18 Temmuz 2018 Çarşamba

0 Asude - Babam İflas Edince


~~~*~~~
Adamın gülüşü şahaneydi. Keyifli hali, durum seyredilesi bir vitrin harikasından farksızdı. Murat Arsever bir vitrinde dikilip bu gülüşünü sergilese ömrüm boyunca onu izlerdim.
~~~*~~~

Asude'nin çıktığında aldığım ve nedense devamlı okumayı ertelediğim kitabı Babam İflas Edince...

Açıkçası tarzı baya değişik geldi, diğer kitaplarından daha bir romantik komedi tarzındaydı ve Papucumun Ajanı serisini anımsattı. En son onu okurken bu kadar eğlenmiştim Asude kitaplarından. Çok güzel gittiğini itiraf etmeliyim ve çabucak da bitti. Herhalde bir bu kadar olsa yine okurdum.

Asude, ne yazsa okurum dediğim nadir Türk yazarlardan biri. Zaten belirli yazarlarınız olur ve her kitabını okursunuz ya Asude de benim öyle yazarlarımdan biri. Elimde okumadığım bir tek Ateşle Oynama kitabı kaldı onu da okuyacağım ve yeni kitabını hevesle bekleme safhasına geçeceğim. 

~~~*~~~
"Belki de ekonomiyle ilgilenmenin zamanı gelmiştir."
"Neden? Benimle evleneceğini sanıyordum. Beni muhasebeci olarak işe almak istediğini değil."
"Hayır! O kadar delirmedim. Böyle bir şey yaparsam iki saat içinde bütün piyasayı yerinden sarsıp beni de batıracağını tahmin edebiliyorum."
"Ahi beni gerçekten iyi tanıyorsun."
"Sadece görünen yanlarını tanıyorum Verda Alkaya. Asıl ikimi çeken derinlerin..."
~~~*~~~

Neyse kitaba geri dönelim biz. :)

Kitabın kısaca konusuna gelirse; Verda, İngiltere'de okuyan, baba parası yiyen, lüks marka takıntısı olan -ki bundan kastım normal markalar değil özel tasarım çıkaran binlerce ya da milyon dolar etiket fiyatı koyan markaları kastediyorum- bir kız ve bir gün babasının iflas ettiğini her şeylerini kaybettiklerini öğrenir. Bunun üzerine Verda'nın annesi ve babası ona zengin koca bulup evlenip bu yaşamına devam edebileceğini söylerler ve önüne bir damat adayı koyarlar. Ünlü iş adamı Murat Arsever!
Murat, babasının ölümünden sonra işleri devralıp büyütmüş ve dünya çapına yayılmış bir iş adamı olmasının yanında mütevazi yaşayıp ailesine önem veren bir adamdır. Gereksiz para harcamaktan da marka kıyafetlere verilen onca parayı da müsriflik görürken Verda'yı yola getirip getiremeyeceğini de görür. 

~~~*~~~
"Terk edip gittiğin bir kadına fazla ilgi göstermiyor musun?" diyerek o tatsız konuyu açtım. 
"Terk etmek mi?" diye sordu sakin sesiyle. "Hayır güzelim... Ancak sevgililer birbirini terk eder. Biz sevgili değildik."
İçimden söylemem gereken o şeyi, dışarıya bağırış olarak bıraktım. "Değil miydik? Değil miydik?"
"Değildik..." Yanaştı. Eğilip elimi tuttu. "Artık öyleyiz."
~~~*~~~

Tabi bütün bunların dışında Murat, Verda'nın babasının iflas ettiğini ve onun zengin koca avında olduğunu bilmiyordur.

Sırların hiçbir zaman gizli kalmadığı ve oyunların, dönen dolapların her zaman ortaya çıktığı göz önüne alınırsa Verda'nın babasının durumunu Murat öğrenince ne olacak...

Peki bu ikili çoktan birbirlerine aşık oldularsa... aşkları bu sırrın altından nasıl kalkacak?

İşte bütün hepsinin cevabı kitapta ;)

Ben Verda'nın takıntısına bayıldım. O kadar bayıldım ki inanılmaz eğlendim onun marka takıntısına, alışverişkolik hallerine  :) asıl eğlenceli olansa Murat'ın bunu engelleme çabaları :) 

Murat ve Verda arasındaki diyaloglar süperdi. Çok eğlendim ki bazı yerlerde baya güldüm yani.

~~~*~~~
İnsana mutluluk veren serotonin hormonu bende sadece alışveriş yaparken salgılanıyordu ama şu an elli poşetlik alışveriş yapsam da mutlu olamayacağımı biliyordum. Benim serotoninim artık Murat Arsever'di. Söylediği tel cümle ile mutlu olacaktım.
~~~*~~~

Verda'nın içten içe kıskandığı kısımlar, Murat'ın ise açık açık kıskançlıktan kudurduğu sayfalar çok güzeldi. 

Verda'nın Çağrı'nın okulunda çalışması çok tatlıydı ki adlında onun görünenden daha derin biri olduğunu Murat'a kanıtladı. 

Japonya'da başlarına gelen olaylar süperdi, bir de okuldaki futbol maçı... çok eğlendim.

Bu arada Murat'ın Verda'ya sokaktaki evlenme teklifi, tektaşı ile yaptığı blöfü falan... çok fena oltaya geldi Verda. Ama en güzeli de ayrılıklarıdan sonraki barışma kısmıydı... uçaktaki halleri, Paris'teki romantizm... Murat'ın çocuk teklifi ve Verda'nın doğumu...

Açıkçası ben evlendiklerinden sonra bu kadar ilerleyen süreyi okuyacağımı tahmin etmemiştim çünkü evlendiler mutlu son diye düşünmüştüm ama Verda'nın hamile kalması, doğumu ve küçük kızları Nil ile olan bölüm süperdi.

~~~*~~~
"Senin gibi bilgili, kültürlü, başarılı bir iş adamı benim gibi para yiyiciyle, abartılı lükse takıntısı olan biriyle niye evlensin ki? Yüksek standartların, zekan, sarsılmaz ticari başarın ve ben... Doğrusu pek mantıklı bir seçim değilim."
Murat aniden sertçe yanıt verdi. "Seni mantığım değil, kalbim seçti! Ve şimdi bu işi de bitiren kalbim olacak. Çünkü orada senin gibi birine yer yok!"
~~~*~~~

Son bölümü Murat'tan okumak çok güzeldi çünkü bütün kitabı Verda tarafından okuduk ve özet olarak Murat'ın duygularına bir bölümle de olsa okumak iyi geldi. 

Kitabın iç tasarımı hoşuma gitti, bölümlerdeki resimler... ama acaba renkli olsa daha mı cazip olurdu diye de düşünmedim değil.

Neyse ben kitabı çok çok beğendim. Romantik komedi seviyorsanız, değişik bir kurgu istiyorsanız okuyun :)

~~~*~~~
Bu aşk, lükse olan aşkım gibi değildi. Markaları severdim elbette ancak onlara ulaşınca aşkım da biterdi. Şimdi Murat'a ulaştığım halde bu aşk katlanarak devam ediyordu.
~~~*~~~

Kitabın adı   :  Babam İflas Edince
Yazarı           :  Asude
Yayınevi        : Ephesus
 Sayfa sayısı    : 464

Kitabın tanıtım yazısı: 

Her şeyinizin elinizden alınacağını söyleseler ne yapardınız?
Bir çare arardınız elbette.
Ben de öyle yaptım. Çaremi buldum…
Ya da belamı!

Lüks markalar, bitmeyen alışverişler, süslü kıyafetler, yüksek topuklar… Güzelliğimi tamamlayan bu şeyler, hayattaki tek önceliğimdi. Zengin babam sayesinde istediğim her an onlara sahip olabiliyordum ve her şey mükemmeldi.

Sonra bir anda babam iflas etti! Nefes almamı sağlayan markalarım ellerimden kayarken, ailem düşmeden önce bana bir halat uzattı. Murat Arsever'i… 
O zengin, yakışıklı, harika ve biraz cimri adamı…

Murat'la evlenirsem lüks hayatıma devam edebilirdim. Onunla evlenmeliydim… 
İşte bu kadar basitti...
Ya da değildi!

Çünkü biz, paranın iki yüzü kadar farklıydık…
Murat amaçları, değerleri, kuralları olan, dediğim dedik biriyken; benim tek amacım lüksümü sürdürecek zengin bir kocaydı.
Ben onu tanıdıkça ona âşık oldum. Oysa Murat, beni tanıdıkça benden nefret etti.

En göz alıcı vitrinleri sollayıp kalbimdeki mağazaya krallığını kuran bu adama aşkımı kanıtlamam ve onun da beni sevmesini sağlamam gerekiyordu.
Gardırobum için… Hayatım için…
En çok da kalbim için…

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın