Uzun zaman sonra sizlere bir alıntı postu ile geldim. Çok severek okuduğum Kırmızı Başlıklı Kız Serisi'nin ilk kitabı Av DÖnencesi'nden bir sürü alıntı işaretlemiştim ve paylaşmadan geçemeyeceğime karar verince sizlerle buluşacak bir başlık halini aldı.
Öncelikle fantastik türde kitapları sevenler mutlaka denesin derim çünkü cidden akıcı, merak uyandırıcı bir kitap olmanın yanında türevlerinden de oldukça farklı detayları var.
Tabi kuru kuru fantastik değil aynı zamanda aşk da var. Hem de öyle güzel ve ince ince işlenen bir aşk ki... offf dedirtiyor.
Kırmızı Başlıklı Kız Serisi, 7 kitaptan oluşuyormuş. İlk üç kitap Ada ve Dawson'ın hikayesi... dördüncü kitabın çıkması da yakın onu da o zaman öğreneceğiz :)
Kırmızı Başlıklı Kız Serisi
Seri sıralamasını da verdikten sonra size ilk kitap Av Dönencesi'nin eşsiz alıntılarıyla baş başa bırakıyorum :)
"Demek dans edebiliyorsun," dedi Ada ve bundan keyif aldığını saklama gereği duymadı. "Söylesene, hiç gizli göreve çıkıp öldürmen gereken bir kurda bu şekilde yaklaştığın oldu mu?"
"Annemin zorla öğrettiği bir şeydi, tüysüz, hâlâ hatırladığımın farkında bile değildim. Hayal dünyanın kontrol altında tut."
"Dans etmeyi severim. Benimle pratik yapabilirsin."
"Tabii. Programımızda hangi kısma eklemek istersin? Ölüm metotları ve yorgunluktan bayılma dersleri arasında beş dakikalık boşluğun var sanırım."
"Neşen beni öldürüyor," dedi Ada ifadesiz bir yüzle."
*****
"Beni deli ediyorsun. Aklındakileri açığa çıkardıktan sonra defolup gideceğin gün, gökyüzünün gece boyu havai fişeklerle aydınlatıldığından emin olacağım."
Ada yere atlayarak nefesini bıraktı ve Gavin'e baktı. "Seni yalancı koyun," dedi kemerini çözerken.
"Sen bana koyun mu dedin?" dedi Gavin gözlerini kısarak şaşkın surat ifadesiyle.
"Ne zaman?" Ada burun kıvırarak yanından ayrıldı.
*****
"Beni ilk gördüğünde ne düşünmüştün?" diye sordu Ada, Dawson'un dikkatini dağıtmak için.
"Hayatımı altüst edeceğini."
"Sözünü hiç sakınmıyorsun," dedi Ada gülümseyerek. Gözlerini Dawson'ın kasılmış elinden ayırmıyordu. "Bense korkutucu olduğunu düşünmüştüm. Gavin, Murat'a benim seninle çalışacağımı söylediğinde tepkisini görmeliydin. Sanki beni uçurumdan itmişler gibi hissettim. 'Kırmızı bir pelerin giyiyor, ellerini önünde birleştiriyor ve bir insan. Dawson onu yer," dedi Ada, Murat'ın sesini taklit ederek.
"Zaman zaman yemek istediğim doğru."
"Kapa çeneni," dedi Ada başını sallarken.
*****
"Neler olduğunu anlamıyorum Dawson ama artık bilmediğim bir oyunu oynamayacağım." Yeniden eve yönelmişken Dawson'ın kolunu tutmasıyla Ada burnundan soluyarak kavrayışından kurtulmaya çalıştı. Uzaklaşmasını sağlayamadığında bir kez daha vurup kolunu çekti. Sırılsıklam bir halde ve bıkkınlıkla etrafına sular saçıyordu. "Ne istiyorsun benden?" dede Ada yüzüne karşı bağırarak. İki elini kullanarak omzundan ittiğinde duvara çarpmasına sebep oldu.
Dawson nefes nefese bir halde duvara yaslı kalırken dudaklarını araladı. Bir an konuşamadan duraksadıktan sonra yavaşça soluğunu bıraktı. "Sanırım beni sevmeni."
*****
"Beni sevmeye kendini mecbur hissedemezsin. Bu çok yanlış. Kendini kötü hissetmene gerek yok. Hem zaten aynı anda iki kişiyi sevmek mümkün mü?"
Ada'nın buna vereceği bir cevap elbette vardı. Kalbince ve beyninde yankılanan tek şeyi söyledi. "Hayır. Değil."
Dawson yavaşça gülümsedi. "Hiç keşke dememişti. Tüm olanların ve seçimlerimin bir nedeni olduğunu düşünürüm. Ama ilk defa, keşke senin için onu geri getirebilseydim."
*****
Lavinia kitabı tek eliyle kapatıp yanına bıraktı. "Kararından pişman olmamanı dilemekten başka bir şey gelmez elimden. Ama umarım bunu iyi düşünmüşsündür. Dövme yapıldıktan sonra geri dönüş yok. Kalp mührü kırılmaz bir hale gelecek. Tek bir ilgi kıvılcımında şimdikinden daha büyük acılar çekeceksin. Sonunda da ölürsün. Bu kaçınılmaz."
"Farkındayım ama şimdiye kadar dövmemi zorlayacak olan tek kadın başkasına aşık."
*****
"Bana yalan söyledin." Hiçbir kelimesinin aklından çıkmadığı o vedanın ardından Dawson'ın bıraktığı resmi cebinden çıkardı. Görebileceği şekilde tutup kaldırdı. "Beni sevmediğini, bunun geçip gideceğinden bahsettin. Basit bir şeymiş gibi anlattın ama bu basit değil," dedi remi biraz daha kaldırarak.
"Olması gerekmez." Gözlerini, Ada yerine resimde tutuyordu. Sanki onu ne zaman çizdiğini hatırlamaya çalışıyormuş gibi bakışları anlamsızdı ama her bir dakikasını hatırlıyordu. Çizgilerin üzerinden her geçtiğinde vücudunun parçalara ayrıldığını hissetmişti. Kalemi, saçlarının dağınık dalgalarında kaydırırken kalbindeki mühürle mücadele ediyor, savaşıyordu. Resmi bitirene kadar kaç tane kalem kırdığını bilmiyordu fakat kemiklerini ezen, ruhuna işkence eden acıyı sessizce kabul etmiş karanlıkta oturarak Ada'nın yüz hatlarını ezberlemişti.
*****
Dawson kollarını masaya yaslayarak öne doğru eğildi. "Senden istediğim bir şey var."
"Yapabileceğim bir şeyse..."
Ona biraz daha yaklaşarak saçlarını gevşek bir şekilde tutan tokasını çekti. "Saçlarını toplama." Ada, saçları omuzlarına ve sırtına dağılırken başını kaldırıp Dawson'a baktı. Neden böyle söylediğini merak ediyordu. "Sana zarar vermeden dokunabileceğim tek parçan," dedi Dawson saçlarını parmaklarının arasına alıp aşağıya kaydırırken.
Ada'nın dudakları aralandı ve bir kez daha öylece bakakaldı. "Gerçek eşini bulduğunda o sahiden şanslı biri olacak."
"Şimdilik o kadar uzun bir geleceği düşünmemize gerek yok."
"Mutlu olmayı hak ediyorsun."
"Şu anda mutluyum."
*****
"Üstüm kan ve kir içinde ama sen saçlarıma bir şey bulaşmasını önlemeye çalışıyorsun."
"Saçlarını seviyorum."
"Beni sevemiyorsun ama saçlarımı seviyorsun, öyle mi? Kendine ait bir parçayı kıskanan tek kişi olabilirim."
"Ben de ölü bir adamı kıskanan tek kişiyim. Eşitiz bence.
*****
"Kalbimle beraber ruhumun da kilit altında olduğunun farkında mısın?" dedi Dawson sorusuna cevap vermek yerine. Bu sefer başını sallayan Ada oldu. Dawson gözlerini Ada'nın meraklı bakışlarında gezdirerek devam etti. "Sen o kilitli ruha yaklaşan ilk kişisin."
Ada ne zaman bu hale geldi bilmiyordu ama Dawson'ın kollarının altına girip ısınmak istiyordu. Tıpkı sözlerinin etkisiyle kanının daha heyecanlı akması gibi. İlk defa ona yaklaşmayı bu kadar çok istiyordu ama yapamadı. Önünde olan engellerden hiç bu kadar nefret etmemişti.
*****
"Duyguların her zaman sana ait olmalı, tüysüz. Bazı şeyleri aceleye getirmek onun yeterince kök salmasını engeller ve ben anlık bir heyecan ya da duygu yığını değil, kökleri istiyorum."
"Kökleri ve daha fazlasını hak ediyorsun."
"Bana layık olamamaktan korkuyorsan bu gerçekten saçmalık. Çok daha iyi adamlar var. Hatta bu çatı altında bile. Eğer tamamen seni düşünüyor olsaydım asla beni sevmeni söylemezdim."
"Nasıl biri olduğundan haberin bile yok. Bunu benimle birlikte keşfetmen gerçekten eğlenceli olacak."
*****
"Ada, seni sevemediğimi biliyorum ama yemin ederim ki buna en yakın şeyi yapıyorum. Kalbimden sıcak her kırıntı senin ve paylaşmak istediğim başka kimse yok. Bana bir konuda söz ver."
Ada hayatı boyunca duyduğu en güzel bağlılık sözlerini dinlerken dünyadan kopup gitmişti. Dawson'ın parmaklarının saçlarında dolaştığını hissediyordu. Saç tellerinden her bir hücresine yayılan kusursuz dokunuşlardı. "Nedir?"
"Benden umudunu kesme. Kalp mührü olsun ya da olmasın sevmeyi bilmiyorum ama bunu değiştirmek niyetineyim. Çok zorlanacak odluğunda bile sana tutunmak için çabaladığımı unutma. Geçmişim pek iç açıcı değil, ben de öyle. Bir hayatı paylaşmanın ne olduğunu bilmiyorum ama her şeyi senin için yaptığımı sakın unutma."
"Neden veda konuşması yapıyorsun?" dedi Ada korkuyla.
Dawson, gülümseyerek elini çekti. "Bu bir hoş geldin konuşmasıydı, tüysüz."
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın