6 Nisan 2019 Cumartesi

0 Ronald Duncan - Abelard ve Heloise


~~~*~~~
Tek bir yaşam biçimi tanırım ben; yaşam çok yönlü olabilir ama tektir. Tüm yönleriyle yaşanamıyorsa da yaşam değildir. 
~~~*~~~

Yorumuma yazarın ön sözden bir cümlesiyle başlamak istiyorum. 

Öncelikle söylemeliyim ki böyle karkaterlerin olduğunu ve aşklarının da efsaneleştiğini bilmiyordum. Ancak Sylvain Reynard'ın Gabriel'in Cehennemi serisi bana en az Romeo ile Juliet kadar efsaneleşen başka aşkların, hikayelerin olduğunu gösterdi. Tıpkı Dante ve Beatrice gibi...

O kitapta Abelard ve Heloise isimlerini görüp ve araştırmalarımdan sonra ikisinin mektuplarından oluşan ve Helikopter yayınları tarafından yayınlanan bu kitabı bulduğumda hemen aldım. Öncelikle çeviri çok güzeldi, o dönemin yazım stillerine yabancı olmayanlar bilir ki şiirsel şekilde yazarlar mektuplarını ve hikayelerini. Burada da mektuplar öyle yazılmıştı. Beyaz kapak tasarımı ve sayfaların kenarlarındaki kırmızı detayları cidden çok sevdim. 

~~~*~~~
Aşkım ölümüm oldu benim.
Şairlik taslamıyorum.
Gerçek bu: Sen olmayan her şey için ölüyorum ben.
~~~*~~~

Kitap dediğim gibi manastıra kapanan Abelard ile Heloise'in mektuplarından oluşuyor. Giriş kısmında ve mektupların sonunda hikayelerine değinen detaylardan öğrendiğim kadarıyla hikayelerine azıcık değinmem gerekirse, zengin bir ailenin çocuğu olan Abelard bütün eğitimi ve düşünceleriyle dayısının himayesinde olan Heloise'e ders vermeye geldiğinde aşık olurlar. Aşklarını yaşamaları sırasında Heloise'in dayısına yakalandıklarında ayrılmak yerine gizli gizli ilişkilerini yürütürler. Ancak Heloise hamile kalınca evlenen aşık çift için düşündüğünüz gibi mutlu son olmamış. Abelard ve Heloise yaşanan olaylar sonrasında birbirlerinden ayrıyken Heloise'in dayısı tarafından hadım edilen Abelard manastıra kapanır ve Heloise'ten de manastıra kapanmasını ister. 

İşte kitabın içeriğinde yer alan mektuplar manastıra kapanan Heloise'in yıllar sonra isyan edip Abelard'a yazdığı ve karşılığında Abelard'ın gönderdiği mektuplardan oluşuyor. 

Mektupları okuyan biri Abelard'ın hadım edilmesinden sonra kendisinin ve Heloise'in manastıra kapanma talebini bedensel zevklerle bağdaştırabilir ki itiraf etmek gerekirse ben de düşündüm çünkü Heloise istemiyordu manastıra kapanmayı ama Abelard istiyor diye kapanıyor ancak mektupları okuyunca durumun hiç de öyle olmadığını gördüm. Abelard'ın yaşadığı ve içinde büyüttüğü aşkın getirisiydi bunlar... ve ikisine de oldukça acı verici sonuçlar doğurdu. 

~~~*~~~
Aşkımı anlatmaya sözcükler yetmeyince,
sessizliğin anlamı artıyor.
Sessizliğim kucaklasın seni, 
benim kucakladığım gibi.
~~~*~~~

Bazen bazı aşklar cidden yaşanması gereken ama yaşanamamış aşklar oluyor. Mektupları okurken hissettiğim en büyük acı böylesi güzel, güçlü ve tutkulu bir aşkın yaşanamamış olması... 

Normalde mektuplardan oluşuyor ama öyle bir kapılmışım ki mektupların duygularına bir ara gözlerimin olduğunu söylemem gerek... 

Özellikle Heloise'in Abelard'a yazdığı son mektup ve Abelard'ın yazdığı son mektup... 

Bu tür hikayeleri okumayı seviyorum. İnsanın içine, yüreğine dokunuyor. Kıyıda köşede kalmamalı, öğrenmeli, herkes okumalı bu yaşanmışlıkları... 

Ki Abelard, filozof, şair, besteci olmasına ve o kadar iyi iş yapmaya çalışmasının yanında sadece aşkıyla anılıyor olması da çok acı...

Bu kitabı kaçırmayın derim. Özellikle klasikleri sevenler... imkansız aşkları, yaşanmış aşkları okumayı sevenler mutlaka okuyun.

Teşekkürler Helikopter Yayınları... daha fazla böylesi hikayelerle bizi buluşturmanızı diliyorum. 

~~~*~~~
Tarih beni bir şair, bir filozof olarak değil,
bir sevgili, snein sevgilin olarak hatırlayacak.
Ve ben sevmeyi bilmiyorum.
~~~*~~~


~~~*~~~
"Boşunaydı. 
Bağışlamayı istemek başka şey, 
başarmak ise bambaşka. 
Bağışlamayı beceremedim."
~~~*~~~


Kitabın adı        : Abelard ve Heloise
Orijinal adı       : Abelard and Heloise
Yazarı                : Ronald Dunca
Çevirmen          : Zeynep Avcı
Yayınevi             : Helikopter Yayınlar
Sayfa sayısı        : 72

Kitabın tanıtım yazısı: 

Kuşaktan kuşağa aktarılan destanlaşmış aşk öyküleri hep dokunaklıdır. Abélard ile Héloïse'in 12. yüzyılda, Fransa'da yaşadıkları da işte böyle öykülerden biri. Tıpkı Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin ya da Romeo ve Jülyet gibi onlar da amansız bir kaderin pençesine düşüp aşkları yüzünden acı çeken iki kişi. Engelleri aşamayıp ömürlerini hüzne ve ıstıraba bağlayanlardan. Bu kez iki sevdalıyı ayıran ailevi ve dinsel engellere rağmen kapandıkları manastırlardan birbirlerine yazdıkları mektuplar aralarındaki bağın gücünü günümüze kadar ulaştırmayı başardı. Latince yazılmış olan bu mektuplar 16. yüzyıldan itibaren çeşitli dillere çevrilip yayımlanınca İngiliz yazar ve ozan Ronald Duncan'ın da dikkatini çekti. Duncan çağının ötesinde önem taşıyan bir din bilimci, düşünür ve ozan olan Abélard ile yaşadığı dönemin kadınlarında pek rastlanmayan bir kültüre, eğitime, toplumsal bilince ve duyarlılığa sahip Héloïse arasındaki yazışmaları şiirsel bir dille yeniden kaleme almış. Acıklı mı? Evet. Etkileyici mi? Çok. Benzersiz mi? Hayır. Hatta "Bazı şeyler hiç değişmiyor" dedirtiyor insana. 
-ZA-

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın