27 Haziran 2014 Cuma

3 Meral Kır - Aylardan Aşk (Sancaktarlar Serisi #1)


Ve bende Aylardan Aşk diyelerden oldum çıktım. Ne desem bilemedim şimdi :)

Reklamları yapılıp alınıtlarla merak uyandırılan kitap Aylardan Aşk'ı, hayran olup bütün kadınların aşık olduğu doktor Yağız'ı, herkesin yere göğe sığdıramadığı kadın olan baş karakterimiz Tanem'i ya da yakışıklı sempatik aşık olunası adam olan Doruk'u okudum mu demeliyim yoksa kitap bitti diye üzüldüm mü demeliyim bilemedim şimdi.

Meral Kır... Kendisi, CNR Kitap Fuarı'nda tanıştığım çok cana yakın güler yüzlü ve çook tatlı bir bayan. Onu tanıyıp da kitabını okumak ayrı bir zevk oldu benim için. Neyse... konuya geri dönelim, kendisi gibi kalemi de çok iyiydi. Akıcı, sıkmayan, hiçbir konu havada kalmadan, duyguları hissettirerek ve sonunda ne olacağının merakı ile okutan bir kalemi sahip.

25 Haziran 2014 Çarşamba

4 Sıradan Bir Hayat - 3. Bölüm


Sabah uyandığımda saat dokuza geliyordu. Dokuz mu? İlk defa bu saate kadar uyumuştum, tabi gece geç saatlere kadar aklımda dolanan onlarca soruya cevap arayarak geçirdiğim ayık zamanı yok sayarsak! Yatakta gerildim. Son yatışlarımdı muhtemelen bu yatakta… Bu düşünceyle içim karamsarlıkla dolsa da yeni bir başlangıcın getireceği olumlu yanlar şuan için daha ağır basıyordu duygularımda ve mantığımda. Yataktan kalkarak banyoya gittim, ılık bir duş hem kaslarımı hem de ruhumu rahatlatacak gibi görünüyordu ki öyle de oldu. Duştan çıktıktan sonra günlük rahat bir şeyler giyerek saçlarımı kuruttum. Aynaya baktığımda karşımdaki spor giyimli genç kadın yabancı gibi geliyordu. Çok uzun süredir kot giymeyen ben böyle giyimi özlediğimi hissediyordum.

Evde önemsiz şeylerle uğraşarak vakit geçirdim ve sonunda uçağıma iki saat kala evden çıkıp havaalanına doğru gittim. Arabamı havaalanında bırakma düşüncesiyle yol alırken kalbimde ufaktan ufaktan kendini göstermeye başlayan bir heyecan vardı. Belki ilk iş görüşmem değildi ama yeni hayatıma dair atılan bu yeni adım benim için fazlasıyla heyecan vericiydi.

Havaalanına girdiğimde arabamı otoparka park edip içeriye girdim ve telefonla ayırttığım biletimi alıp uçuş saatimin gelmesini içerideki banklardan birine oturarak beklemeye başladım. Sabırsızlıkla oturduğum yerde ayağımı sallarken etrafa göz gezdiriyordum. Sanki içim içime sığmıyor gibiydi görüntüm ama aksine oldukça rahat hissediyordum. Sanki şu kapıdan girdiğimden beri üzerimdeki bütün yüklerden arınmış gibiydim. Aklımda ruhum kadar rahattı şuanda.

0 Tuba Akyol - Romantik İroni


Şimdi yorumuma şöyle garip bir cümle ile başlayacağım: "Ben bu kitaba nasıl yorum yapacağımı bilmiyorum ama hakkında epey bir konuşabilirim."

Başından söylemem gerekirse okumaya alışkın olduğum tarzda bir kitap değil. O yüzden ne kadar doğru bir yorum yapabileceğimi bilmiyorum. Yine, o yüzden de doğru yorumu yapmayı kovalamak yerine her zamanki gibi hiç bir şekilde (kitabın türü budur, bu böyle yazılır, şu şöyle okunur tarzı) detaylara takılmadan kişisel fikirlerimi aktaracağım.

Olumlu ve olumsuz yorumlarım var. Olumlulardan başlayayım: Kitabın dilini sevdim. Hafif, sade ve akıcı. Hatta bazen çok fazla akıcı. (Bu konuya aşağılarda bir daha değineceğim, o yüzden şimdilik bunu burada bırakıyorum.)

Kitap eğlenceli de aynı zamanda... Her zaman değil belki, yer yer ama eğlenceli. Sesli kahkaha da attım bir iki kez.

24 Haziran 2014 Salı

0 Varg Gyllander - Gizemli Ceset


Orkinos Yayınları’ndan çıkan yeni bir polisiye, cinayet kategorisinde yer alan bir kitap Gizemli Ceset!  Yanılmıyorsam yazarında ülkemizde yayınlanan ilk kitabıydı.

Imm… Yazarın dili aslında oldukça sade, anlaşılır ve zaman zaman sürükleyici… Zaman zaman diyorum çünkü kitap ara ara sıkıcı olup akıcılığını kaybetti gibi hissettim ama sonra iyi toparladı ve akıcı bir şekilde devam etti. 

Her şeye rağmen ilgi çekici ve okura merak uyandırıcı bir konusu vardı! :)

Kitap, arkeolojik bir araştırmada bulunan kemiklerin çok da eski olmadığını fark eden  arkeologlar polisten yardım alıp araştırmaya başlaması üzerine kurulu bir anlatımı var. Bu kemikler kime ait? Aslında konuya bu şekilde bakıldığında basit bir polisiye gibi görünüyor ve zaman zaman sıkıcı zaman zaman merak uyandırıcı bir konu olarak görünebilir teknik olarak öyle olsa da bence kitabın en çok merak uyandırıcı konusuydu! Severim bu tür konuları :)

21 Haziran 2014 Cumartesi

12 Eylül'de Ayaz - 7. Bölüm


Koşmaya devam ederken korktuğumu fark ettim. Deli gibi korkmuştum. O yüzden kaçıyordum. Annem hayatımıza yabancı bir adamın gireceğini söylüyordu. Onun hayatına çoktan girmiş olan yabancı bir adamın ve bir… bebeğin.

İnanmak çok zordu. Düşünmeye ise dayanamıyordum. O anneydi. Böyle büyük hatalar yapamazdı. Çocuk olan bendim. Hata yapması gereken ben olmalıydım, o değil. O bana bunların bir hata olduğunu söylemeliydi. Bunun büyük bir sorumsuzluk olduğunu…

Bir bebek! Buna nasıl alışabilirdi ki bir insan? Annesinin tanımadığı birisinden hamile olduğunu öğrenen bir çocuk nasıl tepki verirdi? Bilmiyordum. Sadece annemden olabildiğince uzağa kaçmak istiyordum. Şu an ona anne demek bile o kadar zor geliyordu ki.

18 Haziran 2014 Çarşamba

4 Sıradan Bir Hayat - 2. Bölüm



Herkes şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Kimse ne demek istediğimi henüz anlamamıştı ya da ne dediğimin fakına varmamıştı. Sadece Jackson, Kate ve Justin ne demek istediğimin farkındalardı ki onlarda bu yaptığımdan emin olmak istercesine bakıyorlardı. Ses tonum bu iki kelimeyi söylerken tahmin ettiğimden daha kararlı çıkmıştı ve belki bu benim hayatım için, Jackson’dan uzaklaşmak, yeni bir hayata adım atmak için tek şansım olabilirdi. Ani bir karardı ama yine de değerlendirilmeye açık bir karardı. Ben de bunu oldukça iyi değerlendirmeyi planlıyordum.

Tamam, kabul! Uzun süreli bir mesleki geçmişim olmayabilir, yıllanmış bir avukatta olmayabilirdim; ama mesleğimde başarılıydım, dikkatli, hata yapmayan biriydim. Herkes bunun farkındaydı o yüzden her gün yeni iş teklifleri alıyordum ve şimdiye kadar hiçbir kimse tarafından böyle hakaretlere maruz kalmamıştım. Bunlar oldukça aşağılayıcı ve onur kırıcı ithamlardı. Tamam, bunu odama gelip sorsaydı, beni yalnızken suçlasaydı hakaret etseydi belki… belki bir nebze daha sakin karşılardım ama herkesin için sınırlarını aşmıştı. Kimi kandırıyorum kesinlikle yalnızken de sakin karşılamazdım!

“Bunu yapamazsın Ashley!” Beni tanırdı, ani kararlar almaz, bir adım atarken enine boyuna düşünürdüm. Bunu da ani olarak söylediğimi biliyordu ve pişman olduğumu geri adım atacağımı sanıyordu ama yanılıyordu!

“Emin misin?” Tek kaşımı kaldırarak cevap verdiğimde daha da vahşileşir gibi göründü. Artık saldırmaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

“Bunu yapmayacaksın!”

16 Haziran 2014 Pazartesi

2 Rashelle Workman - Sürgün (Immortal Essence #1)


Yazarın okuduğum ilk romanı olmasının yanında bu kitap benim için birkaç ilke daha imza attı diyebilirim. Birincisi Elf Yayınları'nın okuduğum ilk kitabıydı aynı zamanda distopya türünde de okuduğum ilk kitaptı!

İlk olarak Elf'i tebrik etmek istiyorum, güzel bir çeviri, güzel bir kapak tasarımı vardı ve sayfa düzenini de sevdim :) Kapak tam kitabın baş karakteri Venüs'e uygun bir kapaktı =))

Yazarın kalemini sevdim, akıcı ve sürükleyici yazıyor. Durgun bir kitaptı, her an bir adrenalin okuyacağız modu olmuyordu kitabı okurken ama konu o kadar akıcı bir üslupla yazılmıştı ki kitabı okumak hem dinlendiriyor, hem merak uyandırıyor ne olacağına hem de keyifli bir fantastik dünyanın kapılarını aralıyordu.

12 Haziran 2014 Perşembe

8 Eylül'de Ayaz - 6. Bölüm

A~

Eylül’ün suratıma çarptığı kapıya bir saniye için öylece baktım. İçimdeki gülme isteğinin sebebini anlayamıyordum. Birazı sinir bozukluğuydu ama çoğunlukla Eylül’ün halleri gülmek istememe sebep oluyordu. Bir an korkmuş ve ağlamak üzere olan bir çocuk gibiyken bir an birisini öldürebilecek kadar öfkeli oluyordu. Başımı döndürüyordu.

Merdivenlerden aşağı inerken annesinin söylediklerini hatırladım. Eylül’den uzak durmamı istiyordu. Haklıydı ama bunu söylemesi gereken kişi ben değildim. Kızının gözü aptallık derecesinde karaydı ve ben ona bu yüzden deli gibi kızgındım.

Ve deli gibi minnettar.

Bu gece Eylül gelmese ne olurdu?  Sorumun cevabı basitti. Muhtemelen ölürdüm. Çünkü hiçbir şey yapmayacaktım. Mehmet’in o kurşunu kullanmasına izin verecek ve Azrail’in sürekli geciktiği randevularımızdan birisine daha gidecektim. İstediğim şeyin bu olduğundan emin olamasam da…

11 Haziran 2014 Çarşamba

11 Sıradan Bir Hayat - 1. Bölüm


Her akşam yaptığım gibi bu akşamda dosyalar kucağımda eve geldim. Artık şirkette işlerimi bitiremez olmuştum. Eski nişanlımı yeni sevgilisi ile gözümün önünde kırıştırmasını izlerken işlerime odaklanmak oldukça zor oluyor ve zaman alıyordu. Sonucunda da yarım kalan bütün işler tamamlanmak üzere eve geliyor ve bana bütün gece arkadaşlık ediyordu.

Kollarım dosyalarla dolu bir şekilde apartmandan içeriye girdiğimde alışkanlık gereği posta kutusunu kontrol ettim. Posta kutusundaki bütün zarfları dosyaların üzerine koyarak  asansöre doğru ilerlemeye başladım. Normalde hemen orada kimden gelmiş olduğuna bakar sonra içinden ne çıkacağını düşünerek eve çıkardım ama aklım işlerimle kollarım da dosyalarla doluyken bu imkansız görünüyordu.

Asansörle en üst kata çıktım. Dairem en üst kattaydı… Bir çatı katı… aslında çatıya dubleks bir daireydi ve bu benim hep istediğin bir şeydi. Dairemin önüne gelince kapıyı açıp içeri girdim. Ahh! Evim… İnsan evini özler miydi? Ben özlüyordum. Burası kendimi huzurlu hissettiriyordu… İçimi rahatlatıyor sıkıntılarımı unutturuyordu…

Dosyaları masanın üzerine koydum ve mutfağa gittim bir kahve fena olmazdı. Hemen kahvemi hazırladım ve masanın başına gidip zarflara bakmaya başladım. Hep iş teklifleri… Belki de artık bu şirketten ayrılmam gerekliydi ama işte kendime yediremiyordum. Sanki… sanki ondan kaçıyormuş gibi görünmek istemiyordum ama belki de artık bir yenilik gerekiyordu hayatıma.

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp kahvemden bir yudum aldım ve başka bir zarfa baktım. Bu zarfı elime alınca altındaki davetiye dikkatimi çekti. Bu bir düğün davetiyesiydi. Elimdeki zarfı diğerlerinin yanına korum ve davetiyeyi elime alıp açtım… Ahh! Hayır! Hayır… hayır… hayır….

Lanet olsun!

9 Haziran 2014 Pazartesi

0 Vefa Enver - Sana Aşık Değilim


Veeee bir Vefa Enver kitabını daha kitaplığıma eklemenin zevkini yaşıyorum :) bu seferki pembe değil kırmızı seriydi. Romantik komedi değil, aşkın ve intikamın doruklarda olduğu bir kitaptı! Görüntünün yanıltıcı olduğunu görünenin altındakine bakılması gerektiğini en güzel anlatan kitaplardan...

Vefa Enver kalemini hep romantik komedilerde okuyup sevmiştim ve şimdi bu kitapta bambaşka bir dünya ve daha aşk ve intikam, yalan dolan olan bir kitap... ve şunu anlıyorum kadın elini attığı her şeyi başarıyor! Vefa Ever, cidden başarılı bir kalemi olan, her duyguyu okura hissettiren ve her kitabı okunan nadir yazarlardan biri...

"Sana Aşık Değilim" kitabı öncelerden Vefa Enver'in forumunda Güzel ve Çirkin adıyla yayınlanmış ve o zamanlar okumuştum şimdi elime kitap halinde alıp okumak ve her sayfayı keyifle çevirmek paha biçilemezdi. 2.kez okumuş olmama rağmen keyifle okudum, ne olacağını bilmeme rağmen heyecanla çevirdim sayfaları :))

10 Sıradan Bir Hayat - İndex


Selam millet!

Bendeniz İnci :)

Şimdi İnci kim derseniz hemen kendimi şöyle tanıtayım kısaca. Çiğdem'i hadi yazdığımız hikayeleri blogda yayınlayalım deyip onu gaza getirdikten sonra arkasına bakmadan kaçıp da onu yüz üstü bırakan ve sonunda da onun hikayelerini görünce özenip  de yayınlama isteği ile dolan kişiyim :))

Evet evet Çiğdem'i yüz üstü bıraktım kusura bakma hatun :)

Neyse konuya gelirsek...

Sizinle uzun soluklu olan "SIRADAN BİR HAYAT" adlı hikayemi paylaşacağım.

8 Haziran 2014 Pazar

11 Eylül'de Ayaz - 5. Bölüm


E~

Ne diyeceğimi bilemeden kapının önünde durmuş, gözünü dahi kırpmadan bana bakan Ayaz’a temkinle bakıyordum. Belki biraz da korkuyordum. Ayaz’ın gözlerindeki öfke son derece ürkütücü görünüyordu. Elimde olmadan yutkunarak bir adım geri çekildim.

Biraz önce yaşadığım şeylerin gerçekliğini idrak etmekten kaçınmaya çalışıyordum çünkü korku kelimesi dahi yaşadığım dehşeti anlatmak için yeterli değildi. Aslında ilk anda yalnızca Ayaz’ın sarhoş ve asla onunla baş edemeyecek gibi görünen bir adamla tartıştığını görmüştüm. Ortada bir tehlike varmış gibi görünmüyordu. Annemin duymaması için elimden geleni yaparak botlarımı ve montumu giyip bahçeye çıktığımda yaptığım şey merakıma yenik düşmek olmuştu. Aslında sadece onları duyabilmek için biraz yakınlaşmak istemiştim çünkü o kahrolası Ayaz’la ilgili her detayı kendime yakıştıramadığım bir yoğunlukta merak ediyordum.

Sesleri duyduğumuzda insanların bize söylediği şeyi dinleyen annem, beni sert bir şekilde odamda kalmam için uyarmış ve kendisi de yanımda kalmaya çalışmıştı. Ama onu kendi odasına dönmeye ikna etmiştim. Annem insanların kendisine söylediği şeyi yapıyordu: Ayaz’la ilgili çıkan olayları görmezden geliyordu. Bunun ne kadar acımasız olduğuyla da ilgilenmiyor gibiydi.

Yeni komşularımız anneme bunu söylemişlerdi: Ayaz’ın yaşadığı olaylara göz atmanın dahi insanın başını derde sokabileceğini… Herkese karşı bu kadar umursamaz olup olmadıklarını merak etmiştim. Ve işte, yine buradaydım. Üç gündür istikrarla görmezden geldiğim ama aklımdan çıkmayı reddeden adamın karşısındaydım.

5 Haziran 2014 Perşembe

1 Historical Hunters // ~ Kimiz Biz ~ \\


Selam Millet,

Efenim kitap piyasasındaki hareketliliğinin blog camiasında da görüldüğü şu günlerde, aklı fikri geçmişte kalmış günümüz bestseller ve popüler edebiyat akımından nasibini alamamış, alsada çok anlamamış, anlasada tarihi aşk romanlarından vazgeçememiş birkaç genç bayanın mutlu öyküsüdür okuyacağınız.

Hiçbir tevazu göstermeden söyleyeceğim pek çoğunuzun bildiği üzere tarihi aşk romanlarının türkiye temsilcisi obsesif okuyucu Küçük Kızın Büyük Kütüphanesi admini Küçük Kız aynı bloğun biricik yazarı aynı zamanda Kitap Rüyası sayfası admini Rüya Kız ve Asi’m, İllede Kitap bloğunun güzel mi güzel admini grubumuzun biricik Leydisi İnci, Kitapların Tatlı Cadısı olarak bildiğiniz biricik Cadımız Didem ve Anime ve Kitapsever bloğun photoshop manyağı admini Ebru oturduk konuştuk efenim.

4 Haziran 2014 Çarşamba

6 Eylül'de Ayaz - 4. Bölüm


Eylül'den ~

Sandığım gibi değildi. Güzel bir kahvaltı ve kararlı davranmaya çalışmak hiç bir şeye çözüm olmuyordu. Neredeyse soğumak üzere olan çayıma baktım. Doğru dürüst iki yudum dahi almamıştım. Böyle hissetmekten gerçekten nefret ediyordum. Sanki kötü bir şey yapmış, sanki utanmam gerekiyormuş gibi.

Aslında yapmış olduğum herhangi kötü bir şey yoktu. Yaşadığım tüm olumsuzluklar, adamakıllı hayatıma dahil bile olmayan Ayaz'dan kaynaklanıyordu. Zorlukla bir lokma ekmeği ağzıma attım. Benim hakkımda bu kadar umursamaz olması canımı yakmıştı. Oysa biraz sevecen olmayı başarabilse onun için çok iyi bir arkadaş olabilirdim. Belki arkadaştan da fazlası.

Tek başına oturduğum kahvaltı masasına bakarken aptallığıma güldüm. Evet, beni duygusal açıdan herhangi bir şekilde umursamayan bir hakkında hayaller kuruyordum. Olmayacak duaya amin demenin bir mantığı yoktu. Yol yakınken kendimi toparlasam ve bu saçmalığa bir son versem iyi olacaktı.

Şükürler olsun ki bu gün okula gidecektim. Defne’nin hala dönmediğini hatırladığımda suratımı buruşturdum. En yakın arkadaşım okulda olmadığında orası olduğundan da sıkıcı bir yer oluyordu. Telefonumu elime alıp ona bir mesaj attım.

“Daha okula gitmeden sıkıldım. Yarın dönüyorsun değil mi?”

3 Haziran 2014 Salı

0 Jessica Sorensen - Ella ve Micha'nın Geleceği (The Secret #2)


Pena Yayınları'nın çok güzel kitaplar çıkardıklarını düşünüyorum. Önce Ella ve Micha'nın Sırrı ile başladı bu macera ve şimdi Ella ve Micha'nın Geleceği ile devam etti. Soluksuz, keyifle okunmasının yanında sıcacık, aşk dolu bir kitap.

Kapak tasarımından başlayacağım ilk olarak :D ilk kitapla olan uyumu çok hoşuma gitti ve arkasındaki yetişkin okurlar için ibaresi de güzel ama bence gerek yoktu. Sonucunda erotik bir kitap değildi. Her aşk romanında iki sevişme üç öpüşme sahnesi oluyor sonucunda ;)

Bu kitapta yine hem Micha hem de Ella bakış açısıyla yazılmıştı normalde sevmem bu tür yazım şeklini ama sanırım ilk kitaptan alıştım ki okurken hiç rahatsız olmadım. Sonucunda beni nasıl bir anlatımın beklediğini biliyordum.

Bu kitapta da Ella ve Micha kendi gelecekleri için adımlar atarlarken birbirlerinden uzaklar ve bu uzaklık onların aşklarını nasıl etkiliyor onu okuyoruz. Güçlü bir aşk ve her şeye rağmen ayakta durmayı bilen bir aşk onların ki!

1 Haziran 2014 Pazar

5 Vefa Enver - Neyse ki Çocuk Yaptım (Çocuk da Yapamadım Kariyer de #3)


Imm... Pembelerin kraliçesi, romantik komedi yazarı Vefa Enver'in Ephesus Yayınları'ndan çıkan "Çocuk da Yapamadım Kariyer de" serisinin son kitabını okumuş bulunuyorum.

Immmm... enfes, keyifle okunan, eğlenceli anlatımlı, aşk dolu, romantik komedi filmi tadında bir kitap... Bitmesini hiç istemediğim, bir bu kadar daha hiç sıkılmadan okuyacağım her an her yerden çıkabilmesi mümkün karakterlerin olduğu, aşık olduğum, sempati duyduğum, güldüğüm eğlendiğim bir kitap! Keşke bitmeseydi yav. :))