~~~*~~~
Doğru olup olmaması önemli değildi. Bir şeyi yeterince sık söylediğinde insan ona inanmaya başlardı. İnandığında ise zamanla söylediği şeye dönüşürdü.
~~~*~~~
Red Zone Rivals Serisi'nin dördüncü kitabının yorumuyla karşınızdayım. Tabi ki bu sefer de Leo Hernandez'in hikayesiydi.
Spor romans türünde olan beş kitaplık bir seri olan Red Zone Rivals Serisinin dördüncü kitabıydı. Serinin her kitabının yorumunda bunu dile getiriyorum yine getireceğim, serinin en sevmediğim kitabıydı ilk kitap onun haricindeki kitapları çok sevdiğimi dile getirmeliyim. Bu kitapta da dahil.
Kitap spor romans olmasının yanında arkadaşlık, aile ilişkileri, arkadaşlık ilişkilerine de değinirken karakterlerin kendi içlerinde yaşadıkları sorunları da anlatan bir kurgusu vardı. Kitabı yarısından sonra özellikle yoğunlukta olmakla beraber içerisinde yetişkin içerik de var, bunu da bilerek okuyun. Sonra gereksiz yere gömmeyin. Bir de ilk kitaba göre de yargılamayın bence.
~~~*~~~
Onun neşesinin kaynağı değil, gülüşünü çalan bir hırsızdım.
~~~*~~~
Kitabın konusuna değinmek gerekirse; Mary, video oyunları oynamayı seven henüz lise öğrencisiyken, online bir oyunda arkadaş edinir. O kişinin kendi okulunun futbol takımında bulunan popüler öğrenci Leo Hernandez olması ise Mary hem şaşırtır hem de Leo'nun görünenin altındaki karakterini tanıdıkça ondan hoşlanmaya da başlar. Ancak o dönemlerde yaşadığı olaylar sonucunda kalbi kırılan Mary, Leo'yu oyunlardan engeller. Lise hayatı da Mary için işkence haline gelir. Bu yılların Mary üzerinde bıraktığı travma ve duygusal inişlerin sonunda aradan geçen yıllar sonucunda Leo ve Mary aynı üniversitede okumaya başlarlar. Üstelik karşılıklı evlerde de oturuyorlardır. Mary hala Leo'dan nefret ediyordur. Leo ise okulun futbol takımındaki popüler isim olunca ve kızlar tarafından da istenen kişi olunca Mary'nin daha da nefretini kazanır. Leo'nun ise bu durumdan haberi yoktur. Çünkü lisedeyken konuştuğu ve kimseye açmadığı sırlarını anlattığı, yüzünü görmeden hoşlandığı oyun arkadaşına bir anda ulaşılamaz olması sonucunda kalbi kırılıp da hayatına devam etmiştir. O dönem yaşananları da Mary ile bağdaştıramamaktadır. Ancak bir gün, Mary'nin evinde yaşanan sorunlardan sonra evsiz kalmasına gönlü razı gelemez. Holden'ın boşta olan odasını Mary'ye teklif eder. En azından evi yapılana ve evine geçene kadar orada yaşayabileceğini söylediğinde başka seçeneği olmayan Mary bu teklifi kabul eder. Üç futbol oyuncusu ile aynı evde yaşamak zorunda kalan Mary, onlarla arkadaş olup da güzel zaman geçirmeye başladığında içinde ne kadar nefret olarak adlandırsa da tekrar incinmekten korkarak Leo'dan uzak durmaya, temkinli olmaya çalışır. Ancak ne Leo ne de Mary birbirlerinden de tamamen uzak kalamazlar. Çünkü ikisi de birbirlerine çekilmekte olup aynı zamanda birbirlerinin yetişkin hallerini de tanımaktadırlar. Anca bu durum bu şekilde uzun sürmez çünkü Leo, Mary'ye aşık olmuştur ve hamleye geçeye korkarken arkadaşlarının da zorlamasıyla hamle yaptığı akşam lisedeki oyun arkadaşının Mary olduğunu öğrenir. Mary ise yıllardır bu konuda içinde büyüttüğü nefretin aslından düşündüğü gibi olmadığını fark eder. Bir ilişkiye başladıklarında ise ikilinin önünde vermeleri gereken sınavlar ve savaşmaları gereken duygular da vardır. Mesela son seneleri olmasına rağmen Leo, profesyonel lige çıkarsa başka şehre gitmek zorunda kalacaktır ancak Mary bir dövme sanatçısı olarak eğitim gördüğü dükkanda kalıcı bir yer edinmek istemektedir. Bütün bunların yanında da yapılan hatalar, alınan yanlış kararlar da ikilinin yollarını ayırmaya doğru giderken aşklarının ne kadar güçlü olduğu da sınanacaktır.
~~~*~~~
Bazen tüm insanlarla... arkadaşlarımla takılırken etrafıma bakıp hiçbirini gerçekten tanımadığımı, onların da beni tanımadığını fark ediyordum.
~~~*~~~
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Mary ve Leo'nun lise çağından tanışması, ikilinin küçük yaşlardayken birbirlerine verdikleri destekler, hayaller konusunda cesaret verici halleri olması çok güzeldi.
Leo'nun babasına karşı çıkamadığı bir nokta da Mary'nin cesaretini görmesi ve bunu ilham olarak görerek kendisi de kendi hedefleri için babasına karşı çıkması çok güzeldi. Kendi hayallerinin peşinden gitme kararı alması güzeldi.
İkilinin henüz lise çağındayken yaşadıkları ve bunların gelecekleri için oluşturduğu travmalar ve duygusal modlar güzel anlatılmıştı. Bazen henüz küçük çok etkilenmez dediğimiz nokta da nasıl da insanlar üzerinde kalıcı iz bırakabildiğini gördük. Özellikle de lise dönemleri...
Mary'nin yeteneği, hedefleri çok güzeldi. Dövmeci olma hevesi, tasarımları ve bu konuda iyi olması çok güzeldi. Çok sevdim bu kısımları. Hatta istediğine ulaşmak için kendi başına verdiği savaşlar aslında nasıl da güçlü olduğunu gösteriyor.
Leo'nun yaz tatilinde kendisinden beklenilenin haricinde gönüllü olarak küçüklere koçluk yapması çok tatlıydı. Bunun haricinde de Mary'ye en zor zamanında yardım eli uzatması çok güzel bir detaydı.
Mary'nin futbolcularının evi olan Çukur'da yaşaması çok güzel bir detaydı çünkü Leo ile buzları başka türlü asla eritemezdi de. Çukur'a yerleşmesi, futbolcuların ona yardımcı olması, beraber oyunlar oynamaları, spor yapmaları, sohbetleri ve diyalogları çok güzeldi. Hatta öyle ki Leo hariç diğerlerinin küçük kız kardeşleriymiş gibi Mary'ye tutumları, koruma içgüdüleri çok güzeldi. Hatta öyle ki onunla şakalaşmaları, sohbetleri, onun için temizlik yapmaları ya da o kızınca yapmaları çok tatlıydı. Ona oyunlarda meydan okumaları da öyle...
~~~*~~~
Beni tutuşu, bunu milyonlarca kez yapmış kadar rahat ve güvenliydi. Sanki onun kollarında değilsem hiçbir yere ait değilmişim gibiydi.
~~~*~~~
Leo'nun Mary'e çekilmesi, onun ekonomik durumunun farkında olarak hamleler yapması çok tatlıydı. Özellikle de kokladığı mumları dikkate alması sonrasında da bunları Mary için alması çok güzeldi. Hatta öyle ki evde parti varken çatıda oturup sohbet etmeleri çok tatlıydı.
Leo ile Mary'nin aslında atışmadan iki arkadaş olarak diyalog kurmalar çok güzeldi.
Leo'nun Mary'ye açılacağı sırada olanlar çok güzeldi. Mary'yi koruma içgüdüsü ile yaptığı hatalar da öyle. Kendisinin sonucunda nereye gideceğini veya kendisine nasıl dokunacağını bilmeden hamleler yapması aslında içindeki sahiplenme duygusunu gösteriyordu. Hata yaptı mı yaptı evet ama arka planda Leo'nun duygularının hataya sürüklediği de bir gerçekti.
Mary ve Leo'nun geçmiş konusunda yüzleşmeleri güzeldi ki ben bile Leo'nun bazı konuları bilmediği kısımlara inandım. Leo'nun hatası olmadığı konularda da özür diler halleri çok tatlıydı.
Mary ile Leo'nun ilişkiye başlaması, onun sonucunda ikilinin hayatının akışının duygusal olarak değişimi ve bunun işlerine, hayatlarına yansımaları çok güzel anlatılmıştı.
Mary'nin çalıştığı dövmeci dükkanındaki detayları çok iyiydi. Oradaki olayların olmasının sonucunda Mary'nin gitme kararı ve Leo'nun yaşadığı aşk acısı ve çöküntü güzel anlatılmıştı. O satırlarda Leo'nun acısını Mary'den daha fazla hissettiğimi söylemeliyim. Özellikle de Leo'nun pes edercesine çektiği acıya ev arkadaşlarının verdiği tepki de çok iyiydi. Bazen kan bağı olmadan da kardeş olunabildiğini okumak çok güzel oluyor.
Leo'nun maçına Mary'nin davet edilmesi, oradaki görüşmeler ve maç detayları çok güzeldi. Özellikle maçtaki sahnesi ve koşarak Mary'ye gittiği kısım çok güzeldi. Süperdi. Ahh bir de Leo'nun ayrılıkları sırasında Mary'ye kendi formasın göndermesi, o formayı giyip maçı izlemeye çağırması süperdi. 😍
~~~*~~~
"İyi olduğunu düşünen biriyle bunu bilen biri arasında fark vardır. En önemlisi de bildiğin zaman bununla övünmene gerek olmamasıdır."
~~~*~~~
Bu arada Mary'nin dövmeci dükkanında yaşadığı taciz olayı ve Leo'nun ona verdiği tepki kurgunun en şaşırtıcı ve en beklenen sahnesiydi. Açıkçası dövmeci dükkanında olan olayı bekliyordum ama Leo'nun bu kadar tepki vereceğini düşünmedim. Resmen kendi kariyerini de tehlikeye attı. Ama şunu da kabul etmek gerekiyor ki ses çıkarmadığında karşısındaki buna hakkı olduğunu düşünüyor. Bu yüzden son golü Mary çok güzel yaptı.
Kitaptaki en güzel kısımlardan biri de Holden'ın profesyonel hayatına dair olan detaylardı. Arkadaşlarının NFL'de oynadığını izlemeleri çok güzeldi. Üstelik aralarındaki ilişkinin ve iletişimin bozulmaması da çok güzeldi.
Son bölüm... offf resmen mutlu sonun dibiydi. Riley ve Zeke, Clay ve Gianna, Holden ve Julep'ten sonra Leo ile Mary'nin de dahil olduğu çiftlerin mutlu sonunu okumak paha biçilemezdi.
Sanki seri sonlanmış hissi verdi kitabın o son bölümü. Ancak serinin beşinci kitabı da var ve Kyle'ın hikayesi... Kyle zaten dört kitap boyunca evin yaramaz, huysuz çocuğu modundaydı kitabını merak ediyorum da ama sanki ser böyle bitmiş hissiyle kitabı bitirdiğimi itiraf etmeliyim.
Tabi ki Kyle'ın kitabını da merak ediyorum ve okuyacağım. Umarım kısa zamanda çıkar da çok beklemeyiz.
Kitaba dair puanım 5 üzerinden 4 veriyorum. 🌟🌟🌟🌟
~~~*~~~
Taciz mağduru olmakla ilgili kimsenin bahsetmediği şey işte buydu. Sadece saldırı sırasında değil, sonrasında bile gücümüzü kaybediyorduk. Ne yaşadığımızı ya da neyin tehlikede olduğunu bilmeyen insanlar tarafından konulan kurallara uymamız bekleniyordu.
~~~*~~~
Red Zone Rivals
Kitabın adı : Çaresiz Atış
Orijinal adı : Hail Mary
Yazarı : Kandi Stainer
Çevirmen : Neslin Gizem Efeoğlu
Seri Bilgisi : Red Zone Rivals #4
Yayınevi : Martı Yayınları
Sayfa sayısı : 368
Kitabın tanıtım yazısı:
Leo Kahrolası Hernandez.
North Boston Üniversitesi’nin yıldız koşucusu ve meşhur bekârıydı, ayrıca bundan sıyrılabileceğimi bilsem öldüreceğim insanlar listemin de bir numarasıydı.
Peki ya şimdi? O artık yeni ev arkadaşımdı.
Bir zamanlar Leo’ya âşık olduğumu sanmıştım. Şu anda ise ondan tüm varlığımla nefret ediyordum. Kim olduğumu ya da yıllarca hayatımı cehenneme çevirdiğini hiç hatırlamıyordu. Farkında olmadan onun karşısındaki eve taşınmadan önce bu durum umurumda bile değildi. O yaz yaşananlara ve Leo’ya rağmen hayatımı yaşıyor, dövme sanatçısı olma hayalimin peşinden koşuyordum.
Benimle yakınlaşmak için ne kadar çabalarsa çabalasın, kira bu kadar ucuzken ve evim dövmeciye bu kadar yakınken onu görmezden gelmeyi öğrenmiştim. Ta ki bu yaza kadar… Evimi su bastıktan sonra başka bir yere taşınmam gerekmişti ama gidecek hiçbir yerim yoktu. Böylece Leo Hernandez, bana reddedemeyeceğim bir teklifte bulunmuştu.
Ev sahibim bu sorunu çözene kadar, onunla ve diğer çocuklarla birlikte Çukur’da kira ödemeden yaşayacaktım. Sokağın karşısında otururken onu görmezden gelmek kolaydı. Ancak aynı evde, çoğu zaman üstsüz dolaşıp ukala gülüşü ve yakıcı bakışlarıyla beni izlerken bu neredeyse imkânsızdı.
Yine de denemeli, durumu ne kadar zorlaştırırsa zorlaştırsın onu kendimden uzaklaştırmalıydım.
Kalbimi zaten bir kez kırmıştı. Bunu tekrar yapmasına izin vermeyecektim.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder
Kitap ya da yazı hakkındaki görüşünüzü bizimle paylaşın