28 Mayıs 2013 Salı

0 Linda Howard - Raintree: Cehennem


Üç farklı yazarın kaleminden çıkan "Raintree Serisi"nin ilk kitabı "Cehennem"... İlk kitabı Linda Howard yazmış ve resmen kalemini döktürmüş... Ne muhteşemdi ama...

Yazarın kalemini zaten seviyordum, akıcı sürükleyici ve merak uyandırıcı yazıyor ki bu kitabında da öyle ve elinden bırakmak imkansız. Hani ertesi gün kalkıp işe gitmeyecek olsam dün sabahlar bitirirdim kitabı o derecede kaptırmıştım kendimi...

Konusu çok akıcı ve merak uyandırıcıydı. Olaylı başlayıp da olaylar hiç durdurak bilmeden devam ederken buna usta bir şekilde aşkı harmanlaması yazarın ne müthiş bir kalemi olduğunun ispatı. 

Kitabın konusu cidden çok ilginçti. Değişik, farklı ve özgün... Dante'nin yetenekleri Lorna'nın önsezileri ve sayılarla olan yeteneği... Karşılaşmaları, kazalar yangınlar... her şey o kadar ustaca işlenmiş ki film izler gibi okudum kitabı. 
Kitapta hep olay vardı, hiç durulmuyor, sakinleşmiyordu. Dante ve Lorna arasındaki konuşmalarda bazen çok eğlendim bazen de Dante'ye kızdım. :)) Zihin kontrolü çok fenaydı... 

Kitabın konusundan kısaca bahsetmek gerekirse; Lorna, Dante'nin kumarhane oteline geliyor kumar oynuyor devamlı kazanıyor ve Dante hile yaptığını düşünüyor onu odasına çağırıyor ve olaylar patlak veriyor. Raintree klanının düşman klanı olan Ansara klanının üyelerinden bazıları Dante'ye saldırıyor ve Lorna'da Dante'nin yanında olunca olayların akışına Dante'yle sürükleniyor derken aralarındaki ilişki ilerliyor. :)) detaya girmeyeyim dedim sonra kitap içeriği olur :)

Normalde bu kitaptaki gibi çabuk aşık olunan hemen ilanı aşk edilen kitaplar bana yapmacık gelir ama bu kitapta aralarındaki çekim o kadar güzel işlenmiş ki yapmacık ve olanaksız gelmedi gerçi fantastik kitaplarda bu çekimlerin aşka dönüşmesi zaten alıştığımız bir durum :))

Kitapta içime sinmeyen tek şey kısa olmasıydı. Bu kitap en az 350 sayfalık bir kitap olmalı ve okuyucuya doyasıya okumasına fırsat vermeliydi. Çerez gibi hemen bitti. 

Seri kitap olduğu için kitap yarım bitti, devam kitabı olan ikinci kitap "Adalet" haziran ayında çıkıyor onu beklemek zor olacak şimdi...

Neyse, kitapta çeviri kusursuzdu, ben çok beğendim çeviriyi...  kitabın akıcılığı bozulmamıştı bu yüzden de yayınevini ve çevirmeni tebrik etmek gerek :))

Ahh bir de şu söz çok hoşuma gitti. Dante, Lorna'ya söylüyor sizinle paylaşmak istedim :)

"Hayat mükemmel değildir, onunla her anında mücadele etmen gerekir."

Kitabı henüz almadıysanız şiddetle tavsiye ederim okuyun :) Fantastik aşk romanı gibiydi. Hafif bir gizemde vardı içinde tabi :)

Raintree Serisinin diğer kitaplarını da belirtmek istiyorum. 
Kitabın konusunu aşağıda sizlerle paylaşıyorum:
Raintree Klanı tarafından bozguna uğratılmalarından iki yüz yıl sonra Ansara büyücüleri, bu en amansız düşmanlarının karşısına bir kez daha çıkmaya hazırlanıyorlardı. Dante Raintree bir kral olarak klanını korumak zorundaydı ama karşısına çıkan Lorna Clay sadece yüreğini değil, neredeyse klanına duyduğu sadakati bile sarsacaktı. Lorna’ya güvenemediği gibi ondan uzak da duramıyordu.   
Reintreeler, doğaüstü güçlere sahip olmalarının yanında, modern hayatın içinde yaşıyorlardı. Bu savaş, klanın sadakat ve ilişkilerini test edecekti. Düşmandan gelen ilk darbede her zaman hükmettiği ateş bu kez onu yeniyordu. Dante, klanıyla birlikte, galip çıkamayabilecekleri bir kavgayla yüzleşmek zorundaydı.


26 Mayıs 2013 Pazar

0 Jennifer L. Armentrout - Tanrı


Safkan'ı Melez'den daha çok seven ben Tanrı'ya öldüm bittim. 3. kitap diğer ikisinden çok daha güzeldi... Hele ki kitabın sonunda neye uğradığınıza şaşırıyorsunuz... 

Kitap tek kelimeyle anlatılamaz okunabilinir ancak, diyebileceğim bir kitap olmuştu. Serinin üç kitabını da peş peşe okuyunca kitap sonlarında yeni kitabın verdiği merak ve heyecanlı bekleyişi tatmadım ama şimdi dördüncü kitabı nasıl bekleyeceğim bilmiyorum. Bir kitap soluksuz okunup da böyle biterse devamı nasıl beklenir ki... meraktan çatlamazsam iyidir :)) 

Yorumumda kitap içeriğine girebilirim bu yüzden baştan söyleyeyim :))

İlk kitaptan beri Marcus ve Lucian'ın davranışlarından hep şüphelenmiştim ve bu kitapta hangisi gerçek hangisi yalan belli olur ve bu da biraz onlara karşı olan şüpheleri ortaya çıkarıyor. İkinci kitapta Seth'e sempati duyduğumu söylemiştim ama şu kitapta yaptıklarından sonra... ne düşünsem emin olamıyorum hele ki son yaptıkları ve Tanrı'ları kızdırması... 

Alex'in bıçaklanması ve sonrasında gelen olaylar muhteşemdi. Hiç aklıma gelmezdi böyle satırlar okuyacağım dahası kitapta Tanrı'ları göreceğim... beni en çok şaşırtan kısımlar oldu. 

Alex ve Aiden arasındaki gelişmeler aşk dolu sayfalardı ama son birkaç sayfada okuduklarım hele ki son iki sayfa tüylerimi diken diken etti. Apollo'nun "İlkle bağlantı kurdu" sözleri 4. kitabın nefes kesici olacağının kanıtı bence... 

Kitapta çok eğlendiğim satırlar da vardı hele ki Alex'in vurma huyu, huysuzluğu ve hep tepki göstermesini eğlence olarak algılayan Seth ve Apollo'nun satırları harikaydı :))

Son sayfalarda Alex'in uyanışına dair yazılan satırlar mükemmel, kusursuz bir kurguyla yazılmıştı cidden soluksuz okuttu o satırları yazar.

Kitapta hem çok etkileyici, hem de çok eğlenceli satırlar vardı. Hani bir yerde soluksuz bir heyecanla okurken bir yerde de eğlenerek okuyorsunuz.

Zaten yorumumdan anlamışsınızdır kitabı ne kadar beğendiğimi eğer tahmin edemiyorsanız diye söylüyorum ba-yıl-dım!!! :)) Şiddetle tavsiye ederim bu seriyi okuyun ve takip edin. Seveceksinizdir şüphesiz. Ben çok sevdim ve şimdi 4. kitap nasıl bekleniyor bilmiyorum...

"Melez Sözleşmeleri" serisinin kitaplarını sırasını söylüyorum eğer bilmeyen okuyucu arkadaşlarımız varsa ve yorumu bulunan kitapları da belirtiyorum :))

Melez Sözleşmeleri Serisi
Kitabın konusunu aşağıda sizlerle paylaşıyorum :
Akit’in kuralları Alex’i neredeyse ölüme gönderiyordu. Konsey onun Catskills’de ne yaptığını öğrenseydi, onu kimse kurtaramazdı, tabii Aiden’ı da. Furiler, Alex’in peşindeydi, şimdi de onu ele geçirmek isteyen başka güçler var.  
Alex sürpriz bir mektup alıyor, yazanlar karşısında ne yapacağını bilemiyor ve Seth’le gittikçe daha da yakınlaşıyor. Birlikte yaptıkları antrenmanlardan biri Alex’in bir Apollyon işareti daha kazanması ile sonlanıyor ve bu Alex’i bir adım daha Uyanmaya yaklaştırıyor.  
Alex’in doğum günü yaklaştıkça sanki etrafındaki tüm dünya paramparça oluyor; geleceğin Apollyon’u aşk, kader ve yalanlar arasında sıkışıp kalıyor.  
Tanrılar öfkelerini serbest bırakınca yaşam geri dönülmez bir şekilde değişecek. Furiler, İblisler, Safkanlar, Melezler ve Avcılar hiç beklenmedik bir geleceğe hazırlanıyor. Tarih tekerrür ediyor fakat bu defa işler, pek de iyi gitmiyor.  
Melez Sözleşmeleri serisi, Melez ve Safkan’dan sonra Tanrı ile devam ediyor.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

2 Julie Garwood - Fidye

Merhabalar,

Son zamanlarda paylaşımlarımızdaki azalmayı sanırım fark etmiştir takipçilerimiz. Bunun için affedersiniz diyerek söze gireyim. Blogda iki yazarız ve İnci'nin işi, benimse okulum dolayısıyla kitaplardan istemeyerek de olsa uzak kalıyoruz ve sizinle de paylaşamıyoruz, malesef.

Ben de bu yüzden yine daha önce okuduğum ama yorumlamadığım, çok sevdiğim bir Garwood kitabını daha sizlerle paylaşacağım.

Fidye, okumaktan gerçekten çok keyif aldığım bir roman. Tekrar okumak istediğim romanlardan birisi ki iki kez baştan sona okudum. Zaman zaman beğendiğim bölümleri okuma kısmını kaç kez yaptığımı ise bilmiyorum :)

Fidye daha önce yorumladığımız Sır kitabının devamı niteliğinde. O romanı okuyanlar, Brodick'i zaten hatırlayacaklardır. Fidye'nin ana erkek karakteri, ta kendisi :)

Romanı okumayanlar varsa eğer, şimdiden diyorum ki: Tavsiyedir, bu türü seven herkes muhakkak okumalı.
Yorumun devamında biraz içeriğe gireceğim, uyarayım.

Romanın en sevdiğim bölümlerinden birisi evlilik kısmı. Brodick durumu öyle bir ayarlıyor ki Gillian'ın evlendiğinden haberi olmuyor, genç kızın nişanlandıklarını düşünmesi ve "hayır, nişanlanmadınız," dediklerinde buna bozulduğu anlar çok sevimliydi. Tabii evlendiğini öğrendikten sonraki tepkisi de çok güzeldi. Onları evlendiren pederin kederden sarhoş olması da... :D

Kitapla ilgili hoşuma gitmeyen tek nokta Ramsey ve Bridgit'in hikayesinin kısa tutulmasıydı. Garwood keşke onlar için de ayrı bir roman yazsaydı diye defalarca geçirmişimdir içimden... :)

Uzun lafın kısası: Garwood kalemini her zaman ki gibi ustaca kullanmış ve okunması fazlasıyla keyifli olan bir eser çıkarmış ortaya. Okuyacak kitap arıyorsanız ve bu türü de seviyorsanız romanı hemen edinin derim.

Tanıtım yazısı şu şekilde;
SIR ile başlayan seri, New York Times'ın çok satan kitaplar listesineki FİDYE ile devam ediyor... 
Büyüleyici bir hikâye... Tutku, sadakat, arkadaşlık ve gizem böylesine gerçekçi karakterlerle ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Romantic Times 
Katıksız bir ziyafet... Gerçek anlamda unutulmayacak bir aşk hikâyesi. 
Rendezvous 
Harika... Fidye'de şüphe, tutku, özlem ve neşe bir arada. 
All About Romance 
Julie Garwood, aşk romanlarının en önemli ve tanınmış isimlerinden biri haline geldi. 
People
Gillian, yakışıklı birer İskoç beyi olan Ramsey Sinclair ve Brodick Buchanan'ın yardımıyla geçmişini aydınlatabileceğini keşfeder. Genç kadın, bu iki İskoç beyinin cesaret ve kurnazlığı, yeni tanıştığı Bridgit'in de arkadaşlığı sayesinde, ailesini dağıtıp babasının adını kötüye çıkarmış olan vicdansız Baron Alford ile sıkı bir mücadeleye girişir.Fakat Sinclair ve Buchanan gibi iki güçlü savaşçıyı yanlarında bulan Gillian ve Bridgit, ihtirasın güçlü bir silah olabileceğini, tek bir ihanetin bile tüm güveni ortadan kaldırabileceğini ve en büyük riskin teslim olmak - özellikle de beklenmedik bir aşkın uyandırdığı güçlü hislere teslimiyet - olduğunu fark ederler.

17 Mayıs 2013 Cuma

6 Julie Garwood - Sır


Julie Garwood'un yayınlanan neredeyse tüm kitaplarını okuyan birisi olarak, yorumlamadığımızı fark ettiğim bir kitabı daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

Garwood'un kalemini ve tarzını okuyanlar zaten bilir. Bence kendisinin bağımlılık yapıcı bir özelliği var, kalemini iyi kullandığını düşünüyorum. Sade, akıcı ve keyifli eserler çıkarıyor ortaya. O eserlerden birisi de Sır.

Kitap aslında 1992 yılında okurlarla buluştu ancak ülkemizde 2010 yılında çevrildi. Yani biz kitabı yeni bir kitap olarak elimize alsak da aslında 21 yıl önce yazılan bir hikayenin karakterleriyle buluşuyoruz. Tabii kitabın içinde olaylar çok daha öncesindeki bir tarihe uzanıyor :)

Sır, benim gerçek anlamda okumaktan zevk aldığım kitaplardan birisi. Iain ve Judith arasındaki ilişkiyi seviyorum. Ama onun haricinde kitabın başlangıcında okuduğumuz Judith ve arkadaşının çocukluk halleri ve konuşmaları ayrıca okumaktan keyif aldığım bir kısım. Bir de evlilik kısmı benim için ayrıca eğlencelidir. Iain öyle bir evlilik organize ediyor ki Judith nikahtan sonra kiminle evlendiği konusunda bile tereddüte düşüyor :)

Eğlenip, hüzünlenebileceğiniz, okumaktan keyif alacağınız bir roman... Bu tür kitapları beğenenlere de tavsiye ediyorum. Hoş, sanırım bu türden hoşlanıp Garwood'u keşfetmemiş olan pek fazla okur yoktur sanırım.

Kitap 3 kitaplık bir seri olan Highlands' Laird serisinin başlangıç romanı. Aynı serinin ülkemizde yayınlanan bir diğer romanı da Fidye. O kitap ile ilgili fikirleri de yakında sizlerle buluşturmayı planlıyorum.

Kitap, Gelin ve Düğün kitaplarının biraz gölgesinde kalıyor sanırım ama inanın bir o kadar okura haz verenler romanlardan birisi diyor ve çok fazla içeriğe girmek istemediğim için sizlerle tanıtım yazısını paylaşıyorum.
New York Times çok satanlar yazarı Julie Garwood Epsilon okurlarının çok sevdiği Gelin, Düğün, Sen de Yanarsın ve Gölgede Danstan sonra nefes kesici bir aşk hikâyesiyle sizleri bir kez daha büyüleyecek. 
Tüm zamanların en sevilen romanlarından birini okumaya hazır olun! 
Olağanüstü Duygu yüklü, sevgi dolu bir aşk hikâyesi. 
                                                            -Romantic Times-
Garwood her zaman olduğu gibi bu eseriyle de kendini kanıtlıyor. Sakın kaçırmayın                                                    -Rendezvous-
Judith Hampton gururlu olduğu kadar güzel de bir kadındır. Çok sevdiği İskoç çocukluk arkadaşı doğum yapmak üzeredir, bu yüzden Judith yanında olacağına dair ona söz verir. Fakat İngiltereden İskoçyaya gitmesinin özel bir sebebi daha vardır: Hiç tanımadığı babası Maclean Beyini görmek. İskoç topraklarına giderken kendisine eşlik eden Maitland Beyi, Iain Maitland gibi ilgi uyandıran bir adamla daha önce hiç karşılaşmamıştır. 
Judith Maitlandların geleneklerine ve kurallarına uyum sağlamaya çalışırken, Iainin ilgisinden ve özeninden keyif almaya başlar. Yaşadığı tüm zorluklara karşın aşkın sıcaklığını ruhunda hisseder. Ancak geçmişe dayanan o yıkıcı sır gerçek aşkı etkileyecek midir?

13 Mayıs 2013 Pazartesi

2 Jennifer L. Armentrout - Safkan


Melez Sözleşmeleri serisini okumaya hızla devam ediyorum :)) İlk kitap güzeldi ama ikinci kitap sanki ondan daha güzeldi. Olaylıydı durulmadan devam etti ve heyecanla okutuyordu, sayfaları nasıl çevirdim anlamadım. Hani 400 değil 1000 sayfa bile olsa sıkılmadan okuturdu :))

Neyse yazarın dilinin nasıl olduğunu zaten diğer kitaplarını yorumladığımda okumuşsunuzdur ki neredeyse herkes bu seriyi okuyor bu yüzden yazarın dilini es geçiyorum :)

Kitabın başındansa hemen sonuna atlayıp sonundaki savaş sahnesine bayıldığımı söylemek istiyorum. Tam benlikti ve heyecan verici soluksuz okutucu yazılmıştı. Gerçi Alex'in Konsey'in önüne çıktığı zamanlarda öyleydi :) Neyse derine inersem kitap içeriğine girerim o yüzden detaya girmeyeyim.

Seth'i ben çok sevdim. Okuyanlar sevdi mi bilmem ama ben sevdim. Eğlenceli ve dalgacı hareketleri onu daha sempatik yapmıştı ama yine de bazı yerler de Alex'e karşı olan hislerinin gerçekliği tereddüt ettirmedi de değil. Zaten Aiden'a bir şey demiyorum adamın her adımından neredeyse belli Alex'e olan duyguları. Eğer seride Alex Aiden'la olursa Seth'e ne olur merak ediyorum ve açıkçası bu yüzden de üzülüyorum biraz onun için.

Kitapta çok eğlendiğim ve gözlerimi doldurtacak kadar hüzünlendiren yerler vardı onları söylemezsem içinde kalır :). Alex bazı geceler aşırı ateşleniyor yani sıcak basıyor midesinde bir şeyler oluyor duyguları tavan yapıyordu bunun nedeninin Seth'le bağlantılı çıkması ve altındaki sebepleri öğrendiğimde çok eğlendim. Caleb'in başına gelenler ise... evet bu kısımlarda Alex'in duygularını okumak onun acısını hissetmek cidden okurken gözlerimi doldurdu...

Ayy çok uzattım. Neyse ben kitabı çok beğendim ve sizlere de tavsiye ederim. Kitabın fantastik türde ve genç yetişkin dediğimiz okuyucu kitlesine hitap eden bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Aslında kısacası fantastik aşk romanı :)) Çok beğendim ve keyifle okudum sizlere de tavsiye ederim :)

Yorumumu kitapta çok hoşuma giden bir söz vardı onunla bitiriyorum.

"Galiba dünyada iki tip insan vardı: ateşin çevresinde oturup izleyenler ve o ateşi yakanlar."

Bu arada kitap "Melez Sözleşmeleri" serisinin ikinci kitabıydı. Serinin diğer kitaplarını sıralıyorum :))
Melez Sözleşmeleri Serisi


Kitabın konusunu aşağıda sizlerle paylaşıyorum :
Bir yanda ihtiyaçlar. Bir yanda kader...Doğaüstü bir yaratık olmak tam olarak muhteşem bir şey değil; özellikle her gittiğin yere “diğer yarının” da gittiği düşünülürse. Seth, eğitimde, ders dışında ve hatta yatak odasında Alexandria’yla birlikte ve bu hiç de eğlenceli değil. Aralarındaki bağın kabuslardan uzak kalmak gibi faydaları da var ama Alex’in safkan yasak aşkı Aiden’a olan hisleri üzerinde hiçbir etkisi yok. Ya da Aiden’ın onun için feda edecekleri üzerinde. 
İblisler binayı istila edip öğrencilere saldırınca tanrılar furileri salıyor üzerlerine. Furiler, öğrencilere ve tanrılara karşı en ufak tehdidi ortadan kaldırmakla görevliler, buna Alex ve diğer Apollyon Seth de dahil. Bu sorunlar yetmezmiş gibi, gizemli bir varlık Seth’i tehdit ediyor, Alex de tehlikede. İşin içine tanrılar girince bazı kararlardan geri dönmek çok ama çok zor. Alexandria kaderinde yazanla bilinmez arasında bir seçim yapacak.  
Safkan, Melez Sözleşmeleri serisinin ikinci kitabıdır.


3 Mayıs 2013 Cuma

0 Jennifer L. Armentrout - Melez


Devamlı okur yorumları okuyordum ve serinin çok sevildiğini görüyordum. Bu da merak etmeme neden oluyordu ki sonunda kitabı okuyunca sevilmesinin sebebini fark ettim. Cidden güzel kurgulanmış fantastik bir kitap. Daha en başında olay başladı bir ara durgunlaşır gibi olduğu sıralarda arkadaşlık ilişkileri, aşk girdi araya sonra bir daha hızlandı ve işler karıştı... Kitapta hareket vardı ve sürüklüyordu bu benim bir kitapta aradığım ve nadir bulduğum bir özellik :))

Yazarın dilini zaten biliyordum. Akıcı, kolay okunabilen, insanı yormayan ama meraktan kitabı elinden bıraktırmayacak şekilde yazıyor, bunu Obsidiyen'i okuduktan sonra öğrenmiştim. Bu yüzden dilini sevdiğim ve tavsiye edeceğim bir yazar.

Kitabın kurgusunu oldukça özgün buldum. Farklı bir şeydi... Farklı yaratıklar, farklı olaylar ve farklı bir kurgu...

Öncelikle Alex, Aiden ve Seth üçlemesi arasındaki olaylar çok güzeldi ama asıl soluksuz okuduğum sahneler melezlerin, safkanların iblislere karşı verdikleri savaşlardı. Biraz yüzeysel bir yorum yapacağım yoksa kendimi tutamayıp kitap içeriğine gireceğim bu sefer kitabı henüz okumamış arkadaşlar rahatsız olacak. :)) Ama yine de Alex ve Aiden arasındaki yasak aşk çoook şekerdi demezsem içimde kalır. Benim asıl merak ettiğim şey Alex Apollyon olunca Seth'le mi olacak yoksa Aiden ile mi... :))

Ayrıca mitolojiye karşı hep bir ilgim olmuştur bana oldukça ilgi çekici gelmiştir ve kitabın da bu içeriği kapsaması benim açımdan harika bir şeydi. Daha bir zevk verdi. :))

Kitabı ben zevkle okudum ve ilk üç kitabı da peş peşe okuyacağım bu da bana daha ayrı bir zevk verecek :)) Eğer aşkla harmanlanmış oldukça özgün bir kurguya sahip fantastik kitap okumak istiyorsanız bu seriyi tavsiye ederim. Bence kaçırmayın okuyun :))

Ahh bir de bazı okur yorumlarında kitabın Vampir Akademisi kitabına benzediği söylenmiş. Açıkçası ben o kitabı ve seriyi okumadım ve dolayısıyla bu kitabın konusu bana oldukça özgün geldi. Benzerlik var mı ne kadar bir benzerlik var bir bilgim de yok :)

Bu arada kitap "Melez Sözleşmeleri" serisinin ilk kitabıydı. Serinin diğer kitaplarını sıralıyorum :))

Melez Sözleşmeleri Serisi


Kitabın konusunu aşağıda sizlerle paylaşıyorum :

Hematoi ırkı, tanrılarla yaratıkların soyu. İki Hematoi çocuğu Safkan sayılıyor ve tanrısal güçlere sahip oluyor. Hematoilerle ölümlülerin çocukları olan Melezlerde ise bu güçler yok. Bu melezlerin sadece iki seçeneği var: eğitimli birer Avcı olup iblis avlayabilir ya da Safkanların evlerinde kölelik yapabilirler. 
Bir Melez olan Alexandria, yaşamını tuvalet temizleyerek geçirmek yerine tehlikeye atmaya razı ama bunu da yüzüne gözüne bulaştırabilir. Avcılık öğrencilerinin uyması gereken belli kurallar var. Alex’in bu kuralların hepsiyle başı dertte ama en fazla birinci kural onun için büyük sorun: 
Safkanlarla Melezler arasında ilişki yasak. 
Ne yazık ki Alex, Safkan Aiden’a çok fena âşık. Ancak bu aşk onun tek büyük sorunu değil; daha büyük bir sorun, okuldan mezun olana kadar hayatta kalmak ve bir Avcı olmak. Görevinde başarısızlığa uğrarsa ölümden ya da kölelikten de kötü bir son onu bekliyor: bir iblise dönüşmek ve Aiden’ın avı olmak. 
Daha korkunç bir şey düşünülebilir mi? 
Melez, Yunan Mitolojisine bambaşka bir bakış açısı kazandırıp dünyada büyük yankı uyandıran Melez Sözleşmeleri serisinin ilk kitabıdır.