~~~*~~~
"Sadece kendime bir yer edinmek istemiştim, bu klanın bir parçası olmak. Benim de görevlerim olsun istedim. İnsanlar bana saygı duysun, sorunlarına ben de çözüm bulabileyim istedim. Hep bir ailem ve yuvam olsun istedim. Manastırda korkmadan, özgürce hareket edebildiğim bir yerin hayalini kurmadan tek bir günüm bile geçmedi.Bütün bunlar bir rüyaydı, değil mi, Ewan?"
~~~*~~~
Bu ay beni sık sık historical romans kitaplarının yorumlarıyla karşınızda göreceksiniz çünkü kasım ayını kendimce historical romans ayı ilan ederek bol bol bu türü okumaya karar verdim. Dolayısıyla da ilk olarak Garwood kitabı ile başladım sonrasında da oldukça tavsiye edilmesiyle aldığım Maya Banks'ın McCabe Üçlemesi ile bu ay ki okumalarıma devam ediyorum.
Öncelikle söylemeliyim ki Maya Banks daha önce hiç okumadım halbuki yazarın yayımlanan birçok kitabı var ama ben nedense okumadım ama bu seriyle yazarla tanışmış oluyorum. Fark ettim ki daha önceden okumam gereken yazarlardanmış. Çünkü kurgularını kaleme alış şeklini beğendim. Olayların akışı, karakterlerin özellikleri, olaylara verdikleri tepkiler falan hepsi çok güzel kurgulanarak yazılmış bu yüzden bu yazarı severek okuyacağım yazarlardan biri olarak ilan edebilirim. :)
~~~*~~~
"Ağlama."
"Ağlamıyorum," dedi ama ses tonu ağladığını kanıtlar gibiydi.
"Yalan söylemek günahtır," dedi Ewan, işe yarayacağını düşünerek.
"Öyleyse karına bağırmak da günah," dedi Mairin. "Bana değer vereceğine söz vermiştin. Bunu yaptığın doğru ama Tanrı biliyor ya ben kendimi hiç değerli hissetmiyorum."
~~~*~~~
Detaylı yoruma girmeden önce kitabın konusuna değinmek gerekirse; İskoçya Kralı'nın yeğeni olan Mairin, yıllarını manastırda geçirmiştir. Sahip olduğu muazzam çeyiz birçok para göz, hırslı adamın hedefi olsa da kendini bir yere kadar korumayı başarmıştır. Ancak bir gün kaldığı manastırdan acımasızca kaçırılan Mairin, yolda koruduğu Crispen ile beraber Cameron'ın kalesine gitmek zorunda kalır. Orada gördüğü muamelenin sonunda oradan kaçmayı başaran genç kadın, Crispen'ın amcası tarafından bulunup McCabe kalesine götürüldüğünde hayatının inanılmaz derecede değişeceğini bilemeyerek adımlar atmaya başlamak zorundadır. Ewan McCabe ile evlenmek zorunda kalan Mairin, korkarak girdiği bu yolda aşkı, güveni, sevilmenin ne demek olduğunu ve aile olmanın nasıl olduğunu tadarken hiçbir mutluluk sonsuza dek süremeyeceğini tekrardan fark eder. Çünkü Cameron, McCabe'e açıkça savaş ilan ederken hiç de adil oynamamış bütün delilleri lehine çekerek McCabe'leri şikayet ederek haince yollarla Mairin ve çeyizini ele geçirmeye çalışır.
Bir kadının gücünü çok güzel bir şekilde işlemiş yazar, Mairin'in tavırları, karakteri ve bazı olaylar sırasındaki güçlü duruşu oldukça hayranlık uyandırıcıydı. Ewan'ın ise bir klan lideri olarak görevleri ve bunun yanında oğlu ve Mairin ile olan ilişkileri çok güzeldi.
~~~*~~~
Ewan, normal zamanlarda korkak bir adam değildi. Ama Mairin'in vurulduğunu fark edince o an daha önce hiç hissetmediği bir korku duymuştu. Onsuz kalma fikri onu gerçekten sarsmıştı.
~~~*~~~
Her ne kadar başlarda Ewan'ın erkek kardeşlerini biraz sinir bozucu bulsam da ağabeylerine karşı olan sadakatleri falan çok güzeldi. Serinin diğer kitaplarında onları okuyacak olmak da ayrı bir zevk verecek ve şuanda sırf bir anlaşma için evlilik yapmak zorunda kalan Alaric'i okumak çok muhteşem olacak. Hepsini peş peşe okuyacağım.
Neyse yorumuma devam edeyim.. .aslında hoşuma giden kısımları anlatmaya devam edeyim. Kitapta en çok hoşuma giden kısımlardan biri Ewan'ın Mairin zehirlendiğindeki haliydi. Ayrıca orada kardeşlerinin verdikleri tepkiler falan muhteşemdi. Bunun yanı sırada kalede olanlar da şaşırtıcıydı çünkü böyle bir şey beklemiyordum, hoşuma gitti.
~~~*~~~
"Askerlerle çalışabileceğimiz bir günü boşa harcıyoruz."
Ewan kızarak, "Kendi düğün günümü zaman kaybı olarak görmüyorum," dedi.
"Tabii ki öyle görmezsin," dedi Alaric. "Biz hepimiz dışarıda ter atarken, sen ateşli, tatlı bir kadınla eğleniyor olacaksın."
~~~*~~~
Bahsetmek istediğim birkaç yer daha var ama onları da anlatmayayım kitabı okuma hevesiniz kaçabilir. Ancak şunu söylemeliyim ki İskoç severler bu kitabı mutlaka okumalılar. Bu arada McCabe Üçlemesi, üç erkek kardeşi anlatıyor. İlk kitapta en büyük kardeş Ewan McCabe'i okuduk ikinci kitapta Alaric'i okuyacağız ve üçüncüsünde ise Caelen'i okuyacağız.
Ben çok beğendim, sizlere de tavsiye ederim :)
~~~*~~~
Neredeyse sahip olma ümidini kaybettiği bir hayatı şimdi elde edecekti. Bir ailesi olacaktı ve tabii ki Crispen, lord, kardeşleri ve klanı.
Bütün bu hasret kaldığı şeyler, içini bir yangın yerine çevirmişti.
~~~*~~~
Orijinal adı : İn Bed with a Highlander
Yazarı : Maya Banks
Seri Adı : McCabe Trilogy #1
Çevirmen : Miray Çınar
Yayınevi : Koridor Yayınları
Sayfa sayısı : 354
Mairin Stuart, yatağının kenarındaki taş zeminde diz çökmüş bir şekilde dua ediyordu. Eliyle boynundaki deri kolyenin pürüzsüz yüzeyinde gezdirdi. Küçüklüğünden beri ezberlediği kelimeleri fısıldayarak her zaman yaptığı gibi bitirdi duasını. "Lütfen, Tanrım. Beni bulmalarına izin verme."
Ewan McCabe kazanmaya ant içmişti. Savaş çanları çalıyordu. Bütün klan onun emrindeydi ve Ewan ona ait olanı düşmanlarından almaya hazırdı. Ta ki bir gün ruhu masmavi gözlerinde hapsolmuş, simsiyah saçlı bir kız oğlunu kurtarıp bir anda hayatını değiştirinceye kadar. Mairin, Ewan'ın klanı için bir kurtuluş olabilirdi fakat yıllarca intikam ateşiyle yanıp tutuşan bir adamın nazarında durum göründüğünden farklıydı.
Kralın gayrimeşru kızı olan Mairin uzun zamandır dış dünyadan uzakta. bir manastırda yaşıyordu. Ancak evlendiğinde sahip olabileceği zenginlik yüzünden kaçırıldığı gün başına gelecek felaketten habersizdi. McCabe'in adamları onu kurtarmış olabilirdi fakat bu aynı zamanda en büyük korkusunu da uyandırmıştı: Ewan McCabe ile evlenmek zorunda olmak… Ona direnirken aslında kendi arzularına da direndiğini fark edecekti.
"Baştan çıkarılmaya hazır olun."
Monica McCarty
Ewan McCabe kazanmaya ant içmişti. Savaş çanları çalıyordu. Bütün klan onun emrindeydi ve Ewan ona ait olanı düşmanlarından almaya hazırdı. Ta ki bir gün ruhu masmavi gözlerinde hapsolmuş, simsiyah saçlı bir kız oğlunu kurtarıp bir anda hayatını değiştirinceye kadar. Mairin, Ewan'ın klanı için bir kurtuluş olabilirdi fakat yıllarca intikam ateşiyle yanıp tutuşan bir adamın nazarında durum göründüğünden farklıydı.
Kralın gayrimeşru kızı olan Mairin uzun zamandır dış dünyadan uzakta. bir manastırda yaşıyordu. Ancak evlendiğinde sahip olabileceği zenginlik yüzünden kaçırıldığı gün başına gelecek felaketten habersizdi. McCabe'in adamları onu kurtarmış olabilirdi fakat bu aynı zamanda en büyük korkusunu da uyandırmıştı: Ewan McCabe ile evlenmek zorunda olmak… Ona direnirken aslında kendi arzularına da direndiğini fark edecekti.
"Baştan çıkarılmaya hazır olun."
Monica McCarty
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın