4 Ocak 2025 Cumartesi

0 Gökçen Koçan - Onsra Yad (Onsra Serisi #4)


~~~*~~~
Bir insan; yaşayacağı bir saat sonrasından, ancak çaresizlik ile kavrulduğunda korkarmış.
Ben korktum. Çok korktum...
~~~*~~~



Yılın ilk kitap yorumu bir serinin son kitabı oldu. Üstelik seriyi de bitirmiş oldum. Bu yıl bir seri bitirmiş de oldum diyebiliriz sanırım. 😇😂 

4 kitaplık bir seri olan Onsra'nın son kitabı Yad ile Alp Aslan ve Jülide'nin hikayesi mutlu sonlarına ulaştı. Sıralı okunması gereken, yetişkin içeriği olan bir askeri kurgu olduğunu söylemeliyim. Diğer kitaplarla kıyaslandığında bunda daha azdı ama olduğu da bir gerçekti bu yüzden önden uyarı yapıyorum ki bilerek okuyun. 

Bir çiftin hikayesi olduğu için kitapları sıralı okumalısınız. Damdan düşer gibi ara kitaplardan başlarsanız kurguyu anlamazsınız. 

Serinin ilk kitabından beri oldukça değişken puanlamam oldu ki bu kitaba verdiğim puanla da bu durum kendini gösteriyor. Detaylı yorumumdan sonra en altta kitaba dair puanım yer alıyor olacak. Ama genelinde güzel bir seri diyebilirim. 


~~~*~~~
Alp Aslan diliyle; benim yüreğim dahil, birçok yüreği on kurşun bedelinde yaralayabilirdi ama dilinden çıkan geri dönemeyecek her bir kurşun önce kendi yüreğini deler, sonra sevdiklerine saplanırdı.
~~~*~~~


Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Jülide'nin hamile bir şekilde uğradığı saldırı sonrası Alp Aslan, köye ve karısının yanına gider ve orada işleri yoluna koyma yoluna gider. Sonrasında ise bir sonraki görevinden de doğum içi geri döndüğünde Jülide'nin doğum yapmak üzere olduğu ve kardan dolayı köye ulaşılmaması sonucunda oldukça panik olan Alp Aslan, karısının ölümle burun buruna olması ve küçük oğlu doğduktan sonra da yaşayacakları göz önüne alınınca lojmana yerleşme konusunda Jülide'yi ikna eder. Ancak olayları, hayatlarındaki inişler-çıkışlar asla durmaz. Çünkü Alp Aslan'ın aktif olarak gittiği görevler ve sonrasında oğlunun büyümesine dair kaçırdığı anlar, Jülide'yle kaçırdığı anlar da zor durumda ve özlemlerle hayatlarını doldursa da bir asker olmasının... daha da önemlisi bir özel timin komutanı olmanın zorluklarını da daha çok hissetmeye başlar. Çünkü gerisinde karısı ve çocuğu vardır. Bütün bunların yanında da henüz anne baba olma konusunda bocalamalar yaşamaları, birbirleriyle ilgili problemleri ve bir de bunlara görevler dahil olunca ortalık daha da karmaşıklaşır. Korkular zaman zaman aşka baskın geldiğinde sorunlar ortaya çıkarır. Ancak en büyük sorun her ne kadar intikamlar alınsa da geçmişten gelen sırlar her ikisini de oldukça duygusal olarak zorlayacaktır. Daha da önemlisi Alp Aslan'ı görev ve aile arasında kalmasına da neden olacaktır. 

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, en sevdiğim şey Alp Aslan'ın oğlu Ardıl Erce ile ilgili kaçırdığı detaylardı. Doğumu kıyısından köşesinden yakalasa da görevleri için gidip aylarca gelmediğinde kaçırdığı anlar onun için oldukça zorlayıcıydı. Öyle oğlunun onu tanımadığı sahneler çok yürek burkucuydu. Bunun yanı sıra da Jülide'nin küçük oğlunun babasını unutmaması için yaptıkları da çok güzeldi. Resimlerle devamlı tanıtması, babasını öğretmesi çok tatlıydı. 


~~~*~~~
Bazı ihtimaller düşüncesiyle bile öldürebilirdi ve biz hayatta kalmak zorunda olduğumuz bir yerdeydik.
~~~*~~~


Görev kısımları güzeldi, merakla okunuyordu, hatta öyle ki Alexey ile ilgili olan kısımları sevdim de... Sonunda onunla alakalı olan kısımlar... spoiler olur diye söyleyemiyorum ama hem onunla alakalı, hem Jülide'nin annesini de konu alan detaylar güzeldi. Şaşırtıcı ve güzeldi ama biraz havada kalmış hissi de verdi açıkçası. 

Alp Aslan'ın baba olması, oğluyla olan sahneleri çok güzeldi. İnsanın içini sıcacık yapıyordu o kısımlar. Hatta küçük Ardık Erce'nin herkesin küçük maskotu olması, herkesin onunla ilgilenmek istemesi de çok tatlıydı. Ancak en güzel sahneler Alp Aslan ve Melih arasındaki Ardıl Erce kapışmalarıydı. Resmen çocuğu paylaşamadılar. 

Bunlar sevdiğim kısımlardı... şimdi sevmediğim kısımlara gelirsek... bence artık Melih, Alp Aslan ve Jülide üçlüsünde birbirlerini anlatma, söylediklerinden art niyet arama ya da söylenen-yapılan şeylerin ardında kırgınlık oluşturma kısımlarını geride bırakmalarına rağmen, bence artık bırakmaları gerekirken, bazen bunun dile getirilmesi sıkıcı geldi. 

Bazı kısımlarda Alp Aslan ve Jülide'nin geçmişlerini bilirken bunların anlatımlarında fazla dramatize olması da akıcılığı bozduğunu hissettirdi. Sanırım kitapta okumak istediğim dram değildi bu çünkü diğer üç kitapta bunları fazlasıyla gördük bu yüzden de bu kitaba o detaylar olmasa da olurdu. 


~~~*~~~
Kara sevdamın uğruna; sevdamı yarım, sevdamın var ettiklerini ise aynı anda yetim ve öksüz bırakmamak adına elim kandan çıkmaz... 
Çıkmayacak!
~~~*~~~


Kitabın sonunda Neşe Komutanla ilgili detayların olmamasını tercih ederdim. Çünkü o konuyu ya daha detaylı okumak ya da hiç olmaması okumamak daha iyi olurdu. Bu şekilde hadi bu kısmı da ekleyeyim azıcık aksiyon da buradan olsun gibi olmuştu.  

Anıtkabir ile ilgili kısımları çok sevdim. Bu seriye yakıştı o sahneler. Hem de çok yakıştı. 

Benim bu kitaptan beklentim açıkçası yarı yarıya karşılandığını söyleyebilirim. Şöyle ki bu kitapta anne baba olmayı öğrenen, yeri geldiğinde bocalayan ama her şekilde sevgiyle çabalayan bir Jülide ve Alp Aslan görmeyi istedim. Bunu gördüm de... Bunun yanı sıra askeri görev detayları isterdim bunları gördüm. Bunların yanında bu şekilde bir son değil de daha çok her seferinde geri dönmesini beklediği bir asker eşi ve çocukları, geride eşini ailesini ve kardeşini bırakan bir asker, baba, ve kardeş görmek istedim. Ama tabi yazarımız bunu uygun görmüş. 

Genel olarak serinin 4 kitaplık bir seri olmasını fazla uzatmalı bulsam da okurken sıkmayan akıcı bir seri olduğunu da itiraf etmeliyim. Kitaplar kalın olduğu için iki kitapla da son bulabilirdi konular ama okurken de sıkmıyor. Eksikleri vardı bence, çook mükemmel değildi ama yormuyordu da okuru. Okumayı planlıyorsanız bunları bilerek okuyun derim.

Kitap yarı yarıya beklentilerimi karşılayan bir kitaptı. Bu yüzden kitaba puanım 5 üzerinden 3 veriyorum. 🌟🌟🌟


~~~*~~~
Alp Aslan "Özlüyor insan," diye mırıldanınca, bakışlarım kendisine döndü. "Hiç görmese de," dedi ve göremeyen ben olduğum için bana bir bakış attı. "Hatta hiç hissedemese bile..." Karnımda canlıyken hissedemediği hareketleri, yüreğindeki sönmek bilmeyen yangını harladı. "Özlüyor..."
~~~*~~~



Onsra Serisi




Kitabın adı    : Onsra - Yad
Yazarı           : Gökçe Koçan
Seri Bilgisi      : Onsra #4
Yayınevi         : Dokuz Yayınları
Sayfa sayısı    : 592

Kitabın tanıtım yazısı: 

“Hâlâ…” dedi ağırca yutkunarak. “Hâlâ öldürürken çok güzelsin…” Ölüp bittiği tenimde, yüreğimle can buluyordu. Bulduğu canlarını çoğaltıyor ve kördüğümünü katmerlendirdiği kadar katmerlendiriyordu. Birbirimizde can buluşlarımız günümüzde artık Fransızca tek bir cümleyle özet bulurken, geçmişimizden günümüze gelen her bir vurgusunu Alp Aslan’ın dudakları, tenime yenilemekten erinmediği mühürleriyle yapıyordu... Eksiklik, birinde eksik kalmak ve aldığın nefesin o olmadan tamamlanmasına imkân tanımamak… Bencil, hastalıklı veyahut biraz da zorbalık içeren bir tanım gibi görülebilirdi ama öyle olmadığını; yaşayan yürekler olarak birbirimizin nefesi olmadan eksik hisseden bizlerin, nefeslerimize bile saygı duyduğumuzu biz biliyorduk. Bizimle birlikte herhangi bir alanda beş dakika dahi duran biri de aradaki saygıya ve gün geçtikte destanlaşan sevgiye bire bir şahit oluyordu. Tek bir can olmaya ant içip bir umut olarak sığındığımız sevdamız, insanların özenebileceği bir yaşam şekli olabiliyordu…






Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın