"Karın mı?"
Ayağa kalktı. "Evet, karım. Ne biçim bir soru bu böyle?"
Başımı kaldırıp batığımda yüzünde öfkeyi gördüm, anlayamıyor gibiydi. "Sen... Sence tanrılar dahil olmamış olsaydı beni sever miydin?"
Griffin bana öylece baktı.
"Demek istediğim... Ben sadece..."
Sertçe, "Ne demek istediğini biliyorum," diyerek lafımı kesti.
Kalbim aniden göğsümü dövmeye başladı. "Bana kimseyi istemediğini - en azından kalıcı olarak istemediğini - sonra beni gördüğün ve o anda o kişi olduğumu anladığını söylemiştin. Sanki beni bekliyormuşsun gibi, sahiplenmek istediğin o kişi olduğumu." Çıplak ayak parmaklarımı kıvırıp kalın koyun postu halıya görerek yine başımı eğdim. "Fakat olayların o şekilde gelişmesin, senin o şekilde hissetmeni, bunun kaçınılmazlığını onlar sağlamış gibi geliyor. Ya onlar zorladıysa?..."
Griffin omuzlarımı sertçe kavradı. Başımı tekrar yukarı kaldırırken nefesim kesildi.
Tutuşunu gevşetti. "Biz kukla değiliz, Cat. Benimle kendime ait bir aklım var."
"Fakat onlar ittiler. Çektiler. Önerdiler." Tanrılar aşkına, hem de bu konuda müthiş beceriklilerdi. Bana hayatım boyunca bunu yapmışlardı.
"Düşüncelerimi kontrol etmiyorlar. Yüreğim üzerinde kontrolleri yok."
"Ama ya varsa?" diye fısıldadım, ellerimi göğsüne doğru kaldırdım. Ona dokunmadım ama. Ellerimi yumruk yaptıktan sonra yeniden indirdim. "Bilemeyiz."
Griffin beni nazikçe sarsarak gözlerine bakmam için zorladı. "Öyleyse de umurumda değil. İşi işen geçti. Sen benim kayıp parçamsın ve senden asla vazgeçmiyorum."
*****
"Sen tanıdığım en iyi adamsın, istediğim tek adamsın." Kolunu daha sıkı tuttum. "Sen bu dünyanın geleceğinin babasısın. Sana baktığımda tek gördüğüm ateş ve ışık."
Gözlerindeki uzaklığın birazı yavaşça dağıldı. "Işık sensin, agapi mou. Parlıyorsun ve farkında bile değilsin."
"Eğer ben parlıyorsam sen beni yaktığın içindir."
*****
"Sen bende bir şey gördün. Benim tek gördüğüm karanlıkken sen bende ışık gördün. Bende döktüğüm kandan, kaybettiğim ablamdan veya terk ettiğim krallıktan daha fazlası olduğuna inanmamı sağladın. Sen benim içimdeki... kederi kırıp geçtin ve içimdeki boşluğu umutla doldurdun. Elpis," dedim. "Ben senin sayende Elpis'im. Bizim sayemizde, birlikte. Buna sırtımı dönemem, benden bunu isteyemezsin. Bu çok güçlü, artık çok büyük bir parçam. Bunu değiştiremem. Hem değiştirmek de istemiyorum."
Griffin bakışlarını kaçırdıktan sonra yeniden bana baktı, acısı ve sevgisi yüzünden ayan beyan okunuyordu. Zorlukla yutkunduğunda boğazı hareket etti. "Seni kaybetmekten korkuyorum. Seni fazla erkenden terk etmekten de. Yalnız başına savaşmak zorunda kalmanı istemiyorum."
*****
"Sen ondan daha güçlüsün. Hem içinde hem dışında."
"Fakat konu o olunca kimseye karşı olmadığım kadar tereddüt ediyorum, oysa durmamam lazım." Annem söz konusu olunca geliştirdiğim bu bir şans daha sendromu, yakında bir tedavi bulmazsam ölümüme -hepimizin ölümüne- sebep olacaktı.
"Ayrıca sende onun asla elde edemeyeceği şeyler var. Ben, Küçük Fasulye, dostlarımız ve ailemiz. Yaşamak için sebeplerin var."
Alıntılar ilgi çekici görünüyor ama fiyatlar uzaya fırlayınca serilere başlamaya korkar oldum ben abla :))
YanıtlaSilÇok haklısın bazen ben de tereddüt ediyorum ama kendime engelde olamıyorum ancak şunu söyleyebilirim indirimde falan yakalarsan tavsiye edeceğim bir seri.
YanıtlaSil