6 Kasım 2023 Pazartesi

0 Rina Kent - Yalanın Cazibesi (Deception Trilogy #2)



~~~*~~~
İyi hiçbir şey, acı çekmeden kazanılmazdı.
~~~*~~~


Son sürat seriye devam ediyorumdur. 😇 Serilerin en sevdiğim yanı bittiğinde peş peşe okumak ve sonrasını beklemek zorunda kalmamak. Açıkçası şuanda bu seriyi okumak için serinin bitmesini beklememin çok mantıklı bir tercih olduğunu fark ettim. 

Üç kitaptan oluşan Deception Triogy (Yalan Üçlemesi) serisinin 2. kitabıydı Yalanın Cazibesi ve Lia ile Adrian'ın hikayesi kaldığı yerden devam ediyordu. Üçüncü kitapta çok yakın bir zamanda çıktığı için rahatlıkla okudum bu kitabı hatta öyle ki şimdi elime serinin son kitabını alacağım. 

Seri mafya serisi ve erotizm içerikli olduğu içinde +20 falan diyebiliriz o yüzden rahatsız olmayan okusun. Ayrıca Dark Romans kategorisinde yer alıyor bunu da bilerek okuyalım lütfen.
 
~~~*~~~
"Adalet, zayıf insanlar içindir Lia. Bu korkunç dünyada, adaletin gerçekten var olmadığını anlayacak kadar yaşadın."
~~~*~~~

Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; bu kitapta Lia ve Adrian'ın geçmişine dönüyoruz. Lia'nın bale hayatının başlangıcı ve Adrian ile karşılaşmalarına kadar geriye gidiyoruz. Lia, bale gösterisinden sonra evine döndüğünde arabasını park edip de apartmanına gireceği sırada silahları ve iki arabayı duyduğunda hemen arabasının arkasına saklanır. Bir cinayete hatta bir değil üç adamın öldürülmesine tanık olur. Saklanması da bir şey ifade etmez çünkü bir şekilde kendini belli ettiğinde karşısındaki adamın Rus Mafyası'nda yüksek mevki sahibi olan Adrian Volkov olduğunu daha sonradan öğrenir. Bir şekilde Adrian'ın dikkatini ve ilgisini çeken Lia'nın kimliğini araştıran Adrian, genç kadınla bir ilişki içerisine girer. Başlarda onun kim olduğu önemliyken sonradan genç kadına karşı duyduğu ve vazgeçemediği ilgisi, tutkusu ve sahipleniciliği Lia'yı da Adrian'ı da zora sokar. Çünkü Adrian, Bratva'nın görevlerini yerine getirip de kendisine uygun görülen kadınla evlenme kararı almıştır ancak içinde ise Lia'yı istemektedir. Ve Lia'nın bunlardan haberi olmadan genç adama karşı içinde oluşmaya başlayan duygular ve bunun yanında baleden sonra ilk defa birine tutkun olma hissini yaşarken kariyerinin de parıldamasını yaşamaktadır. Ancak Adrian'ın nişanlı olduğunu acımasız bir şekilde öğrendiğinde ve daha da önemlisi o dönemlerde yaşadığı bir sakatlanmayla kariyerinin bittiğini öğrenmek genç kadının ruhundaki ve aklındaki karmaşaları ortaya çıkarır. Zaten geçmiş travmalarıyla baş etmeye çalışan Lia bütün bu yıkıcı ve hayata tutunmasını sağlayan şeyleri de kaybetme noktasına geldiğinde Adrian yine kendini gösterir. Çünkü genç adam Lia ile beraber olabilmek adına her şeyi göze almıştır. Şimdi Lia'yı kendi hayatına uyum sağlamasını ve kendi karısı olarak yanında yer almasını sağlamalıdır. Alıştığı yöntemlerle bunu yaparken de Lia'nın içindeki depresif hali de körüklemektedir. Bir de bunun üstüne Lia'nın kendi geçmişi ile ilgili gerçekleri öğrenmesi işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirir. İşte bu noktada bir plan yapan Lia, kaçacak ve küçük oğlunu da yanına alıp Adrian ve onun tehlikeli dünyasından uzak duracaktır. Her şeyi göze alırken delicesine aşık olduğu adamı arkasında bırakacaktır. Üstelik genç adamı bütün şüpheleri ile içinde biriken öfkesiyle acımasızlığıyla... Bu nokta da kurgu bizi birinci kitabın başladığı noktaya getiriyor... Ve kurgu oradan devam ediyor. 

Öncelikle bu kitabı ilkinden daha çok sevdim. Şu kitap birinci kitap olaydı belki o kadar gizem olmazdı kitapta ve o kadar ortalamada bulmazdım ama daha çok severdim. Seriye devam etme sebebim de olurdu. Bence ilk kitabı okuyup da seriyi okumama kararı alanlar da bu durumda vazgeçerdi gibi düşünüyorum. 


~~~*~~~
Adrian, bu ilişkiye gücü olan tek kişi olarak başlamış olabilirdi, ben de yavaş yavaş kendiminkini buluyordum. Silahım veya koruma ordum olmayabilirdi ama onu sessizliğimle öldürecektim.
~~~*~~~


Adrian ve Lia'nın geçmişi, nasıl tanıştıkları, Lia'nın kaçma çabası ve Adrian'a olan intikamcı, ihanet eder halleri de ortaya çıkmış oldu. Bir de Yan ile olan ilişkisinin temelleri... ikilinin geçmişi, tutkuları ve bütün yaşananların altındaki nedenleri de okumuş olduk. 

Adrian'ın Lia'ya olan bağlılığı, yanında isteme çabası ve her ne kadar dillendirmese de aşkı, saplantısı da bu kitapla daha belli oldu ki karısının ikizi karşısında geldiğinde onun karısı olmadığını daha ilk görüşte anlayacak kadar tanıyordu karısını. 

İlk kitapta Lia'nın sessizliğini okuduk hep ve bunda onun nedenlerini bu kitapta öğrendik. Aslında ilk kitapta eksik olduğunu düşündüğüm her nokta bu kitapta yerine oturdu. Yetersizdi dediğim her detay bu kitapla yeterli hale geldi. 

Güzel bir taktik aslında ilk kitapta gizemi kat ikinci kitapta geçmişi anlat ve o gizemi ortadan kaldır sonra da üçüncü kitapta olayları sonuçlandır. En azıdan son kitap olduğu için olayların sonuçlanacağını düşünüyorum. 

Adrian'ın karakterini, Lia'ya olan duygularını ve yaşadığı hayatı bu kitapta da bir kez daha okurken genç kadına ya da karısına olan bağlılığı da çok güzel anlatılmıştı. Hatta Adrian'ın geçmişine yapılan dokunuşlar da Lia'ya verdiği önemi, onu koruma isteği, yanında istemesi ve oğluna gösterdiği özeni çok güzel anlatılmıştı, vurgulanmıştı. Evet sapkın zevkleri olabilir ki Lia'nın da bu durumdan şikayetçi hali yoktu ama sadece Lia'ya karşı olan o ilgisi ve şefkati çok güzeldi. Bir de baba tarafı... belki de kendi babasından göremediğini, kendi eksikliğini hissettiği ve travma olan olayları oğluna yaşatmama çabası da çok güzeldi. 
Üstelik Lia'nın ruh halindeki geçişleri fark ederek hareket etmesi de öyleydi. Aslında Adrian'ın ona olan tutkunluğunu kendi iyiliği ve oğlu için kullansaydı çok mutlu olabilirdi Lia çünkü kendisi de aşık adama... ama inadı ve kendi ruh halindeki geçişleri onu bir çıkmaza sürükledi bu da onun mutlu olma şansını elinden aldı. 


~~~*~~~
İlk kez yeniden ailem varmış gibi hissediyordum. 
Lia ve Jeremy.
Onları güvende tutmak için dünyayla içindeki her şeyi yok etmem gerekiyorsa, öyle olsun.
~~~*~~~


Lia'nın bale için durmadan çabalaması, elinden gelenin en iyisi değil de her zaman herkesten daha iyi olma çabası ile çalışması güzel anlatılmıştı. Hatta kendi travmaları ve depresyonunun farkında olması da güzel anlatılmıştı. 
Tam mutlu olduğunu düşündüğü anda yaşadığı kayıplarla baş edememesi, içinde yaşadığı o kaybolmuşluk da çok iyi duygularla ifade edilmişti. Hatta bence Lia'nın yaptığı bunca şeylin de sebebi buydu. İçinde kaybolmuşluk hissi... hep özgür olmanın nasıl olacağını düşünürken aslında Adrian'dan önce de yeterince özgür değildi bunu içinde fark edemedi ama tabi onunda çocukluk travması olması bunun büyük etkisi. 

İçindeki o savaşçı kişiliğin ortaya çıkmaları da çok güzeldi. Hatta Adrian'la savaşması, bazen de genç adamın suyuna gitmesi çok tatlıydı. Ama en güzel sahneler de ikisinin normal iki sevgili gibi geçirdiği zamanların anlatıldığı sahnelerdi. 

Özellikle Lia'nın doğumu... hamileliği boyunca Adrian'ın genç kadınla beraber doktor kontrollerinde olması... onu yalnız bırakmaması da çok tatlıydı ama ikilinin çocukları doğduğundaki halleri... gülümsetti beni. 

Hatta bir sahne var ki Jeremy yatağında uyurken yanında onu izleyen Lia'ya arkasından sarılan Adrian görüntüsü çok güzeldi. Orada Adrian'ın genç kadına "seni çok özledim" dediği satırlar belki birçok okura cinselliği çağrıştırırken aslında Adrian'ın genç kadının hayatındaki yerini özlediğini ifade etitğini hissettim ben.  Lia ayağını kırdığında onunla ilgilenen Adrian'ı ya da akşam yemeklerinde saçma sapan konulardan konuşturma çabaları olan anları anımsadım. 

Luca... tam bir baş belası çıktı. Evet! Yalanın Yemini'ndeki son sayfalarda duyduğumuz kişi... Luca! Resmen Lia'yı çok güzel yönlendiriyordu genç kadını kendi çıkarları için kullanıyor oluşu ve Lia'nın bunu anlamayacak kadar adama bağlı olması çıldırttı beni. Ama Luca'nın Adrian'ı öldürmeye çalıştığında ve Lia'nın ona engel olduğu kısım çok güzeldi. 

Adrian ile Lia'nın ilişkilerinde iplerin en gergin olduğu anda bu hamle Adrian'ın içindeki duyguları harekete geçirdi. Çok tatlıydı. 


~~~*~~~
Canavar doğasına rağmen şeytana aşık olmuştum.
~~~*~~~


Son sahne... Lia'nın her şeyi kaybettiğini kabullendiğinde söylediği şeyler çok duygusaldı. Genç adama direk beni artık sevmiyorsun demenin kısa yoluydu ama sen de uslu durup bir aşığın olduğunu söylemeseydin dedirtti. Adrian'ın Lia'yı kaybetmemek için her şeyi yapma çabası da süperdi. Aslında Dark Romans olmsaydı ve Adrian'ın sapkın zevkleri olmasaydı direk şey derdim... Adrian adamım sen müthişsin 😍

Neyse henüz yeni kitaplar spoiler vermek istemiyorum ki vermiş bile olabilirim. Bu yüzden artık susuyorum. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟

Kitabın türünü bilerek okuyun sonra gereksiz yere gömmeyin kitabı lütfen. 


~~~*~~~
Adrian'ın bunca zamandır beni kullanıyor olma ihtimali, kalbimle ruhumu ölüm cezasına çarptırmış olabilirdi.
~~~*~~~



Deception Trilogy (Yalan Üçlemesi) 




Kitabın adı    : Yalanın Cazibesi
Orijinal adı    : Tempted by Deception
Yazarı           : Rina Kent
Çevirmen       : Deniz Metin
Seri Bilgisi     : Deception Trilogy #2
Yayınevi        : Ren Kitap
Sayfa sayısı   : 400

Kitabın tanıtım yazısı: 

KOCAM. HAYATIMDAKİ KÖTÜ ADAM.

Bizim hikâyemiz ölümle, kanla başladı. Hikâyemiz oyunlarla, şehvetli zevklerle başladı. 
Adrian ve ben birlikte olmamalıydık. O yanlıştı. Ben yanlıştım. 
İlişkimiz bir felaket timsaliydi. Fakat durmak imkânsızdı. 
a kocam beni yok edecekti ya da ben onu.










Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın