20 Mayıs 2019 Pazartesi

0 Jennifer Royce - Aşka Tutsak (Asil Korsanlar #2)


~~~*~~~
Kalbinde açılan bu yarayı yok etmenin en kolay yolu onu dağlamaktı. Bu da ancak nefret bıçağını intikam ateşiyle kızdırarak en derinlere kadar sokmakla olabilirdi. 
~~~*~~~

Jennifer Royce kalemine bayıldığım, kendi kültürü olmamasına rağmen oldukça güzel bir şekilde historical romans türünü kaleme alan güçlü Türk yazarlardan biri.
Bu türün okurları mutlaka okumalı ve asla es geçmemeli bu yazarı bence. 

Yazarın sadece aşkı değil aşkın içerisine hafiften macerayı karıştırmasını çok seviyorum. Bu kitapta da vardı o kurgu. Ayrıca intikam, hırsı ve paylaşamayacak kadar güçlü bir aşkın varlığı kitabı daha da eşsiz kılmıştı benim nazarımda. 

~~~*~~~
O aradığı kadındı, hayatının kadını... Bunu nasıl bildiğini, onu dün geceden önce hiç görmediğini, kızın kendisini aynı şekilde düşünmediğini biliyordu ve hiçbirini umursamıyordu. Bir şekilde onu hayatında istiyordu ve doğal olarak kendisi de onun hayatında olacaktı.
~~~*~~~

Direk yoruma girdim ama kısaca konuya değinmek gerekirse, ilk gördüğünde birbirinden etkilenen ve görüşmeye başlayan Jess ile Dante birbirlerine karşı duydukları aşkla her şeyin yolunda olduğunu düşündükleri anda büyük bir ihanet aralarına girer. Her iki tarafda kendilerinin ihanete uğradığını düşünerek birbirlerine karşı duydukları nefretle 5 yılı geride bıraktıklarında onca yaşanmışlığın ardundan ilk olarak ansızın bir gece bir baloda karşılaşırlar. Üstelik Jess, Dante'nin kuzeninin kocasının kolunda metresi olarak. Olaylar ondan sonra patlak veriyor. Dante, dük olmanın verdiği güce ve otoriteye dayanarak Jess'in hayatını zindana çevirmeye ve ihanetinin intikamını almaya kararlıyken olaylar bambaşka boyutlara gider. Jess de Dante de olayların gidişinde intikamlarını almaya ve birbirleriyle savaşırken kalplerinde közlenmiş olan aşk tekrardan harlanmaya başlamaktadır.

Dante'nin Jess'i planlı bir şekilde ağına düşürmeye çalışması ve planları her seferinde Jess tarafından tersine çevrilmesi çok iyiydi. Hele ki metres muhabbetinde Jess'in yaptığı hamle muhteşemdi. 

Gemideki sayfalar ve adada yaşadıkları sayfalar ise... her ne kadar başlarda kızsam da Dante sonradan Jess'in gönlünü alan tavırları çok şekerdi. 

~~~*~~~
Her şeyini kaybeden biri gelebilecek tehlikeleri asla umursamazdı. Kırılmışsa veya incinmişse aynı şekilde karşısındakileri de incitip kırmayı isterdi.
~~~*~~~

Önce ayrı ev açması sonra kendi evine taşıması her ne kadar itiraf edemese de içten içe Jess'e karşı duyguları, tavırları ve düşünceleri klasik Dük dedim yani. Hem inkar ediyor hem de kadından uzak kalamıyor. Ama sonunda da hep yapacak bir eşeklik buluyor sonra kuyruğunu sıkıştırıp özür dileme, kendini affettirme moduna giriyor. Ah siz Dükler :)

Jess'e hayran kaldım. Bu tür kitaplarda güçlü, ayakları üzerine durabilen, erkeğe muhtaç olmayan ve kök söktüren kadın karakterlere hayranım. Jess tam da öyle bir karalterdi. Resmen Dante'nin burnunu sürttürdü ama tabi sonunda aşk kazandı. Kıyamadı sevdiğine...

Kitapta geçmişe dönük sayfalar vardı o sayfalar tam da Dante ve Jess arasındaki o intikamı hevesini ve nefreti açıklıyordu. Direk geçmişten başlasaydı bu kadar iyi durur muydu bilemiyorum ama aralarda olmasını sevdim.

Kitapta haylaz kız kardeş Beatrice'i de okuduk ve çok çok sevdiğimi söylemeliyim. Resmen onu okurken kıkırdamamak ya da kahkaha atmamak imkansızdı. Çok sevdim Beatrice'i ve onun Sean ile olan kitabını hevesle bekliyorum çünkü Sean ile aralarında bir şeyler olmalı bence, onun bütün planlarını baltalayan Sean olunca ve yavaştan yavaştan çekici görünmeye başlamışken. Birbirlerine hitapları da çok iyi yalnız. Ama tabi söylemeyeceğim kitabı okuyun. :)

~~~*~~~
"Dudaklarının inkar etmesi bir şey değiştirmez. Yüreğin bir kere seçmişse, duyguların ona aşk adını koymuşsa, ne kadar uğraşırsan uğraş aşk karşısında yenilmeye mahkumsun." 
~~~*~~~

Ayy söylemek istediğim çok sahne var ama söyleyip de spoiler olmaması için susuyorum. Ancak son balo sahnesinde Dante'nin yaptığı o adım... off adamım bu sefer çok muhteşem bir şey yaptın dedirtti. Ve bence Jess sıkı bir şekilde süründürmeliydi ama o baloda yaptığı şey bence güçlü bir kendini affettirme adımı oldu.

Ayrıca bu kitap Asil Korsanlar serisinin ikinci kitabıydı. Birbirinin devamı niteliğinde değil ama karakterleri görmek mümkün. Mesela Fahid ve Sagirah'ı gördük. Tabi çok kısa bir an gördük ama Sean ile Beatrice'in kitabında daha çok göreceğiz sanırım çünkü Dante'nin kardeşi ile arkadaşı ile olunca daha çok görürüz ye düşünüyorum. 

Ben J. Royce kitaplarını cidden çok seviyorum ve sizlere de tavsiye ederim. Hele ki historical romans türübü seviyorsanız asla kaçırmayın derim ben.

~~~*~~~
"Seni sevdim kahrolası, kalbimi ayaklarına fırlatıp attım! En değerli hazinemdi ve ben senin korkunç ihanetinin bedelini parçalara ayrılmış ve asla eskisi gibi olmayacak bir yüreği yeniden taşımaya çalışarak cezalandırıldım. Senin aşkınla ciltlediğim masumiyetim şimdi aşağılayıcı bakışlar ve ayaklar altında. Şaşırtıcı olan şu ki sana doğru durmaksızın koşturup duran kalbim her defasında yuvarlandığı uçurumdan kendini kurtarmıştı. Ama bu defa kindar bakışlarınla yüreğim o uçurumun dibinden çıkabilecek cesareti senin hırslı topuklarının altında gönüllü bırakıp geri çekiliyor.
~~~*~~~



Asil Korsanlar Serisi


Kitabın adı    : Aşka Tutsak
Yazarı           :  Jennifer Royce
Seri bilgisi     : Asil Korsanlar #2
Yayınevi        : Parola Yayınları
Sayfa sayısı    : 520

Kitabın tanıtım yazısı:

İntikam sabırla örülen bir ağdır. Nefretle örülmüşse bu ağdan kurtuluş imkansızdır.
Dante Blake Conner, Kraliyet Donanması'ndaki görevini uğradığı bir iftirayla kaybeder. Zindanda ve taş ocağında geçirdiği eziyet dolu iki yıl boyunca genç adamı ayakta tutan tek şey, ona bu iftirayı atan kadına duyduğu nefret ve alacağı intikamdır. Bu nedenle özgürlüğüne kavuştuğunda ilk iş olarak Leydi Jessica Morgan'ın peşine düşer. Ama genç kadın hiç var olmamış gibi ortadan kaybolmuştur.

Onu bulmaktan ümidini kestiği bir anda kötü bir tesadüfle karşılaştığı kadın, bir zamanlar tanıdığı ve masum olduğunu düşündüğü kadın değildir.

Küçük yaşta ailesini kaybeden Leydi Jessica Morgan, iki kardeşinin sorumluluğunu üstelenmiş ve hayatını çok zor şartlar altında devam ettirmektedir. Bir gün hayatına giren çekici ve yakışıklı bir adam durgun bir göle benzeyen hayatına atılan bir taş gibi tüm yaşamını alt üst eder. Uğradığı ihaneti ve aşık olduğu genç adamı geçmişte bırakarak kendine yeni bir yaşam kuran Jessica, aşk denilen duyguya kalbinin bütün kapılarını kapatmıştır. Fakat bu sakin yaşamını nefret ve intikam duygularıyla dolup taşan Dante Conner'in yeniden karşısına çıkmasıyla yerle bir edilecektir. Bu karşılaşma aynı zamanda aralarındaki baştan çıkaran tutkunun hiç azalmadığını da göstermiştir.
Kimin haklı kimin haksız olduğunun belli olmadığı bu tutku dolu intikam oyununun tek bir kazananı olacaktır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın