Calder'ın Umudu kitabının devamı olan Eden'in Kaderi ile hikayeleri kaldığı yerden devam ediyor. İlk kitapta okuyanlar bilir Calder da Eden da birbirlerinin öldüklerini düşünüyorlar ve hayatta kalmaya çabalıyorlardı. Bu kitapta da birbirlerini bulma yolculukları ve Arkadya'da olanların medyaya yansımasıyla baş etme çabalarını okuyoruz.
Kesinlikle ilk kitabın heyecanı ve büyüsü bu kitapta yoktu ama aşk hikayesi ve yeniden başlangıç yapmayı başarmış, birbirini bulmuş ve aşklarını yaşayacakları konumda olan iki gencin hikayesini okuyoruz.
Kitabın her ne kadar konusuna azıcık ucundan değinmiş olsam da biraz daha bahsetmek istiyorum. İlk kitabın sonunda Hector'ın kıyameti kopmuş ve o kıyametten bir şekilde Calder sağ kalmış ve Xander sayesinde enkazdan kurtulmuştu. Eden ise... daha güvenli bir şekilde kurtulmuştu. Her ikisi de enkazı görüp de herkesin öldüğünü düşünerek kabullenmeye çalışarak hayatlarına devam etmek zorunda kalırlar. Aradan da üç sene geçmiştir. Artık her ikisi de gerçek hayatta tutunmayı başarmıştır... tek bir sorunla kim olduklarını bilmeden, kimlikleri olmadan gizlenerek, saklanarak yaşamaya devam etmektedir. Eden, Felix adında bir adamın yanında kalmaya başlar ve adam genç kıza yardımcı olma amacıyla evini açmıştır. Bu üç yılı orada geçiren Eden, Felix ölünde elinde onun kendisine bıraktığı bir miktar para ve geçmişinin anlatıldığı bir zarf bulur. Zarfta Eden'ın ailesi ve gerçek adı yer almaktadır. Eden ailesinin peşine düşüp de annesini ve kuzenini bulduğunda hayata daha kolay adapte olacağını ve yüreğindeki aşkın acısıyla yaşayacağı yeni hayata adım attığını düşünürken aynı şehirde aynı havayı soluyan Calder'ın resim sergisi ile kaybettiği aşkını bulmuştur. Her ikisi de aşklarını kaybettiklerini düşünürken birbirlerini bulmaları her şeyi daha kolay atlatabileceklerini düşünürken gerçekler gün yüzüne çıkıp da Arkadya'dan sağ kalan iki gencin varlığı magazini hareketlendirmiş ve polislerdeki dosyaların açılmasına neden olmuştur. Şimdi hayatlarını geri alabilmek, aşklarını yaşayabilmek ve bir kimliğe sahip olabilmek için önlerinde bir fırsat vardır. Üstelik bu sefer daha güçlülerdir çünkü Eden, Calder ve Xander tekrar birliktedirler.
Kitap Eden ve Calder'ın hikayesini anlatırken aynı zamanda bu üç gencin hayata tutunma çabalarını ve yollarını çizmelerini konu alıyor.
Açıkçası kitabı okurken zaman zaman ilk kitap biraz daha uzun olup da bu kadar detaylandırılmasa nasıl olurdu diye düşünmedim değil. Çünkü ilk kitaptaki o gizemli dünya, heyecan bunda yoktu. Bundaki duygular ve kurgu daha başkaydı. Resmen bir fanusta yetişen balıkları okyanusa atmak gibiydi Eden ve Calder'ın dışarıdaki dünyadaki hayatları ve adapte olma çabaları... okumak güzeldi, sıkmadı da ama yine de o ilk kitaptaki heyecan ve gizemi hissetmek, o imkansız aşkın savaşını okumak gibi de değildi.
Kitabın en güzel, duygusal ve yürekten vuran sahnelerinden biri Eden'in Calder'ın sergisini duyunca... ki bunu bir sözden anlayıp gidiyor sergiye... sergi alanında verdiği tepkiydi. Duvarda kendi geçmişinden ve kendi resimlerini görmesi ve sergi alanında Calder'ı görmesi... öldü diye yas tuttuğun aşkının sağ bir şekilde karşında olması... o sahneler muhteşemdi. Aynı zamanda Calder'ın tarafından da çok güzeldi. O sahneler tam da şu aşka yakışacak satırlardır.
Bir de Eden için düzenlenen bahçe partisinde habersizce katılan Calder'ın sözleri... o sözler... off be Calder, şu kitapta hepimizin yüreğinde kocaman bir yer edindin dedim kendi kendime. Çünkü hem çok çekti hem de çok güzel sevdi.
Calder'ın içinde yaşadığı korkular, çabalaması ama Arkadya'da yaşadıkları kabus bulutu gibi hep üstünde olması çok güzel anlatılmıştı. Bütün bu korkularına rağmen ayakta kalma çabası, Eden ile olabilme çabası güzel anlatılmıştı.
Calder'ın geçmişine yapılan yolculuklar, öğrenilenler tahmin ettiğim gibiydi. Hector'ın sözlerinin bir yerde doğru olacağını düşünüyordum ve yanılmadım. Calder'ın gerçek kimliği, babası beni şaşırtan detaylar olmadı açıkçası...
Kitabın sonu tam da kitaba yakışır nitelikteydi. Gülümseyerek kapatmama neden oldu. Calder ve Eden mutlu sonuna ulaşırken Xander'ın da hayatına devam edip kendi mutluluğunu okumak çok güzeldi.
Resmen üç küçük çocuğun bir dikta yönetimde yetişkinlerin çıkarlarında yaşama çabası ve ardından da hayatta kalma çabaları... sonrasında da yetişkin halleriyle hayatta kalma savaşlarını okuduk. Onlar kendi mutlu sonlarına ulaşırken okumak heyecan vericiydi.
Genel olarak kitabı severek ve zevkle okudum. Ama yukarıda dediğim gibi de ilk kitap biraz daha uzun olup ikinci kitaba gerek olmayacak şekilde de kurgulanabilirdi bence. Nedense okurken zaman zaman bunu hissettim.
Kitaba benim puanım 5 üzerinden 4 oldu. İlk kitabı okuyup sevdiyseniz bence bu kitabı da okuyun ki Calder ve Eden'i mutlu sonlarına uğurlayın ;)
Calder & Eden Serisi
güzel tanıtmışsınız, kapaklar falso serinin bence hiç mi estetik anlayışı olmaz bir insanın diye düşünürken vazgeçtim... :)
YanıtlaSilkonusu da çekmedi hiç beni, ama basıldığına göre bir şeyleri güzeldir :) mutlaka
Kapaklar, orijinal kapak tasarımı o yüzden yayıncımıza suç bulamıyoruz bu konuda. Kitap distopik romans türünde bir nevi aşk romanı sevmeyenleri pek seveceği türde değil.
SilBence herhangi bir türde değil :)
YanıtlaSilBence kitabı okumadan ya da okusanız da bu tür bir yorumda bulunmak doğru değil. Sonuçta bu tür kitapları sevenler var ve olmasa da yazarının harcadığı, yayıncının harcadığı bir emek var. Üstelik yanılıyorsunuz bunlar da bir türe dahiller.
Sil