12 Ekim 2020 Pazartesi

0 Monica McCarty - Gazap (Highland Guard #3)

 


~~~*~~~
"Sana geri döneceğim Anna. Eğer izin verirsen, sana geri döneceğim."
~~~*~~~

Monica McCarty'nin Highland Guard Serisi'nin 3. kitabı Gazap yorumu ile karşınızdayım. Bu yazarı çok severek takip ettiğimi artık fark etmişsinizdir diye düşünüyorum. Cidden benim nazarımda en iyi İskoç türünde historical romans yazarlarından biridir kendileri. 

12 kitaplık bir seri olmasına rağmen Nemesis dur durak bilmeden seriyi yayınlıyor. Hatta şuanda sanırım 7. kitabı yayınlandı bu yüzden eğer seriyi okumak istiyorsanız tam zamanı ipin ucunu kaçırmadan seriye dalın derim ben. Cidden çok güzel çünkü.

Aşk, arkadaşlık, aile ilişkileri, sadakat ve savaş muhteşem bir şekilde harmanlanmış bir kitap. Durum böyle olunca da çok daha keyifle okunuyor. Üstelik savaş kısımları ile ilgili konular gerçekten alıntılanıyor. Yani yazar tarihi savaşı alıyor güzel bir aşka dönüştürüyor ve savaşlı bir şekilde okurun önüne koyuyor. Çok keyifle okudum resmen. 


~~~*~~~
Kendisinin farklı olduğunu düşünmüştü. Kimseye ihtiyacının olmadığını. Yalnız olmaktan memnun olduğunu. Ama kendini kandırıyordu. Farklı falan değildi. Ona ihtiyacı vardı. Onu istiyordu. Onu kendisini bile şaşırtacak kadar çok seviyordu. 
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmen gerekirse, Highland Guard yani İskoç Muhafız Alayı'nın İzci'si olan Arthur'un hikayesiydi bu kitap. Arthur'un aldığı görev bu sefer babasının katilinin klanına girip ona sadıkmış gibi görünüp içeriden Bruce ve adamlarına ve kendi arkadaşlarına bilgi götürmektir. Böylece hem Bruce savaşı kazanacak hem de İngiliz taraftarlarından bir klanı daha yenmiş olacaklardır. Ancak hiç de planlandığı gibi gitmez olaylar çünkü MacDougall klanında klan reisinin kızı Anna ile aralarındaki yakınlaşma ve filizlenen aşk bütün olayları karmaşık hale getirir. Her en kadar onunla olan ilişkisi savaşı ve kralı için olumlu sonuçlar doğursa da kalbi için ne yazık ki aynı sonucu doğurmaz. Üstelik klan reisi tarafından pür dikkat izlenirken. 

Kitapta en sevdiğim kısımlar Anna'nın cesurca inandığı şeyler uğruna attığı adımlardı. Hem cesurcaydı hem de aptalcaydı ama yine de bu adımlar onu Arthur ile yakınlaştırdı. 

Arthur ise... ahh adamım sen nasıl mükemmel bir adamdın. Hem savaşçı kimliğin hem de içindeki aşık adam... benim olmalısın sen ya... 

Kitapta en sevdiğim kısımlar Arthur'un sakladığı savaşçı yeteneklerini sergilediği kısımlardı. Cidden nefes kesen detaylardı. 

Ross'larla ittifak kurmak için yapılan yolculukta yaşadıkları çok güzel anlatılmıştı. 

Ama kitabın en etkileyici kısmı Anna için yaptıklarıydı. Göze aldıkları ve sonucunda yaşadıklarıydı. Gerçi mutlu son ama o mutlu sona ulaşmak çok işkence dolu oldu. 


~~~*~~~
"Sevdiğin insanlardan uzak durmak ve sürekli çevreni gözlemlemek zordur. Birilerini önemsediğin için kendini suçlayamazsın."
~~~*~~~

Arthur'un klanın içindeki hain olduğu ortaya çıktığında gördüğü işkence dehşet uyandırıcıydı. Detaylı anlatılmamıştı belki ama neler yaşadığını anlatması bile tüyler ürpertici. Orada Alan'ın dediği isimleri ver ve acı çekmeden öle karşılık Arthur'un öleceksem arkadaşlarımı satmadan ölürüm tavrı çok iyiydi. Alan özünde iyiydi keşke Arthur'un yanında kalabilseydi. 

Kitabın sonunda Arthur'un kurtulması, Bruce'un savaşı ve savaş sonrasında olanlar çok güzeldi. Özellikle Arthur'un babasının intikamını almak için kılıcını tam da Anna'nın babasının boğazına dayadığı kısım... sonrasında olanlar muhteşemdi. 

Ayrıca kitapta diğer savaşçıları görmek çok güzeldi. Birbirleriyle iletişimleri falan çok güzeldi. Troy'un karısına ve bebeğine karşı tavrının askerler arasında konuşulması, Eric'in karısına düşkünlüğü falan çok tatlıydı. 

Ayy anlatmak istediğim çok sahne var ama susayım yoksa çok fena spoiler vereceğim. Ancak bu türü sevenlere mutlaka tavsiye ediyorum okuyun! Çok seveceksiniz eminim. 


~~~*~~~
Arthur kalbinin duracak gibi olduğunu hissetti. Onu, istemediği kadar çok düşünüyordu ve lanet olsun ki onu görünce birden...
Tanrım! Bunu mutluluk olarak tanımlayabilirdi.
~~~*~~~





~~~*~~~
"Seni seviyorum Anna. Her zaman seveceğim. Bunu hiçbir şey değiştirmeyecek. Umarım bir gün sana zarar vermek istemediğimi anlarsın."
~~~*~~~



Kitabın adı     : Gazap
Orijinal adı     : The Ranger
Yazarı              : Monica McCarty
Çevirmen        : Gökçe Müderrisoğlu Aktaş
Seri bilgisi       : Highland Guard #3
Yayınevi           : Nemesis Kitap
Sayfa sayısı      : 448

Kitabın tanıtım yazısı: 

İskoçya’nın İngiliz egemenliğinden kurtulmak için verdiği bağımsızlık mücadelesi peş peşe gelen zaferlerle sürmekte, Highland Muhafızları da bu büyük mücadelenin merkezinde yer almaktadır. En önemli ve tehlikeli görev ise Arthur Campbell’in omuzlarındadır.

Düşman hatlarının derinliklerine sızmış olan Campbell, keskin duyuları ve kendini neredeyse görünmez kılma yeteneğiyle aldığı İzci lakabının hakkını vermekte, düşman birliklerinin plan ve amaçları hakkında Muhafızlara kritik önemde bilgiler sızdırmaktadır.

Büyük bir zaferi tayin edici günler yaklaşırken, Arthur’a çok zorlu bir görev verilir: Babasının katilinin klanına sızacaktır; böylece hem mücadelenin sonucunu belirleyecek hem de intikamını alabilecektir.

Fakat büyük bir “engel”le karşı karşıyadır. Büyüleyici güzelliği ve keskin zekâsıyla Arthur'a rakip olan bir kadın: Baş düşmanının kızı Anna MacDougall... Baş gösteren savaş tehdidinin gölgesinde geçen her gün onları birbirine çekerken, ihanet ve tutkunun ateşten çemberi etraflarını da sarmaktadır. Arthur’un seçim yapma zamanı gelmiştir. Savaşın ve hayatının kaderini belirleyecek soru iyice yaklaşmaktadır: Aşk mı intikam mı?





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın