4 Kasım 2023 Cumartesi

0 Rina Kent - Yalanın Yemini (Deception Trilogy #1)


~~~*~~~
Yaşa. Sen bir savaşçısın. Yaşamak için doğdun.
~~~*~~~

 

Çıktığından beri ilgimi çeken bir kitaptı ama seri olunca okumayı ertelemiştim çünkü beklemekten hevesim kaçsın kitabı unutayım ya da beklemekten bıkayım gibi duyguları yaşamak istemedi. Serinin bütün kitapları yayınlandı ve ben de üçüncü kitabı elime alır almaz başladım şimdi peş peşe okuyup yorumlarını sizlerle paylaşacağım. 

Öncelikle üç kitaptan oluşan Deception Triogy (Yalan Üçlemesi) mafya kurgulu yetişkin içerikli bir kitaptır. Dolayısıyla +18 olduğunu ve bu türü sevmeyenlerin okumaması gerektiğini söylemeliyim. 

Serinin bütün kitapları ülkemizde yayınlanmıştır bu yüzden rahatlıkla başlayabilirsiniz. 

~~~*~~~
İnsanlar ölümün son olduğunu söylerler.
Benim için sadece başlangıçtı.
~~~*~~~


Kitabın konusuna değinmek gerekirse; Winter, sokaklarda yaşayan annesi ve kızını kaybettikten sonra her şeyini kaybetmiş sadece öylesine hayatta kalan bir kadındır. Bir gün yolu bir şekilde Rus mafyasında yüksek mertebede olan Adrian Volkov ile kesiştiğinde hayatı oldukça değişir. Çünkü Winter, Adrian'ın ölmüş olan eşinin birebir ikizi gibidir ve Adrian onu karısı olarak etrafına tanıtmayı planlamaktadır. Üstelik Adrian'ın elinde genç kadının bunu kabul etmesini sağlayacak sebepler de vardır. Tamamen yabancı olduğu bir hayata adım atan Winter, artık herkes tarafından Lia olarak anılmaktadır. Her ne kadar buna karşı çıksa da kendi kimliğini unutmaya başladığını düşünse de Winter bir şekilde orada yaşamaya başlar. Adrian ve Lia'nın küçük oğlu Jeremy'de genç kadının orada kalmasını ve biraz da olsa normal ve mutlu hissetmesini sağlamaktadır. Ancak Adrian'ın dünyası karanlık sırlarla doludur. Winter bunları tek tek keşfederken yaşadığı olaylar da genç kadını çıkmazlara sokar. Bir de işin içine Winter'ın gördüğü gerçeğe çok yakın kabuslar da girince her şey karman çorman olur. Çünkü artık gerçeklikle hayal dünyasını birbiriyle karıştırma moduna girmiştir. Üstene üstlük genç kadın Adrian'ın karısı Lia'nın ölmediğini de öğrendiğinde olaylar iyice karşılaşır. Ancak bilinmeyen bir şey daha vardır ki Winter'ın içinde saklanan sırlar... genç kadının içinde saklı olan sırlar o kabuslara sebep olmaktadır. 

İlk kitap tam bir giriş kitabı olduğu için böyle olduğunu düşünüyorum. Çünkü kitabın ortalarındayken ortalama buldum ve kitabı bitirdim genelinde hala ortalamaydı ama son 50 sayfası falan bir tık iyiydi. 

Konuya hemen girmesi çok güzeldi ama fazla da hızlı gitti her şey açıkçası. Çok profesyonel olduğunu düşünmediğim bir başlangıcı vardı ama bunun yanında mafya toplantıları ve görüşmeler de oldukça iyiydi dedim. 

~~~*~~~
Onun karanlığında hiç ışık yoktu. Kaçış yoktu. Cezayı ertelemek yoktu.
~~~*~~~


Adrian'ın üyesi olduğu Rus Mafyası ve onun getirileri güzel anlatılmıştı ama Adrian'ın sakladığı sırlar, ısrarla Winter'ı karısı Lia konumuna sokması, misafir konutunda saklanan sırlar falan da güzeldi ve bir şeyleri gelecek kitaplarda öğreneceğimizin sinyalini veriyordu. Ki zaten kitabın sonundaki detaylar da bu düşüncemi tescilledi. 

Adrian karakterini güzel kurgulamışlardı. O gücü elinde bulunduran ve bunu kullanmaktan çekinmez, zeki, karşısındakini zekasıyla alt edebileceğini gösteren duruşu çok güzeldi. Ama bunların yanında oğluna karşı tutumu, biraz daha naif olması, nazik olması da güzel vurgulanmıştı. Ayrıca her ne kadar kendisinin acımasız zevkleri ve tatminleri Lia üzerinde de aynı tatmini veriyor olması konusunda sertleşse de sonucunda karısı ile ilgilenirken de nazik ve sevecen halleri çok güzeldi. Karısına aşık bir adam izlenimi veriyordu. 

Winter ya da Lia diyeyim çünkü kitapta hep öyle geçiyor... gerçek Lia için de Adrian'ın karısı derim artık. 😂 Lia'nın tavrı her ne kadar sokaklarda kendi başına hareket edercesine halleri olsa da Adrian'a kafa tutma çabası, kaba konuşması güzel detaylardı ve hatta bunun sonucunun cezaya bağlanması, bununda her ikisinin tatmini olması tam da bu kitaptan beklediğim şeydi açıkçası. 

Lia'nın Adrian'a istediği her şeyi verirken aslında içinde kalan bazı şeylere ulaşamayacağını göstermesi güzel meydan okumalardı. Tabi her şeyin sonunda Adrian'ın özenle Lia ile ilgilenmesi de öyleydi. 

Adrian'ın sahiplenici halleri, kıskanması çok güzel detaylardı hatta öyle ki Jeremy ile Lia'yı paylaşmak adına yaptıkları konuşma çok sevimliydi. Çardakta yapılan aktiviteler de öyle... 

Bütün bunların yanında Winter olarak sokaklardayken alkolik olduğunu durmadan dile getirirken Adrian'ın yanındayken alkolden bu kadar uzak kalması ve bunun yanında yoksunluk krizleri yaşamaması biraz eksik geldi bana... Keşke o kısımlar daha farklı olsaydı dedim. 


~~~*~~~
"Keşke seninle hiç tanışmasaydım."
Dudaklarım alnına değdi. "Gerekirse seninle defalarca kez tanışırım."
~~~*~~~


Yan ve Kolya... Adrian'ın en yakın korumaları ve bence Adrian ile beraber Lia ile ilgili bazı sırlar saklıyorlar bunları merak etmemek mümkün değil çünkü konuşmalarım imalı olması biraz ilgi çekici geldi. Özellikle Yan... Adrian'ın karısının korumasıymış bence o adamda başka şeyler var. Her ne kadar Kolya onu koruma çabasında olsa da Adrian'ın ondan şüphelenmesini gerektirecekler şeylerin altının dolu olduğunu düşündüm. 

Ahh bir de bu paragraf azıcık spoiler içerikli olacak... kitapta Adrian'ın karısı Lia, misafir evindeki bir odada da yatakta ve makinelere bağlı olarak yatıyor görünüyordu. Bu durumu Winter daha sonra dan fark etti. Hatta öğrendi diyeyim kitabın sonlarına doğru emin oldu bu durumdan... Bu sahne bana şeyi anımsattı. Aşkın Nur Karataş'ın Kont kitabını. Orada da Kont'un karısı hastaydı ve yatalaktı ona bakıcılık yapılıyordu. Tabi orada Kont, Jolone her şeyi açıklamıştı buradakinden farklı bir sahneydi o konuda ama yine de benzer bir sahne olması ilgimi çekti. İtiraf etmek gerekirse de istemsizce bir kıyaslama yapma durumuna girdim okurken ve ben Kont'u daha güçlü bir kurgu olarak buldum 😇 Bu konuda sevgili Aşkın Nur Karataş'ı tebrik ediyorum. Tabi kurgu olarak her iki kitap da birbirinden farklı ben sadece kıyaslamamı bahsettiğim sahne için yaptım.  

Ayrıca şey çok rahatsız etti... neden bilemiyorum ama sanırım bu kitapta beklediğim bir kelime değildi ya da daha farklı söylenebilirken bunun söylenmesi rahatsız etti bilemiyorum. "S*kişmek" kelimesi kullandı her iki karakterde bunu kullanıyordu ve artık bunu pek kullanmıyorlar kitaplarda ya da genelde "b*cermek" kelimesini o kadar kullanılmış ve alışmışım ki bu kelime çok eğreti geldi kitaba. Normalde rahatsız olmam argo kelimeleri okumaktan ki zaten bilirsiniz bunu çok nadir dile getiririm yorumlarda ama bu kitapta görmeyi beklemediğim bir kelimeydi. 

Ayy susayım ben çünkü kitap içeriğine giren bütün şüphelerimi dökeceğim ortaya ve  bir de spoiler vereceğim çok sınırdayım şu anda 🙊 ancak şunu söylemeliyim ki sırlar kitaba gizem kattı o gizem de kitabın son sayfalarında patladı iyi ki ikinci kitap elimde dedim. Devamın getireceğim hemen. 

Kitap yorumun başında da dediğim gibi ortalamaydı ancak son 50 sayfanın hatırına ortalamanın bir tık üstüne çıktı. Okuyan arkadaşlarım tarafından çok beklentili okumamam gerektiği konusunda uyarılmıştım ki beklentimi düşürdüm de okudum bu yüzden çok da hayal kırıklığı yaşamadım. Dolayısıyla sizler de okumayı planlıyorsanız beklentinizi düşürerek okuyun derim. 

Kitaba dair puanım 5 üzerinden 3,5 veriyorum. 🌟🌟🌟/🌟

~~~*~~~
Bu kadın sarhoş ediciydi. Tenimin altına sızmış, kara büyüsünü kemiklerime işlemişti. Şimdi, nefes alma sebebim oydu. Eğer onu ya da ona dokunmayı bırakırsam, tekrar kaybolacaktı.
Ona bir daha asla sahip olamayacaktım.
~~~*~~~



Deception Trilogy (Yalan Üçlemesi) 



Kitabın adı    : Yalanın Yemini
Orijinal adı    : Vow of Decetion
Yazarı           : Rina Kent
Çevirmen       : Deniz Metin
Seri Bilgisi     : Deception Trilogy #1
Yayınevi        : Ren Kitap
Sayfa sayısı   : 336

Kitabın tanıtım yazısı: 

Benim kocam. Benim işkencecim.

Bir gün şehirdeki en kötü şöhrete sahip adam bana bir iş teklif etti. Benden ölü karısı gibi davranmamı istiyordu. Ve Adrian Volkov, hayır cevabını kabul edecek türden biri değildi. İşlerini demir yumrukla yönetirdi ve tüm emirleri hemen yerine getirilirdi. Teklifine karşı iki seçenek sunmuştu. Ya hapse girecektim ya da onun gazabına uğrayacaktım. Ben de başımın üstünde bir çatı olmasını seçtim. Rol yapmanın nesi bu kadar zor olabilirdi ki? Değil mi? Ama yanıldım. Karısının yerine geçtiğim anda her şey kontrolden çıktı. Artık hayatta kalmamın tek yolu Adrian’dan geçiyordu. Peki, gerçekten de öyle miydi?





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın