Spor romans severler buraya gelsin bu kız bu türden bir kitabı okudu ve ilk defa belki de hiç sevmedi.
Yoruma çok fena başlangıç yaptım ama gerçeği dile getirdim. Beklediğim gibi değildi ne yazık ki. Spor kısmının hakkı verilmiş romans kısmı ise serpiştirilmiş bir kitaptı. Neyse detaylara yorumun devamında yazacağım.
5 kitaplık bir seri olan Red Zone Rivals Serisi'nin ilk kitabıydı. Her kitap bir karakteri anlattığından dolayı her karakter kendi kitabında mutlu sona ulaşıyor bu yüzden yarım kalmış hissi yaşamıyorsunuz. Ayrıca ülkemizde serinin 4 kitabı çıktı ve çıkmayan 1 kitabı kaldı. Bunu da kısa bir not olarak düşeyim.
Dediğim gibi spor romans kategorisinde olan kitapta yetişkin içerik olduğunu bilerek okuyun ki sonrasında rahatsız olmayın.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Riley, küçüklüğünde ikizi Gavin ve onun en yakın arkadaşı Zeke ile Amerikan Futbolu oynayıp bu konuda oldukça iyi bir vurucu olarak yetişmiştir. Ancak aslında kendisinin ilgi alanı sanattır. Ama bir gün Gavin ve Zeke bir parti çıkışında yaptıkları kaza sonucunda Gavin felçli kalınca ikiz kardeşi Riley'den futbola devam etmesini ve yeteneğini bırakmamasını ister. Bu konuda söz veren Riley sonunda kendini üniversitede burslu ve futbol takımında bulur. North Boston Üniversite'sine kabul edilen Riley, hem ikizi Gavin hem de onun arkadaşı Zeke ile aynı üniversitede yeni hayatlarına başlarlar. Riley ve Zeke aynı zamanda okulun futbol takımı seçmeleri için kampa katılırlar. Bu kamp boyunca Riley kendini erkeklerin arasında kanıtlamalı, onlardan daha iyi olduğunu göstermelidir. Bir de bunların yanında kalması gerektiği odada Zeke ile oda arkadaşı olmalıdır. Küçüklüğünde aşık olduğunu düşündüğü kazadan sonra nefret ettiği Zeke ile aynı odayı paylaşmak ise genç kızı oldukça sinir eder. Zeke ise hem arkadaşına verdiği sözü tutarak Riley'i korumalı hem de onun önüne engel olmamalıdır. Bir de bunların yanında Riley'e karşı hissettiklerini de kontrol etmelidir. Bütün bunlarla her ikisi baş etmeye çalışırken okulun takımında olmanın baskısı, derslerinin zorluğu ile baş etmeleri gerekirken birbirlerine karşı hissettikleri çekimle de baş etmeleri gerekmektedir. Peki ya tam da aşklarını itiraf etmenin sınırına geldiklerinde ortaya çıkan ve yapılmaması gereken şeyler olduğunda da aşk kazanabilecek mi? Çünkü Zeke belki de yapmaması gereken bir hata yapmasına rağmen okuldan atılma riski ile takımdan iki maç boyunca ceza alan Riley ve Zeke'in arası iyice gerildiğinde aşk söz konusu olabilecek mi?
Öncelikle kitabı sevdiğim kısımlarını anlatayım sonrasında sevmediğim kısımlarına değinirim. Önce sevmediğim kısımları anlatırsam kitabın güzel yanlarını es geçebilirsiniz.
Erkek sporu olarak bakılan bir dalda bir kadın olarak Riley'in kendini kanıtlama çabası, onun başarısı, kendini takıma kabul ettirme çabası çok güzel anlatılmıştı. Bütün zorluklarıyla ortaya dökmesi ve erkeklere meydan okur halleri olması çok iyiydi. Ama bu konuda başarı sahibi olabilmek için kendine acımasızca başarıya odaklaması ve kaybedildiğinde hep kendini suçlar modda olması da güzel anlatılmıştı.
Kitapta o takım bütünlüğü, destek olma çabaları ile ilgili detaylar ve içerik güzeldi.
Riley'in ikizi Gavin ile olan ilişkisi, aralarındaki diyaloglar da güzel anlatılmıştı. Aslında Riley'in içinde yaşadığı ikilemler ve tereddütler de güzel ifade edilmişti.
Maç sırasında bahsedilen o baskı, ambiyans ve ortam da güzel anlatılmıştı. O heyecanı okumak sanki yaşıyormuş hissi veriyordu.
Ama sanırım övebileceğim kısımlar bunlar sadece. Cidden sadece bu kadar. Hani aşk... ya da ilişki... duygular dediğiniz noktada size diyebileceğim şey sanırım yok olurdu.
Çok acımasız bir yorum olacak belki ama cidden spor romansın spor kısmı bolca var ayıp olmasın diye romans eklenmiş gibiydi. Amerikan Futboluna dair bütün detayları okuduk, teorileri okuduk, teknik bilgileri de okuduk. Yazardan Allah razı olsun nasılda merak ediyordum o içeriği, genel kültürüm arttı 😆
Spor kısmının üzerinde çok fazla durulmuştu ve o kısımla ilgili detaylar da çok durağan, akmayan, hiçbir olayın olmadığı, günlük gibi okuduğunuz ve hatta ben ne okuyorum ki diyeceğiniz şekildeydi.
Zaten kitabın neredeyse 200 sayfasına kadar spor kısmını okuduk. Sonrasında hem sporu okuduk hem de Zeke ile Riley'in birbirlerine arada attıkları lafları okuduk, sonra birbirleriyle yatmaya başladılar, bir anda aşk depreşti ve takılmalık değil daimilik istediklerine karar verdiler. Yazar sanırım kitabı biraz nasıl uzatırım diye düşündü bir de ayrılık sokayım araya dedi, bir iki sayfa ayrılık okuduk sonra bir baktık bir ay kadar süre ayrı kalmışlar. Bir de ne görelim barışma aşamasına da geçtiler... ve kitap bitti. Aşk nerede derseniz işte son 100-150 sayfalarda sevgili oldular, ayrıldılar ve barıştılar. Duygu hissetme olayı yok. Asla aşkı hissedemiyorsunuz ve bence yazar aşkı ortaya atmış ama bu da burada dursun dercesine atmış.
Anlayacağınız kitabı okumak bana zulümdü. Sevmedim, okurken çok sıkıldım, akmadı, ilerlemedi ve açıkçası yazarın ve serinin diğer kitaplarını almamış olsaydım şu kitaba göre almazdım da ama aldığım için okuyacağım. Hatta öyle ki 2. kitabın daha iyi olduğuna dair yorumlarda aldım bu yüzden okuyacağım ama 2 de beklentimi karşılamazsa sanırım pes edeceğim. Yazarla yollarımızı ayırırız ama 2.kitaba bir şans vereceğim sanırım.
Kitaba kaç puan versem diye çok düşündüm sonra harcanan zaman ve emeği düşünerek puanımı veriyorum.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 2 veriyorum. 🌟🌟
- Adil Oyun
- Kör Nokta
- Oyun Kurucu
- Çaresiz Atış
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın