~~~*~~~
Sevgi var olmamızın tek nedeni, yaradılışın kaynağı... Onsuz geçen bir ömrün hiçbir anlamı yoktur. Senin kalbin sevgi dolu, sakın içindeki sevgiyi öldürmelerine izin verme. Kötülerin kazanmasına göz yumma.
~~~*~~~
Kitabı ilk gördüğümde kapağındaki kale ve tarihi yapı özelliği olması ilgimi çekmiş, sonrasında konusuna baktığımda günümüz Türkiye'si, Orta Çağ, İskoçya, Mitoloji kelimeleriyle de iyice meraklanmış ve kitaba dair beklentimi yükselterek hemen almamı sağlamıştı.
Genelde bir kitap... hiç tanımadığım bir yazardan, yayınevinden çıkan bir kitabı görünce bir süre bekler, yorumları okur ona göre karar verirdim ama nedense içgüdülerime itaat edip bu kitabı hemen aldım. Şimdi içgüdülerimin beni yanılmadığını ve muhteşem bir kitapla beni buluşturduğunu kabul ediyorum. :)
~~~*~~~
Karşısındaki güzellik cennetteki yasak elma kadar karşı konulmaz olsa bile dokunamazdı.
O yasak elma olarak kalmaya mahkumdu.
~~~*~~~
Ferda Güneş Aydın, akıcı, merak uyandırıcı, sürükleyici bir kaleme sahip Türk yazarlardan. Üstelik yabancı kitaplarda sıkça denk geldiğimiz Time Travel yani zaman yolculuğunu konu alan, historical romansa ve günümüz arkeolojisine daha da önemlisi benim gibi mitolojiye merakı olanların merakını doyuracak şekilde Türk ve Yunan Mit'lerine değinen bir kurgu harmanlamasıyla muhteşem bir eser ortaya koymuş.
Öncelikle yorumuma başlamadan önce kitabın konusuna değinmek istiyorum. Türk arkeolog olan Alahçın, ailesini kaybetmenin acısıyla başa çıkmaya çabalayan genç bir akademisyendir. Bir gün hocası tarafından eline bir saha görevi gelen Alahçın, İskoç arkeoloji profesörü Murdoc ile Türkiye'de bulunan bir Kelt yerleşkesini araştırma görevine atanır. Araştırmaları sırasında tam da ümitlerini kesmişken eski bir amuleti bulan Alahçın, bu amuletin bir zamanda yolculuğu sağlayan araç olduğundan habersiz incelerken kendini bir anda Orta Çağ İskoçya'sında bulur. İlk başta ne olduğunu anlamasa da sonrasında fark eder ki aslında gizemli bir şekilde aradıkları şey bir zaman yolculuğu sağlayan, gizli kalmış bir boyutlar arası geçit...
Alahçın'ı bulan Arkas MacKenray ve askerleri bu yabancı kadını, başta İngiliz fahişesi sansalarda bir şekilde klanın içine girmeyi, klan haklının arasına karışmayı ve daha da önemlisi o İskoç halkının arasında aşık olmayı bir şekilde başardı.
Kitap aslında günümüzde yaralı olan bir kadının, Orta Çağ İskoçya'sında kalbi yaralı bir adamla aşkını konu alırken nerede ne zaman aşkın kapınızı çalacağının da belli olmadığını gösterirken günümüzde ne kadar vahşileştiğimizi, insanlığımızı kaybettiğimizi de gösteriyor. Geçmişte yaşanan hayat ile günümüzde yaşanan hayatı kıyaslarken barbar diye anımsanan klan beylerinin aslında en medeni olarak anılan günümüz insanlarından daha insan olduğunu da gösteriyor.
Kurgunun içerisine gizlenmiş onca mesajla, çok zekice ve ustaca kurgulanmış masalsı bir hikayeydi.
Normalde Türk yazar pek okumam, hele ki bilmediğim etmediğim bir yazarı hiç okumam. Türk yazarlara nadiren şans verdiğimi itiraf etmeliyim ama bir kez daha da anladım ki yayınlanan onca hiçbir şeye benzemeyen Türk yazarların kitaplarının arasında kaynamış, kaybolmuş muhteşem kurgular var. Şans eseri de olsa böyle bir kurguyu bulmuş olmanın mutluluğu içerisinde okudum kitabı.
Her sayfasında müthiş bir zevk aldığımı söylemeliyim. Yer ve mekan betimlemelerinden tutun da konuşulan konulardan, karakterlerin diyaloglarına kadar muhteşemdi.
Özellikle de bölüm aralarındaki şiirler veya yazılar... süperdi.
Ayrıca kitap belli ki güçlü bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkmış, aklıma geldi yazayım değil de belirli kaynaklara dayanarak yazılmış ve bu da şunu gösteriyor ki... yazar donanımlı ve boş bir kitaptansa okura gerçeklere en yakın kurguyu ortaya koymayı amaçlamış.
Ellerinize, kaleminize sağlık Ferda Güneş Aydın. Bu tür başka kitaplarınızı da bekliyoruz. Sizin gibi yazarlara ihtiyacı var bu okurların :)
Ben kitabı çok çok beğendim. Mutlaka okuyun. Özellikle Time Travel türünü seviyorsanız, Historical Romans seviyorsanız, Mitolojik kurguları seviyorsanız kaçırmayın.
Ayrıca kitabın tasarımını çok beğendim, kağıt kalitesi falan çok güzeldi.
Yorumumu da bölüm aralarında geçen yazılardan biriyle bitiriyor ve tekrar şiddetle tavsiye ediyorum.
~~~*~~~
"İnsanın en büyük düşmanı kendisidir. Neden bir kez mutluluğa şans vermiyorsun? Biraz da kendin için yaşa artık. Geçmiş bırak anılarda kalsın. Geçmiş tecrübelerimiz, gelecek ise umutlarımız ama an işte burada, şimdi ve gerçek... Sadece yüreğinin sesini dinle ve anı yaşa. Ayaklarındaki prangaları kır artık. "
~~~*~~~
Alahçın'ı bulan Arkas MacKenray ve askerleri bu yabancı kadını, başta İngiliz fahişesi sansalarda bir şekilde klanın içine girmeyi, klan haklının arasına karışmayı ve daha da önemlisi o İskoç halkının arasında aşık olmayı bir şekilde başardı.
Kitap aslında günümüzde yaralı olan bir kadının, Orta Çağ İskoçya'sında kalbi yaralı bir adamla aşkını konu alırken nerede ne zaman aşkın kapınızı çalacağının da belli olmadığını gösterirken günümüzde ne kadar vahşileştiğimizi, insanlığımızı kaybettiğimizi de gösteriyor. Geçmişte yaşanan hayat ile günümüzde yaşanan hayatı kıyaslarken barbar diye anımsanan klan beylerinin aslında en medeni olarak anılan günümüz insanlarından daha insan olduğunu da gösteriyor.
Kurgunun içerisine gizlenmiş onca mesajla, çok zekice ve ustaca kurgulanmış masalsı bir hikayeydi.
Normalde Türk yazar pek okumam, hele ki bilmediğim etmediğim bir yazarı hiç okumam. Türk yazarlara nadiren şans verdiğimi itiraf etmeliyim ama bir kez daha da anladım ki yayınlanan onca hiçbir şeye benzemeyen Türk yazarların kitaplarının arasında kaynamış, kaybolmuş muhteşem kurgular var. Şans eseri de olsa böyle bir kurguyu bulmuş olmanın mutluluğu içerisinde okudum kitabı.
~~~*~~~
"Tanrı ile aramda bir dizi yanlış anlama oldu. Çoğu an, onun şefkatinden, merhametinden şüphe duydum ancak bana olan borçlarını toplu ödemeyi başardı. Seni, bana ve klanıma gönderdiği için binlerce kez şükrediyorum. Sen tozunla dokunduğu her yeri gül bahçesine döndüren bir perisin."
~~~*~~~
Her sayfasında müthiş bir zevk aldığımı söylemeliyim. Yer ve mekan betimlemelerinden tutun da konuşulan konulardan, karakterlerin diyaloglarına kadar muhteşemdi.
Özellikle de bölüm aralarındaki şiirler veya yazılar... süperdi.
Ayrıca kitap belli ki güçlü bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkmış, aklıma geldi yazayım değil de belirli kaynaklara dayanarak yazılmış ve bu da şunu gösteriyor ki... yazar donanımlı ve boş bir kitaptansa okura gerçeklere en yakın kurguyu ortaya koymayı amaçlamış.
Ellerinize, kaleminize sağlık Ferda Güneş Aydın. Bu tür başka kitaplarınızı da bekliyoruz. Sizin gibi yazarlara ihtiyacı var bu okurların :)
Ben kitabı çok çok beğendim. Mutlaka okuyun. Özellikle Time Travel türünü seviyorsanız, Historical Romans seviyorsanız, Mitolojik kurguları seviyorsanız kaçırmayın.
Ayrıca kitabın tasarımını çok beğendim, kağıt kalitesi falan çok güzeldi.
Yorumumu da bölüm aralarında geçen yazılardan biriyle bitiriyor ve tekrar şiddetle tavsiye ediyorum.
~~~*~~~
Tutamıyorum zamanı kıymetlim, esaret altında filizlenen, sürgün güller gibiyim. Günlerde sağdan kırlara koşan bir yılgıt atı. Eğer uğrunda ölmek varsa seve seve ölürdüm ama zaman karşı savaşamıyorum kıymetlim...
~~~*~~~
Kitabın adı : Alahçın - Munar Ağacı Hikayesi
Yazarı : Ferda Güneş Aydın
Yayınevi : Aya Kitap
Sayfa sayısı : 248
Kitabın tanıtım yazısı:
“Efsaneye göre yaşam ağacı olan Muñar Ağacı her bahar çiçek açar meyveye dururmuş. Ağacın olgunlaşmış meyvelerinin sarı nektarından ölümsüzlük suyu akarmış. Onun dallarına yuva yapan kuşlar ağacın leziz nektarından içer, böylece ölümsüz hale gelirlermiş.
Günün birinde Muñar Ağacı’nın dallarında doğan bir yavru kuş Muñar Ağacı’na aşık olmuş. Gün doğmuş, gün batmış, yavru kuş bu imkansız aşkla büyümüş, olgunlaşıp serpilmiş, bakmaya kıyılamayan yetişkin bir kuş olmuş. Öyle ki, kanatlarının güzelliği, cennetten bakan Umay kuşunu bile kıskandırır olmuş.”
Ferda Güneş Aydın yeni romanı Alahçın’la okurlarını şaşırtmayı başarıyor ve satırlarıyla buluşan herkesi büyülü bir yolculuğa davet ediyor.
Yazar, etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir atmosfer yaratırken, efsanelerle, fantastik unsurlarla, incelikle ördüğü romanında, çizdiği gerçekçi karakterlerin kalplerine aşkla dokunuyor. Böylelikle, karakterlerin önüne çıkan aşılması güç her engel, aşkın sınandığı bir yapbozun parçaları haline geliyor.
Günümüz Türkiye’sinden, Orta Çağ İskoçyası’na, masallar, klanlar, derebeyler dönemine uzanan, güçlü bir kadının hikâyesi olan Alahçın, soluksuz okuyacağınız bir serüven olarak okurlarını bekliyor.
Günün birinde Muñar Ağacı’nın dallarında doğan bir yavru kuş Muñar Ağacı’na aşık olmuş. Gün doğmuş, gün batmış, yavru kuş bu imkansız aşkla büyümüş, olgunlaşıp serpilmiş, bakmaya kıyılamayan yetişkin bir kuş olmuş. Öyle ki, kanatlarının güzelliği, cennetten bakan Umay kuşunu bile kıskandırır olmuş.”
Ferda Güneş Aydın yeni romanı Alahçın’la okurlarını şaşırtmayı başarıyor ve satırlarıyla buluşan herkesi büyülü bir yolculuğa davet ediyor.
Yazar, etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir atmosfer yaratırken, efsanelerle, fantastik unsurlarla, incelikle ördüğü romanında, çizdiği gerçekçi karakterlerin kalplerine aşkla dokunuyor. Böylelikle, karakterlerin önüne çıkan aşılması güç her engel, aşkın sınandığı bir yapbozun parçaları haline geliyor.
Günümüz Türkiye’sinden, Orta Çağ İskoçyası’na, masallar, klanlar, derebeyler dönemine uzanan, güçlü bir kadının hikâyesi olan Alahçın, soluksuz okuyacağınız bir serüven olarak okurlarını bekliyor.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın