22 Ağustos 2020 Cumartesi

0 Monica McCarty - İki Ateş Arasında (Highland Guard #1)


~~~*~~~
"Korku, güçlü bir silah olabilir ve gizem, düşmanların kalbindeki korkuyu daha çok arttırır. Gerçekler mi yoksa bir efsaneden mi ibaretler? Gerçekler mi yoksa bir efsaneden mi ibaretler? Ve kimi aradığını bilmezsen, durdurmak da imkansız hale gelir."
~~~*~~~


Monica McCarty'nin kitaplarına bayıldığımı bilmeyen kalmasın lütfen. Çünkü kadının bütün kitaplarını istikrarlı bir şekilde alıyor ve okuyorum. Gerçi şu anda sadece alıyorum ama oldun :) 

Monica McCarty'nin İskoç tarihinde olan olayları kurgulaştırıp aşk romanlarına çevirmesini çok seviyorum. Bu kitapta öyleydi. Gerçi bu seri demek daha doğru olur çünkü Highland Guard Serisinin ilk kitabı ve bu seride bulunan bütün kitaplar bir şekilde gerçekliği olan olayların kurgulaştırılmış hali. 

Akıcı, sürükleyici, merak uyandırıcı, savaşçılarla dolu ve zaman zaman savaş sahneleri olan, tutkulu ve aşk dolu bir kitap. Hatta seri... Seriyi biliyorum çünkü bu serinin dört kitabı çok daha önceden Koridor Yayınları'ndan çıkmıştı şimdi Nemesis Kitap seriyi yeniden çıkarıyor. İlk basımlarını okumuştum ve şimdi yeni basımlarını da okuyorum bu yüzden biliyorum. 

12 kitaplık serinin ilk kitabı İki Ateş Arasında ve şuan da ülkemizde 7 kitabı çıktı. Nemesis Kitap geçenlerde 7. kitabın çıkacağını duyurdu. Kapağını falan yayınladı bir de çıkmasını bekliyoruz. 


~~~*~~~
İnsanların kendisinden bir şey istermiş gibi bakmalarına alışıktı ama Christina'da durum farklıydı. Christina Fraser'ın istediğini vermediği zaman kendisini kötü hissediyordu.
~~~*~~~

Bu kadar konuşmanın ardından kısaca kitabın konusuna değinip ardından yorumuma geçeceğim. Tor MacLeod, her ne kadar Bruce ve Edward arasındaki taht kavgasına girmek istemese de çağırıldığı toplantıya gittiğinde tek derdi kendi topraklarındaki güvenli hayatı sağlamaya devam etmekti. Ancak Bruce'un kurmak istediği özel savaşçı ekibi için düşünülen Tor bunu reddetse de ona kabul etmesi için sunulan Fraser'ın kızlarından Christina ilgisini ekse de bu savaşa klanı için girmek istememektedir. Ancak bir akşam zor durumda kalan Christina babasının istediklerini yapmak zorunda kalır ve Tor büyük bir oyuna kurban gidince Christina ile evlenmek zorunda kalır. Bu durumda da istemsizce bu savaşa çekilir. Ama anlaşması gereği Christina'yla evlenecek ve adamları eğitecektir. Sonrasında ise tarafsızlığını koruyacak ve savaşa katılmayacaktır. Ancak planları hiç de öyle gitmiyor. Çünkü klanının içinde bir hain vardır ve bu hain Tor'un planlarını Edward'a ispiyonlama niyetindedir. Bütün bu olayların arasında Tor, hem adamları eğitirken hem de karısı Christina'ya karşı verdiği duygusal savaşta ikilemde kalsa da karısının aşkı için de her şeyi göze alabilecektir. 
Tor'un eğittiği adamlar ile Christina konusundaki duyguları ve klanını karşı olan sorumluluklarına karşı davranışlarını okurken Christina'nın Tor için yaptıkları, onu mutlu etme çabası ve aşkını okuyoruz. Tabi karşılıksız kalmayan aşkını... 

Kitabı ilk okuduğumda da çok sevmiştim. Şimdi tekrardan okuyunca ne kadar özlediğimi fark ettim. Arada alıp elime kurcalamam gerekiyormuş bu kitabı onu fark ettim :) 

~~~*~~~
Christina, düşüncelerini, hayallerini ve hatta en olmadık zamanlarda lanet hislerini istila ediyordu.
~~~*~~~

Öncelikle Tor'un savaşçı kişiliği ve klanı için göze aldıkları üstelik henüz 10 yaşında bir çocukken girdiği sorumlulukları okumak muhteşemdi. Tor cidden tam bir klan beyiydi ve takdir edilecek özelliklerdeydi. Bütün bunların yanında da karısına kayıtsız kalamayan ve aşık Tor da çok tatlıydı. Her ne kadar kendisine sadece karısı olduğunu ve babasının oyununu hatırlatsa da klanından daha önemli olmadığını söylese de içten içe Christina'ya doğru akan kalbi ve ruhuyla çok tatlıydı. Özellikle bazı yerlerdeki sahiplenici ve kıskanç tavırları çok güzeldi. İçten içe yaşadıklarıyla Tor MacLeod muhteşemdi! 

Christina ise... babasının oyununa kurban gitse de bir savaşçıyla evlilik hayatı umduğu kadar kötü çıkmadı. Hep Tor'un babası gibi çıkacağı korkusu onu tedirgin etse de aslında Tor'un savaşçı sert görünüşünün altındaki o adamı görmesi ve ona göre cesur davranması çok iyiydi. Zaten Monica McCarty kitaplarında kadınlar hep cesur ve hep korkusuzca adım atıyorlar. Tamam bir savaşçı kadar değiller ama pısırık ürkek de değiller bu yüzden de çok seviyorum. Christina'da öyleydi. Tor konusunda pes etmeden, yenilmeden, küçücük şeylere tutunarak umutlanması çok güzeldi. 

Tor'un savaşçıları için hazırladığı eğitim planları çok güzel anlatılmıştı. Neredeyse hep düşman olan savaşçıların böyle bir ekibin içinde birbirlerinin sırtlarını koruması çok güzeldi. Birbirlerini korumaları, hayatlarını ortaya koymaları güzel anlatılmıştı. 

Kitabın sonunda Christina'nın kaçırılması, Tor'un duygularını anlaması ve o İngiliz kalesine saldırılması çok güzeldi. Muhteşem anlatılmıştı. Ama en güzeli de Tor'un duygularını Chistina'ya anlatma çabasıydı :) yaa çok tatlıydı :) 


~~~*~~~
Onun kalbini istiyordu.
Çünkü Tor, Christina'nın kalbini demir yumruğunun içine çoktan almıştı.
~~~*~~~


Ben bu seriyi ilk okuduğumda çok sevmiştim şimdi yeni basımlarıyla devam edeyim dediğim için yeniden okudum. Sizlere de tavsiyem eğer ki historical romans seviyorsanız mutlaka okuyun.


~~~*~~~
"Beni neden terk ettin Tina?"
Tor'un sesindeki bir şeyler Christina'nın kalbine dokundu. Hayır. Olmayan duyguları hayal etmeyecekti. Cevap verirken ona bakmadı. "Çünkü beni asla sevmeyecek biriyle bir ömür yaşamaya dayanamazdım. Beni önemsediğini ya da bana değer verdiği için hayatını benimle paylaşmayacak biriyle olmaz."
"Anladım." dedi Tor sakince. "Eğer bu doğru olsaydı, o zaman gitmekte haklı olurdun."
~~~*~~~


~~~*~~~

"Seni yanımda tutmak için ne yapmam gerekiyorsa, yapacağım."
~~~*~~~




Kitabın adı     : İki Ateş Arasında
Orijinal adı     : The Chief
Yazarı              : Monica McCarty
Çevirmen        : Gökçe Müderrisoğlu Aktaş
Seri bilgisi       : Highland Guard #1
Yayınevi           : Nemesis Kitap
Sayfa sayısı      : 480

Kitabın tanıtım yazısı: 

İskoçya’nın İngiltere’ye karşı vereceği bağımsızlık mücadelesi için ülkenin dört bir yanından üstün yetenekli on savaşçı seçilmiştir. Onları bu zorlu göreve hazırlayabilecek tek kişi ise yenilmez savaşçı Tor MacLeod’dur. Ancak geçmişte yaşadığı büyük yıkımdan dolayı kendini sadece klanına adayan Tor’un bu savaşta taraf olmak gibi bir düşüncesi yoktur. Karşısındaki bir kral dahi olsa, hiç kimseye hesap vermekten hoşlanmaz; hele ki bir kadına, asla. Ancak yenilmez savaşçı bütün kurallarının birer birer yıkılmak üzere olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır.

Christina Fraser, aşka sonuna kadar inanan, zeki ve çekici bir kadındır. Ailesi söz konusu olduğunda ise yapamayacağı şey yoktur. Bu uğurda, tehlikeli bir savaşçının, Tor’un koynuna girmesi gerekse bile. Birlikte geçirdikleri gecenin ardından evlenmek zorunda kalan Christina ile Tor’un hayatları tamamen değişir. Christina sert görünümlü bu savaşçının aslında öyle biri olmadığını biliyordur. Onun kalbini kazanmak için yaptığı bir hata ise yaşamlarını tehlikeye atmasına neden olur ve Tor hayatının en büyük mücadelesiyle karşı karşıya kalır. Büyük savaşçı, çok geç olmadan karısını kurtarmalı ve ona aşkını ispatlamalıdır



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın