Kitabın yorumu için tıklayınız!
"Seninleyken kibar olmak zorunda değilim çünkü zaten benden hoşlanmıyorsun."
"Bu doğru değil," dedim. Cevabım ondan çok kendimeydi.
Amelia mırıldandı. "Eskiden en yakın arkadaşım annemdi, oysa şimdi beni sadece param için seviyor. Susan ise sadece başarılarımı düşünüyor. Dünya benden Rae Rose olmamı bekliyor." Uzun bir sessizliğin ardından derince iç çekti. "Boğuluyorum ama kimse görmüyor."
Kalbimi Amelia'dan uzak tutma konusunda artık acizdim. Hayatımda gerçekten önemsediğim insanların listesi epey kısaydı ama görünüşe göre bu listeye yeni bir isim daha eklemiştim şimdi.
Beni duyabilsin diye saçlarını kulağının arkasına doğru ittim. "Ben seni görüyorum."
"Herkes son zamanlarda pek bir bilmiş oldu, artık katlanamıyorum. Bazen bir kadının da yorulup mola vermek isteyebilir, öyle değil mi?" Alnındaki çizgiler derinleşti. "Bu, güçsüz ya da ihmalkar olduğun anlamına gelmez. Başarıya doğru döşediğin yolda hayır demenin normal bir şey olduğunu seni izleyen kadınlara göstermen anlamına gelir. Arada sırada tüm kapıları kapatıp Kendimle ilgileniyorum. Defolun diyen bir tabela asmanda sorun yok."
"Umudunun yersiz olduğunu söylemem gerek. Noah beni etrafında görmek istemiyor."
Mabel homurdanarak kahkaha attı. "Saçmalık. O çocuğu bebekliğinden beri tanırım. Ciğerini bilirim onun. Huysuz olmasının sebebinin seni etrafta daha fazla görmek istemesi olduğu bahsine ömrümü koyarım." Söylediklerine karşı çıkmasam da gözlerimi dükkanının vitrinine doğru çevirdim. "Ayrıca sen bakmadığın zaman sana nasıl baktığını gördüm."
Başım hızla Mabel'e döndü. "Bakmamıştır."
Mabel'ın gülümsemesi iyicene genişledi. "Hayır, bakmadı. Ama yanaklarındaki kırmızılığa bakarsak olmasını istediğini biliyorum artık."
Parmaklarını saçlarım boyunca geçirdi ve tekrarladı. "Seninle romantik bir şeyler yaşamak istiyorum. Hem de seni ilk gördüğüm günden beri. Duyguları değişen yalnızca sen değilsin." Kalbim durmuş gibiydi. "Ancak hala bir ilişkiye hazır değilim. Bunun nasıl yürüyeceğini bilmiyorum. Ailemi burada bırakamam, en azından büyükannemi... Yani, neyse, bırakamam. Sen de kalamazsın."
"Peki ya..."
Ne söyleyeceğimi Noah zaten biliyordu. Kendi kelimelerinin acısını hafifletmek istercesine uzanıp çenemi avcunun içine aldı. "Uzak mesafe ilişkisi yürütemem, Amelia."
Birbirini tutan ellerimize baktım. "Bu yüzden. Eğer hayatının değişmesini istemiyorsan bizi beraber görmemeliler." Sesim titriyordu. "Yüz farklı açıdan fotoğraflarımızı çekerler ve yarın sabah magazin dergilerini ve sosyal medyayı süsleriz."
Elimi bırakmasını bekliyordum. Bu kayba kendimi hazırlamıştım. Bunun yerine Noah elimi daha sıkı tuttu ve "Seninle geliyorum," dedi.
"Noah!"
Elini elimden çekti, çenemi avuçlarının arasına aldı ve hiddetli bakışlarla gözlerimin ta içine baktı. "Seni terk etmiyorum. Aramızdakileri geçici olarak görebilirim sandım ama..." Sustu, başını iki yana sallayıp beni aceleyle öptü. "Aramızdaki bitsin istemiyorum. Bitmesine izin vermiyorum."
Umuttan adeta nefessiz kalmıştım. "Ne demeye çalışıyorsun?"
"Diyorum ki korkularımın canı cehenneme. Ben seninle bir ilişki yaşamak istiyorum, sen de istiyorsan."
"İstiyorum!"
Vücudumun diğer tarafına geçerek, "Gitmeni istemiyorum," diye fısıldadı kulağıma.
"Bu bir veda değil, Noah."
"Neden öyle hissettiriyor o zaman?" diye sorduğunda dudakları gırtlağımı okşuyordu. "Neden seni bir daha asla göremeyecekmişim gibi hissediyorum?"
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın