15 Ekim 2022 Cumartesi

0 ALINTILAR // Sylvia Day - Sana Soyundum (Crossfire #1)

Crossfire Serisi


Olay çıkarmak istemediğimden, ondan uzaklaşmak için asansörlerin oraya gelmemizi bekledim. 

Sakince durup çağırma düğmesine bastı. "Saat beşte, Eva."

Yanan düğmeye baktım. "İşim var."

"Yarın o zaman."

"Bütün hafta sonu işim var."

Karşıma dikilip gergince sordu. "Kiminle?"

"Bu seni hiç ilgi..."

Eliyle ağzımı kapattı. "Yapma. Zamanı sen söyle o halde. Ama 'asla' demeden önce de bana bir bak ve karşında kolay vazgeçecek bir adam görüyor musun onu söyle."

Yüzü sert, gözleri kısık ve kararlıydı. Titredim. Gideon Cross'la girilecek bir irade savaşından galip çıkacağımdan emin değildim.


*****


"Eva." Yaklaştı. "Daha önce hiç öyle bir şey yaşamamıştım. Bunun mümkün olduğunu bile sanmıyordum. Ama bir kez yaşadım ve... artık onsuz olamam. Sensiz olamam."

"Alt tarafı seks Gideon. Süper şahane seks gerçi ama eğer bunu yaşayan kişiler birbirlerine iyi gelmiyorsa insanın dengesi cidden bozulabilir."

"Saçma. Her şeyi berbat ettiğimi kabul ettim. Olanları değiştiremem ama bu yüzden kıçıma tekmeyi vurmaya kalkarsan pekala tepem atabilir ona göre. Sen kurallarını söyledin, ben de onlara uymak için kendimi ayarladım, oysa sen benim için en ufak ayarlamaya bile yanaşmıyorsun. Senin de ortada buluşmaya razı olmak gerek." Yüzü sıkıntıyla kasılmıştı. "Hiç değilse bir adım gel yahu."

Ne yapmaya çalıştığını ve bunun nereye varacağını anlamak ister gibi yüzüne baktım. "Ne istiyorsun, Gideon?" diye sordum. 

Beni yakalayıp kendine çekti ve yanağımı avucuna aldı. "Seninle beraberken hissettiğim şeyleri hissetmeye devam etmek istiyorum. Ne yamam gerektiğini söyle yeter."



*****


Masanın ortasına yerleştirilmiş bir grup fildişi renkli mumun altın rengi ışıltısı ateşle birlikte odayı aydınlatan tek şeydi. 

"Affedersiniz," dedim eşikte durup. "Ben repertuvarında romantizm olmayan Bayan Cross'u arıyordum."

Mahcup gülümseyişindeki çocuksuluk çıplak bedeninin erişkin cinselliği ile hiç uymuyordu. "Ben öyle düşünmüyorum bu işleri. Yalnızca seni neyin hoşnut edeceğini kestiremeye çalışıyorum, aklım gelen fikri deniyorum ve işe yarayacağını umuyorum."

"Sen hoşnut ediyorsun beni." 



*****


"Artık kavga etmek istemiyorum" dedim sessizce, tezgahın üstünde oturduğum yerden.

Gideon küçük havluyu gizli bir kirli çamaşır sepetine atıp pantolonunun düğmelerini ilikledi. Sonra bana yaklaşıp serin parmak uçlarını yanaklarımda dolaştırdı. "Biz kavga etmiyoruz meleğim. Birbirimizin ödünü koparmamayı öğrenmemiz lazım sadece, o kadar."

"Sanki çok kolaymış gibi söylüyorsun." diye homurdandım. Ona ya da bana bakire demek gülünç olurdu ama aslıdan duygusal açıdan tam da öyleydik. Karanlıkta el yordamıyla ilerliyorduk; fazla hevesliydik, boyumuzu fersah fersah aşan sulardaydık ve kendimize güvenmiyorduk, birbirimizi etkilemeye çalışıyor ve bütün ince detayları ıskalıyorduk. 

"Kolay ya da zor, fark etmez. Bunu aşacağız, çünkü aşmak zorundayız."



*****


Dönüp yüzüne baktım. "Haberlere çıkıyor olman senin suçun değil ki. Deli gibi çekici olman konusunda da yapabileceğin bir şey yok."

"Yakında anlayacağım," dedi kuru bir sesle, "bu yüzün benim başıma bela olup olmayacağını."

"Eğer benim görüşümün bir önemi olacaksa, yüzünü çok beğendiğimi belirtmek isterim."

Dudakları seğirdi Gideon'ın ve yanağıma dokundu. "Senin görüşün benim için anlam ifade eden tek görüş. Ve bir de babanınki. Onun beni sevmesini isterim, Eva; kızının özel hayatının ihlal edildiği ortamlara soktuğumu düşünmesini değil."

"Sen kalbini kazanırsın onun. Onun tek istediği benim güvene ve mutlu olmam."

Bariz şekilde rahatlayarak beni kendisine çekti. "Seni mutlu ediyor muyum ben?"

"Evet." Yanağımı kalbinin üstüne yasladım. "Seninle olmaya bayılıyorum."






 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın