~~~*~~~
"Mucizeler kimin için sanıyorsun? Senin gibi saf ve masum kızlar için."
"Mucize beklemekten sıkıldım. Keşke Külkedisi gibi şanslı olsaydık. Bizi kurtaracak yakışıklı prensimizi bulabilseydik."
"Hayır, tatlım... Biz o masaldaki ezik Külkedisi gibi değiliz, olmayacağız da. Biz artık Külkedisi'nin kız kardeşleri gibiyiz."
"Ama onlar kötüydü ve masalın sonunda kaybediyorlardı."
"Gerçek dünyada sadece kötüler kazanır ve biz de kazanacağız."
~~~*~~~
Asude'nin son çıkan kitabı Ateşle Oynama kitabı da bitti. Şu anda Asude'nin okumadığım kitabı kalmadı ve yeni kitabını hevesle bekleme dönemine girmiş bulunuyorum.
Asude'nin akıcı, sıkmayan, eğlenceli, aşk dolu kurgularını hep sevmiştim ve bu yüzden okuduğum hatta konusuna bile bakmadan aldığım nadir Türk yazarlardan biri kendisi, ancak bu kitabında ne yazık ki diğer kitaplarına kıyaslanırsa bir tık geri olduğunu hissettim. Nedenini daha sonra detaylıca açıklayacağım ancak şunu söyleyebilirim ki Asude'nin diğer kitaplarına nazaran 1 tık kötü de değildi ama olmayan şeyler vardı sanki.
~~~*~~~
O çocuk büyümüş, soğuk bir adam olmuştu ama dokunuşu hala sıcaktı. Dokunuşu hala Hare'nin kalbine ulaşabiliyor ve tüm o berbat korkuları cehenneme gönderebiliyordu.
Yıllar sonra onu bulmuştu ve asla kaybetmemeliydi.
~~~*~~~
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, İkiz olan Hare ve Sare, İstanbul'dan kaçarak Baharlıkoy'a yani doğup büyüdükleri yere geri dönerler. Sebepleri de serseri ağabeylerinin istediği parayı ona bulabilmek için Hare çalıştığı barı soyar ve orada kalırsa barın sahibin oğlu Doğu tarafından başı belaya gireceğini düşünen Hare, parayı ağabeyine verdikten sonra İstanbul'u terk edip memleketlerine dönerler. Orada Bahardır Dede diye sevdikleri ve kızları küçüklüğünü bilen yaşlı adam onları bir eve yerleştirip evin temizliğiyle ilgilenmesini ister. Kızların planı burada para biriktirip bir eczacı olan Sare'ye bir eczane açmaktır. Ancak evin sahibi doktor Engin ve ailesi büyük babasının rahatsızlığı yüzünden oraya gelince işler karışır.. bir de Doğu, Hare'nin yerini de bulunca işler daha da sarpa sarar...
Engin ile Hare arasındaki ilişki, iletişim ve aşk çok güzeldi. Sevdim ama daha çok Doğu ve Sare arasında filizlenen aşk güzeldi. Çünkü onlarınki tam imkansızlığı barındırıyordu bence... birbirlerinden çok daha zıtlardı ama çok da mükemmel uydular birbirlerine...
Şahsen benim favori çiftim kesinlikle Sare ve Doğu oldu bu kitapta. Ama Hare'nin deli dolu halleri ve Engin'in ağırlığının yanında Hare'nin ele avuca sığmaz tavırları da tam bir eğlenceydi.
~~~*~~~
"Aşk bana bir masalı yaşamak kadar uzak geliyor."
"İşte büyüsü de orada... Bir masal kadar uzak ama o masalı bir anda yaşamak kadar muhteşem."
~~~*~~~
Kitapta en sevdiğim şeylerden biri de Engin'in ağabeyi Ercüment, eşi Kelly ve kızları Mia'ydı. Çok tatlı bir çiftlerdi. Özellikle Kelly'e bayılmamak mümkün değil.
Kitapta sevmediğim şey ise... hani yukarıda bahsettiğim... Sare ve Hare'nin hırsızlık yapmaları... şartları, sebepleri ne olursa olsun... hayat onları buna zorlamış dahi olsa... sevdikleri kişilerden çalmışlar dahi olsa... ortada bir suç vardı. Bu hiçbir şekilde bir mazeret gösterilmesinin mümkün olmadığı bir suçtu... açıkçası bu durum, kendilerini haklı çıkarmaları falan pek doğru gelmedi bana.
Bunu açık ve net söylüyorum ki sevmedim.
Bir de Engin, çok şapkadanak aşık olduğunu anlamadı mı? Bana mı öyle geldi bilmiyorum ama adam bir Ankara'ya gitti geldi, hop aşık olduğunu keşfetti... Orada bir detay mı kaçırdım acaba diye düşünmedim değil... Bence biraz daha detaylanabilirdi o kısım gibi...
Bilemiyorum, Asude'nin o mükemmel kalemine göre bir tık olmamışlık vardı sanırım kitapta.
~~~*~~~
"Kusurlarınla ya da mükemmelliğinle... İkisi de umurumda değil... Seni her şeyinle ilk ben gördüm, Hare! Titreyen ellerini ben tuttum. Kalbini ben yatıştırdım. Belki birlikte olduğun ilk adam değilim... Bir başkası güzelliğini, kalbini ve seni sen yapan bütün o büyüleyici özelliklerini keşfetmiş, üstelik benden önce sana yaklaşabilmiş, kalbine sızmış bile olabilir ama bundan sonra sadece ben varım. Bu elleri sadece ben tutabilir, korktuğunda sana ben sarılabilir, kaygılarını ve sevinçlerini senin kadar ben sahiplenebilirim. Kalbinle ilgili her şey de öncelikle benim sorunum. Hem kişisel doktorun olduğum için, hem de... sevgilin olduğum için."
~~~*~~~
Onun haricinde güzeldi, okumaktan sevk de aldım. Aile ilişkileri, arkadaşlıkları falan çok güzeldi. Olayların gidişatı da güzeldi ve kitapta hep bir hareket olmasını da sevdim.
Özellikle son bölümlerde, düğün kısmında Üstüner ve Soyönder çiftlerini görmek çok daha güzeldi. Özlemişim onları :)
Asıl olay bölüm de benim nazarımda, Doğu'nun küçük kızlarla oturup oynaması, onlara kıyamaması ve pembe tokalardı.. .gözümde canlandırmak bile Doğu'yu gözümde milyonlarca tık yukarıya taşıdı Engin'den :) Sanırım ben Doktor Engin'den çok serseri Doğu'yu sevdim :)
Sanırım gelecek kitap Tekin Soyönder'in kız kardeşi Sezin'in olacak. O kızı cidden merak ediyorum, çünkü tam bir çatlak ve bence dehşet bir kitap olmalı :)
~~~*~~~
"Ah, sendeki bu özgüven yeni bir gezegen keşfeden bilim adamlarında bile yok!"
Doğu kıza döndü ve fısıldadı. "Ben bir gezegenden çok daha iyisini keşfettim."
"Neymiş o?"
"Sensin..."
~~~*~~~
Ateşle Oynama kitabı benden 5 üzerinden 4 aldı.
İlk defa bir Asude kitabına bu cümleyi kuracağım ama, diğer kitaplardaki gibi mükemmellik beklemeden okursanız çok seversiniz. Ama beklenti tavanda okursanız benim gibi sevmediğiniz detaylara çok fena takılırsınız :)
Yazarı : Asude
Yayınevi : Ephesus
Sayfa sayısı : 544
Kitabın tanıtım yazısı:
Kaç!
Arkanda bir iz ve şüphe bırakmadan İstanbul’dan ayrıl!
Güvenli bir yer bul!
Kız kardeşinle birlikte huzur içinde yaşamak için bir iş ayarla.
Geç kalındı!
~
İstanbul’da yaşayan Hare’nin sıradan bir hayatı vardı. Profesyonel bir dansçı olmak ve kız kardeşi Sare için bir eczane açmak dışında büyük hayaller kurmamıştı. İstemediği halde bir suça karışınca büyüdüğü kasabaya sığınmaktan başka çaresi kalmadı.
Ailevi bir görevi yerine getirmek için geldiği kasaba, başarılı bir cerrah olan Engin Dinçerler’e göre değildi. Genç adamın mesleğinin etrafında dönen kuralcı hayatı bu sakin kasabada karşılaştığı bir kızla birlikte tepetaklak oldu. Yaşantısına tamamen aykırı olan bu güzel sarışını kolayca bertaraf edebileceğini sandı ve fena halde yanıldı.
Tanışmaları olaylı, aşkları sıra dışıydı…
Bir yanda suçla kararmış geçmişinden korksa da, yıllar sonra karşısına çıkan ilk aşkıyla mutluluğu düşleyen Hare, diğer yanda ailesine karşı işlenen suçun intikamını almak için peşlerine düşen bir adamla başı ve kalbi büyük bir belada olan Sare…
Akdeniz kıyısındaki o saklı kasabada rüzgârı duyacak, denize dokunacak, sayfalara karışıp heyecanlı bir maceraya, iki zorlu aşka ve taptatlı bir komediye ortak olacaksınız…
Arkanda bir iz ve şüphe bırakmadan İstanbul’dan ayrıl!
Güvenli bir yer bul!
Kız kardeşinle birlikte huzur içinde yaşamak için bir iş ayarla.
Geç kalındı!
~
İstanbul’da yaşayan Hare’nin sıradan bir hayatı vardı. Profesyonel bir dansçı olmak ve kız kardeşi Sare için bir eczane açmak dışında büyük hayaller kurmamıştı. İstemediği halde bir suça karışınca büyüdüğü kasabaya sığınmaktan başka çaresi kalmadı.
Ailevi bir görevi yerine getirmek için geldiği kasaba, başarılı bir cerrah olan Engin Dinçerler’e göre değildi. Genç adamın mesleğinin etrafında dönen kuralcı hayatı bu sakin kasabada karşılaştığı bir kızla birlikte tepetaklak oldu. Yaşantısına tamamen aykırı olan bu güzel sarışını kolayca bertaraf edebileceğini sandı ve fena halde yanıldı.
Tanışmaları olaylı, aşkları sıra dışıydı…
Bir yanda suçla kararmış geçmişinden korksa da, yıllar sonra karşısına çıkan ilk aşkıyla mutluluğu düşleyen Hare, diğer yanda ailesine karşı işlenen suçun intikamını almak için peşlerine düşen bir adamla başı ve kalbi büyük bir belada olan Sare…
Akdeniz kıyısındaki o saklı kasabada rüzgârı duyacak, denize dokunacak, sayfalara karışıp heyecanlı bir maceraya, iki zorlu aşka ve taptatlı bir komediye ortak olacaksınız…
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın