2 Eylül 2020 Çarşamba

0 Ellen Marie Wiseman - Yetim Koleksiyoncusu


~~~*~~~
Yüreğinin derinliklerinde, uyruğu, ırkı ya da dini inancı ne olursa olsun bütün annelerin çocuklarını sevdiğini ve aynı acıyı çektiklerini biliyordu.
~~~*~~~


Arkadya Kitap'ın en yeni kitabı Yetim Koleksiyoncu'sunun yorumuyla karşınızdayım. 

İtiraf etmek gerekirse Ellen Marie Wiseman kitabı okumadım hiç. Bu kitap benim yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve beklediğimden çok farklı bir kitap çıktığını söylemeliyim. 

Yazarın kurgusunu, olay döngüsünü ve konusunu çok sevdim. Ne olacağını merak etmemin yanında hep bu kız mutlu sona ulaşabilecek mi merak içindeydim.  

Öncelikle detaylı yoruma başlamadan önce bu kitabın Covit-19 ile savaştığımız şu dönemde yaşadığımız hayata ayna tuttuğunu söyleyebilirim. Her ne kadar Covit-19 olmasa da İspanyol Gribi'nin patlak vermesi ve salgın karşısında halkın yaşadıklarını, çocukların ve büyüklerin tepkilerini, insanların neler yaptıklarını anlatıyordu. Bu da bizim neler yaşadığımızı okuyormuş gibi hissettiriyordu. Bu yüzden bence mutlaka okumalısınız. 


~~~*~~~
"Hiçbir şeyimiz olmasa bile birlikteyken her şeye sahibiz."
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, İspanyol Gribi'nin patlak verdiği dönemde annesi ve ikiz kardeşleriyle beraber babasının savaştan dönmesini bekleyen Pia'nın hayatını konu alıyor. Okula gittiği bir dönemde daha da patlak veren salgın, okuldan eve döndüğünde eve kapanmaları ve annesinin hastalanarak ölmesi sonucunda henüz dört aylık ikiz erkek kardeşleri için hayatta kalma savaşı, onları doyurma ve bakma savaşını okurken bir an onları saklayıp yemek bulmaya gittiğinde komşusu tarafından bebeklerin kaçırılması ve bu sırada dışarıda Pia'nın hastalanması ve iyileşme sürecinde kardeşlerinin izini kaybetmesi ile sonuçlanıyor. Pia'nın tek amacı kardeşlerini bulmakken birden kendini yetimhanede bulduğunda her gelen bebekle kardeşlerinin ona geldiğini düşünmeye başlar ama komşusu Bernice'in daha farklı planları vardır. Almanlardan nefret eden Bernice kimlik değiştirerek yetimhanedeki bebekleri ya da çocukları içindeki nefretle satarken Pia kardeşlerini kendi oğlu yerine koyup bakarken onlar içinde hain planları vardır. Pia ise hem yetimhanede hayatta kalmaya hem kardeşlerini bulmaya çalışmaktadır. 

Öncelikle henüz 13 yaşındayken savaşmak zorunda kaldığı şeyler Pia'nın gücünü ve sevgisini göstergesiydi. Gerçi onun yerinde kim olsa aynısını yapardı bence ablalık psikolojisi.. bir abla olarak bunu biliyorum. Hiç pes etmeden kardeşlerini aramak için çırpınması ve hayatta kalma savaşı çok güzeldi. Ama sonunda kendi mutlu sonuna ulaştı ve kardeşlerini yanına alamasa da onları mutlu görmek onun için paha biçilemezdi muhtemelen. 

Finn ise... cidden her şekilde bir yardım meleği gibi en umulmadık anlarda Pia'yı buldu onun yanında oldu çok güzeldi ve sonunda da ikisini kendi hayal dünyamda güzel bir çift yaptım :) 

Pia'nın en son yanına gittiği aile, onların çocukları ve Pia'ya yardım etme çabaları çok güzeldi. 


~~~*~~~
Sarılmak, hiçbir şeye mal olmayan küçücük bir iyilikti.
~~~*~~~


Bernice ise... ya da Hemşire mi demeliyim... sürtük! Sırf içindeki ırkçılık yüzünden yaptıkları çocuklarım masum dünyalarını nasıl da kirletti, onları nasıl da cehenneme sürükledi zaman zaman... son olarak da Pia'nın kardeşlerine yaptıkları... cehennemde cayır cayır yan dememe neden oldu. Daha beter bir ölümü hak etmişti bence. 

Bütün bunların yanında da İspanyol Gribi salgını ile baş edilme çabası, halkın tepkileri, karantina dönemleri, yaşadıkları, ölümler ve salgının hızla yayılması... her şey şuan yaşadıklarımızı dış pencereden bir bakış atmak gibiydi. Tüm bu Covit-19 ile savaşımızda geçmişin tekerrür ettiğini gösterdi. Umarım kısa zamanda atlatırız bu dönemi de... 

Ben bu kitabı çok sevdim. Hem konusu hem de kurgusu çok güzeldi. Sizlere de tavsiye ederim. Ben çok çok çok beğendim. 



~~~*~~~
Kimi nefes alabilmeye çalışırken kimi acıdan bitkin düşmüştü. Hepsinin ortak noktası ise korkuydu.
~~~*~~~


Kitabın adı     : Yetim Koleksiyoncusu
Orijinal adı     : The Orphan Collector 
Yazarı              : Ellen Marie Wiseman
Çevirmen        : Duygu Parsadan Gülseven
Yayınevi           : Arkadya 
Sayfa sayısı      : 504

Kitabın tanıtım yazısı: 

Gelmiş geçmiş en güçlü ilaç, sevgidir…

1918 yılının güzel bir sonbahar gününde başlamıştı her şey. Ben, annem ve henüz küçücük birer bebek olan ikiz erkek kardeşlerimle sanki babam hâlâ savaşta, bir zamanlar adına vatan dediğimiz bir cehennemin ortasında değilmiş gibi o büyük kutlamaya katılmıştık. Sinsice yayılan küçücük bir virüsün, sadece birkaç gün içinde her şeyi değiştireceğinden, o an önem verdiğimiz, kutladığımız, sevdiğimiz şeyleri, etrafımızda dönüp duran, gülen, nefes alan, şarkı söyleyen tüm bu hayatları birer birer hayat sahnesinden sileceğinden habersiz bir şekilde o mahşeri kalabalığın içindeydik.

Biliyor musunuz? Benim annem sabah güneşi gibi kokardı. Sıcacık gülüşü içimde buz tutmuş tüm korkuları teker teker eritip yok ederdi. Bilseydim… Ah, keşke bilseydim annemin ellerini son kez tuttuğumu. Ona daha sıkı sarılır, beni, kardeşlerimi bırakıp gitmemesi için yalvarırdım. O kalabalığa girmemek, sonsuza dek evimizin güvenli duvarları arasında kalabilmek için ne gerekirse yapardım.
Ancak şimdi, annemin bedeni yatağında cansız bir şekilde yatarken ve kardeşlerim açlıktan kıvranarak ağlarken bir seçim yapmak zorundayım. Hayatlarımızı ve görünmez bir iple birbirine bağlıymış gibi duran kaderlerimizi tamamen değiştirecek bir seçim. Evet, korkuyorum, hem de çok ama güçlü olmaktan başka şansım da yok. İnancın, sevginin gücüne inanmalıyım. Çünkü gelmiş geçmiş en güçlü ilaç sevgidir. Bunu biliyorum ve dünya dönmeye devam ettiği sürece bu asla değişmeyecek.

Ben, Pia Lange ve bu, benim hikâyem.

Ellen Marie Wiseman'ın usta kaleminden dökülen Yetim Koleksiyoncusu, dünya nüfusunun üçte birini etkileyen, ölümcül bir pandeminin tam ortasında verilen güçlü mücadeleye, sevgiye, bağlılığa ve umuda yazılmış bir destan.





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın