Öldüğünde hayatının gözlerinin önünden geçtiği söylenir. Bu doğru mu bilmiyorum. Fakat önemsediğin, sevdiğin biri için hissettiğin korku belli bir noktada çok yoğun, felç edici bir hale geldiğinde, diğer her şeyin solup gittiğini biliyordum. Onlarla ilgili düşüncelerle dolup taşıyordunuz: gülüşleri, kokuları, seslerinin tonu. Sofia'yla paylaştığımız her an sessiz bir film gibi gözlerimin önünde belirdi. Mahkeme salonunda yanımdayken, yatakta altımdayken... Şakalaştığımız ve konuştuğumuz günler, inlediğimiz ve iç çektiğimiz geceler... Her görüntü daha fazlasını istememe sebep oluyordu. Daha fazla zaman. Daha fazla hatıra. Henüz paylaşmadığımız bütün anlar, henüz yaşamadığımız bütün deneyimler, hiç söylemediğim bütün kelimeler. Onlara ihtiyacım vardı. Ona ihtiyacım vardı.
Bugüne kadar herhangi birine ihtiyaç duyduğumdan daha fazla. Herkesten daha fazla.
*****