~~~*~~~
Kafamın içindeki düşünceler tıpkı bir girdap dalgası gibi bir o yana bir bu yana savruluyor, birbirlerine çarpıyor ve ben daha ne olduğunu anlamadan geçip gidiyordu. Ben sadece... ne düşüneceğimi ya da ne tarafa yüzeceğimi bilmiyordum.
~~~*~~~
Kitabın adına karşılık bir keşke diyeceğimiz kurguya sahip, aslında kimsenin mükemmel olmadığını, görünenin aslında daha farklı olduğunuz ve bir yer de kusursuz mutlu sonların sadece masallarda olabileceğini gösteren bir kurgusu var...
Kadınların görünenden daha güçlü olduklarının... her erkeğin bir pislik olmadığını... çocuklar için evliliğin yürümeyeceğini... aslında hayatın acı tatlarını ortaya sererken bir insanın ne kadar güçlü olabileceğini gösteren bir kitap.
Ama tabi bu kitap, benim de her bir karakterinden nefret ettiğim ve öldürmek istediğim ilk kitap olarak tarihe geçti. Tabi istisnalar da var ama genel olarak hepsi ölsün modunda dokudum.
Öncelikle, bir çok okurun sevdiği Kristan Higgins'i ben ilk defa okudum o yüzden ne beklemem gerektiğine dair bir bilgim yoktu ama içten içe de bir romantik komedi bekliyordum. Gerek kitap kapağı, gerekse kitabın adından dolayı. Ama kesinlikle romantik komedi değildi. Bu konuda şaşırdığımı itiraf etmeliyim.
~~~*~~~
Eğer bastığın yere güvenemiyorsan, tüm dünya sana yalanmış gibi geliyor...
Şu an tam da böyle hissediyordum.
~~~*~~~
Ayrıca yazarın zaman zaman sıkıcı ve monoton bir kurgu yazdığını kabullenmem gerek. Çünkü kitabın yarısına kadar bir atraksiyon olmasını beklerken aynı zamanda karakterlere de içten içe kinlendiğimi de araya sıkıştırayım. Bu yüzden okuyacak ya da okumayı planlayan arkadaşlar kitap sıkı bir sinire ve sabra sahip kişilerin rahatlıkla okuyacağı benim gibi hiç de sabırlı olmayan okurların sinirden köpüreceği hatta öyle ki kitabı parçalayacak hale gelmesine ramak kalacağı durumlar söz konusu...
Direk yoruma daldım ama kitabın konusundan bahsetmeyeceğim çünkü arka kapak yeterince açıklayıcı daha fazlası dibine kadar spoiler vermek olur, okuyacak olanların heyecanını kaçırmayalım ama değil mi :)
Ancak kitaba daha doğrusu karakterlere dair söyleyecek çok şeyin ve ve söylemezsem içimde kalır ve patlarım. O yüzden bu satırdan sonrasında ara ara spoiler vermiş olma olasılığım var diye uyarıyorum.
Öncelikle, Jenny'den başlamak istiyorum. Jenny kitapta hiç sevmediğim karakterlerin başında geliyor. Sebebi de sırf kendi bencilce istekleri ve daha doğrusu kendisini bırakıp başka bir kadınla evlenen ve hemen çocuk yapan kocası Owen'dan kopamadığı için hiç sevmedim. Yahu adam sen isterken çocuk istememiş senden ayrıldıktan 15 ay sonra baba oluyor ve sen onun babyshower partisine gidiyorsun. Nerede görülmüş seni başka bir kadın için terk eden bir adamla arkadaş kalmak... boş versene! Onlar vicdanlarını rahatlatırken sende sümsük sümsük yanlarında takıldın. Buradan sana kocaman bir alkış!
~~~*~~~
Bir söz vardı, gerçek aşk insanı daha iyi biri yapar diye. İlk başlarda yaşadığım aşkın da beni bu şekilde daha iyi bir insan yaptığına inanıyordum. Fark edemediğim şeyse, hiç de daha iyi bir insana dönüşmediğim gerçeğiydi.
~~~*~~~
Peki ya Jenny'nin kız kardeşi Rachel'a ne demeli... kocanın senin aldattığını fark ediyorsun, telefonuna gelen resmi gösteriyorsun, inkara kalkan kocana inanıyorsun. Peki! Sonra kocanı o kadınla buluşacağını öğreniyorsun ve kocanın seni aldattığından emin oluyorsun ve evlilik danışmanları falan filanla yine kocandan ayrılamıyorsun! Hadi bir hata diyelim ve bir peki daha! Sonra kocanı iş yerinde o kadınla öpüşürken yakalıyorsun! Evi terk ediyorsun üçüz kızlarını alarak. Tam da olması gerektiği şeyi yaparken kocan geliyor senin kız kardeşinle takışıyor ve sen de tutuyorsun kız kardeşini suçluyorsun ve tekrardan o adama dönüyorsun. Adam ayrıldığını söylüyor ama aslında ayrılmayıp hala o kadınla görüştüğünü öğreniyorsun ve buna rağmen o adamla berabersin. Aynı evi paylaşmayı bırak aynı yatağı paylaşıyorsun! Rachel sen ne süzme salak, beyinden yoksun, güvensiz bir şeysin ya! Adam karşına geçiyor onunla seks inanılmazdı diyor ve sen affediyorsun! O aleti koparıp ağzına sokup eminim kendi kendine de inanılmazdır demen gerekirken! Hak ettin Rachel dibine kadar hak ettin kızım! En başında kardeşin sana gerçekleri dile getirirken sen tutup ona karşı çıktın ne oldu?
Ya Adam'a ne demeli? Rachel'ın şerefsiz, pislik kocası... evden üç kız çocuğun var... seni seven ve senin için hayatı mükemmelleştiren bir kadın var ve sen başkalarıyla seks yapmanın peşindesin... Adam seni diri diri betona gömüp, sonra denizin dibine atmak lazım.. belki öncesinde penisini kesip, eline verip ondan sonra da yapabiliriz.
Bence senin tek korkun patronunun Rachel'in çok yakın arkadaşı olması ve senin de pisliklerin ortaya çıkınca o mükemmel kazanç sağlayan işinden olacak olman!
Kitapta çok sevdiğim iki şeyden biri Rachel'ın üçüz kızları... çok sevdim evlat edinebilirim. İkincisi de Leo... Leo adamım sen yaşanması gereken adamlardansın... Adam'ın pisliklerini senin ve Jared'ın mükemmelliğiniz örtüyordu resmen.
~~~*~~~
"Kız kardeşinin kocası ona ihanet ediyor, kendi kocan seni terk ediyor, annen yalnız bir dul ama sen hala daha aşka inanıyorsun, öyle mi? Hem de bir genç kız gibi en kelebekli, kalp haliyle?"
"Mavi kuşlar ve gökkuşağını da unutma. Ve evet, inanıyorum."
~~~*~~~
Ahh...
Nasıl rahatladım anlatamam...
Resmen içimi boşalttım ve artık yorumumu bitirebilirim. :)
Kitaba dair dediğim gibi yarısını sabırla okumanız ve yarısından sonra sinirlerine hakim olarak okumanız gerekmektedir. Konu ve içerik olarak çok güzeldi ama başlardaki monotonluk beni sıktı açıkçası sonrasından ise çabucak bitti. 250 sayfayı devirdikten sonrası çabucak bitiyor.
Bu tür kitapları herkes okumaz bu yüzden tavsiye etsem de belirli bir kısım okuyacaktır. Ama güzeldi, hayatın gerçeklerini sizlerin karşısına döküyordu. Kurguydu belki ama her an her dakika yaşanan bir gerçekliği de gözler önüne seriyordu.
Sevdim ben bu kitabı...
~~~*~~~
"Adam, eğer kızlarımızdan biri sana gelip kocasının onu aldattığını, adamın kendisine hakim olamadığını çünkü diğer kadının fazla seksi olduğunu söylese... ne yapardın? O zaman Grace, Charlotte ve Rose'a ne derdin?"
"Düzeltmeye çalışmalarını söylerdim. Vazgeçmemelerini..."
"Sahiden mi? Yalan söyledikten, o evde çocuklarına alfabeyi öğretmeye çalışırken kocasının diğer kadınla inanılmaz bir seks hayatı yaşadığını söyledikten sonra bile mi?"
Birden bire Adam'ın gözleri yaşlarla doldu. "Hayır. O pislik herifin suratına yumruk indirirdim ve benim küçük kızımdan uzak durmasını söylerdim."
"Elbette, yapacağın bu olurdu," dedim. "Çünkü kızlarımız daha iyisini hak ediyorlar. Ben de öyle, Adam."
~~~*~~~
Kitabın adı : Masallar Gerçek Olsa
Orijinal adı : If You Only Knew
Yazarı : Kristan Higgins
Çevirmen : Bahar Çelik
Yayınevi : Arkadya
Sayfa sayısı : 528
Kitabın tanıtım yazısı:
Er ya da geç mutlu bir hayat sürmenin anahtarını bulacağıma, güzel günler göreceğime ve her şeyin uyum içinde olacağına inanırdım hep. Ama hayat, böyle değil maalesef…
İnsanları en mutlu gününe hazırlayan gelinlik tasarımcısı Jenny Tate, her ne kadar eşinden boşanmış bir kadın olsa da eski kocası ve onun yeni, muhteşem ailesinin hâlâ etkisi altındadır. Bu samimiyetten dolayı artık kendi hayatına yön veremediğini düşünen Jenny, Manhattan’ı ardında bırakarak doğduğu yere Hudson’a gider. Orada hem kendi gelinlik dükkânını açacak hem de kız kardeşi Rachel ve mutlu ailesine yakın olacaktır. Böylece kalbini dinlendirme yollarını ararken gerçek ailenin ne demek olduğunu anlayacaktır.
Rachel Carver, üçüz bebekleri ve evliliğiyle gurur duyan mutlu bir annedir. Ta ki derinden sevdiği eşinin onu aldattığını öğrenene kadar… Kız kardeşine destek olacakken kendisinin bu duruma düşmesi, kadınlık gururunu incitmiştir. Rachel, kız kardeşi Jenny ile birlikte bu zorlu süreci atlatmaya çalışırken hayattan neler istediğine karar verecektir.
Kristan Higgins’in kaleminden dökülen Masallar Gerçek Olsa, günümüz ilişkilerini irdeleyen, kâh hüzün kâh neşe kâh gözyaşıyla yoğrulmuş bir kardeşlik hikâyesi.
“Higgins duygusal açıdan güçlü bu hikâyeyle kadın edebiyatına kusursuz ve etkili bir geçiş yapıyor. Aşk, evlilik, kardeşlik ve sadakat üzerine kapsamlı bir araştırmayı destekleyen bir karakter ekibiyle karşımıza çıkıyor. Güçlü, duygusal ve başarılı bir yapıt.”
İnsanları en mutlu gününe hazırlayan gelinlik tasarımcısı Jenny Tate, her ne kadar eşinden boşanmış bir kadın olsa da eski kocası ve onun yeni, muhteşem ailesinin hâlâ etkisi altındadır. Bu samimiyetten dolayı artık kendi hayatına yön veremediğini düşünen Jenny, Manhattan’ı ardında bırakarak doğduğu yere Hudson’a gider. Orada hem kendi gelinlik dükkânını açacak hem de kız kardeşi Rachel ve mutlu ailesine yakın olacaktır. Böylece kalbini dinlendirme yollarını ararken gerçek ailenin ne demek olduğunu anlayacaktır.
Rachel Carver, üçüz bebekleri ve evliliğiyle gurur duyan mutlu bir annedir. Ta ki derinden sevdiği eşinin onu aldattığını öğrenene kadar… Kız kardeşine destek olacakken kendisinin bu duruma düşmesi, kadınlık gururunu incitmiştir. Rachel, kız kardeşi Jenny ile birlikte bu zorlu süreci atlatmaya çalışırken hayattan neler istediğine karar verecektir.
Kristan Higgins’in kaleminden dökülen Masallar Gerçek Olsa, günümüz ilişkilerini irdeleyen, kâh hüzün kâh neşe kâh gözyaşıyla yoğrulmuş bir kardeşlik hikâyesi.
“Higgins duygusal açıdan güçlü bu hikâyeyle kadın edebiyatına kusursuz ve etkili bir geçiş yapıyor. Aşk, evlilik, kardeşlik ve sadakat üzerine kapsamlı bir araştırmayı destekleyen bir karakter ekibiyle karşımıza çıkıyor. Güçlü, duygusal ve başarılı bir yapıt.”
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın