Çıktığında ilgimi çeken, kitapları alan ama seriyi bitmeden okumamayı planlayan ben dayanamayıp bütün planlarımı bozdum. Nasıl mı? Yılın son günlerinde Yabancı Yayınları serinin 4. kitabını duyurduğunda ve 2023 yılı içinde çıkacağını söylediğinde ben de seriye artık başlamalıyım diye düşündüm. Tabi bir de ilk üç kitap Cat ve Griffin'in hikayesiyken 4. kitap diğer bir ana karakterin hikayesi olması da buna bir etken oldu demeliyim.
4. kitap Griffin'in kız kardeşi Jocasta ile Beta Ekibi'ndeki sadık arkadaşlarından biri olan Flynn'in hikayesi.
O yüzden son kitap çıkmadan okumayı planlamayanlar için ön bilgi olsun okuyabilirsiniz. Ben bu detayı öğrendiğimde seriye başladığıma memnun oldum ki zaten iyi ki başlamışım çünkü cidden uzun zamandır aradığım fantastik romansmış bu dedim.
Kitabın fantastik olmasının yanında mitolojik karakterlerin, tanrıların olması da favorimdi. Çünkü mitolojiyi seven biriyim bu tür kurgulara bayılıyorum. Tek kelimeyle hem de "bayılıyorum!"
Kitapta yetişkin sahneler fazlasıyla vardı, bundan dolayı +18 az kalır gibi geliyor bence +20 diyebileceğim bir kurgusu vardı kitabın.
Neyse kısaca kitabın konusuna değinmek gerekirse; Cat, Fisa Krallığı'ndan küçük yaşlarda akıl almaz işkenceler görmüş, bunlardan bir şekilde hayatta kalmayı başarmış ve Sinta'da bir sirkte saklanarak hayatına devam eden büyü güçleri olan genç bir kadındır. Bir gün sirke bir savaş lordu gelir, Sinta'yı işgal etmiş kraliyet ailesini öldürmüş yerine kendi ailesini geçirmiş büyü güçleri olmayan bir savaş lordu. Beta Sinta ya da gerçek adıyla Griffin. Griffin, Sinta Krallığı'ndaki konumlarını korumak için bölgedeki büyü gücü olan ve Magoi diye adlandırdıkları insanları toplayarak desteklerini almalıdır ki diğer krallıklar için zayıf olmasınlar. Cat'i bulduğunda onun bir Magoi olduğunu fark eder daha da önemlisi onun bir "kralseçen" olduğunu fark ettiğinde genç kadını zorlayarak Sinta Krallığı'na götürüp onun desteğini almayı amaçlamaktadır. Ancak her ne kadar Cat, sirkten çıkmak istemese de, peşinde adım adım onu izleyen geçmişinden saklanmayı istese de bir şekilde gerçeklerin ortaya çıkmasından korkarak, Fisa Krallığı'nın kraliçesi Alfa Fisa yani Andromeda'nın onu bulmasından korksa da mecburen Griffin ile yolculuk etmek zorunda kalır. Hesaba katmadığı şey ise şimdiye kadar yabancısı olduğu duyguları bu yolculukta tadacağıdır. Çünkü her ne kadar istemese de Beta Ekibi'ne bağlanmaya, onları sevmeye başlamıştır. Daha da önemlisi Beta Sinta olan Griffin'e yavaş yavaş aşık olmak üzeredir. Bütün bunların yanında aşkı karşılık almaya başladığı noktada işler iyice kontrolden çıkar çünkü Cat'in konumu yavaş yavaş açığa çıkmaya ve saldırılar olmaya başlar.
Şimdi Cat'in geçmişiyle savaşırken aynı zamanda bütün bunlardan Griffin, arkadaşlarını ve onların ailelerini korumak zorunda kalmaktadır. Griffin ise, Cat'in bir şeyleri sakladığını bilmesine rağmen onu güvende tutmak için elinden geleni yapması gerekecektir. Ancak karşısında kökenlerine bağlı ve oldukça güçlü, acımasız Andromeda vardır.
Öncelikle şunu söylemem gerekir ki genelde serilerin özellikle fantastik serilerde ilk kitap daha ortalama olur. Çünkü hem başlangıç olduğu hem dünyanın okurun bilincine yerleşmesi ve kurgunun ilk temellerinin atılması adına serinin devam kitaplarından hep bir tık daha altta olur. Şimdiye kadar okuduğum bütün serilerde bunu gördüm ancak bu kitapta beni bu düşüncelerimden dolayı istisnaların olabileceğini kabul etmeme sebep oldu. Çünkü kitap cidden çok iyiydi ve ilk kitap böyleyse diğer kitaplarında bizi neler bekliyor dedim.
Daha iyisi olamaz dediğim her sahnenin daha iyisini okudum ve işte aradığım buydu dedim. İstediğim buydu!
Oluşturulan dünya, kurgu, karakterler, özellikler, hiyerarşi ve bunların getirileri oldukça güzel anlatılmıştı. Krallıklar, konumlarına göre güçleri, içlerindeki savaşlar, birbirlerini yıkma çabaları her şey çok güzel anlatılmıştı. Taht oyunları vardı resmen kraliyet ailesi içerisinde. Zaten Cat'de bu tür bir olayın kurbanı gibiydi.
Cat'in karakteri, asiliği, kendini koruma güdüsü, kimseye güvenmemesi ve saklanmak için çabalamaları çok güzel anlatılmıştı. Bunun yanı sıra içinde sakladığı gücü ise resmen herkesin onu istemesine sebep olacak şekildeydi.
Griffin ise... diğer bir deyişle Beta Sinta, adamım ya dedim. Bir şeyi kafasına koyunca onu yapan, istediği şeylerle ilgili dolambaçlı yollar seçmeyen, düz, doğrudan konuya dalan bir adam olmasına bayıldım. Bir de istediğini elde etmeden hedefe odaklı hareket etmesi de çok iyiydi.
Griffin, Beta Sinta Ekibine dahil olan üç arkadaşı -aslında biri kardeşi ama neyse- ile Cat'i de aralarına dahil edip Sinta Kalesi'ne doğru yol almaları ile macera başladı. Ama ne amceraydı... Önce dev ve paralı askerlerle olan sınavları, sonrasında Fisa Kraliyeti'nde gelen ve amaçları Cat'i yakalamak ya da öldürmek olan ordu... o da yetmezmiş gibi ejderha... off be dedim.
Öncelikle Fisa'dan gelen ordu ve onların başı olan Otos ile savaşı ve sonrasındaki sahneler çok iyi anlatılmıştı. Soluksuz okurken daha iyi bir sahne gelemez herhalde, kitabın başlarında bunu okuduysak diye düşünürken sonra ejderha detayı geldi... Cat'in ejderha ile savaşması, onu yok etme çabası ve sonrasında yaşadıkları da çok çok iyiydi. Beklentimi daha da yükseltti. Sıradaki olay ne ki diye düşünürken Tarvalı'ların saldırısı ve Cat'in yaptıkları... offf be işte bu be kızım dedim. 😀 Hatta bu sahneyle ilgili arkadaşlarıma anlatıp azıcık spoiler vermiş bile olabilirim. O sahne çok iyiydi iki sefer okudum o sahneyi resmen.
Tabi Cat'in sonrasında yaptıkları... Resmen Griffin'in hayatını 2 kere kurtardı. Her ikisinde de kendi canından oluyordu. Sonra da yok ben senden nefret ediyorum modu... tabi canım tabi... nefrette tutkulu bir duygudur zaten 😉
Griffin'in Cat konusunda, onu yanında tutma çabası, ona karşı olan duyguları dışa vurumu güzel anlatılmıştı. Kendi içinde yaşayıp sonlara doğru aşkını anlatma modundansa henüz ilk kitapta bunun dışa vurumu ve onun üzerinden kurgunun devam etmesini çok sevdim.
Cat'in Griffin'in ailesine karşı olan tepkisi, sevgisiz büyümesine karşılık böylesine bir sevgi selinin içinde olması karşısında verdiği tepkiler güzel anlatılmıştı.
Kato ve Flynn ah bir de Carver çok güzeldi. Kendileri Beta Sinta ekibinin üyeleri ve Cat'i de kendilerinden biri olarak görmeleri, ona abi sevgisiyle ve korumasıyla yaklaşmaları çok güzel ifade edilmişti. Çok sevdim o kısımları... özellikle Cat'in kışlada kaldığı zamanlarda kabuslarla uyanıp da onları yanında bulması, genç kadını sakinleştirme çabaları ve koruyuculukları çok güzeldi.
Ayyy ben susayım yoksa çok fena spoiler vereceğim kendimi çok sınırlarda geziyormuş gibi hissettim şuan. Ancak size şu kadarını söyleyeyim kitabı cidden çok sevdim. Araya başka kitaplar sokacağım, okuma gruplarımız olduğu için okumam gereken kitaplar var ama seriye son sürat devam edeceğim. Hedefim bu ay bu seriyi bitirmek... 😇
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın