9 Aralık 2013 Pazartesi

5 John Green - Aynı Yıldızın Altında


Konuya girmeden önce direk şöyle söyleyeyim. Kesinlikle kitap içeriğine gireceğim. Hem de sık sık. Haberiniz ola.

Sanırım bu yorumdan önce kendimden bahsetmem gerekiyor aksi takdirde aranızda saçmaladığımı düşünenler olabilir. Yakınımda olanlar bilir, ben içinde dram barındıran hiç bir şey ile haşır neşir olmam. Bir dram izlemem mesala ya da okumam. Gelin görün ki bu romanın küçük bir alıntısı beni çekmiş bulundu ve ben de tutup kendisini aldım. Aslında garip gelecek biliyorum ama ben kitabı almadan önce sonuna bakarım. Mutsuz son ise o kitap rafına geri konur.

Çünkü kitapların gerçekliğine fazlasıyla dahil oluyorum. Birisi öldüğünde o boşluğu gerçek anlamda hissediyorum. Aşırının aşırısında duygusalım ve gereksiz yoğunlukta bir empati yeteneğim var. Ağlaması normal olan küçük çocuklar dışında hiç kimsenin ağlamasına dayanamam çünkü yalnızca ağlayan birisini görmem, "Kim bilir neler yaşadı? Ne hissediyor?" cümleleri ile başlayan son derece fazla şey düşünürüm.

İşte bu yüzden bu kitabı bir daha asla okumayacağımı düşünüyorum çünkü içimde ciddi bir hüzün bıraktı. Okurken sık sık ağladım. Buna engel olmanızın bir yolu yok. Çünkü Aynı Yıldızın Altında acıtasyondan uzak durmaya çalışan acıtasyon dolu bir kitap.

Önce sayfalar boyunca öleceğini bilen ve bir yandan bunu umarsamamaya çalışıp bir yandan fazlası ile umursayan çocukları, sonrasında ise ölüme yaklaştıklarındaki perişanlığı daha sonrasında da ölümü okuyorsunuz. Tabii geride kalan ve ölümü bekleyerek onun ölüm acısını çeken başka bir çocuk kalıyor. Kaçınılmaz olarak...

Anlamadığım bir şey var: Neden efsane olan fimler ve romanlar hep mutsuz sonla biter? İnsanlar üzülmekten hoşlandıkları için mi? Üzüntülerini sevinçlerinden daha çok hatırladıkları için mi? Yoksa kendi hayatlarına şükretmeleri gerektiklerini hatırladıkları için mi?

Aynı Yıldızın altında için "efsane" yorumu yapmayacağım. Eleştirebileceğim çok nokta var. Misal yazarın dili... Çok mekanik. Evet, farklı bir tat veriyor ve bir süre sonra kendisine alıştırıyor ancak farklı olması gereken karakterlerin aslında ne kadar aynı olduklarını fark ettiniz mi? 

Romandaki tüm karakterler insanda aynı algıyı bırakıyor. Tabii yazarın katlanılmaz olarak tanımladığı, aslında normal diyebileceğiniz insanlar dışında.

Neredeyse tamamı çok zeki. Çoğu insanın günlük hayatında neredeyse asla kuramayacakları karmakarışık cümleler kurarak konuşuyor ve bunları hiç sorun olmadan anlayabiliyorlar. Bazı, ilk kez duyduğum kelimeler için de aynı şey geçerli.

Kabullendikleri ve kabullenmedikleri şeyler de birbirine çok yakın. Davranışları benzer ve hem çok duygusal hem de çok duygusallıktan uzak. Ki o "çok duygusal" kısmı kitaba katan da tamamen bir okur olan benim duygusallığım. En azından kendi düşüncem bu.

Yazarın özel olarak olayları dramatize edebilecek şeylerden kaçtığını düşünüyorum çünkü bazı yerler olması gerektiğinden çok daha fazla duygu noksanlığıyla doluydu. Dedim ya: Çok mekanik.

Gus'u ve Hazel'i cidden sevdim ama bence daha güzel bir hikayeyi hak ediyorlardı. Bazı eleştirileri okuyorum, okur ve yorumcu arkadaşlarımız o kadar çok "profesyonel gerçek hayatçı" ki kitaplardaki bazı toz pembeliklerden aşırı rahatsızlık duyuyorlar. Evet, kitaptaki gerçeklik önemli, bakınız ben de duygu eksikliğini hissettim ama bir yere kadar... Aşırı gerçeklikler bulduğum romanlardan da rahatsız oluyorum.

Zaten o gerçekliği bizzat yaşıyorum. Açıp bir haber okuduğum da yaşamadığım gerçekliklere de fazlasıyla dahil oluyorum. Bana, beni o gerçeklikten kaçıracak romanlar lazım.

Her neyse sanırım yorumum amacından biraz saptı çünkü saçma olsa da yazara ve romana kızgınım. Sonunda böyle hissedeceğimi bilerek bu romanı okuduğum için de kendime.

Hala sıkılmamışsanız ve yorumu okumaya devam ediyorsanız, sizin için şöyle özetliyeyim: Bu roman, normal bir insanın okurken ağlayacağı bir roman. Bu konuda sıkıntı çekebilirsiniz. 5 üzerinden not verecek olsam 3,75 verirdim.

Evet, filmini izleyeceğim (belki). Evet, zaman zaman elim, kitabın mutlu sayfalarını okumak için yeniden kendisine uzanacak ama kitabı tamamen okumayı bir daha asla düşünmüyorum. Bu kadar kitaptan etkilenmemde de yazarın başarısı yüzde yetmiş civarındadır onu da söyleyeyim. Belki de daha az. Asıl neden, benim rahatsız edici, gereksiz duygusallığım. Muhtemelen insanlara kitabın bu denli güzel olduğunu düşündüren de okurların bana yakın derecede duygusal oluşu. Ve bir de insanların, kalabalığın iyi olduğunu söylediği bir şeyin iyi olduğuna inanma dürtüsü...

Son bir not: Bu roman, benim gerçekten yapmak istediğim yorumu yaptığım neredeyse ilk romandı. Çünkü zor beğeniyorum ve haksızlık etmemeye çalışarak bazen, hissettiğimden bir tık da olsa daha iyi şeyler yazıyorum. Çünkü onlarca kişinin beğendiği şeyi beğenmeyen ya da daha az beğenen kişi olmak garip hissettiriyor.

Ama bu roman itibari ile bundan vazgeçiyorum. Evet, zor beğeniyorum ama sanırım benim yorumlarım da benim gibi zor beğenenlere hitap edecek. Hem kim bilir, belki de beğenmediklerimi beğenenler, kolay beğeniyorlardır :) Ya da ben cidden çoğunluktan farklı düşünce yapılarına sahibimdir. Kısacası, artık bu beni rahatsız etmeyecek. 

İşte hepsi bu. Susuyor ve konuyu sizinle paylaşıyorum. Çünkü yazmaya devam edersem, bu yorum bitmez.
Aynı Yıldızın Altında 
Hayatın Anlamını Bulmanın, Âşık Olmanın ve Alınan Her Nefesin Farkına Varmanın Öyküsü
On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Gracein birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır. 
Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubunda boy gösterince Hazelın hayatı bambaşka bir yöne sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan kızın öyküsü yeniden yazılır... 
TIME dergisi, 2012nin En İyi Romanı 
Goodreads, 2012nin En İyi Genç Yetişkin Kitap Ödülü 
New York Timesın En Çok Satanlar Listesinde #1 
Wall Street Journalın En Çok Satanlar Listesinde #1 
Amazonun En Çok Satanlar Listesinde #1 
Indieboundun En Çok Satanlar Listesinde #1

"Hayata, ölüme ve araya sıkışanlara dair bir roman olan Aynı Yıldızın Altında, John Greenin en iyi kitabı. Kahkaha atıyor, ağlıyor, hızınızı alamayıp tekrar okuyorsunuz."
                                                Markus Zusak, Printz ödüllü bestseller yazarı
"Aynı Yıldızın Altında evrensel konuları ele alıyor: Sevilecek miyim? Hatırlanacak mıyım? Bu dünyada bir iz bırakabilecek miyim?"
                                                Jodi Picoult, New York Times bestseller yazarı
"Dâhiyane... Çok etkileyici... Güçlü ve saf duygularla korkusuzca yüzleşebiliyor."
                                               TIME
"Green, okurların aklından uzun süre çıkmayacak, göz kamaştıran iki gencin öyküsünü iyi bir gözlem yeteneği ve empatiyle anlatarak, rafta duracak bir kitaptan ötesini yazmayı başarmış."                                                    People
"Bu romanı çekici kılan şey dakikada bir heyecanlı bir patlama yaşanması değil, sayılı günler içinde sonsuzca yaşamaya çalışan karakterlerin gerçekliği."
                                               The Washington Post
"Buruk bir komedi, akılları baştan alacak bir romantizm ve insana hayat ile ölüme dair sorulan büyük soruları keyifle ve uzun uzun düşündüren bir kitap."
                                               Horn Book
"Aynı Yıldızın Altında bir aşk hikâyesi. Son dönem edebiyatın en içten ve dokunaklı romanlarından biri ama aynı zamanda korkunç bir zekâ, cesaret ve hüznün varoluşsal trajedisini de anlatıyor."
                                               Lev Grossman, TIME

5 yorum :

  1. Aslında mutsuz sonlu kitapları sevmem ama bu kitap ilgimi çekti.Çok teşekkürler.Kitabı çok iyi anlatmışsın. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonuna kadar okuduğun için, ben teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Benimde okumak istediğim bir kitaptı ama sanırım şimdilik rafa kaldıracağım sanırım bu isteğimi :)) Güzel yorum olmuş hatun ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Kitapla ilgili düşüncelerine katıldığımı söyleyemem ama son zamanlarda okuduğum en keyifli blog yazısı buydu sanırım. Çok çok güzel bir yazı olmuş bence. Ben de bu kitaba tapanlardanım ama ne hissediyorsan onu yazman,çok iyi olmuş ! Eline sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özür dilerim yorumu henüz okuyabildim. Yazıyı beğenmene sevindim. En agresif yazımdı sanırım :)

      Sil

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın