~~~*~~~
Gerçeği anlamak zordur, inanmak ise çok daha zordur.
~~~*~~~
Aylardır elimde olan ama nedense okumayı hep ertelediğim bir kitaptı Gözyaşlarının Kalesi. Arkadya'nın bu tür kitaplarını daha doğrusu tarihi içerikli kurgularını seviyorum. Hem tarihi bilgi kokan satırlar hem de kurgu içeriğiyle birleşince muhteşem bir tat çıkıyor ortaya.
Ayrıca neden bilmiyorum ama Yahudi Soykırımı'na dair çıkan kitapları okumayı seviyorum. Sanki üstü çok kapatılmış, gerçekleri saman altı edilmiş ve herkes konuşmamak üzere susmuş ama sadece bu kitaplarla bir şeyi öğrenebilecek, farkına varabilecekmişiz gibi hissediyorum bu kurguları okurken.
Ben her zaman gerçeklik payı olan kitapları sevmişimdir ve daha etkileyici bulmuşumdur. Arkadya bana bunu veriyor, dilerim dur durak bilmeden bu tür kitaplar çıkarmaya devam ederler.
~~~*~~~
Savaş zamanları, kurnazlar ve kendi menfaatleri adına her şeyi yapabilecek insanlar için inanılmaz fırsatlar yaratır.
~~~*~~~
Kitabın konusuna kısaca değinmek gerekirse; Hannah annesinin ölümünden sonra kendisine miras kalan evi ve avukatından öğrendiği kasa anahtarıyla annesine dair bir şeyler öğrenebilmeyi hedeflerken çok acımasız gerçeklerle karşılaşır. Hayatı boyunca kendisini neden sevmediğini sorguladığı annesinin hayatını, geçmişini, yaşadıklarını öğrenmek en büyük amacı haline gelir ve tak anne tarafından akrabası olduğunu ve hala yaşadığını öğrendiği büyük babasının yanına Berlin'e gider. Orada işler hiç de tahmin etmediği gibi ilerler. Çünkü geçmişin acımasız gerçekleri Hannah'nın önüne bir bir dökülür.
Bütün bu Hannah'nın geçmişi öğrenme merakı içerisinde geçmişe yapılan yolculuklarla annesinin hayatını da detayları ile okuyoruz.
Kısacası kitapta Hannah'nın annesine dair öğrenmek istediği sırları ve büyükbabasının sakladıklarını keşfederken, annesi Lieselotte'in yaşadığı acımasız hayatı, Yahudi soykırımını, babasının ihanetini, sevdiği insanlar ve doğruları için savaşmasını okuyoruz.
Kitaptaki hem geçmişe dönük yaşanmışlıkları anlatan sayfalar hem de günümüzü anlatan sayfalarla o kadar eşsiz bir tat oluşmuştu ki kitabı elimden bırakamadım, su gibi aktı ve yürek burkan hikayeye ev sahipliği yaptı.
~~~*~~~
Çektiğimiz acı dayanabileceğimizin çok ötesindeyse, bizden geçmişi tekrar deşip sorgulanmamız istenemez, istenmemeli.
~~~*~~~
İtiraf etmem gerekirse, zaman zaman gözlerimin dolduğunu söylemeliyim. Ciddi anlamda etkileyiciydi.
Hannah'nın keşfettiklerinden sonra yaptıkları ise tam babası ve annesinin kızı olduğunu sonuna kadar göstermiş oldu.
Hani gerçekler acıdır derler ya... işte Lieselotte'in hayatı da o kadar acıydı. Aşkı tadıp, kavuşmanın huzuruna ereceği zaman babasından yediği darbe, ihanet ve sonrasında toplama kamplarında yaşadıkları... o zaman bile birilerini koruma sevdası...
Affetmenin, inancın gücünü görürken yapılanların hiçbir zaman gizli kalmadığı ve bedelinin bir gün mutlaka ödeneceğini de görüyoruz.
Kitaba dair söylenecek çok şey var ama aynı zamanda da anlatmanın ya da söylenenlerin yeterli gelmeyeceği yerler de var. Bu yüzden tavsiye ederim. Mutlaka okuyun.
Bu tür kitapları herkes okuyamaz ama tarihi kurguları seviyorsanız kaçırmayın!
~~~*~~~
"Tek bildiğim, birilerine yardım etmek için bir şeyler yapmam gerektiği. Gördüğüm her şey ödümü koparıyor. Eğer yakalanırsam, hiçbir şey yapmadan yaşamaktansa bir şeyler uğruna ölmeyi tercih ederim."
~~~*~~~
Kitabın adı : Gözyaşlarının Kalesi
Orijinal adı : Secrets She Kept
Yazarı : Cathy Gohlke
Çevirmen : Filiz Çakır
Yayınevi : Arkadya
Sayfa sayısı : 496
Kitabın tanıtım yazısı:
Yaptığımız tek bir kötülük, kaç insanın hayatını mahveder?
Bir annenin ömrünün sonuna dek dudaklarını mühürleyen, ondan bütün hayatını, evladını çalan yakıcı bir sır… Her şeyine mal olacak olsa da o sırrın peşinden gitmeye kararlı bir kız…
Hannah Sterling, hayatı boyunca anne sıcaklığına özlem duymuştur. Annesi Lieselotte hayattayken bile, annesiz bir çocuk gibi büyümüş olmak kalbinde âdeta sürekli kanayan bir yara bırakmıştır. Bu yüzden annesinin ölümünden hemen sonra, yakındayken uzağında kalan ve hiç tanıyamadığı annesinin sırlarının peşine düşmeye karar verir. Çıktığı bu yolculuk onu, varlığından bile haberdar olmadığı, Almanya’da yaşayan büyükbabasına götürecektir.
Otuz yıl önce, tam da İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında Lieselotte Sommer’in yüreğine ise bir yangın düşmüştür. Kapı komşusu ve gizli gizli Nazilere karşı çalışan Lukas’a gönlünü kaptırmıştır. Ancak babası Nazi Partisi’nde yükselmekte olan bir memurdur. Kızının yüreğinin götürdüğü yere gitmesine ne kadar müsaade edecektir?
Bir anneyle kızının iç içe geçen kaderi her sayfada yüreğinize biraz daha işlerken, sırlarla dolu geçmişin ağırlığı affetmenin iyileştirici gücüne ve inancın büyüsüne teslim oluyor. Gözyaşlarının Kalesi, uzun süre hafızalarınızdan silinmeyecek.
Bir annenin ömrünün sonuna dek dudaklarını mühürleyen, ondan bütün hayatını, evladını çalan yakıcı bir sır… Her şeyine mal olacak olsa da o sırrın peşinden gitmeye kararlı bir kız…
Hannah Sterling, hayatı boyunca anne sıcaklığına özlem duymuştur. Annesi Lieselotte hayattayken bile, annesiz bir çocuk gibi büyümüş olmak kalbinde âdeta sürekli kanayan bir yara bırakmıştır. Bu yüzden annesinin ölümünden hemen sonra, yakındayken uzağında kalan ve hiç tanıyamadığı annesinin sırlarının peşine düşmeye karar verir. Çıktığı bu yolculuk onu, varlığından bile haberdar olmadığı, Almanya’da yaşayan büyükbabasına götürecektir.
Otuz yıl önce, tam da İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında Lieselotte Sommer’in yüreğine ise bir yangın düşmüştür. Kapı komşusu ve gizli gizli Nazilere karşı çalışan Lukas’a gönlünü kaptırmıştır. Ancak babası Nazi Partisi’nde yükselmekte olan bir memurdur. Kızının yüreğinin götürdüğü yere gitmesine ne kadar müsaade edecektir?
Bir anneyle kızının iç içe geçen kaderi her sayfada yüreğinize biraz daha işlerken, sırlarla dolu geçmişin ağırlığı affetmenin iyileştirici gücüne ve inancın büyüsüne teslim oluyor. Gözyaşlarının Kalesi, uzun süre hafızalarınızdan silinmeyecek.
Okuyacağım inşallah. Teşekkürler canım :)
YanıtlaSil