26 Mart 2013 Salı

0 John Underwood - Şeytan ve Şair



Şeytan ve Şair... Kitabın ilginç bir konusu vardı ve hatta kitabı okumaya başlamadan önce de arka kapak yazısından falan biraz Kutsal Kemikler'deki gibi bir içerik bekledim ancak farklıydı... Cidden farklı bir kurgusu, konusu vardı...

Kitap içeriğine giren detaylı bir yorum yapmayacağım çünkü bu tür kitapların alınıp, okunması ve okuyucunun kendisi güzel mi değil mi karar vermesi gerektiğine inanırım. Herkesin okuyabileceği kitap değil ben nazarımda :))

Kitabın en sevdiğim özelliği, daha başlarda olayların başlaması ve içeriğinde bir bulmaca çözer gibi konunun ilerlemesiydi. Ancak zaman zaman fazla detay olduğunu düşündüğüm ve sıkıldığım kısımlarda olmadı değil... Bazı edebi kısımlarda ya da tarihe kaçan kısımlarda sıkıldım çünkü bildiğim bir edebiyat, geçmiş ve tarihti ve bilmeden okumak da biraz sıkıcı geldi... Yine de akıcılığı ve konusu sürükleyiciydi...

Kitabın yanılmıyorsam İngilizce basımı yok.. .sanki bir yerde öyle okumuştum ve kitabı okurken acaba yazılanların gerçeklik payı var mı diye de düşündüm. Cidden güzel kurgulanmıştı ve cidden olaylar, olgular bit bütünlük içindeydi ve her şey birbiriyle uyumla iç içeydi.

Zaman zaman sıkılmış olsam da kitabı beğendim ve kitabın esrarengiz bir bulmacaymış gibi çözülmesi de hoşuma gitti. Kitabı da tavsiye ederim eğer biraz gizem, araştırma, koşuşturma, cinayet olduğu için de polisiye ve birazcık da İngiliz Edebiyatı okumaktan sıkılmazsanız eğer... :)) Arada Shakespeare'in sonelerinden alıntıları okumak çok güzeldi...

Yazarın dili akıcıydı ve çeviri de çok iyiydi... İmla hataları, devrik cümleler yoktu... Bazı sohbetlerde gülerken bazı sohbetlerde dikkat kesildiğinizi hissettiriyordu... Kitapta hiçbir kusur yoktu ve püsküllü ayracına da bittim ;)

Kitabın konusunu aşağıda sizlerle paylaşıyorum:

“Kadim dost, İsa aşkına,
Dağıtma bu mezarın tozunu.
Bu mezar taşını koruyanı Tanrı korusun,
Ve kemiklerimi yerinden oynatana lanet olsun.” 
Bu dörtlük, masum bir mezar kitabesinden çok daha fazlasını anlatıyor olabilir mi? İnsanlığın en önemli isimlerinden biri olan eşsiz şair ve oyun yazarı Shakespeare, gerçekten bir dâhi mi, yoksa bir sahtekâr mıydı?  
Geçmişten günümüze kadar süren, dört yüzyıllık bir sırrın peşine düşen ünlü Profesör Desmond Lewis, California’da vereceği bir konferansla tüm dünyayı yerinden oynatacak gerçeği açıklamak üzeredir. Yola çıkmadan önce eski dostu, gazeteci Jake Fleming’le iletişime geçer. Yayımlanacak olan kitabı ile ilgili fikrini almak istiyor ve yalnızca ona güvenebileceğini söylüyordur. Ancak profesör California’ya varmadan kitabıyla birlikte esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolur. Ondan geriye kalanlar, Golden Gate Köprüsü’ne terk edilmiş kiralık bir limuzin, içi kıyafet dolu bir bavul ve üzerinde adının bulunduğu belgelerden ibarettir. Polisler durumu tek bir kelimeyle açıklamaktadır: İntihar… 
Dostunun intihar etmiş olabileceğine inanmayan Jake ise profesörün başına gerçekte ne geldiğini ve kayıp kitabın neyle alakalı olduğunu bulmaya kararlıdır. Ancak bu sandığı kadar kolay olmayacaktır. Anlamsız şifrelerden oluşan bir listeyle çıktığı bu yolculuğun, kendi hayatıyla birlikte sevdiklerininkini de tehlikeye attığını fark ettiğinde, çoktan ‘kaplanın yuvası’na girmiş olacaktır. 
John Underwood’un usta kaleminden çıkan Şeytan ve Şair, gerçek belgelere dayandırılmış, ezber bozan bir roman.




19 Mart 2013 Salı

0 Nora Roberts - Alacakaranlık



Kapaktan da anlaşıldığı üzere bir tarihi aşk kitabıydı. İskoç ve İngilizlerin karmasıydı.

Ve asıl önemli olan da yazarın Nora Roberts olması... Bu kadının çok güzel güncel aşk romanı yazdığına tanık oldum. MacGregor ailesinin aşklarını okuduktan sonra tarihi aşk kitabını ve serininde yeni kitabı olduğunu görünce alıp okuyayım dedim ve kadının tarihi aşkı da çok güzel yazdığını gördüm. Kadın tek kelimeyle mükemmel bir yazar.

Karakterler arasındaki diyaloglar çok güzeldi. Hele ki Serena ve Brigham arasındakilerde yer yer kahkaha attım. Bu yazar okuyucuyu gerçekten eğlendirmeyi biliyor ve yer betimlemeleriyle de o yerlere götürmeyi de çok iyi biliyor.

Ancak savaş sahnelerinde biraz sıkıldığımı inkar edemem :)) sanırım istediğim gibi bir savaş yazılmamıştı ondan da olabilir. Ama kitap genel anlamda çok akıcı ve sürükleyiciydi. Bir çırpıda biten ve bittikten sonra bir tatmin duygusu yaşatıyordu.

Aşk sahnelerinin haricinde mağarada geçirdikleri zamanlarla ilgili satırlar çok hoşuma gitti. Hele hamile Serena'nın bir elinde tabanca bir elinde kılıçlı okumak paha biçilemezdi.

MacGregor ailesini okurken aslında kökenlerinin nerede dayandığını öğrenmek çok güzeldi. Bir MacGregor ile bir İngiliz'in kanının birbirine karışmasını okumak... onların Amerika'ya nasıl gittikleri... Daniel'in meşhur İskoç kanını okumak cidden çok güzeldi.

Seriyi seven ve tavsiye eden biri olarak bu kitabı da tavsiye ederim ki zaten Nora Roberts yazmış okunmaz mı? :)) şahsen gözüm kapalı kitaplarını alacağım yazarlardan biri benim için :))

MacGregor Serisi'nin Yayınlanan Kitapları:
  1. Kumarbaz Aşk
  2. Kader Bizi Bağladı
  3. Geçmişin Gölgeleri
  4. Yalnız Adam
  5. Paylaşılan Hayaller
  6. Alacakaranlık
Kitabın konusunu sizlerle paylaşıyorum: 

İskoçya, 1745... Kanlı bir meydan savaşının yanı sıra, başka bir savaş daha yaşanmış ve kazanılmıştı... Bedeli onur, zaferi aşk olan savaştı bu... 
Serena MacGregor, bir İskoçyalı olarak, tüm İngilizlerden nefret ediyordu ve son derece geçerli nedenleri vardı. İngiltere’nin, Ashburn Kontu, Brigham Langston da bu nefretten payına düşeni alacaktı.  
Brigham, İskoç davasına olan sadakatiyle MacGregor ailesine kendini kanıtlamış ve saygılarını kazanmıştı, ama Serena’nın, ona ve ırkına duyduğu nefretten vazgeçmeye hiç niyeti yoktu.  
Güzelliği, tutkuları, inançları, davasına olan adanmışlığıyla Serena’ya âşık olan Brigham, onun bu nefretini yenmek ve onu kazanmak zorundaydı...

16 Mart 2013 Cumartesi

0 Amy Plum - Ben Ölene Kadar


Revenant serisinin ikinci kitabı Ben Ölene Kadar...

Fantastik aşk romanlarından biri... hatta serilerinden biri... Çok daha genç kesime hitap ettiğini serinin ilk kitabı "Benim İçin Öl" yorumumda yazmıştım... Ama yine de benim hoşuma gitti :))

Yarın kalemi sanki bu kitapta daha iyi gibi geldi ya da kitabın olay akışından öyle hissettim bilemiyorum...

Bu kitabı ilkinden daha çok beğendim çünkü daha duygusaldı ve fantastiklikle aşk daha güzel harmanlanmış gibiydi. İlk kitapta aşık olup da Vincent'in ne olduğu falan ortaya çıkmasının getirdiği olaylar varken bunda daha bilinçli ilerliyordu olaylar... Aşk için fedakarlıklar, göze alınan riskleri, araştırmaları okuyoruz... Hatta arkadaşlığı ve onun yanında ihaneti de okuyoruz... Bu yüzden bu kitabı daha çok beğendim.

11 Mart 2013 Pazartesi

0 Michelle Willingham - MacEgan Olmak


MacEgan Kardeşler serisinin altıncı kitabı MacEgan Olmak...

Seriyi geç de olsa bitirdim ve son bir kitabı kaldı o da henüz çevrilmedi ne yazık ki... Ama genel olarak MacEgan erkeklerinin kitapları bitti. Ve hepsine ayrı ayrı bayıldım.

Trahern'in hikayesini birazıcık Bevan'ın hikayesine benzettim. Aslında konu olarak benzerlik yoktu ama Bevan'da karısını kaybetmiş onun yasını tutarken başka bir kadına aşık oluyordu Trahern'de sevdiği evlenmek istediği kadını kaybediyor ve onun yasını tutarken ve intikam isterken başka kadına aşık oluyor. Özellikle Trahern'in geçmişini öğrendikten sonra bu benzerlik beni gülümseterek "evet adamım sen bir MacEgan'sın" dedim.

Morren'in yaralı ruhunu ve bedeninin ilacı Trahern'in olması çok romantikti. Aslında ikisi de yaralı ruhlarını birbirleri ile iyileştirdiler ve bunu okumak çok zevkliydi.

Gunnar ile aralarında gelişen istemsiz yakınlığın ardındaki gerçekler cidden çok güzeldi ama en güzeli de MacEgan kardeşlerinin aralarındaki bağ... Kitapta diğer kardeşleri okumak, onları çoluk çocuk görmek, mutluluklarına tanık olmak çok güzeldi. Özellikle bir önceki kitaplarda onların en zorluklardan geçtiğini okuyup da bunda onları evli mutlu çocuklu okumak inanılmaz bir zevk ve tatmin duymama neden oldu.

Morren'in kardeşi için yaptığı fedakarlık insanın içine işleyen bir fedakarlıktı ve kitapta en çok mutluluğu hak eden kişinin onun olması gerektiğine inandım... Onu gülerken, mutlu olurken okumayı istedim ve yazar kitabın sonunda bunu bana verdi.

Seriyi en başından beri okumak ve her bir kardeşin mutluluklarına tanık olmak çok güzeldi. Bazen bazı kitaplar ya da seriler bittiğine üzülürsünüz ve bende bu seri bitti diye üzülüyorum. Umarım yakın zamanda yazarın yeni serilerini okuyabiliriz.

Serinin altı kitabını da tavsiye ederim... Her biri ayrı bir tat ve heyecan veriyor. Okumaktan keyif alacaksınız.

Serisinin diğer kitapları şu şekilde:
  1. Yasak Tutkular
  2. Yasaklı Gelin
  3. Acılarla Gelen
  4. Şifalı Eller
  5. Sadece Sen
  6. MacEgan Olmak
  7. Warriors in Winter (henüz çevrilmedi)
Kitabın konusunu aşağıda paylaşıyorum:

İntikam hırsıyla dolu İrlandalı bir savaşçı...Trahern MacEgan, bir savaşçının bedenine, bir ozanın yüreğine sahip. Sevdiği kadını kaybettiğinde, yüreği öfke ve intikam hırsıyla çarpıyor sadece.Sessizce acı çeken bir kadın...Morren O’Reilly, acıyı ve utancı tatmış bir kadın. Yüreği korkuyla çarpsa da başı daima dik, hayata tutunmaya çalışıyorMorren, Trahern’in içindeki karanlığı aydınlatan ışık olabilecek miydi?Trahern, Morren’in ruhundaki yaralara çare olabilecek mi?İntikam ve nefretle çarpan iki yürek, aşka teslim olacaklar mıydı?

9 Mart 2013 Cumartesi

0 Michelle Willingham - Yasaklı Gelin


MacEgan Kardeşler Serisinin ikinci kitabı Yasaklı Gelin...

Bu kitabı bulamadığımdan diğer kitaplarını okuduktan sonra okumak zorunda kaldım ve diğerlerinin yanında bu kitap biraz daha heyecan ve olaylar bakımından sönük geldi bana.

Evet yazarın dili çok iyi, akıcı ve sürükleyici yazıyor ve çok beğenerek ve zevk alarak okuyorum. Ama konu olarak mı yok pek savaş falan olmamasından mı bilemiyorum diğerlerine göre bana durgun geldi.

Patrick'in klan halkı için her şeyi göze alması ve onun için kendi hayatını feda edebilecek kadar sorumlu hissetmesi kesinlikle takdire değerdi... ama Isabel'e yaklaşımları söylediği sözler ise sinir bozucuydu. Kale hakkında Isabel'in sözlerini dinlemesi beni şaşırttı... Kardeş bağları ve kardeşler arasındaki ilişki bütün seriyi okurken hayran kaldım ve bu kitapta da bunu görmek güzeldi. Kuzen olmalarına rağmen ve kendisine karşı komplo kurmasına rağmen Ruarc'a davranışları, onu kardeşi gibi görmesi ve riski göze alarak kurtarma çabası da çok güzeldi.

MacEgan'ların kendi aralarındaki bağ o kadar güzel ki belki de seriyi bu kadar gözde yapan ve sevilmesini sağlayan budur bilemiyorum ama kesinlikle bu özellik benim gözümde seriyi bir numara yapıyor...

Her neyse... dediğim gibi diğer kitaplara nazaran bu kitap bana biraz sönük ve durgun geldi. Diğer kitaplarında çok zevk almıştım bunu o kadar çok zevk alarak okumadım. Ama yine de seriyi sevdiğimden ve hepsi de birbirileri ile bağlantılı olduğundan tavsiye ederim okuyun.

Serisinin diğer kitapları şu şekilde:
  1. Yasak Tutkular
  2. Yasaklı Gelin
  3. Acılarla Gelen
  4. Şifalı Eller
  5. Sadece Sen
  6. MacEgan Olmak
  7. Warriors in Winter (henüz çevrilmedi)
Kitabın konusunu aşağıda paylaşıyorum:

Patrick MacEgan, Baron’un kızıyla evlenmeye mecbur bırakılmıştı ama kimse düşmanının kızıyla yatağını paylaşmaya zorlayamazdı onu. Isabel de Godred, güzel olduğu kadar inatçı ve kararlıydı. Gerçek bir eş olmayı kafasına koymuştu. Isabel, gurur duyduğu savaşçı kralının sırtındaki ağır sorumlulukların yükünü biraz olsun hafifletebilmeyi ümit ediyordu. Bir kraliçe olarak insanlarına yardım etmek ve düşmanlığa bir son vermek istiyordu ama bir sürgün hayatı yaşarken bu o kadar da kolay değildi. Herkesten önce, kocasının güvenini kazanması şarttı. İşin sırrı, yalnız kaldıklarında, savaşı bir kenara bırakıp gerçek birer kadın ve erkek olmalarında saklıydı.

2 Blogum Dergisi'nde "İlle Kitap"


İlle Kitap Blog'unun yazarları olarak "Blogum Dergisi"ne yazı yazıp göndermiştik. 
Yazımız, Mart Sayısı'nda yayınlandı... 

Yazımızın genel içeriği kitap okumak üzerineydi. 

Okumak isteyen takipçilerimiz aşağıda verdiğimiz linkten yazıya ulaşabilirler. Ayrıca daha nice güzel yazılar da  bulunuyor dergide. :))



8 Mart 2013 Cuma

0 Julianne MacLean - Aşkın Kollarında [Alıntı]


Kitabı okurken özellikle iki yerde not aldım... Bu iki alıntı çok hoşuma gitti ve paylaşmak istiyorum.  
Dilerseniz kitabın yorumu da blogumuzda bulunuyor, okuyabilirsiniz.

Seger ve Clara gece saat ikide gizlice at arabasında buluştukları satırlardan.

***
"Cenneti gördün mü?" diye sordu, biraz sonra Seger rahatlayıp buruşturduğu mendili yere attığında.
"Tanrım, evet"
"Neye benziyordu?"
"Sana."
***

Seger'in Clara'ya evlenme teklif etmesi... Hiçbir kitapta böyle bir evlenme teklifi okumamıştım. :))

***
"Seninle evlenmek istiyorum, Clara; çünkü sana öyle açım ki. Sen benim olmalısın. Seni yatağımda istiyorum. Sana benden başka bir adamın dokunmasına asla katlanamam. Evet, bir eş ve varise ihtiyacım var ama bu sadece görev icabı değil. İnan bana, sana içim gidiyor."
***


7 Mart 2013 Perşembe

0 Julianne MacLean - Aşkın Kollarında [Amerikan Varisleri #2]


Amerikan Varisleri serisinin ikinci kitabı Aşkın Kollarında...

Yazarın dilini çok beğeniyorum, gerçekten tarihi aşk romanı sevenleri tatmin edecek bir dile sahip ve insan okurken zevk alıyor... Nasıl bittiğinin farkına varmıyor ve bittiğinde de keşke bitmesin diyor. Böyle bir kalemi var yazarın... En azından benim için öyle...

Serinin ilk kitap olan "Beni Aşk İnandır"dan daha çok sevdiğimi söylemeliyim. Aslında iki kitapta çok iyiydi ama bu kitabın konusu daha çok hoşuma gitti. Sanırım Clara'nın ve Seger'in biraz toplum kurallarını yıkarcasına sergilediği davranışlardı buna sebep.

Bu paragrafa kitap içeriğine girebilirim :)) Kitabı okurken ciddi anlamda sinirden köpürdüğüm anlar vardı bunlardan biri Clara ile Gillian arasında geçen konuşmalar diğer ise Quintina ve Gillian ikilisinin Clara hakkında attıkları iftira ve düzenledikleri oyunlar. Okurken cidden sinir oldum, yanımda olsalardaki şüphesiz ki parçalardım. Seger ile Clara arasındaki konuşmalarda genellikle keyifli aldım ama ne inkar edeyim bazen Seger'in davranışları da bana itici geldi. Bir adam hem bu kadar sevimli olup hem de nasıl bazen bu kadar sinir bozucu olur şaştım. Seger sevilesi bir karakter mi yoksa sevilmemesi bir karakter mi karar veremedim ta ki Daphne ile Seger arasındaki konuşmaya kadar. İşte o zaman "adamım sen aşık olmuş da haberin yok" dedim...

Kitaba genel anlamda birkaç şey söylemek gerekirse... Kapak tasarımına bayıldım hele ki kapaktaki kızın Clara ile aynı özelliklerde olması çok daha hoşuma gitti. Hani sırf kapak için bile alınır bu kitap dedim gerçi konuda çok güzel ya neyse :)
Kitapta birkaç cümlede devriklik ve yarım bırakılmışlık vardı ama akıcılığı bozmadığından dolayı pek sorun edilecek ve büyütülecek bir kusur olarak görmüyorum. Her kitapta oluyor bunlar çok doğal bu yüzden.

Yorumumu bitirirken sizlere sadece bu kitabı değil, "Amerikan Varisleri" serisini tavsiye ederim. Henüz ülkemizde iki kitabı yayınlandı ama devamı da gelir ne de olsa Ephesus serilerin arasını çok süre açmıyor.
Kitapları gerçekten sevecek ve keyifli okuma saatleri geçireceksiniz. Hele ki aşk romanlarını seviyorsanız kaçırmayın derim.

Amerikan Varisleri Serisi'nin kitapları:
Kitabın konusunu aşağıda paylaşıyorum:
Clara Wilson, Londra’ya onca yolu adını temizlemek için gelmişti. İnatçılığı, okyanusun öbür tarafında evlenmesini neredeyse imkansız kılarken,yanlışlıkla gittiği bir baloda kendisini Rawdon Markisi Seger Wolfe’un kollarında bulmuştu. Clara daha önce hiç âşık olmamıştı ama markiyle tanıştığında bu hissettiğinin aşk olduğundan hiç şüphe duymamıştı. Ne yazık ki aşk, kafasındaki en son şeydi. Buraya kendisine bir eş bulmaya gelmişti, bir hovarda değil. 
Kötü şöhretli Marki ise Clara Wilson ile tanıştığında ona karşı öyle güçlü bir arzu duymuştu ki, kendisini aristokrat Londra’nın girdabına yeniden kapılmaktan alıkoyamamıştı. Şimdi kendisine hiç uygun olmayan bu güzelliğin aşkını kazanmak için mücadele ederken, bu oyunda kendi kalbini de ortaya koyacaktı. 

5 Mart 2013 Salı

1 Elizabeth Haynes - Işığı Ararken


Ne kitaptı ama...

Psikolojik - gerilim deniliyordu kitaba ben gerilimi hissetmedim sadece gerilim olarak adlandırılan kısımlar bana daha çok gizemli geldi ki bu da merakımı uyandırdı... ama psikolojik kısmı evet doğruydu insanı psikolojik olarak etkiler bu kitap. ayrıca onda psikolojik detayın arasında da ince bir şekilde aşkın işlenmesi mükemmeldi.

Yazarın kalemini çok sevdim. Cidden böyle bir konu için akıcı bir kalemi vardı ve konu olarak bir geçmiş bir gelecek ilerlediği için arada kopukluk olur alışmak - adapte olmak sorun olur diye düşünürken yazar öyle bir işlemiş ki kelimeleri geçmişe ve günümüze gidip gelmek hiç zor olmadı. Bu yüzden yazarı takdir ettim.

Kitabın konusunu çok beğendim. Böyle kitapları arada sırada da olsa okumayı seviyorum çünkü içinde gerçeklik paylarını barındırdıklarına inanıyorum. Kitap kurgu mu yoksa gerçeklik payı var mı bilmiyorum ama yaşanması imkansız olaylar değil ve dünya da bir yerlerde böyle olayları yaşayan kadınlar var bu yüzden insanı psikolojik olarak etkiliyor... ve ben de beni böyle etkileyen kitaplara tapıyorum.

Kitabın eleştireceğim tek yönü bir iki yerde tarihlerde hatalar vardı. Mesela aralık olması gereken yerde kasım yazılmıştı gibi.. gerçi okurken hangi tarih olduğunu zaten kavrıyorsunuz ama yine de fark ediliyor. Sadece söylemek istedim bunu benim için çok büyük bir şey değildi çünkü böyle kitapların bir nazar boncuğuna ihtiyacı vardır bu minicik hatalar da nazar boncuğu olsun.

Kitabı konusunu anlatan bir özet geçmeyeceğim zaten kitabın arka kapak yazısı konusunu çok güzel özetliyor. Ama yine de değinmek istediğim birkaç yer var ve bu kısımlarda kitap içeriğine giren detayları söyleyebilirim... Öncelikle Cathy'nin güçlü olması, özellikle Stuart ile tanıştıktan sonra korkularını, psikolojik takıntılarını yenmesi çok güzeldi, yaşadıklarından sonra mutluluğu kesinlikle hak ediyordu. Sylvia ise... her ne kadar hiçbir kadının böyle bir muameleyi hak etmediğini düşünsem de Sylvia'nın Lee'den gördüğü muameleyi halk ediyor dedim kitabı okurken. Hani derler ya "eden bulur" onun gibi sen arkadaşına inanma git onun aleyhine ifade ver.. işte şimdi gördün sende işin iç yüzünü dedim okurken. Cathy'nin Lee ile karşılaştığı son sahnedeki güçlü, cesur davranmasının arkasındaki dokunuşun Stuart olduğunu düşünüyorum. Gerçekten çok yardımı oldu ve sonunda ikisinin de mutlu olduğunu görmek çok güzel.

Kitabı ben çok beğendim ve bayıla bayıla da okudum. Aşk romanları her zaman ilk tercihim olsa da bu tür kitaplar da başımın tacı olan kitaplardır. İnsanların yaşama olasılığı yüksek konuları anlatan kitaplar dünyanın iç yüzünü bize gösterirken her kitaplıkta, kütüphanede bu tür kitapların bulunmasını öneririm. Bu yüzden de size tavsiye ederim bence mutlaka okuyun bu kitabı...

Kitabın konusunu aşağıda paylaşıyorum:
29 Dile Çevrildi - Amazon’da 2011’in En İyi Kitabı Seçildi. 
Catherine uzun zamandır yalnızdır ve bekârlığın tadını çıkarırken onu görür görmez büyük bir balık yakaladığını anlar. Lee göz kamaştırıcı, karizmatik, içinden geldiği gibi davranan, adeta gerçek olamayacak kadar çekici biridir. Anlaşılan arkadaşları da aynı fikirdedir, zira her biri sırayla onun büyüsüne kapılır.  
Fakat Lee'nin dengesiz ve zaman zaman hükmeden tavırları Catherine'i giderek yalnızlığa sürükler. İnsanlara güvenini kaybetmiş, kendini dış dünyaya kapatıp karanlığa gömülmüştür ve en ince ayrıntısına kadar düşündüğü bir kaçış planı yapar. 
Dört yıl sonra, hayatını cehenneme çeviren korkuları yenmeye çalışırken cesaretini yeniden kazanıp tehlikenin geçtiğine, kurtulduğuna inanmaya başlar.Ta ki her şeyi değiştirecek o telefon gelene kadar. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. 

4 Mart 2013 Pazartesi

0 Yazar Adayları Vefa Enver'in Yazım Atölyesi'ni Duydunuz mu?



Romantik komedinin sevilen yazarlarından biri olan Vefa Enver, yedi hafta sürecek ve yazar adaylarına bu türü tanıtıp nasıl yazılacağı konusunda yol gösterecek bir atölye çalışması düzenliyor. 
Sadece bununla kalmayıp roman yazmak isteyen adaylara da yazma sürecindeki adımları anlatacak...

6 Nisanda başlayıp 12:00-15:00 arasında her cumartesi düzenlenecek olan seminer Vefa Enver'in yönetiminde yapılacak. 
Nerede yapılacağını ve daha kapsamlı bilgiyi resme tıklayıp öğrenebilirsiniz.

Ayrıca katılacak arkadaşlarımız sevgili yazarımızla tanışacaksınız bu yüzden giderken imzalanmamış kitaplarınız varsa yanınıza alın belki imzalatabilirsiniz :))

Yazarımızın kitaplarının yorumlarını ve konularını blogumuzda bulabilirsiniz.

3 Mart 2013 Pazar

1 Amy Plum - Benim İçin Öl


Revenants Serisinin ilk kitabı... Seri şimdilik 3 kitaptan oluşuyor ve yurtdışında üçüncü kitap mayıs ayında çıkacak...
Kitap fantastik türde bir kitap ve biraz da 'teen' diye adlandırılan gençlik kesime hitap ediyor.

Yazarın dili fena değildi, aslında güzeldi de... Akıcı ve merak uyandırıcı yazmıştı. Konusu bir yerde bilindik insan kız ve insan olmayan bir erkeğin aşkı.. Artık bu tür konulara alışmış ve bağışıklık kazanmış olmamıza rağmen kitapta ilgi çekici noktalarda vardı... Kitaba dair detaylı bir yorum yapmayacağım belki okumak isteyenler varsa onların hevesini kaçırmak istemem.

Kitapta karakterlerin yaşam tarzları ve Fransa'nın geçmişine birazıcık değinmesi çok hoşuma gitti... Bunlar bazı okuyucu için gereksiz detay gibi gelebilir ama ben sevdim...

1 Mart 2013 Cuma

2 Michelle Willingham - Sadece Sen


MacEgan Kardeşler serisinin 5. kitabı Sadece Sen...

Kitap, serinin diğer kitaplarından biraz farklıydı. Yani Ewan'ın küçüklük hallerini, sakar savaşamayan hallerini bildikten ve okuduktan sonra evlenecek kadar büyümesine ve savaşçı olmasına biraz şaşırdım gerçi böyle bir şeyi beklemem gerek sonucunda kitap ne olacaktı çiftçi mi? Ama yine de farklı hissettim sanki benim küçük kardeşim de büyümesine tanık olmuşum gibi :))

Neyse uzatmayayım :)) Kitap güzeldi, akıcıydı ve bir yarış vardı daima... Ewan evlenmek isteği kızın diğer taliplerine karşı bir yarış içerisindeydi ama bir yandan da kızın ablasına da ilgi duyuyordu.
Honora'da tam bir kadın savaşçı... Ewan ile daha eskilerden bir tanışıklıkları olduğu için birbirlerini daha iyi tanıyor ve tamamlıyorlardı...

MacEgan'ların kardeşlik bağları çok güzeldi. Bunu her kitapta görüyoruz ve inanın kitap çok kötü bile olsa -ki çok güzeldi- sırf kardeşlik bağı için bile okunurdu.

Acılarla Gelen'e göre daha durgun ama Şifalı Ellere göre daha hareketliydi...  Kitabın özellikle sonları, hatta son 50 sayfası bir çırpıda bitiyor çünkü hareket, kovalamaca her şey o zaman başlıyor... Yazar yine okuyucuyu koparıp götürüyor ve kitaba hapsediyor bitirmeden elinizden bırakamıyorsunuz.

Seriyi hep tavsiye ettiğimi söylüyorum ve yine dile getirip söylüyorum eğer eski zamanlardaki savaşçıların aşk hikayelerini okumayı seviyorsanız tavsiye ederim.

Serisinin diğer kitapları şu şekilde:
  1. Yasak Tutkular
  2. Yasaklı Gelin
  3. Acılarla Gelen
  4. Şifalı Eller
  5. Sadece Sen
  6. MacEgan Olmak
  7. Warriors in Winter (henüz çevrilmedi)
Kitabın konusunu paylaşıyorum:

Honora St Leger, yün eğirmektense, kılıç kullanmayı tercih ederdi. Üstelik evliliğin ona göre olmadığını acı bir şekilde öğrenmişti. Dul bir kadın olarak kendisinden beklenen tutum, itaatkâr ve ağırbaşlı olmasıydı. Honora, ne itaatkârdı, ne de ağırbaşlı. O bir savaşçıydı ama bunu bile sır gibi saklaması gerekiyordu. 
Ewan MacEgan, evlenmek için gözüne Leydi Katherine’i kestirmiş olsa da daha ziyade onun ablası Honora’nın çekimine kapılmıştı. Hayallerinin gerçekleşmesi, Katherine ile yapacağı bu evliliğe bağlıydı ancak Ewan, Honora’yı bir türlü aklından çıkartamıyordu. 
Arzular, hayallerin önüne geçebilir miydi?