3 Temmuz 2022 Pazar

0 Haziran Ayı Nasıl Geçti?

Merhabalar, 

Bu ayın ilk yazısı ile karşınızdayım. Artık bir aksilik olmazsa ayın ilk postu hep ayın değerlendirmesi olacak. Bu da yazdığım ikinci değerlendirme yazım olacak. O yüzden hadi Haziran 2022 nasıl geçirdim bir bakalım. 

Çok fazla kitap okuyamadım bu ay hem yetişmesi gereken projelerimin yoğunluğundan hem de bir haftalık iznimde tatil yaptığımdan dolayı çok kitap okuyamadım ama bunun yanında ayı kendim için dolu dolu geçirdiğimi söylemeliyim. Ahh bu arada yazının sonuna doğru tatilimde yaşadığım kötü bir anıyı da anlatacağım ki sizlerle de küçük bir uyarı olsun. :( 

Öncelikle hala iş yoğunluğum devam ettiğinden ve her zaman yazın kendimi dışarılara atma hevesinden ve arkadaşlarıma daha fazla vakit ayırdığımdan dolayı hep daha az okurum. Muhtemelen temmuz ayı da bu şekilde geçecek ama kendimi Ağustos ayında toparlamayı planlıyorum. Umarım :) 

Öncelikle hiç dizi, film falan izlemedim. Değişik bir şekilde programlar falan izledim ama kendimi dizi ya da filme vermedim. Ama muhtemelen bu ay dizi izlerim çünkü okuyamadığım zamanlarda genelde kendimi dizilere adıyorum. Sanırım yoğun olan beynimi bu şekilde boşaltıyorum, rahatlıyorum. 

Daha başka şeylerden bahsetmeden önce ayı hani kitaplarla geçirdiğimi söyleyeyim. 

Neler okudum;

  • Puanım : 3,5/5    //   Sinem Demirdöven - Gören Gözler
  • Puanım : 3/5      //   Paula Quinn - Cazibe Çemberi
  • Puanım : 5/5      //   Elena Armas - İspanyol Aşk Aldatmacası
  • Puanım : 5/5      //   Melekber Deniz - Zayıflamanın Tadı


Kitapların yorumları blogda yer alıyor hatta bazılarının alıntıları da yer alıyor. Tabi bu ayda kitap alışverişi yaptım asla uslu durmam beni biliyorsunuz. :) Ona da blogda ulaşabilirsiniz. Yeni Kitaplarım başlığından ulaşabilirsiniz. 

Bunun haricinde bir haftalık iznimde Bursa'da kuzenlerimle beraber tatil yaptım. Zaten bu süre zarfında İnstagram hesabımızdan her sabah sizlere manzaralarla günaydınlar da dilerim :) Bursa da turistik yerleri gezip görmenin tadını çıkardık. Tabi genelde tercihimiz doğa, göller ve şelaleler yönündeydi. Müzelere de kısa ziyaretler yaptık. Özellikle Hacivat Müzesi ve Tofaş Araba Müzesi'ne de gittim. O müzeler İstanbul'da olsaydı fahiş fiyatlarda giriş ücretleriyle açık olurdu diye de düşündüm ama Bursa'da ücretsizdi. Çok şaşırdım bu duruma... Hatta Bursa Hayvanat Bahçesi'ne de gittim. Üstelik Darıca'ya bakılırsa giriş ücretleri oldukça uygun ve çarşambaları da %50 indirimli olduğunu da araya sıkıştırayım. Oldukça hayvan çeşitliliği, temizliği, ilgilenen personeli ve güzel dekorasyonu, koordinasyonuyla çok sevdiğimi söylemeliyim. Eğer yolunuz düşerse mutlaka gidin Bursa Hayvanat Bahçesi'ne biz yaklaşık bir buçuk saate yakın zaman ayırdık. Ayrıca Yalova'nın Teşvikiye ilçesine bağlı Dipsiz Göl ve Çifte Şelaleleri'de ziyaret edin derim. Kelimenin tam anlamıyla keşfedilmemiş muazzam doğa harikalarıydı... çok çok beğendik ki benim ikinci gidişim oraya.

Bütün bu muazzam geçen tatilimde başımıza gelen bir durumu da size anlatmak istiyorum. Eğer olursa internette görürseniz, merak ederseniz gitmeyin ya da temkinli olun diye anlatmak istiyorum. Bursa'nın Karacabey taraflarında Ayvaini Mağarası'na gitmek istedik. Bursa'nın çıkışına yakın bir konuma sahip bir mağaraydı. Merkezden yaklaşık 45 dk falan da uzaklıkta dağın tepeside... baya dağ yolu çıktık ve kalabalık olmayan bir köyün neredeyse sonunda bulunan bir mağara. Mağaranın içerisinde 5 km kadar gezilme yerleri varmış ve jeolojik olarak harika görüntülere sahip bir yermiş. Jeofizik Mühendisi olduğumdan ilgimi çekmişti ve kuzenlerim de böyle keşfedilmemiş doğa gezilerini sevdiği için de babamı da şoförlük konusunda kandırmışken gidelim dedik. O kadar ıssız bir yola gittik, navigasyonla gittik ki ara ara telefonun ve internetin çekmediği konuma rağmen pes etmedik gittik. Mağara girişini bulamayınca orada bir köy sakininden yardım istedik. Hatta yardım istediğimiz adam evin bahçesinde çalışıyordu yardımcı olmak için işini bıraktı geldi. Bize mağara yolunu gösterdi. Keçi patikası denilen bir şekilde yokuş bir dağa tırmanış yoluydu yer yer toprak yer yer kayalık... biz hazır gitmişken gidelim mağaraya dedik. Tırmanmayı göze alarak. Adam orada serinlik dedikleri ormanlık arasında kalmış şelale yolu oluşmuş yerleri gösterdi. Biz orada oyalanıp video resim çekerken kendisi de mağara içinde kullanmak için el feneri almaya gitti. Sonrasında yanımıza döndüğünde hep beraber tırmanmak için mağara yoluna doğru ilerlediğimizde bir tek bize ait arabanın olduğu yerde beyaz eski bir kamyonet tarzı araba vardı ve bizden birkaç dakika önce tırmanışa geçmiş iki adam gördük. Bu arada belirtmek isterim ki yanımızda tek yetişkin kişi babamdı... onun haricinde 15 yaşında delikanlı bir kuzenim ve 22 yaşında bir diğer kız kuzenim ve ben olmak üzere dört kişiydik. Bunları önemsemedik ve tırmanmaya başladık. Biz yolun hep patika şekilde ilerleyeceğini düşündük. Ama bir yerden sonra baya taşlara ve kayalıklara tırmanmaya falan başladık. Bir de bastığımız yerlerden kayarsak, dengemizi kaybedersek düşeriz ve uçurum... şanslıysak kenarlardaki ağaçlar bizi belki düşmeyi engellerdi. O da belki... ama genciz ya... o kadar gelmişiz de pes etmek istemedik tırmandık. Yol üzerinde babam 2 kere ben 1 kere isterseniz dönebiliriz dedim... çünkü kendim için olmasa da insan tehlike anında en çok sevdiklerine zarar gelecek diye korkuyor ve tırmanışımız tehlikeli boyuta gelmeye başlayınca da bu korku insanın içinde filizleniyor... Her neyse pes etmedik yine de tırmandık. Mağara girişiyle tırmanışımız arasında 10-20 m kadar mesafe kaldığında geri dönmeye karar verdi. Bulunduğumuz konumdan mağaranın girişi görünüyor... bize tırmanmada yardımcı olan adam önden ilerlemiş mağaraya bizden daha yakındı. Mağara girişinde bizden önce tırmanan iki genç adam oturuyordu. Önce babam sonra da ben fark edince... mağara girişine bu kadar yakın olmamıza rağmen geri dönem kararı aldık. Çünkü dediğim gibi yanımızdaki tek yetişkin adam babamdı... diğer erkek 15 yaşındaki kuzenim... savunmasızız ve karşımızda bize yardımcı olan adamla 3 yabancı adam vardı. Bile bile lades demenin anlamı yoktu... tehlikeye girmenin de... bu yüzden geri döndük. Çünkü her gün haberlerde milyonlarca tecavüz, taciz, cinayet haberleri okuyoruz ki o an aklımıza gelen en az korkunç senaryo hırsız olup telefon ve cüzdanlarımızı çalmalarıydı. Ki o bahsedilene kadar aklımıza bile gelmedi çünkü istemsizce en kötüsünü düşündük. Biz geri dönmeye karar verdiğimiz de yardımcı olan adamın da "mağara girişinde insanlar var korkmayın" tarzında sarf ettiği sözler de bizi açıkçası zerre rahatlatmadı ve biz geri döndük. Tırmanırken yardımcı olan adamın geri dönüş yolunda bizimle inmemesi de aldığımız kararın ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Zaten biz aşağıya inerken mağaranın diğer adamlarda peşimizden indiler. Biz tamamen inip arabaya yaklaşıp oturup soluklandığımızda o mağara girişindeki 2 adam hızla inip arabaya binip gittiler ve bize yardımcı olan adam hiç bir şey söylemeden ortalıktan yok olurcasına evine gitti. 
Bu tavırlar aldığımız kararın doğru olduğunu gösterdi. O an ne planladılar bilmiyorum. Organize mi oldular onu da bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var o an aklıma gelen şeyler hiç de güzel şeyler değildi. Çünkü kendimi hiç bu kadar savunmasız hissetmemiştim. Kendimi hiç sevdiğim biri için korkarken hissetmemiştim. Birinin başına bir şey gelebilecekken savunmasız olmanın, hiçbir şey yapamayacak olmanın korkusunu hissettim. 

Bunu neden anlattığıma gelince... olur da duyarsanız Ayvaini Mağarasını... olursa merak eder ve görmek isterseniz kesinlikle ya kalabalık bir grupla gidin ya da ciddi anlamda erkek kalabalığınızın olduğu grupla gidin. Çünkü karşıdaki insanlara korkutucu geldiğinde kalabalık bir şey yapamazlar. Ayrıca tırmanışın filmlerdeki gibi bir tırmanış yapacağınız konusunda da uyarayım. 

Açıkçası tam olarak 3 gün o tırmanışın korkusundan ve zorluğundan bacak ağrısı çektim. Bu yüzden sizleri uyarmak istedim. 

İşte böyle bir aydı benim için. Tatilimizin son günü mağarada olanları saymazsak güzeldi her ne kadar az kitap okumuş olsam da en azından dolu dolu geçmiş bir aydı ama o gün olanlar da kötü bir anı olarak kaldı. Artık kuzenlerimle beraber o anların sadece eğlenceli kısımlarına odaklanıp korkunç detaylarını unutma tarafındayız. Daha doğrusu hatırlamamaya çalışıyoruz. Belki hiçbir şey yaşamadık, belki çok dehşet bir şey yaşayacaktık verilmiş sadakamız varmış son dakika da kendimizi kurtardık bilemiyorum ama kötü bir anı oldu bizim için. 

Sizleri de uyardığıma göre bu konuda biraz daha rahatım. Siz de anlatın çevrenize gitmek isteyen olursa diye... 

Haziran ayım böyleydi ve bitti. Şimdi Temmuz ayında beni neler bekliyor bakalım :) Muhtemelen çok okuyamam çünkü zaten bayram tatilini 9 gün yapılında bir tatil kaçamağı planladım arkadaşlarımla o yüzden okuyamam kitap... Ama elimden geldiğince çok okumaya çalışacağım :)

Sizin ayınız nasıldı ? Umarım çok güzeldir :)


Bol kitaplı ve cıvıl cıvıl bir ay geçirmenizi dilerim :)

 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın