5 Mart 2013 Salı

1 Elizabeth Haynes - Işığı Ararken


Ne kitaptı ama...

Psikolojik - gerilim deniliyordu kitaba ben gerilimi hissetmedim sadece gerilim olarak adlandırılan kısımlar bana daha çok gizemli geldi ki bu da merakımı uyandırdı... ama psikolojik kısmı evet doğruydu insanı psikolojik olarak etkiler bu kitap. ayrıca onda psikolojik detayın arasında da ince bir şekilde aşkın işlenmesi mükemmeldi.

Yazarın kalemini çok sevdim. Cidden böyle bir konu için akıcı bir kalemi vardı ve konu olarak bir geçmiş bir gelecek ilerlediği için arada kopukluk olur alışmak - adapte olmak sorun olur diye düşünürken yazar öyle bir işlemiş ki kelimeleri geçmişe ve günümüze gidip gelmek hiç zor olmadı. Bu yüzden yazarı takdir ettim.

Kitabın konusunu çok beğendim. Böyle kitapları arada sırada da olsa okumayı seviyorum çünkü içinde gerçeklik paylarını barındırdıklarına inanıyorum. Kitap kurgu mu yoksa gerçeklik payı var mı bilmiyorum ama yaşanması imkansız olaylar değil ve dünya da bir yerlerde böyle olayları yaşayan kadınlar var bu yüzden insanı psikolojik olarak etkiliyor... ve ben de beni böyle etkileyen kitaplara tapıyorum.

Kitabın eleştireceğim tek yönü bir iki yerde tarihlerde hatalar vardı. Mesela aralık olması gereken yerde kasım yazılmıştı gibi.. gerçi okurken hangi tarih olduğunu zaten kavrıyorsunuz ama yine de fark ediliyor. Sadece söylemek istedim bunu benim için çok büyük bir şey değildi çünkü böyle kitapların bir nazar boncuğuna ihtiyacı vardır bu minicik hatalar da nazar boncuğu olsun.

Kitabı konusunu anlatan bir özet geçmeyeceğim zaten kitabın arka kapak yazısı konusunu çok güzel özetliyor. Ama yine de değinmek istediğim birkaç yer var ve bu kısımlarda kitap içeriğine giren detayları söyleyebilirim... Öncelikle Cathy'nin güçlü olması, özellikle Stuart ile tanıştıktan sonra korkularını, psikolojik takıntılarını yenmesi çok güzeldi, yaşadıklarından sonra mutluluğu kesinlikle hak ediyordu. Sylvia ise... her ne kadar hiçbir kadının böyle bir muameleyi hak etmediğini düşünsem de Sylvia'nın Lee'den gördüğü muameleyi halk ediyor dedim kitabı okurken. Hani derler ya "eden bulur" onun gibi sen arkadaşına inanma git onun aleyhine ifade ver.. işte şimdi gördün sende işin iç yüzünü dedim okurken. Cathy'nin Lee ile karşılaştığı son sahnedeki güçlü, cesur davranmasının arkasındaki dokunuşun Stuart olduğunu düşünüyorum. Gerçekten çok yardımı oldu ve sonunda ikisinin de mutlu olduğunu görmek çok güzel.

Kitabı ben çok beğendim ve bayıla bayıla da okudum. Aşk romanları her zaman ilk tercihim olsa da bu tür kitaplar da başımın tacı olan kitaplardır. İnsanların yaşama olasılığı yüksek konuları anlatan kitaplar dünyanın iç yüzünü bize gösterirken her kitaplıkta, kütüphanede bu tür kitapların bulunmasını öneririm. Bu yüzden de size tavsiye ederim bence mutlaka okuyun bu kitabı...

Kitabın konusunu aşağıda paylaşıyorum:
29 Dile Çevrildi - Amazon’da 2011’in En İyi Kitabı Seçildi. 
Catherine uzun zamandır yalnızdır ve bekârlığın tadını çıkarırken onu görür görmez büyük bir balık yakaladığını anlar. Lee göz kamaştırıcı, karizmatik, içinden geldiği gibi davranan, adeta gerçek olamayacak kadar çekici biridir. Anlaşılan arkadaşları da aynı fikirdedir, zira her biri sırayla onun büyüsüne kapılır.  
Fakat Lee'nin dengesiz ve zaman zaman hükmeden tavırları Catherine'i giderek yalnızlığa sürükler. İnsanlara güvenini kaybetmiş, kendini dış dünyaya kapatıp karanlığa gömülmüştür ve en ince ayrıntısına kadar düşündüğü bir kaçış planı yapar. 
Dört yıl sonra, hayatını cehenneme çeviren korkuları yenmeye çalışırken cesaretini yeniden kazanıp tehlikenin geçtiğine, kurtulduğuna inanmaya başlar.Ta ki her şeyi değiştirecek o telefon gelene kadar. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır. 

1 yorum :

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın