibini fazlasıyla alan gencecik Mei Lien, önce babasını sonra da çocukluğundan beri günün birinde evlenme hayalleri kurduğu nişanlısını kaybetmiştir. Zavallı, yaşlı annesiyle yapayalnız kalınca hayata tutunabilmek, özellikle de bu dünyadaki tek varlığı olan annesini hayatta tutabilmek için bir çöpçatanla anlaşma yapmayı kabul eder. Böylece ödenecek parayla hem annesini kurtarabilecek hem de Altın Dağı ismini verdikleri o uzak ama bereketli topraklarda zengin bir adamla düzgün bir evlilik yapabilecektir. Ancak annesinden yadigâr gelinliği ve el değmemiş hayalleriyle çıktığı bu yolculuk, onu gerçekleşen bir rüya yerine en kötü kâbuslarından birine götürür ve sonunda kendini bir eş değil bir köle olarak bulur. Çin Mahallesi’ndeki en karanlık yerlerden birinde açlığa, susuzluğa ve birbirinden beter işkencelere katlanırken, umut ışığının hemen yanı başında olduğundan habersizdir.

İyi bir ailenin kızlarından biri olan Donaldina Cameron ise nişanının bozulmasının ardından, kafasını toparlayabilmek için öğretmenlik yapmak üzere San Francisco’daki bir kız yurduna gider. Planı kızlara bir süre dikiş nakış öğretip evine geri dönmektir fakat çok geçmeden yurdun hiç de sandığı gibi bir yer olmadığını fark eder. Yurtta kalan tüm kızların Donaldina’nın hayal edebileceğinden çok daha acı dolu hikâyeleri vardır, dahası onları bu kötü kadere sürükleyen karanlık hâlâ şehrin sokaklarında kol gezmekte ve onlar gibi yüzlerce genç kızı daha tehlikeye atmaktadır. Peki, henüz kendisi de gencecik bir kadın olan Donaldina, kalpten bağlandığı bu kızları kurtarabilmek için gelecek güzel günlerini, hatta belki de tüm hayatını feda etmeye gerçekten hazır mıdır?




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın