~~~*~~~
Cumhuriyet tarihinde ilk defa yirmi genç idam talebiyle yargılanıyor.
~~~*~~~
Normalde hiç okumadığım türde bir kitap ve neden alıp okudum neden böyle bir tercih yaptığıma dair en ufak bir fikrim yok. Sadece D&R'da indirimdeyken kuzenim aldı ve onun peşine sayfalarını kurcaladım ve taraflı yazılmış biyografi tarzı bir kitaptan çok belgesel tarzı anlatımı olması ilgimi çektiği için aldım.
Bu yorumu burada yayınlayıp yayınlamama konusunda çok tereddüt etsem de yayınlama kararı aldım. Çünkü bu ne olursa olsun bir kitaptı ve tarafsız bir platform olan kitap dünyası ve bloggerlık bazen bu tür kitaplara da yer vermeli diye düşündüm. O yüzden bu yazıyı yazıyorum şimdi.
Kitaba dair, yaşananlara dair ya da verilen idam kararının doğruluğuna yanlışlığına dair herhangi bir yorum yapmayı kitabın kısaca içeriğine dair bir yorum yapmayı daha uygun buluyorum.
~~~*~~~
Gençliğin taptaze ve gür kanı durmadan gölleniyor paşam. Korkarım, bu kan gölü bir gün onu döktürenlerle birlikte susanları da boğar.
~~~*~~~
Darağacında Üç Fidan, adından ve kapağından da anlaşılacağı üzere 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın son tutuklanışlarından idamlarına kadar geçen süreci belgesel tadında anlatan bir kitap.
Kitabın ilk basımı olayın üzerinden 4 yıl geçtikten sonra oluyor dolayısıyla o dönemin avukatları, miletvekilleri ve savcıları, profesörleri ile konuşmaları da içeriyor. İlk ağızdan, yani üç delikanlının avukatlarının anlattıklarını da içerisinde barındıran tam bir belgesel tarzı bir kitaptı.
Kitabın sadece ilk 135 sayfası olayı anlatıyordu ondan sonra Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın resimlerle ailelerine yazdığı son mektubun gösterimi vardı. Sonrasında ise yazarın avukat ve diğer hukuki mercilerle olan görüşmeleri bu davaya ve bu infaza nasıl yorumladıkları vardı.
Benim okuduğum ilk bu tür kitaptı ve açıkçası ilgimi de çekti.
Kitaba dair nedenleri, niçinleri, acabaları, keşkeleri belirten yoruma açık, taraflı veyahut tarafsız bir yorum yapmayacağımı dile getirmiştim o yüzden yorumumu uzatmadan bitirmek istiyorum.
~~~*~~~
İnfazları tekrar yaşayarak ve aynen anlatıyor. Ve sözlerini şöyle bağlıyor:
"Size şerefimle temin ederim ki, çocuklar iki saat içinde idam olmadılar. Hiç tartışılmayacak biçimde, bu bir devrimci eylemdi."
~~~*~~~
Ancak şunu söylemeliyim ki insanların bir konu hakkında bilgi sahibi olmadan konuşmasını, yorum yapmasını doğru bulmuyorum bu yüzden bir şeyleri okuyup öğrenmek en mantıklısı ve en doğrusudur. Bu kitapta bana şunu öğretti bilmediğim için sustuğum çoğu konuşmada artık konuşabilecek veya bir fikir belirtebilecek derecede bilgi öğretti.
Düşünceniz ne olursa olsun, fikriniz, inancınız veya tarafınız... ne olursa olsun! Yaşanan ve tarihe geçmiş her olay bilinmesi gereken detaylardır benim için. Size de tavsiyem her tarihi detay geleceğe ışık tutacak detaydır... iyi ya da kötü fark etmeksizin... bu yüzden okuyup öğrenin derim ben...
~~~*~~~
Onların inandıkları yolun değerlendirilmesi ne kadar tarihin sorunuysa, onların yargılanış biçiminin değerlendirilmesi de o kadar bugünün sorunudur...
~~~*~~~
Yazarı : Nihat Berham
Yayınevi : Everest Yayınları
Sayfa sayısı : 220
Kitabın tanıtım yazısı:
1968'ler. Yazılı tarihin en barbar asrının en umutlu, en ışıklı, en cesur günleriydi. Coşkun bir devrimci dalganın bütün dünyayı sarstığı, onlarca ülkede milyonlarca insanın ayağa kalkarak, "Gerçekçi ol, imkânsızı iste," diye haykırdığı günlerdi...
Böyle bir dünyada, Denizler de özgürlük bayrağını Türkiye'de yükseklere taşıdılar. ABD'ye, NATO'ya, yurtlarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmek isteyenlere en iyi cevabı eylemleriyle, yürüyüşleriyle, cesaretleriyle verdiler.
Ve egemenler, bu özgürlük kabarışının intikamını 12 Mart karanlığında üç gençten çıkarmak istediler. Somut hiçbir yasal dayanak olmadan Deniz'i, Yusuf'u, Hüseyin'i ve nice arkadaşlarını idamla yargılayıp, "Asalım, asalım!" çığlıklarıyla darağacına göndererek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini boğmaya çalıştılar...
Baskı altında geçen yirmi iki yılın ardından, bu yeni basımıyla Darağacında Üç Fidan'ı sunarken, bugün koyu bir karanlığın ve ahlâksızlığın içine itilmek istenen yurdumuzda, gözlerimizde hâlâ bir umut ışığı, darağaçlarında "solmayan" üç fidanın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz...
Böyle bir dünyada, Denizler de özgürlük bayrağını Türkiye'de yükseklere taşıdılar. ABD'ye, NATO'ya, yurtlarını yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekmek isteyenlere en iyi cevabı eylemleriyle, yürüyüşleriyle, cesaretleriyle verdiler.
Ve egemenler, bu özgürlük kabarışının intikamını 12 Mart karanlığında üç gençten çıkarmak istediler. Somut hiçbir yasal dayanak olmadan Deniz'i, Yusuf'u, Hüseyin'i ve nice arkadaşlarını idamla yargılayıp, "Asalım, asalım!" çığlıklarıyla darağacına göndererek özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini boğmaya çalıştılar...
Baskı altında geçen yirmi iki yılın ardından, bu yeni basımıyla Darağacında Üç Fidan'ı sunarken, bugün koyu bir karanlığın ve ahlâksızlığın içine itilmek istenen yurdumuzda, gözlerimizde hâlâ bir umut ışığı, darağaçlarında "solmayan" üç fidanın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın