25 Ağustos 2021 Çarşamba

0 Caitlin Kittredge - Gece Hayatı (Nocturne City #1)



~~~*~~~
Korku insana önden saldırmaz, hep arkanızdan sokulur, beklemediğiniz bir anda sizi yakalar. Kanınızı dondurur. Hiçbir şey yapamazsınız. 
~~~*~~~


 
İlk çıktığında ilgimi çeken ve hemen aldığım, ardından da kısa zamanda ikincisi çıkan Nocturne City Serisi'nin ilk kitabı Gece Hayatı kitabınn yorumu ile karşınızdayım. 

5 kitaplık bir seri olan Nocturne City, aksiyon, heyecan, polisiye, büyülerle dolu fantastik dünyayı size sunuyor. Kurtadamlar ve cadılar, iblisler denildiğinde aklınıza hep fantastik kitapları geliyor ama bu kitap o tür bir kurgunun içine polisiye harmanlığını düşünün, size bu şekilde bir kitap sunuyor yazar. Bir cinayet işleniyor ve bu cinayetin nedenleri, sonuçları doğa üstü olaylara ve canlılara dayanıyor.

Yani fantastik ve polisiye harmanlanması... korku değil ama gerilim denilebilinir çünkü bilinmezlikler ve büyüler, iblisler, kan cadıları işin içine girince azıcık gerilim oluyor. Öyle bir kitap. 

Yazar kurgusunu, merak uyandırıcı, heyecanlı ve gizemli bir şekilde kaleme almış. Okurken bırakamıyorsunuz elinizden ki zaten kitapta kısa olduğundan dolayı çabucak da okunuyor ve bitiyor. 


~~~*~~~
Bütün kurt sürülerinin büyüleri vardır, kurt soyunun kurucusundan diğerlerine geçen numaralardır. Ama bu gördüğüm, o güne kadar gördüğüm her şeyden farklıydı.
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Luna bir kurt kadın aynı zamanda cinayet masası dedektifidir. Kendi vardiyasında bir cinayet işlenir. Bu vardiyaya ise Luna atanı, öldürülen kadın vahşice katletilmiş ve bir tane parmağı üst boğumundan koparılmıştır. Bu davayı araştırmaya başlayacağı zaman kendi iş arkadaşlarıyla olan tartışması sonrasında uzaklaştırma alır. Ama ardından bölge savcısının kayıp olan oğlu Stephen'i bulması istenir. Tam Stephen'i bulduğunda onu odada genç bir kadını cesedinin yanında bulur. Üstelik genç delikanlı kendisinin cinayet işlemediğini, kurdun öldürdüğünü söyler. Ama kötü bir durum vardır, o da Luna'nın ilk gördüğü cinayetin işlenmesiyle aynı şekilde öldürülmüştür kadın. Tam Stephen öldürdü diye düşünülürken ve onun bu cinayetlerle bağı olduğunu düşündüğü sırada keşfettiği sırlar ve ilk öldürülen kadının hem sevgilisi hem de sürüsünün alfası olan Dmitri de olaya dahil olunca olayların gittiği yer ve cinayetlerin amacı bambaşka bir boyut kazanır. Cinayetlerin altında başka bir amaç vardır ve bu amaç kötülük kokmaktadır. Luna bu cinayeti çözmeye çalışırken  hem Dmitri'ye karşı olan çekim ile başa çıkmaya çalışır, hem cinayetlerin amacını keşfetmeye hem de hayatta kalmaya çalışmaktadır. 

Öncelikle kitaba başladığımda böylesine bir polisiye beklemiyordum. Kelimenin tam anlamıyla nefes kesiciydi. Cinayetlerin işlenmesi, Luna'nın araştırmaları, duygular, dönüşüm geçirme safhası ve o sırada yaşadıkları çok güzel kurgulanmış ve anlatılmıştı. 

Olay döngüsü, olayların yaşandığı yerlerin tasvirleri, karakterler ve verilen tepkiler tam da olması gerektiği gibiydi. Muhteşemdi. 


~~~*~~~
Gerçek acının taklidini yapmak zordur.
~~~*~~~


Kadınların ölüm şekilleri öyle bir anlatılmıştı ki gözümün önünde canlandırmak film sahnesi gibiydi. 

Luna'nın cesur karakteri, pes etmemesi, korktuğunda bile savaşması ve sevdiği kişileri korumak için çabalaması çok iyiydi. Kitaplarda böyle güçlü kadınları okumayı seviyorum. 

Dmitri ise.. bir sürü lideriydi hatta ilk gördüğümde pek seveceğimi düşünmemiştim ama sonrasında öyle bir karakter oldu ki ve tavırları, Luna'ya yardım etme çabaları çok güzel anlatılmıştı. Sonradan onu da çok sevdiğimi itiraf etmeliyim. 

Sunny, tatlı cadı diyesim geldi kitabı okurken hep ona, Luna'nın kuzeni ve evet kendisi bir cadı ama iyi cadılardan. Onun da Luna'ya yardım etme çabası, etrafına yaydığı o hep alıp içine sokma çabası çok tatlıydı. Çok sevdiğim yana karakterlerden biriydi. 

Cinayetlerin işlenmesi ve polis prosedürleri kitabı gerçekçi kılmıştı. Zaman zaman kendimi polisiye okur gibi hissettim tek fark kurt adamlar, kadınlar ve cadılar falan olmasıydı. 

Dmitri'nin kardeşi ve kitabın sonunda olan olaylar benim için büyük sürprizdi. Açıkçası kitabın sonunu okurken olmaz dediğim şeyler oldu. Çünkü yazar baya ters köşe yapmıştı. 

Kitaba dair eleştireceğim kısım kitabın sonunda her şey ortaya çıktığında ayine engel olma çabaları ile katil ve ekibiyle yüzleşmeydi. Yani o satırlar daha detaylandırılabilir ve uzun anlatılabilir gibi geldi. Zaten bunun haricinde de kitabı eleştirebileceğim hiçbir şey yok! 

Şimdi elimde ikinci kitabı var onu okuyacağım. Sevenlere tavsiye ederim :) Şiddetle :)

Bu arada o sonu yetersiz bulduğum için 5 üzerinden 4.5 veriyorum. O son daha iyi yazılmış ve hızlıca geçiştirilmiş olmasaydı 5 bile verirdim. Tabi benim düşüncem hızlı geçiştirilmiş hissi belki siz seversiniz ;)


~~~*~~~
"Bana ihtiyacım olan bilgiyi vermezseniz çok kötü şeyler olacak."
Kalemini bırakıp yüzünü ellerinin arasına gömdü. "Sana yardım edemem."
Tatlı tatlı konuşmak bir yere kadardı. Başını kaldırdığında beni görmesi için öne eğildim. "Bana Meggoth'un kim olduğunu söyleyin."
Hoskins'in elleri titredi ve gözleri parıldadı. "O, öfkenin gölgesidir, dedektif. Dünyalar arası dolaşır. Meggoth, çok yaşlı ve çok korkunç bir şeyin adlarından biridir.
Bağırsaklarım sökülüyormuş gibi hissettim. "Bir iblis."
"Düşüş'ten sağ çıkan üç iblisten biri."
~~~*~~~



Nocturne City Serisi



~~~*~~~
"Benimle gelebilirsin, Luna. Seni hemen şimdi ısırabilirim ve sen de Kızılkürklerden birine dönüşürsün. Bana ne olacağını bilmiyorum ama yanımda kalabilirsin."
Ona doğru koşmadım. Yavaş adımlarla yürüyüp kırık deniz kabuklarının üstünden geçtim ve yüzünü ellerimin arasına aldım. "Ben neysem oyum Dmitri. İkimiz de ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız." Nazikçe onu öptüm, dudaklarımız çok hafifçe birbirine değdi. "Bana geri gelsen iyi edersin."
Başımı kendine çekip öpücüğüme beni uzun uzun öperek karşılık verdi. "Söz."
~~~*~~~




Kitabın adı     : Gece Hayatı
Orijinal adı     : Night Life
Yazarı            : Caitlin Kittredge
Çevirmen        : Zeynep Heyzen Ateş
Yayınevi          : Artemis
Sayfa sayısı     : 320

Kitabın tanıtım yazısı: 

Gölgelerle dolu bir Sehir ve kurtadamlar, kara buyuculer ve cadılar...

Luna Wilder, görevi şehrin huzurunu korumak olan güçlü bir polis memuruydu. Yalnız bir kurtkadın olan Luna, sürüsüz dolaşıyordu ve her şeyden çok içgüdülerine güvenmek zorundaydı. Benzer ritüeller içeren bir dizi cinayetin sorumlusunu bulmakla görevlendirilmişti ve aradağı katil, o güne dek yalnızca efsanelerde yaşayan bir iblisle bağlantılı görünüyordu.

Luna, baş şüpheli Dmitri Sandovsky’yi sorgularken, adamın kurtlara has cazibesine kapılacaktı. Tehlikeli bir sürünün lideri olan Dmitri, Luna’nın hayvani içgüdülerini coşturuyor ve onun sımsıkı sarıldığı bağımsızlığını tehdit ediyordu. Ama Luna ve Dmitri, bir kara büyü uzmanının tuzağına düşerek sonsuza dek hapis kalma tehlikesiyle iblislerle dolu bir dünyaya çekildiklerinde, birbirlerine güvenmekten başka bir çareleri kalmayacaktı.

“Bu kitabı uyurken okuma hatasına düşmeyin. Bütün gece uykusuz kalabilirsiniz.”

- Lilith Saintcrow, Working of Devil kitabının çoksatar yazarı 






Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın