Bu kadının kitaplarına bayılıyorum, cidden çok iyi yazıyor nasıl bunu başarıyor bilmiyorum ama karakterleri, olayları, duyguları ifade şekli çok çok iyi. Bu yüzden çok büyük keyifle okudum.
Vi Keeland, ne yazarsa okurum dediğim nadir yazarlardan biri. Ciddi anlamda her kitabında bana istediğimi veriyor ve her kitabını kapattığımda bir tatmin ve yüzümde gülümseme oluyor.
Evet, yazarın kitapları +18 ve erotik sahneleri var ama duyguları da çok iyi kaleme aldığı için ve kurguladığı için bu sahneler o kadar da üstünde durulması gereken detaylar olmuyor. En azıdnan ben öyle düşünüyorum.
Romantizm, aşkı, aile ilişkilerini, karakterlerin kendi içlerindeki savaşları, güçleri, olay kurgusu her şeyiyle hem oldukça akıcı hem de okuru tatmin edip burası şöyle olsaydı tarzında yorumlara kapatacak şekilde yazmıştı kitabı.
Kitabın konusundan bahsetmek gerekirse; Sophia ve Weston, büyükbabalarına yüzde kırk dokuz hisseyle miras kalan oteli işletmek ve bir hayır kurumuna bağışlanan yüzde ikilik hisseyi alıp çoğunluğa sahip olmak için otele giderler. Her iki gencin de tanışıklıkları çocuklarına dayansa da ailelerinin arasında büyükbabalarından gelen düşmanlık ikili arasında sıkı bir rekabete sebep olur. Bu rekabet sadece iş hayatında değildir aynı zamanda normal hayatlarında da birbirlerini düşman olarak görmek zorundadırlar çünkü ailelerinden öyle yetiştirilmişlerdir. Ancak hesaba katmadıkları şey beraber çalışmaları sırasında ve geçmişten de gelen birbirlerine ait olan çekimdir. Çünkü her ikisi de birbirlerini oldukça çekici bulmanın yanında cinsel olarak da beğenmektedirler. Bir anlık bir gaflete düşüp bir geceyi beraber geçirmeleri sonucunda ise olaylar iyice sarpa sarar çünkü hem oteli işletmek hem kalan yüzde ikilik hisseyi almak hem birbirine düşman olmak zorundadırlar... aynı zamanda birbirlerini tanıdıkça harekete geçen duygularla savaşmak zorundadırlar çünkü ikili birbirlerine aşık olmaya başlamışlardır.
Sophia ile Weston'ın geçmişlerindeki hataları, ailelerinin düşmanlığı ve birbirlerine karşı hissettikleri duygularla nasıl baş edip neleri göze alacaklarını okuyoruz. Üstelik bunu zaman zaman eğlenceli çoğu zaman tutkulu ve sonlara doğru da aşk dolu okuyoruz.
Öncelikle Weston'a kitabı okumaya başladığım an aşık oldum. Adamın duruşu, düşünceleri, tavrı ve iç dünyasında yaşadıklarıyla çoook aşık olunası bir karakterdi. Hele kendini yeterince iyi olduğunu düşünmemesi, hep birilerinin yedeğiymiş gibi hissetmesi, dibi vurup da kendini toparlama çabası, bütün bunların yanında Sophia'ya karşı tavırları falan... çoook güzeldi.
Sophia ise... ailesindeki o kadar küçümsemelere ve yaşadıklarına rağmen kendini kanıtlama çabası ve bunun için çırpınması çok güzeldi. Güçlü kadınları severim ve Sophia'nın o güçlü duruş çabası çok çok güzeldi.
Weston ve Sophia'nın aralarındaki tartışmalar, atışmalar sonrasında gelen tutku güzel anlatılmıştı. İkilinin birbirlerine itirafları ve iş konusundaki başarıları güzel detaylardı. Ama en iyisi de geçmişlerinden olan yaraları birbirleriyle paylaşmalarıydı...
Weston'ın Sophia ile ilgili fark ettiği ince detaylar, onu izlemesi çok güzeldi. Hele çiçek gönderme detayı ama sonraki olaylardan verememesi... kahvesini alırken izlemesi... çok güzeldi.
Weston kesinlikle aşık olunası adamdı.
Kitabın sonundaki yılbaşı ağacı detayı ve sonrası çok çok çok güzeldi.
Ayy ben bu kitabı çok beğendim. Aşırı güzeldi. Bu türü sevenlere ve bu yazarı sevenlere kaçırmadan okuyun derim. Ki zaten dediğim gibi ben bu yazarı çok severim. En güzel tarafı da hiçbir zaman gereksiz uzatmalara girmemesi ve tadında bırakmasıydı. Çünkü bazı yazarlar sırf uzasın diye gereksiz tripler sokar kitaplara ama bu kadın bunu yapmıyor ve bunu çok seviyorum. O yüzden bu kadın ne yazsa okurum diyorum. :)
Benim nazarımda kitap 5 üzerinden 5'likti.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın