~~~*~~~
"Düşünüyordum da," dedi Dougan bir süre sonra Farah uykulu uykulu esnerken. "Artık sevecek bir ailen olmadığına göre, beni sevebilirsin... yani işte, istersen."
"Tabi ki seni seveceğim Dougan MacKenzie, başka kim sevecek?"
"Hiç kimse."
"Tabi ki seni seveceğim Dougan MacKenzie, başka kim sevecek?"
"Hiç kimse."
~~~*~~~
Veeee historical romans... veee ben :D
Bu türü çok sevdiğimi bilirsiniz ki şuanda elimde bir milyon okumadığım historical romans var ama olsun ben bu türde yani çıkan yazarları denemeye bayılıyorum. Bazıları beklentimiz fazlasıyla karşılıyor bazıları orta kararda bir şey oluyor bazıları ise bu işin altından kalkamıyor ama yine de bu türe her seferinde her yazar şans veren bir okurum.
Kerrigan Byrne bence bu türü oldukça güzel kaleme almış. Kurgusunu sevdim her ne kadar sevmediğim yerler olsa da... Aksiyonlu bir historicaldı ve aşk da vardı... sevdim ben.
Bayılmadım belki ama okumaktan da sıkılmadım.
~~~*~~~
"Söylemek isterim ki, biliyorum hiç öyle görünmüyor ama, ona güvenebilirsin. bizler senin için canımızı veririz, oysa Blackwell... hem bunu yapar hem de fazlasını. Atan kalbini göğsünden koparır. Ruhunu feda eder."
~~~*~~~
Neyse, önce kısaca konusuna değinmek istiyorum. Farah, oturttuğu düzenli hayatına devam ederken küçüklüğünde kalbini kaptırdığı Dougan'ın arkadaşı olduğu iddia eden Dorian tarafından kaçırılarak hayatını bir olaylar örgüsünün içerisinde bulur. Dorian Blackwell hem zengin ve adından fazla söz ettiren bir adam hem de bir eşkıya olarak nam salmış kötü bir üne sahip tehlikeli biridir. Ancak... bütün bu ününe rağmen Farah'ı güvende tutabilmek ve onun elinden alınmış hakları ona geri kazandırabilmek için Farah ile evlenmesi gerekmektedir. Zaten olaylarda oradan sonra başlıyor.
Aşk romanlarında, türü ne olursa olsun aksiyon sahnesini severim. Bu kitapta da aksiyon vardı ve bu kısmı sevmediğimi söylersem çarpılırım vallahi :)
~~~*~~~
"Ellerin temiz olabilir ama oluk oluk kanla lekeli olduğunu herkes bilir."
"İşte orada yanılıyorsun, Farah. Eğer kan dökülmesi gerekiyorsa, döken eller bana ait olur."
"İşte orada yanılıyorsun, Farah. Eğer kan dökülmesi gerekiyorsa, döken eller bana ait olur."
~~~*~~~
Ancak... sevmediğim kısım Dorian'ın ben kirliyim, ellerim kanlı sana dokunamam tripleriydi... yani biz şimdiye kadar okuduğumuz bütün historicallarda özellikle İskoç'lar mesela hep savaş içerisinde hep bir ölüm hep bir kan bulaşmış el vardı ama hiçbir zaman bu triplere girmemişlerdi. Ne olursa olsun, ne yapılmış olursa olsun Dorian'ın bu tavırları beni sinir etti. Keşke yazar bu tripler yerine başka bir şeyler kurgulasaymış diye düşündüm. Mesela Dorian'ın sakladığı sır olabilirdi uzak kalma sebebi ne bileyim...
Kitaba dair sevmediğim tek kısım oydu ve açıkçası bir erkeğe bu kadar tribi de yakıştıramadım özellikle bu türde...
Farah'ı sevdim. Güçlü, ayakları yere basan ve korkusuz kadınları severim historical romanslarda. Farah da tam benim seveceğim türde bir kadındı. Özellikle istediği şeyi elde etme çabasına... bayıldım! :)
~~~*~~~
"Bazen açgözlülük sevgiden daha güçlüdür."
"Hayır değildir. Gerçek sevgi öyle değildir. Sadece korku sevgiden daha güçlüdür... ve o bile, sen izin verirsen."
"Hayır değildir. Gerçek sevgi öyle değildir. Sadece korku sevgiden daha güçlüdür... ve o bile, sen izin verirsen."
~~~*~~~
Benim için kitabın en etkileyici kısmı ilk bölümlerdi. Farah ile Dougan'ın küçüklükleri ve kitabın son kısımları Dorian'ın artık koca olarak karısının yanında yer alması gerektiğini anlamasıydı. Gerçi bunu Farah zorla kafasına soktu onun ama olsun.
Kadının gücü diyelim biz buna :)
Kitabın sonunda serinin ikinci kitabı Avcı'dan bölüm vardı. Yani Dorian Blackwell'in en yakın arkadaşlarınadn biri olan Christopher Argent'in hikayesi... nedense onu daha çok merak ettim çünkü adamın bu kitapta adı geçtiğinden beri olan gizem merakımı çok fena depreştirdi dilerim çok beklemeden onu çıkarır Yabancı Yayınları.
~~~*~~~
Sevgi ve korku, insan kalbinin bildiği en güçlü iki duygudur. Ben Blackwell'i hayatımda hiç korkarken görmedim, onu bu kadar tehlikeli yapan da bu. Ne kadar şey kazanırsa kazansın kaybedecek bir şeyi yokmuş gibi yaşadı. Ölümden korkmadı."
"Ölümden korkmuyor ama yaşamaktan korkuyor ha?"
"Sana zarar vermekten korkuyor. Umut etmekten ve seni tekrar kaybetmekten korkuyor."
"Ölümden korkmuyor ama yaşamaktan korkuyor ha?"
"Sana zarar vermekten korkuyor. Umut etmekten ve seni tekrar kaybetmekten korkuyor."
~~~*~~~
Yorumumu çok fazla uzatmayacağım çünkü spoiler vermek istemiyorum. Ancak demezsem içimde kalır Dorian'ın en yakınları, Ben More'da yaşayanlar... hepsinin hikayesi acı ama bir o kadar da birliktelikleri güvenmeleri çok güzeldi.
Historical romans okuruysanız bence mutlaka denemelisiniz. Güzel bir kurgusu vardı ama bence eksikleri de vardı bu yüzden 5 üzerinden 3,5 veririm ama denemenizi de tavsiye ederim :)
- Hırsız ve Güzel
- Avcı (çıkmadı henüz)
- The Highlander
- The Duke
- The Scot Beds His Wife
- The Duke with the Dragon Tattoo
Orijinal adı : The Highwayman
Yazarı : Kerrigan Byren
Çevirmen : Bige Turan Zourbakis
Yayınevi : Yabancı Yayınları
Sayfa sayısı : 392Kitabın tanıtım yazısı:
Dorian Blackwell, Ben More’un Blackheart’ı, acımasızdı. Taş yürekli Dorian, Londra’nın en zengin, önemli adamlarından biriydi ve kendisine haksızlık edenlerden intikam almaktan çekinmezdi. İstediğini elde etmek için ölümüne savaşırdı. Güzel, masum ve dul olan Farah Leigh Mackenzie de buna dahildi. Çok geçmeden Dorian güzel kadını kendi malikânesine kaçırmıştı.
Tek sorun, hayatını tehlikeye atabilecek önemli bir sır taşıyan Farah’nın kendini kukla gibi oynattırmamasıydı. Onu güvende tutmanın tek yolu Dorian’ın tutsağı olmaktan geçiyordu. Dorian ise inanılmaz bir teklifte bulunmuştu: Onu koruma altına almak için Farah ile evlenecekti fakat karşılığında Dorian’ın düşmanlarını alt etmek için sırrını kullanmayı kabul edecekti. Ben More’un Bleackheart’ının hesaba katmadığı bir şey vardı, o da Farah’nın aralarında uyandıracağı ve ikisini de esir edecek tutku. Kaçırdığı kadının, çoktan yitip gitmiş olduğunu düşündüğü kalbine dokunabilecek tek kadın olması mümkün müydü?
“Onlarınki tatlı bir hikâye değil fakat beraber aldıkları yol, aşkın zaferini daha da keyifli hale getirecek.”
-Publisher’s Weekly-
“Ölümsüz aşkları, okurların bitmesini istemeyeceği şehvetli ve ruhları yakan bir hikâyede buluşuyor.” -
-The Library Journal-
“Byrne, içgüdüsel bir şekilde okurları nasıl kitaba bağlayacağını bilen başarılı bir yazar. Daha ilk sayfadan, duyguların derinliği ve cinsel gerilim, güçlü karakterler ve mükemmel bir kurguyla el ele ilerliyor.”
-Romantic Times Book Reviews-
bu kitabı yaklaşık 1 2 ay önce listeme almıştım. ben serideki kitaplar birbirinin devamı niteliğinde sanmıştım oyüzden seri tamamlansın okurum diye düşünmüştüm. artık rahatlıkla okurum ayrı ayrı kitaplar ise. :)
YanıtlaSilAh kesinlikle devam niteliğinde değiller, rahatlıkla okuyabilirsiniz her kitap farklı karakteri anlatıyor :)
YanıtlaSil