~~~*~~~
Ella gelmeden önce hiçbir şeye gerçek anlamda ihtiyaç duymamıştım. Şimdiyse o yanımda yokken nefes almakta bile zorlanıyordum.
~~~*~~~
Kitaba hangi ara başladım hangi ara bitti resmen anlamadım. Bir anda heyecanla başlamıştım ve sonra bir baktım ki bitti ve ben kendimi boşlukta gibi hissettim. Bir de öyle bir sonla bitti ki neye uğradığımı anlamadım resmen.
İlk kitapta daha akıcı olduğunu itiraf etmeliyim. Daha akıcı, daha sürükleyici, daha merak uyandırıcı, daha entrikalı ve daha hadi be'lerle dolu bir kitap.
Kurgu yine çok iyiydi ve Reed ile Ella'nın hikayesi kaldığı yerden devam etti. Ancak öyle bir devam etti ki bütün Royal erkekleri ile Ella'nın ilişkisi, diğer olaylar, okulda olanlar oldukça çok fazla nefes kesiyordu. Sanırım ilk kitaptan daha iyi olmasının sebebi de sanırım bu olay kurgusuydu.
~~~*~~~
Son birkaç yılımı çevremdeki her şeyi yok etmeye çalışarak geçirmiştim. Başarının bu kadar acı vereceğini kim bilebilirdi.
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; ilk kitabın sonunda Ella, Reed'i yarı çıplak ve Brooke'u çıplak yatakta yakalayınca kırılan kalbiyle beraber Royal Malikanesi'ni terk eder. Orada kendisine alınan her şeyi geride bırakıp otobüse atlayıp gider. Arkasında hiçbir iz bırakmadan. Reed ise bir an neye uğradığını ve daha da önemlisi Brooke ile ilgili gerçekleri şantajını idrak ederek o an tepki verse de sonrasında Ella'nın peşine düşer ama onu bulamaz. Ella'nın yokuluğu bütün Royal erkeklerini alt üst ederken, aralarındaki iletişimi de bozar. Brooke'un hamile olduğu konu da tam olaya bomba gibi düşer. Callum Royal'da devreye girince Ella bulunur ama ne yazık ki Ella'nın geri gelmesi her şeyi geri eski haline dönemez. Çünkü Ella fazlasıyla kırgındır. Reed kendini Ella'ya affettirmeye çalışırken kendiyle ilgili ve ailesiyle de ilgili bir çok eksiklerini de fark eder. Ella'nın yokluğunda tamamen dağılmış olan Royal erkeklerini bir araya getirmek de Ella'nın elindedir. Bir de okullarında iyice olaylar zıvanadan çıkınca Ella'yı oldukça zor günler beklemektedir. Ama daha da zor artık bariz bir şekilde kendini gösteren düşmanları vardır ve onlarla başa çıkması gerekmektedir.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Royal Erkeklerinin Ella ile olan ilişkisi ve onun yokluğunda yaşadıkları dağılma çok iyiydi. O kadar tepkiliydiler ama onun yokluğunda da hayatlarındaki değerini anladılar. Özellikle de Easton... resmen dünyadan koptu gibiydi.
~~~*~~~
Tam anlamıyla mutlu olmanın ne demek olduğunu biliyordum. Ama asıl sorun, mutluluk uçurumundan düşmenin fena halde can yakmasıydı.
~~~*~~~
Hazır Easton demişken onu bu kitapta daha çok sevdiğimi söylemeliyim. Ella ile tam arkadaş ve kardeş ilişkisi yaşamaya başladılar. Resmen küçük yaramaz erkek kardeşi gibiydi. Ben bunu çok sevdim. Cidden çok sevdim.
Reed'in ailesiyle olan ilişkisinin dağılması ve herkesin ona böyle bir tavır alması hiç beklediğim bir şey değildi. Ama yazar güzel bu durumu öyle güzel anlatmış ki hem kızıyor hem de üzülüyordunuz.
Reed'in vazgeçmeden kendini Ella'ya anlatmaya çalışması, affettirme çabası, vazgeçmemesi çok güzeldi. Tabi sonunda da kazandı. Ella'da sevince bir şans daha dedi ve bence çok da güzel de oldu.
Ella'nın bütün olaylar karşısındaki güçlü duruşu çok iyiydi. Kız geçmişinden beri yaşadıklarından sonra bu zorluklar onun için pek bir şey değil ama çok fazla entrika ortasında kalıyor ama yine de güçlü duruşunu bozmuyordu. Reed'e güveni, ona sevgisi, onu affetmesi çok güzeldi. Bunun yanında Easton'la olan ilişkisi çok güzeldi.
Ella'nın okulda yaşadıkları, bunların karşısındaki tutumu çok iyiydi. Reed'in de verdiği tepkiler çok iyiydi. Hatta öyle bir sahne vardı ki Ella'nın tepkisi, bütün Royallerin onun arkasında kalması çok iyiydi.
Özellikle bu kitapta futbol takımından kişileri de daha fazla gördük. Onların Reed ile olan ilişkisi çok güzeldi.
~~~*~~~
Reed, yoğun mavi gözlerini üzerime diktiğinde, sanki ruhumu görebiliyor gibiydi. Önde olanları değil, geride sakladıklarımı görüyordu. Korkularımı, kırılganlığımı görüyor ve bunun için beni yargılamıyordu.
~~~*~~~
Callum'un baba olarak her şeyi biliyor ama ses çıkarmıyor olduğunu keşfetmek çok güzeldi. Reed ile Ella'nın ilişkisini onaylaması, Brooke'u sırf çocukları için tahammül ettiğini itiraf etmesi... çok iyiydi. Hatta öyle ki, Ella ile saklanan gerçeklerle ilgili olarak konuşmasında Ella'ya inanması, Reed'e güvenmesi ve ona göre adım atacak olması da çok güzeldi.
Hazır Brooke demişken... cidden tam bir sürtük çıktı kadın. Kim bili bebeğin babası kim ama illa ki Royal olacak diye resmen parmağında oynatıyor herkesi ama çok fena zom oldu kitabın sonunda gördük. Ancak onun altından da bir şey çıkar diye düşünüyorum.
Dinah da az değilmiş onu gördük bu kitapta. Resmen iki kadının da hedefi Royal ailesi... bu aileyi darmaduman etmek istediklerini düşünüyorum. Hedeflerine ulaşmak için de çırpınıyorlar resmen.
Zavallı Gideon... onun da hikayesine bir vuruş vardı bu kitapta ve onun hikayesini merak etmeme neden oldu açıkçası... umarım onu da çıkarır yayınevi ama çıkarmazsa da orijinal dilden okumaya niyetim var itiraf ediyorum.
Kitabın sonu çok fena bitti. Hemen elime üçüncü kitabı alma isteği doğdu içime. Resmen pimi çekilmiş bombayı elimize bıraktılar sonra da bekleyin diyorlar. Umarım çok beklemeyiz.
Ben bu seriyi çok beğendim. Uzun zaman sonra böyle bir günde nasıl olduğunu anlamadan bitirdim bir kitap oldu. Sizlere de tavsiye ederim. :)
~~~*~~~
İstediği şey için dişiyle tırnağıyla mücadele ederdi. Buradaki anahtar nokta onun istediği şey olarak kalmaktı. Çünkü değmediğinizi düşündüğü an, sizi bir yük çuvalı gibi ardına bırakırdı.
~~~*~~~
Kitabın adı : Paramparça Prens
Orijinal adı : Broken Prince
Yazarı : Erin Watt
Çevirmen : Aydan Yalçın
Seri Bilgisi : The Royals #2
Yayınevi : Yabancı Yayınları
Sayfa sayısı : 320
Kitabın tanıtım yazısı:
Bu aşk benim sonum olacak
Reed Royal zengindi, yakışıklıydı, güçlüydü. Okuldaki her kız onunla olmaya can atıyor, her erkek onun yerine geçmek istiyordu. Ancak Reed ailesi dışında kimseyi önemsemezdi. Ta ki hayatına Ella Harper girene kadar.
Babasından ve onun yeni oyuncağından intikam almak isterken kendini bambaşka bir çıkmazda bulmuştu. Artık tek arzusu Ella’nın güvende ve yanında olmasıyken, yaptığı bir hatayla her şey elinden kayıp gitmişti. Herkes Royalların zehirli olduğunu söylüyordu ve belki de haklılardı.
Etrafı sırlar, düşmanlar ve ihanetle sarılmışken, Reed gerçek bir Royal olduğunu kanıtlamak ve ailesini korumak zorundaydı.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın