İçimde bir öfke yükseldi ve kelimeler ben onları durduramadan dudaklarımdan döküldü.
"Düşündüğüm şeyin evlilik olduğunu kim söyledi?"
Durdu, karanlık bakışları adeta bana saldırıyordu.
Yanlış bir şey söylemiştim.
"Birinin sana dokunmasına izin verdiğini öğrenirsem Elena, yemin ederim ki o herifin ellerini sana bir kutu içinde teslim ederim."
Yutkundum.
"Kesinlikle. Blöf. Yapmıyorum."
*****
O, vücudumun ihtiyaç duyduğumu düşündüğü ama aklımın ihtiyacım olmadığını bildiği her şeydi. Kendimi Nicolas Russo'da kaybederdim ve nasıl nefes alınacağını bile bilemez hale gelirdim.
Kalbimi ona verirdim, o da alıp ayaklarının altında ezerdi. Aşksız bir hayat yaşayabilirdim; ancak kırık bir kalbe dayanamazdım.
*****
"Ailene çok sadıksın," dedi sessizce. "Yine de babanı değil, beni dinledin. Niye? Bir savaşı önlemek için mi?"
Beklediği buydu, zorunda olduğum için onu seçtiğimi düşünüyordu. Gözlerinden okuyabiliyordum.
Oysa doğru hissettirdiği için yapmıştım.
İçimde yabancı bir sızı oluştu. Onun bilmesi için bir ihtiyaç...
Yanımdaki bardağın içindeki viski kadar altın renkli gözleriyle buluştum.
"Beki canım öyle istemiştir," diye fısıldadım.
Beni o kadar uzun bir süre izledi ki bu, nabzımı hızlandırdı. Gözlerin kapattı ve başını iki yana salladı. "Gel hadi, içeri girelim." Elimi tuttu ve beni arkasından çekiştirdi.
Onu takip ettim.
O konfordu, güvenlikti ve ihtiyaçtı. Hepsinin birleşimiydi.
*****
"Nico, ya Üç Kader gerçekse ve benim kaderim bir başkasıyla olmaksa?"
Ellerini ceplerine soktu, bakışlarında bir kıvılcım çaktı. "Sanırım o Kaderleri bulmam ve onları yakıp kül etmem gerekecek."
Gülümsememek için yanağımı ısırdım ve başımı hafifçe salladım. "Sen delisin."
Bir kahkaha patlattı, gökyüzüne baktı ve nerdeyse duyulmaz bir şekilde, "Tek bir şey için deliyim," diye mırıldandı.
*****
Alnımı boynuna bastırdım. "Senden başka kimse yok."
Beline sardığım elimi tuttu ve beni kendine çekip yataktan indirdi. Bakışlarımız göğsümü delmiş bir kurşun gibi çarpıştı. O kadar yoğundu ki bakışlarının yakınlığıyla yanmamayayım diye bacaklarının arasına diz çöktüm.
Başparmağı dudaklarımda gezindi. "O zaman neden dudaklarını benden sakındın?"
Bunu gözlerinin içine bakarak söyleyemeyeceğim için bakışlarımı kaçırdım. "Senin gibi adamlar kadınların kalbini kırar... Seni sevmek istemedim."
Derin sesi kulaklarımı doldurdu. "İşe yaradı mı?"
Kalbim güm güm attı.
"Hayır," diye soludum.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın