17 Şubat 2020 Pazartesi

0 ALINTILAR /// Öykü Odabaş - Gölge Doğa Ana

Bu seferki alıntılarımız bir Türk yazarımız olan Öykü Odabaş'ın ilk fantastik denemesi olan Gölge Serisi'nin ilk kitabı Gölge Doğa Ana kitabından.

Kitabın yorumu bir önceki postta yer alıyor. Ancak şunu söyleyebilirim ki kitabı çok sevdim ve devamını da bekliyorum.

Kitaba dair bir çok post it koymuştum, size birkaç tanesini, paylaşmadan edemeyeceğim alıntıları sizlerle paylaşacağım. Bu tür alıntılar umarım merakınızı cezbediyordur çünkü ben merak ettiğim kitaplara dair alıntı okumayı severim ya da çok sevdiğim kitaplara dair alıntılar okumayı severim. Bu yüzden sizlerle de böyle başlıklar yazmaya devam ediyorum :)

Neyse çok uzatmadan seri bilgisi verip alıntılara geçeyim.

Gölge Serisi

Şimdi alıntılara geçeyim :)





"River… Ben, sırf korumam altında olduğun için değil, gerçekten benim olmanı istiyorum... Seni sonsuza kadar yanımdan ayırmak istemiyorum. Günün birinde kuralları öğrendiğinde, başka bir adama aşık olursan sana gidebileceğin söylenecek ve ben o günün gelmesi, senin başka bir adama aşık olabileceğin düşüncesi yüzünden nefes alamıyorum. Seni kaybetmek istemiyorum. Bu yüzden en başından sana karı neler hissettiğimi bilmeni istedim. "



*****


"Senin Gölge Savaşçılarının hangi kolundan olduğunu anlamam gerekiyor. Aydınlık Gölge misin yoksa Karanlık gölge mi... çözmemiz gereken bu..."

"Mitchell?" Merak ettiğim asıl önemli şey bambaşkaydı. "Artık eskisi gibi olmayacak mıyım?" dedim fısıltıyla.

"Tabii ki olacaksın River. Her ne olursan ol, Karanlık ya da Aydınlık bir Gölge, bir insan, bir anne, bir öğretmen, bir sevgili. Ne istersen onu olacaksın. Hemen hemen tüm ırkları gördün. Bizi de gördün. Ne olacağımıza her zaman biz karar veririz."



*****


"Neden kendini öldürtmeye çalışıp duruyorsun? Senin ailen benim River, onların ne düşündükleri, nasıl davrandıkları seni neden bu kadar yaraladı ki?" Sinirlenmeye başlayan sevgilimi nasıl sakinleştireceğimi biliyordum.

"Kendimi ne zaman öldürtmeye çalışsam bana daha sıkı sarıldığını keşfettim." Beni daha fazla kendine bastırdığında kemiklerim kırılacak sandım. "Sevgilim... Kollarını biraz gevşetebilir misin? Nasıl bir ucubeysem henüz tam olarak dokunulmaz değilim," dedim iç geçirerek.

Kollarını gevşetirken mırıldanan Auron'un sözleri kısa bir kahkahanın dudaklarımdan dökülmesine sebep oldu. "Benim için fark etmiyor. Yani nasıl bir ucube olduğun..."




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın