~~~*~~~
Korku, ruhu kemirir ve insanın içini boşaltır. Bunu yaparken kurbanlarının yaşam sürelerinden beslenir.
~~~*~~~
Göz Koleksiyoncusu kitabıyla tanıdığım ve sevdiğim yazar Sebastian Fitzek'in ikinci kitabıyla karşınızdayım. Yazarın dur durak bilmeden kitapları çıkıyor Pegasus logosuyla ve ben de yakalamak adına her ay yazarın bir kitabını okumaya kararlıyım.
Öncelikle iki kitabını okumuş bir okur olarak şunu söylemeliyim ki, kitaplarının sonunda kurgu öyle bir noktaya geliyor ki yok artık diyorsunuz. Sizi oldukça şaşırtan sonları olduğunu garanti ederim. Göz Koleksiyoncusu'nda okuduklarıma inanamadığım için ikinci kez okumuştum son kısımlarını bu kitabı okurken de son bölümde de oldukça şaşırdım. Yazarın tarzı bu sanırım. Ters köşe yapıp, okuru şaşırtmak.
Kitabın türü kesinlikle psikolojik gerilim... özellikle bu kitapta bunu çok hissettiğimi söylemeliyim çünkü öyle noktalar vardı ki okurun bile okuduklarından şüphelenmesine neden olacak şekilde kafasını karıştırıyordu.
Kitabın kısaca konusunu anlatmak gerekirse; psikoloji uzmanı olan Emma, konferans için gittiği otelde kaldığı gece tecavüze uğrayıp bebeğini kaybediyor ve tecavüzcüsü tarafından saçları kazıtılıyor. O sırada kendinden söz ettiren ve eskortları saçlarını kazıyarak öldüren bir seri katilin kurbanı olduğuna inanan Emma, kimseye kendini inandıramaz. Herkes çok hareketli bir hayal gücü olduğuna ve yaşadıklarının da onun hayal gücü olduğuna inanıyor. Ancak Emme kendini eve kilitliyor ve her daim o korkuyla yaşarken olaylar hiç de tahmin etmeyeceği boyutlara ulaşıyor. Şeytanıyla kendi savaşmaya çalışırken ortaya saklanan gerçekleri döküyor ve karşı karşıya kalmaması gereken şeylerle karşı karşıya kalıyor.
~~~*~~~
İntikam.
Size zarar verildiğinde bundan daha fazla ihtiyaç duyduğunuz başka hiçbir his yoktu. Ve bunu tecrübe ettikten sonra sizi daha fazla suçlu hissettiren de.
~~~*~~~
Emme hem psikolojik savaş verirken hem de yaşamının savaşını veriyor.
Kitabın sonunda bütün gerçekler ortaya dökülürken görünenin aslında hiç de öyle olmadığını okuyoruz ve evet bir yer de ilk izlenim ve yanılgıların insanı nasıl yanlışlara götürdüğünü de okuyoruz.
Cinayet, ihanet, kumpaslar, gizemlerle dolu olan kurgu kitabı gerilim yaparken Emma'nın psikolojik savaşı kitabın... hayır aslında okurun psikolojik sınavı haline geliyor.
Kitabın zaman zaman yavaş ilerleyen kurgusundan sıkıldığımı itiraf etmeliyim ama son 150 sayfada öyle bir hareketlendi ki... o zaman da elimden bırakamadım. Muhteşem değildi bence çünkü ben biraz hareketliliği severim belki kitabın kurgu gereği böyle olması gerek bilemiyorum ama durgunluğu sıkılmama neden oldu. Ancak hareketlendiğinde de alıp götürüyor okuru.
Kitabı sevdim. Muhteşemdi diyemem ama çok güzeldi kurgusu. Normalde 5 üzerinden 5 verirdim ama sıkıldığım satırları göz önüne alırsam 4 derim.
Ancak sizlere bu yazarı da tavsiye ederim.
~~~*~~~
"Bir... bir şey oldu. Vedalaşma esnasında."
Konrad kaşlarını kaldırdı ve Emma'nın konuşmasını sürdürmesini bekledi.
"Jordo. Bana elini uzattı..."
"Ve?"
"Ve avucuma bir şey bıraktı."
"Ne?"
"Bir kağıt."
"Üzerinde ne yazıyordu?"
"Bir erkeğin bana uzun zamandır söylediği en güzel şey."
"Seni seviyorum mu?" diye sordu Konrad.
Emma başını salladı.
"Sana inanıyorum."
~~~*~~~
Orijinal adı : Das Paket
Yazarı : Sebastian FitzekÇevirmen : Fulya Aydınoğulları
Yayınevi : Pegasus
Sayfa sayısı : 320
Postacısı ondan evde bulamadığı komşusuna gelen bir paketi teslim almasını rica etti. Daha önce adını hiç duymadığı bir komşuydu bu. Üstelik yıllardır aynı ara sokakta oturmasına rağmen.
Kadın ise, “Bunda ne kötülük olabilir ki?” diye düşündü.
Ve böylece ölümcül bir kâbusu evine sokmuş oldu…
Genç psikiyatr Emma Stein bir otel odasında saldırıya uğradığından beri evinden çıkmayı reddediyordur. Emma, öldürmeden önce kurbanlarının saçlarını kazıdığı için basında “Berber” adıyla anılan bir psikopatın üçüncü kurbanıdır. Berber’in elinden canlı kurtulan tek kişi olan Emma bu caninin yarım bıraktığı işi tamamlamak için onun peşine düşeceğinden korkmaktadır. Kendisine saldıran kişiyi hiç görmemiş olmasına rağmen karşısına çıkan her adamın o olduğuna dair paranoyak düşünceler yakasını bırakmaz. Kendisini güvende hissettiği tek yer ise Berlin’in ücra bir semtinde bulunan ara sokaktaki evidir, ta ki bir gün postacı Emma’dan bir komşusunun paketini onun adına teslim almasını isteyene dek.
Emma yıllardır aynı sokakta yaşamasına rağmen bu komşu hiç tanımadığı biridir ve onun adına aldığı paket Emma’yı hayatının en korkunç kâbusunun içine atacaktır.
“Sebastian Fitzek uykusuz bir gece geçireceğinizi garanti ediyor.” Donna
“Yazar, okuyucuları için delice bir hikâye, tekinsizlikler ve son sayfaya kadar devam eden çılgınca bir temposu olan bir paket hazırlamış.” dpa
“Fitzek yanıltmacalarla dolu bir şahesere imza atmış.” Westdeutsche Allgemeine
“Fitzek gerilim türünün ustası olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.” Hörzu
Okumamam gerektiğini biliyorum ama okumak istiyorum. Bu ne yaman bir çelişkiiii.
YanıtlaSilBence ne olursa olsun okunmalı :) ben hep okumadan yanayımdır :)
Sil