Melekber Deniz'in ilk kitaplarından biri olan Kalbimi Geri Verir misin? yorumuyla karşınızdayım. Aslında yeni bitirmedim kitabı baya oldu ama anca yorum yazıyorum. Ay bitmeden bari yorumu yazayım dedim.
Öncelikle kitap tek kitap, seri değil, devamı yok ve hikaye bu kitapla başlıyor ve bununla bitiyor. Bu yüzden okurken acaba seri mi tedirginliğiniz olmasın. Ancak bunun yanında yazarın diğer kitaplarına göre bir tık smut sahne var ve bunu bilerek okuyun ki gereksiz yere gömmeyin kitabı. Beni rahatsız etmedi o sahneler, bence oldukça hoş bir değişiklik de olmuş diyebilirim.
Kitaba dair detaylı yorum yapacağım ama sevdiğim kadar sevmediğim kısımlarda olduğunu söylemeliyim bu yüzden ortalama bulduğum bir kitap oldu ne yazık ki.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Duygu henüz on altı yaşında ergen bir kız çocuğuyken eniştesinin tacizi ve tecavüzü sonucunda ablasının ve ailesinin kendisine inanamamasının sonucunda sokakta kalır. Anne babasının ölmüş olması ve tek aile büyüğü ablası ve akrabalarıyken onların kendisine sırt çevirmesi sonucunda yaşadığı hayal kırıklığı ve kalp kırıklığıyla ölümü de göze aldığı bir gecede Cihan genç kıza yardım eli uzatır. Cihan ise, yetimhanede büyümüş bir genç adamdır. Duygu'dan yaşça çok büyük olmasına rağmen genç kıza önce şefkatle yardım eli uzatır sonrasında ise aralarında bir ilişki başlar. Aradan geçen yedi senenin ardından hayatlarını hırsızlıkla kazanan Cihan ve Duygu, hep geleceklerine dair bir plan yaparlar. Bu süre zarfında Duygu çok başarılı olduğu eğitim hayatını da tamamlar hemşire olur ama ne yazık ki başlarındaki adamdan kurtulamadıkları için mesleğini de yapamaz. Bir gün bir soygun sonunda evlerine gittiklerinde Cihan, Duygu'ya çok daha büyük bir vurgundan bahseder, üstelik başarılı olurlarsa hiçbir şekilde bir daha bu şekilde hayat yaşamayacak, kendilerine daha düzgün bir hayat yolu çizebileceklerdir. Bunu kabul eden Duygu, planlara dahil olur ve kendi payına düşenleri yerine getirmeye başlar. Ancak hesaba katmadıkları şey yakalanma olasılıkları. Çünkü Duygu'nun yaptığı bir hata sonucunda yakalanırlar. Oldukça zengin bir adamın evine girmişlerdir ve eve ansızın gelen torunu Burak, Duygu ve Cihan'ı yakalar. Onlara bir anlaşma teklif eder... Burak ise hayatında sevgilisi olan bir genç adamdır. Anne babasını kaybettikten sonra ona sahip çıkan ve yetiştiren adam olan dedesi için her şeyi göze almıştır. Kendi sevgilisini onaylamayacağını bildiği için yakaladığı hırsızları, Cihan ve Duygu ile kafasında bir plan şekillenir. Duygu tam da dedesinin isteyeceği bir görünümde kıza benzemektedir. Duygu ile anlaşmalı bir evlilik yapacak, onlara rakamı onların belirlediği bir fiyatta ödeme yapacak ve karşılığında onları polise ihbar etmeyecektir. Bu durumda Duygu kendini bir çıkmazda hissederek şartlarını belirledikleri evliliği kabul eder. Ancak Duygu kendini oldukça büyük bir oyunun içinde bulur. Bu oyunda kalbi de geleceği de güveni de ortaya konmuştur. Yapacağı seçimler sonucunda ya hepsini kaybedecek ya da hayatını daha güzel hale getirecek.
Öncelikle kitapta sevdiğim kısımları anlatacağım onun haricinde sevemediğim iki kısım var ondan bahsedeceğim aralarda.
Duygu'nun geçmişine dair yaşadıkları çok acı... ne yazık ki Türkiye'nin acı bir gerçeği ve birçok ailede yaşanan bir durum olması çok acıydı. O kısımda çok sinirlendim, evet ne yazık ki yaşıyoruz ve buna da tepkim var... bir kadının, kız çocuğunun böyle bir şeyi yaşamak zorunda kaldığında aile desteğini bulamaması ve suçlanması çok sinir bozucu ve bir o kadar da yaşadığımız ülkenin-dünyanın-hayatın gerçeği... Bir de ablasının çıkıp gelmesi... defolup gitsin dedim okurken.
Cihan ile Duygu'nun arasındaki ilişki çok güzeldi. Ama ben onun ilk okumaya başladığım andan beri bunun aşk olduğunu hiç hissetmedim, hep Duygu'nun güvenilir bir liman araması, Cihan'ın da o hissi ona verebilmesi gibi hissettirdi. Aralarındaki ilişkisinin sevgi, aşk modunda hissetmedim. Bu yüzden de Duygu'nun Burak'a aşık olması bana çok absürt gelmedi. Ancak şöyle de bir durum var, Cihan ile Burak arasındaki iletişim, anlaşmalar da biraz absürt geldi. Spoiler olmasın diye detay veremiyorum ama okuyan bilecektir o kısımlar sinir bozucuydu açıkçası. Duygu'nun duygularıyla ve hayatıyla ilgili böylesine karar verircesine hamle yapmaları çok sinir bozucuydu.
Duygu'nun karakteri, davranışları, içtenliği, yalandan dolandan uzak olması çok güzeldi. Açıkçası kitabın en güzel karakteri gibi geldi resmen. Tepkileri, Burak'ın dedesine karşı tepkisi, samimiyeti, Burak ile diyalogları ve çoğu zaman onun küçümseyici tavırlarına karşı bile sergilediği tavırları çok güzeldi.
Burak'ın sevgisi Hülya ile iletişimi ama diğer bir tarafta da Duygu ile diyalogları ve ilişkisi çok güzeldi. Hülya'nın tam tersi olması ve aslında Burak'ın aradığının da Duygu gibi biri olması çok güzeldi. Buna karşılık Hülya'nın içten pazarlıklı halleri ve hain tavırları da hep beklediğim kısımlardı. Açıkçası hep bir hamle bekledim ondan, zaten bir Duygu bir Ekrem dede bir de ben sevmedim Hülya'yı sanırım. Bence okurların hiçbiri sevmedi.
Ekrem Dede'yi çok sevdim, adam resmen muhteşemdi ve Burak'ın gerçek aşkı bulmasını sağladı planlarıyla.
Burak'ın arkadaşları Eylem ve Teoman'ın ilişkisi çok güzeldi. Hatta öyle ki Eylem ile Burak'ın arkadaşlığı, diyalogu çok güzeldi. Böyle arkadaşlıkları okumak inanılmaz hoşuma gidiyor. Bu kitapta da bunu bulmak çok güzeldi.
Duygu ile Burak'ın iletişimlerinde, birbirlerini destekler tavırlar sergilemeleri çok tatlıydı. Burak'ın Duygu'nun yaptığı yemekleri yerken övmesi, şoförlükleri hakkında konuşmaları süperdi. Kadınların arabadan anlamasını çok severim bu arada. Bu sanki sadece erkeklerin göreviymiş gibi düşünülmesi ama aslında kadınların da bunu çok iyi anlamasını okumak müthişti.
Duygu'nun akşamları evde yalnız kalamaması, Burak'ın da bunu bilmesi ve evde onu yalnız bırakamaması çok güzeldi. Duygu'nun kedilerinin kabullenmesi çok tatlıydı.
Burak ve Duygu arasında oluşan ve yavaş yavaş filizlenen aşka karşılık Cihan... benim çok nötr olduğum bir karakter oldu. Tamam Duygu'ya sahip çıktı, onu korudu kolladı falan ama Cihan bence çok da yanlış yaptı. Burak ve Cihan anlaşmasında oluşan sonuçlardan dolayı Cihan'ın çok yanlışı olduğunu düşünüyorum. Spoiler vermeyeyim diyorum ama yapamayacağım. Artık söyleyeceğim yoksa Cihan'a kızgınlığımı asla dile getiremeyeceğim. Kızgınlık değil de beni sinirlendirdiği kısmı...
Cihan ile Burak, bir yeraltı dövüşlerinde tanışıyorlar. Cihan, Burak'ın hayatını kurtarıyor ve Burak da bunun karşılığında ondan istediği bir şeyi yapacak. Aradan zaman geçtikten sonra Cihan, intikamı için Duygu'dan vazgeçiyor ve Burak'a emanet ediyor onu. Bu yüzden de Burak, Duygu ile evleneceği bir anlaşma ile karşılarına çıkıyor. Bu anlaşma, sonrası ve Duygu'nun bunlardan haberinin olmayışından dolayı Cihan'a sadakati ve sevgisini hak etmiyor gibi hissettirdi. Gerçi aralarındaki gerçek aşk değildi hiç öyle düşünmedim ama yine de hayatındaki kadını kendi intikam hevesin için, ne kadar haklı olursa olsun, bu tür bir hamle hiç doğru değildi. Sinirimi bozdu. Bunun haricinde de Burak ile Duygu'nun arasındaki ilişkisini destekler hamleleri de sinir bozucuydu.
Bir diğer sevmediğim şey de... Cihan ile Duygu'nun cinsel hayatı varken, Cihan'ın bunu bile göz ardı ederek Duygu'yu Burak'a emanet etmesi, aralarındaki ilişkiyi onaylaması... bilemedim çok olmamış hissindeydi. İki adam bir anlaşma yapıyor bir kadın üzerinden ve her ikisinin de bu kadınla ilişkileri oluyor ama üçü de bir şekilde hep iletişimde olması... sevemedim o kısmı...
Duygu'nun bu konuda gerçeği öğrendikten sonraki tavrı çok olgundu. Açıkçası daha büyük tepkiler beklerdim ama olmaması bence çok daha iyi oldu. Hatta öyle ki Cihan'la yüzleşmesi ve konuşmaları sonrasında da Burak ile iletişimleri ve olayların gelişmesi de kitabın en güzel sahnelerini doğurdu diyebilirim.
Aslında kitap çok güzeldi. Sevdim ama zaman zaman durağanlık da kitabı okurken sıktı da diyebilirim. Ama itiraf etmeliyim ki aşırı iş yoğunluğumda ilaç gibi de geldi.
Yazarın diğer kitaplarını okuduğumdan dolayı kaleminin son kitaplarda çok daha iyi olduğunu söylemeliyim o yüzden bu kitabı açıkçası ortalama bulduğumu dile getirebiliyorum. Yazarın daha iyisini yapabildiğini biliyorum.
Kitabı genel anlamda sevdim, evet hoşuma gitmeyen Cihan ve Burak anlaşması vardı belki ama genelinde sevdim. Kitaba dair puanım 5 üzerinden 3 veriyorum. 🌟🌟🌟
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın