8 Temmuz 2018 Pazar

2 Stefan Zweig - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu


~~~*~~~
Sen kimsin ki benim için? Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
~~~*~~~

Modern klasik severlerin ya da sadece okumayı sevenlerin neden Zweig kitaplarını ayrı bir sevdiklerini okuduğum 2. kitabıyla anladım. Çünkü Stefan Zweig, kaleme aldığı öyküleriyle etkileyici olmanın yanı sırada öyle noktalara değiniyor ki insan psikolojisine ve insanların iç dünyalarındaki yaşamlara dokunuyor.

Bu kitapta da bir yazar olan adama seyahatinden döndüğünden kimden geldiği belli olmayan bir mektup geliyor. Mektupta herhangi bir isme hitap kullanılmayı sadece "Sana, beni asla tanımamış olan sana," diyerek hitap ederken aslında kadının içindeki gerçek kişiliği tanımayıp hayatındaki herhangi bir kadının yerine koyduğunu hissettiriyor.

~~~*~~~
Sana hiçbir resim ve hiçbir işaret bırakmıyorum, senin de bana hiçbir şey bırakmadığın gibi; beni asla, hiçbir zaman tanımayacaksın. Hayattayken kaderim buydu, ölümümden sonra da böyle olsun. Sen adımı ve yüzümü bilmeden çıkıp gidiyorum. İçim rahat ölüyorum, çünkü sen o ölümü uzaktan hissedemezsin. Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölemezdim.
~~~*~~~

Kitap, erkek karaktere on üç yaşında aşık olmuş olup onun aşkını ölene kadar içinde yaşatmış olan kadından geliyor. Bu kadın artık ölümün soğuk nefesini hissederken içindeki o eşsiz aşkı artık erkeğin öğrenmesini isteyerek mektubunu kaleme alıyor.
Bir yerde eşsiz görünen bir aşk ama bir yerde de oldukça saplantılı görünen bir aşk... aslında okuyan kişinin psikolojisine ya da aşka olan inancına göre değişen bir aşk..

Açıkçası kitaba dair ne söylemem gerekir bilmiyorum ama şunu biliyorum ki aşk platonik olsun, karşılıklı olsun ya da saplantılı olsun her haliyle yaşandığında eşsiz oluyor. Ve bir erkeğin bunu bu kadar güzel kaleme alıp anlatması ise... kelimeleri kifayetsiz bırakır.

~~~*~~~
Çünkü yeryüzünde hiçbir şey kuytuluklarda ki bir çocuğun fark edilemeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz.
~~~*~~~

Ben sevdim bu kitabı ve şunu biliyorum ki favori Zweig kitaplarımdan biri...

Kitabın adı    :  Bilinmeyen bir Kadının Mektubu
Orijinal adı   : Brief Einer Unbekannten
Yazarı           : Stefan Zweig
Çevirmen      :  Ahmet Cemal
Yayınevi             : Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Dizi Sıralaması  : Modern Klasikler Dizisi -22
 Sayfa sayısı    : 68

Kitabın tanıtım yazısı: 

Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!

2 yorum :

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın