~~~*~~~
Delicesine aşık olmak... Hissettiği şey buydu.
Tuhaf ve baş döndürücü bir hayal...
Güzel bir kadından bu kadar çabuk büyülenen ilk erkek kesinlikle o değildi.
~~~*~~~
Cennet Gibi kitabından tanıdığımız Daniel Smythe-Smith'in hikayesi Beni Öptüğün Gece tam da adına yaraşır bir hikayeye ev sahipliği yapıyor. Ve açıkçası söyleyebilirim ki Cennet Gibi'den çok daha iyiydi.
Julia Quinn'in Symthe-Smith Quartet Serisinin 2. kitabı Beni Öptüğün Gece il biraz daha esprili anlatım tarzını göstermişti yazar. Sanırım bir sonraki kitap daha iyi olacak diye beklentiye girmeme neden oldu.
Neyse, kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; genç yaşlarda yaptığı hatanın sonucunda ailesini tarafından dışlanan ve yaşadığı yerden sürgün edilen Anne, Daniel'in kuzenlerinin evinde mürebbiyeliğe başlar. Ancak, Daniel'in eve dönüş için seçtiği gün Anne'de onların evinde olunca ve Daniel'in onu görünce güzelliğinden etkilenmesi sonucunda bir de bir öpücük çalınca olaylar başlar. Daniel, Anne yakın olabilmek adına kuzenleriyle daha çok zaman geçirmeye ve Anne'e kur yapması bütün herkes tarafından dikkat çekse de Daniel ne kalbine söz geçirebiliyor ne de Anne'den uzak kalabiliyordu.
~~~*~~~
Anne ulaşamayacağı şeyleri istemezdi. İsteyemezdi.
Bunu bir keresinde denemişti ve o günden beri bunun bedelini ödüyordu.
~~~*~~~
Tabi hiçbir şey bu kadar güzel ilerlemez... her zaman kötülüğün pençesi üzerlerinde olur,, burada da pençe Anne'in üzerindedir. Geçmişi Anne'in peşini bırakmaz... hatta öyle ki Anne'in hayatını tehlikeye bile atmaya çalışır...
Ne Daniel buna umursamaz davranır ne de Anne savaşmaya pes eder.
Olaylar böyle başlıyor zaten. Bu kadının kitaplarındaki bu adrenalin kısımlarını oldum olası sevmişimdir. Hiçbir zaman monoton yazmıyor ve bir ekşın illa ki koyuyor. Ben de bunu çok seviyorum.
Bu sefer kadın karakterimiz her şeye rağmen hayata karşı savaş veren ve ayakta kalabilen güçlü bir kadın olması hoşuma gitti. Hele bir de o zamanların önemli unsurlarının kendinde olmaması... tamam açık olacağım bakire olmamasına rağmen Daniel'le ilişkisinin olması... Daniel'in bunu umursamaması çok güzeldi. Aşk işte dedirtiyor.
~~~*~~~
Üç yıldır ağzına bir damla içki koymamıştı ama şimdi,
tekrar hissedeceğini asla düşünmediği bir keyifle sarhoş olmuştu.
~~~*~~~
Frances, Elizabeth ve Harriet üçlüsünün sohbetlerine bayıldım hele ki Daniel bir yerde ne kadar hızlı konu değiştiriyorsunuz ne kadar hızlı konuşuyorsunuz tarzında bir sohbete giriyordu bunlarla orada çok güldüm. :)
Bir de... George'un Daniel, Marcus ve Hugh'un elindeyken ki öldürme muhabbetleri... süperdi.
O kısımlarda işte Quinn kalemi bu ya dedim :)
Neyse çok uzatmayayım yoksa fena halde kitap içeriğine gireceğim. Bu kitap ilkinden çok daha iyiydi ve bence çok da güzeldi. Ben çok sevdim o yüzden 5 üzerinden 5 veririm :)
- Cennet Gibi
- Beni Öptüğün Gece
- Dudaklarımda Şarkısın
- The Secrets of Sir Richard Kenworthy
Kitabın adı : Beni Öptüğün Gece
Orijinal adı : A Night Like ThisYazarı : Julia Quinn
Çevirmen : Zeynep Okan
Seri bilgisi : Smythe Smith Quartet #2
Yayınevi : Epsilon
Sayfa sayısı : 368
"Aşk böyle bir şey miydi? Başkasının acısı kendi acından daha mı çok yakardı canını?"
Anne Wynter belki de olduğunu söylediği kişi değildir…
Ama yine de soylu bir ailedeki üç genç hanımın mürebbiyesidir ve işini çok iyi yapmaktadır. Mesleğinin cilvesi gereği bir gece kendini geleneksel Smythe-Smith müzikalinde piyano başında, daha sonra enstrümanlarla dolu bir odada saklanırken, ardından da Lord Winstead'in yüzündeki yaralara eğilip bakarken bulur. Lord Winstead, uzun süredir erkeklerden uzak durmayı başaran Anne'i yıllar sonra gerçekten etkileyen ilk erkektir. Duygular işin içine girdiğinde genç kadın için zor günler başlar ve bir mürebbiye olarak, soylu bir erkekle birlikte olamayacağını kendine hatırlatması giderek imkânsız hale gelir…
Daniel Smythe-Smith ölümcül bir tehlikeyle yüz yüze olabilir…
Ama yine de bu durum onu âşık olmaktan alıkoyamaz. Ailesinin geleneksel müzikalinde piyano başındaki gizemli kadını gördüğü ilk an, sanki zaman durur ve genç adam, ne olursa olsun, Anne'in peşine düşmeye yemin eder. Fakat Daniel'ın, onu öldürmeye ant içmiş bir düşmanı vardır. Ve düşman, Anne'in hayatını bir kez tehlikeye attığında Daniel'ı durduracak hiçbir şey yoktur…
Anne Wynter belki de olduğunu söylediği kişi değildir…
Ama yine de soylu bir ailedeki üç genç hanımın mürebbiyesidir ve işini çok iyi yapmaktadır. Mesleğinin cilvesi gereği bir gece kendini geleneksel Smythe-Smith müzikalinde piyano başında, daha sonra enstrümanlarla dolu bir odada saklanırken, ardından da Lord Winstead'in yüzündeki yaralara eğilip bakarken bulur. Lord Winstead, uzun süredir erkeklerden uzak durmayı başaran Anne'i yıllar sonra gerçekten etkileyen ilk erkektir. Duygular işin içine girdiğinde genç kadın için zor günler başlar ve bir mürebbiye olarak, soylu bir erkekle birlikte olamayacağını kendine hatırlatması giderek imkânsız hale gelir…
Daniel Smythe-Smith ölümcül bir tehlikeyle yüz yüze olabilir…
Ama yine de bu durum onu âşık olmaktan alıkoyamaz. Ailesinin geleneksel müzikalinde piyano başındaki gizemli kadını gördüğü ilk an, sanki zaman durur ve genç adam, ne olursa olsun, Anne'in peşine düşmeye yemin eder. Fakat Daniel'ın, onu öldürmeye ant içmiş bir düşmanı vardır. Ve düşman, Anne'in hayatını bir kez tehlikeye attığında Daniel'ı durduracak hiçbir şey yoktur…
bi deeei o zamaan, en sevdiğin tarihsel romans listesi yapsana noluuur :)
YanıtlaSilOooo bu çok zor oldu sıkı bir düşübme gerektirir ama historical romans denilince aklıma gelen ilk kitapları diuiyebilirim.
Silİçinde Aşk Saklı - Judith McNaugth
Düşler Kralığı - J. McNaught
Mutluluk - J. McNaught
Gelin - Julie Garwood
Düğün - Julie Garwood
Fidye - Julie Garwood
Şimdilik aklıma gelenler ah bir de Brenda Joyce'un De Warrenne Dynasty serisi süperdi. Tavsiye ederim :)
Ahh bir de Julia Quinn'in Bridgerton Kardeşler Serisi.
SilMutlaka okumalısınız )
heey saooool :)
YanıtlaSilRica ederim ne demek :)
Sil